Merkez bankalarının görevi, piyasaya göre para miktarını ayarlamak, yani emisyon hacmini düzenlemektir. Piyasasında milli parası egemen olmayan bir ülkenin Merkez Bankası, bu görevi yerine getirebilir mi? Elbette getiremez. İşte Türkiye bu durumdadır.
Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, "fiyat istikrarının sağlanmasıiçin, Merkez Bankası'nın bağımsız olması gerekmektedir. Türkiye'de ise Merkez Bankası 2001 yılında bağımsız olmuştur" dedi. Sormak gerek. Döviz fiyatını etkileme gücü kalmamış bir Merkez Bankası kimden bağımsız, kime bağımlıdır? Merkez Bankası, bir günde 2 milyar dolar döviz satın alıyor, fakat döviz fiyatını yerinden oynatamıyor. Döviz giriş ve çıkışını alabildiğine serbest bırakırsanız ve dövize yıllık yüzde 36 kazanç sağlarsanız, olacağı budur.
Türkiye, bir taraftan döviz açığı veriyor, öteki taraftan döviz akıyor. Sebebi şu: Dünyada döviz bolluğu var. Bu bolluktan dolayı dövizin getirisi düştü. Onun için döviz satıcıları, getirisi çok olan ülkelere yöneliyorlar. Bu durum, ABD faiz oranlarını artırana kadar devam eder. Peki, Merkez Bankası başkanı Süreyya Serdengeçti bunu bilmiyor mu? Bilmez olur mu? Bilmeseydi, dolarla ilgili soruları, "Amerikan Merkez Bankası başkanına sorun" der miydi? Artık Süreyya Serdengeçti de anladı. ABD dışındaki ülkelerin piyasadan dolar alıp satarak doların değerini etkileme imkanları kalmadı. Hele Türkiye'nin böyle bir şey yapması hiç ama hiç mümkün değildir. Demek ki, ABD'de faiz oranları tırmanışa geçerse, Türkiye gibi ülkelerde kriz kaçınılmazdır. Bir başka deyişle, ülkemizde kriz çıkarmak veya çıkarmamak ABD'nin elinde. Bu durumda, "Merkez Bankası'nı bağımsızlaştırdık" demenin ne anlamı olabilir?
G-7'ler diye bilinen 7 ülkenin Maliye Bakanları ile Merkez Bankası başkanları zaman zaman bir araya gelip dünyada olup bitenleri gözden geçiriyorlar. Son toplantıda ele alınan konu, doların düşüşü oldu. Avrupalı üyeler doların düşüşünden şikayetçi. Çünkü dış ticarette rekabet şansları azalıyor. Onun için ABD'nin doların değerini yükseltmesini talep ettiler. ABD Hazine Bakanı bu talebe şöyle cevap verdi: "Kimse kafasını dolar değerine takmasın. Kurlar önemli değil. Önemli olan büyümedir. Doların ucuzluğundan yakınacağınıza sürdürülebilir büyümeye odaklanın". ABD Hazine Bakanı bir kere daha şu gerçeği hatırlattı. ABD kendi çıkarı neyse onu yapmayı sürdürecektir.
Hiç kimsenin ABD'ye "niçin böyle yapıyorsunuz?" deme hakkı yok. Dese bile ne yazar. ABD kendi bildiğini okuyacaktır. Burada asıl suçlu, ekonomisini küresel ekonominin bir parçası haline getiren ülkelerdir. Böyle ülkelerde milliğin, milli ekonominin esamisi okunmaz. Bundan dolayı da o ülkede ekonomi, milli iradenin kontrolünden çıkar. İnanmayanlar, Kemal Derviş'e sorsunlar. Kemal Derviş şöyle diyor: "Küresel ekonomi içindeyseniz, bazı konularda serbest değilsiniz". Siz bunu, hiçbir konuda serbest değilsiniz şeklinde anlayabilirsiniz. Çünkü serbest olduğunuz konular, devede kulak mesabesindedir. Dahası, bunlar ekonomide bağımsız olduğunuzu da göstermez.
Ekonomide ve diğer alanlarda bağımsız olmak mı istiyorsunuz? Bunun yolu "Milli Ekonomi Modeli"nden geçmektedir.Milli Ekonomi Modeli sadece Türkiye için değil, sömürülen bütün ülkeler için kurtuluş recetesidir.
Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, "fiyat istikrarının sağlanmasıiçin, Merkez Bankası'nın bağımsız olması gerekmektedir. Türkiye'de ise Merkez Bankası 2001 yılında bağımsız olmuştur" dedi. Sormak gerek. Döviz fiyatını etkileme gücü kalmamış bir Merkez Bankası kimden bağımsız, kime bağımlıdır? Merkez Bankası, bir günde 2 milyar dolar döviz satın alıyor, fakat döviz fiyatını yerinden oynatamıyor. Döviz giriş ve çıkışını alabildiğine serbest bırakırsanız ve dövize yıllık yüzde 36 kazanç sağlarsanız, olacağı budur.
Türkiye, bir taraftan döviz açığı veriyor, öteki taraftan döviz akıyor. Sebebi şu: Dünyada döviz bolluğu var. Bu bolluktan dolayı dövizin getirisi düştü. Onun için döviz satıcıları, getirisi çok olan ülkelere yöneliyorlar. Bu durum, ABD faiz oranlarını artırana kadar devam eder. Peki, Merkez Bankası başkanı Süreyya Serdengeçti bunu bilmiyor mu? Bilmez olur mu? Bilmeseydi, dolarla ilgili soruları, "Amerikan Merkez Bankası başkanına sorun" der miydi? Artık Süreyya Serdengeçti de anladı. ABD dışındaki ülkelerin piyasadan dolar alıp satarak doların değerini etkileme imkanları kalmadı. Hele Türkiye'nin böyle bir şey yapması hiç ama hiç mümkün değildir. Demek ki, ABD'de faiz oranları tırmanışa geçerse, Türkiye gibi ülkelerde kriz kaçınılmazdır. Bir başka deyişle, ülkemizde kriz çıkarmak veya çıkarmamak ABD'nin elinde. Bu durumda, "Merkez Bankası'nı bağımsızlaştırdık" demenin ne anlamı olabilir?
G-7'ler diye bilinen 7 ülkenin Maliye Bakanları ile Merkez Bankası başkanları zaman zaman bir araya gelip dünyada olup bitenleri gözden geçiriyorlar. Son toplantıda ele alınan konu, doların düşüşü oldu. Avrupalı üyeler doların düşüşünden şikayetçi. Çünkü dış ticarette rekabet şansları azalıyor. Onun için ABD'nin doların değerini yükseltmesini talep ettiler. ABD Hazine Bakanı bu talebe şöyle cevap verdi: "Kimse kafasını dolar değerine takmasın. Kurlar önemli değil. Önemli olan büyümedir. Doların ucuzluğundan yakınacağınıza sürdürülebilir büyümeye odaklanın". ABD Hazine Bakanı bir kere daha şu gerçeği hatırlattı. ABD kendi çıkarı neyse onu yapmayı sürdürecektir.
Hiç kimsenin ABD'ye "niçin böyle yapıyorsunuz?" deme hakkı yok. Dese bile ne yazar. ABD kendi bildiğini okuyacaktır. Burada asıl suçlu, ekonomisini küresel ekonominin bir parçası haline getiren ülkelerdir. Böyle ülkelerde milliğin, milli ekonominin esamisi okunmaz. Bundan dolayı da o ülkede ekonomi, milli iradenin kontrolünden çıkar. İnanmayanlar, Kemal Derviş'e sorsunlar. Kemal Derviş şöyle diyor: "Küresel ekonomi içindeyseniz, bazı konularda serbest değilsiniz". Siz bunu, hiçbir konuda serbest değilsiniz şeklinde anlayabilirsiniz. Çünkü serbest olduğunuz konular, devede kulak mesabesindedir. Dahası, bunlar ekonomide bağımsız olduğunuzu da göstermez.
Ekonomide ve diğer alanlarda bağımsız olmak mı istiyorsunuz? Bunun yolu "Milli Ekonomi Modeli"nden geçmektedir.Milli Ekonomi Modeli sadece Türkiye için değil, sömürülen bütün ülkeler için kurtuluş recetesidir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018