logo
28 MAYIS 2025

Ekonominin kimliği

09.03.2012 00:00:00
“Kantonda büyük kanalın kenarında bir kalabalık toplanmıştı. Bir kısmı eski bir geminin kalkık pupasına çıkmış, oturuyorlardı. Geminin pupası ağırlığa dayanamayıp yıkılınca, hepsi birden kanala döküldüler. Çevrede pek çok yelkenli kayık vardı; ama kimse, suda debelenen bu adamların yardımına koşmadı. Yalnız bir tanesi kancasıyla uğraşıp duruyordu. Ancak kurtarmak istediği,  boğulmakta olan biri değil onun şapkası idi. Bunun nedeni, insanın gereğinden fazla bol, şapkasının da kıt olmasıdır. Aksi olsa idi, yani şapka bol, insan da kıt olsa, herhalde olay da tamamen değişik şekilde cereyan edecekti. Diğer kaynaklara oranla sayıca bollaşınca, her şeyde olduğu gibi, insanın da marjinal değerinin düşmesi ve aynı oranda insan hayatına verilen önemin azalması, maalesef acı bir gerçektir.” (Caplo Cipolla, Dünya Nüfusunun İktisat Tarihi, s. 113–114).
Sanayi devrimi insan nüfusunda ciddi artışlara yol açmıştır. 1750’de dünya nüfusu 650 ila 850 milyon arasında bulunuyordu. 1850’de bu miktar 1,1 ila 1,3 milyar arasında idi. 1900 yılında 1,6 milyar civarına yükseldi. 1950’de 2,5 milyara yaklaşmış bulunuyordu. 1960’da 3 milyarı aşan bu miktar halen her zamankinden daha hızlı biçimde artmaya devam etmektedir. Dünya nüfusuna her yıl net olarak 68 milyon insan katılmaktadır. Dünya nüfusunda yakın zamanlarda kaydedilen artışı uzun bir tarih perspektifi içinde gösteren grafiği inceledikten sonra bir biyoloji bilgini şöyle diyordu:
“Bulaşıcı bir hastalığa yeni yakalanan insanın vücudunda mikropların çoğalmasını gösteren grafiğe ne kadar da benziyor. İnsan dediğimiz mikrobun dünyaya ettiği de bu zaten.” (A.g.e., s. 98-99).
Malthus’tan yaklaşık 180 sene sonra yaşayan Caplo Cipolla (iktisat tarihçisi-yazar) “Dünya Nüfusunun İktisat Tarihi” isimli eserinde böyle diyor.
İngiliz Anglikan Kilisesi papazı Robert Malthus ise 1798’de yayınladığı “Nüfus Hakkında Bir Deneme”  isimli kitabında şunları ifade eder:
“Yoksunluk ortamında doğmuş biri ailesinden çalışması için gerekli olanı elde edemiyorsa ve eğer toplum da onun çalışmasına ihtiyaç duymuyorsa azıcık yiyecek bile talep etmeye hakkı yoktur. Zira o bir fazlalıktır. Doğa ona sofrayı terk etmesini emreder ve emri kendisinin uygulamasını ister. Elbette şölende davetlilerden biri merhamete gelip bir şeyler vermezse. Eğer merhamet sahipleri sıkışıp sofrada ona bir yer açarsa bu seferde hemen davetsiz misafirler peydahlanır ve aynı lutfu talep ederler. Salon yiyecek isteyen çok sayıda insanın gürültüsüne boğulur. Şölenin düzeni ve uyumu bozulur; bolluk yerini kıtlığa bırakır, umduğunu bulamayanların nezaketsiz uğultuları sonucu salonun her yerini rahatsızlık ve huzursuzluk kaplar. (Michel Beaud, Kapitalizmin Tarihi, s. 99-100).
“… (Şunu kabul etmek gerekir ki;) nüfusun gücü onların yaşaması için gerekli ürünü sağlayacak toprağın gücünün çok çok üstündedir. Eğer bir engelle karşılaşmazsa nüfus geometrik bir diziye göre artar. (1, 2, 4, 8, 16, 32, 64, ….) Yiyecek maddeleriyse aritmetik bir diziye göre artar. (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7,….) Rakamlar konusunda sınırlı bilgiye sahip olan biri bile birinciyle ikinci karşılaştırıldığında birincinin gücünün ne kadar büyük olduğunu görecektir. (A.g.e., s. 98).
“… Ne iyilikseverin ne de yasa koyucunun yapabileceği bir şey yoktur. Yoksula iş ve ekmek bulmak zenginin işi değildir. Dolayısıyla yoksulların da işin doğası gereği onlardan bir şeyler isteme hakları yoktur. Zenginlerin özellikle para olarak yapacağı hiçbir fedakârlık toplumların aşağı sınıflarının felaketini asla önleyemez.” (A.g.e., s. 99).      
İktisatta meşhur Say Kanunu’nun sahibi olan ve Malthus’tan etkilenen Jean Baptiste Say ise ücretlerin nasıl belirlendiğini şöyle açıklamıştı:
“Emek talebi işçi sayısından azsa işçilerin kazançları yaşamak için gerekli düzeyin altına iner ve işçi sınıfın aynı sayıda kalmasına imkân vermez. En dayanıksız ve sakat çocuklu aileler yok olur, emek arzı azalır, daha az emek arzı olduğu için fiyatı yükselir.” (A.g.e., s. 100).
Malthus’tan etkilenen kişilerin başında ise Darwin gelir. Darwin’e göre bir hayvan türü çevresine uyum sağlamadığı taktirde yok olur. Hayvanlar doğal seleksiyona tabidirler ve ancak çevreye uyum sağlayabilenler hayatta kalma hakkına sahiptir. (Colin Ronan, Bilim Tarihi, s. 474).
Gerek Robert Malthus (1766-1834) gibi İngiliz, gerek Jean Baptiste Say (1767-1831) gibi Fransız iktisatçıları endüstri devriminin ekonomik koşullarını inceleyip onları bilimsel kurallara bağlamaya çalışmışlardır. (Prof. Dr. Besim Üstünel, Ekonominin Temelleri, s. 89). Ve elde ettikleri sonuçları ele alındığında ilk olarak insanların sayısal artışının büyük problem teşkil ettiği görülür. Yerkürenin kaynakları konu edilen iktisatçılarca sınırlı kabul edildiği için çoğalan nüfus kişi başına düşen kaynak miktarını azaltacak insanlık kıtlıkla, yoklukla karşı karşıya kalacaktır. O halde doğada olduğu gibi insanlık içinde de doğal seleksiyon -zayıfların elenmesi, güçlülerin yaşaması- şarttır. Peki, o halde yaşaması gerekenler kimlerdir?
Cevap: Tabii ki zenginlerdir! Fakat buradaki zenginler bütün dünyanın zenginleri değildir.
Avrupa; tarihi boyunca kendi kimliğini inşa ederken özellikle iki noktayı önemsemiştir. Bunlardan birincisi; kendisi dışındaki medeniyetleri hem dinsel, hem de ırksal bağlamda “öteki”leştirmiştir. (Bkz. David E. Stannard, Amerikan Soykırım Tarihi; Gerard Delanty, Avrupanın İcadı). Şöyle ki; Hıristiyan olduğu halde zenciler beyazlarla eşit statüde değildir. Müslüman olan Avrupalılar ise din değiştirdikten sonra artık zenci Hıristiyanlar gibidir. Bu durum genişletilerek bütün medeniyetler için geçerli halde düşünülebilir. Avrupalı kendisi dışındaki herkesi “öteki” olarak kavramsallaştırır. İkinci önemli nokta ise ötekileştirilmiş milletlerin sömürülmesi meşrudur. Çünkü kendisinden değildir.
Diğer taraftan kendisine bakınca ise zengin olmayanların bulundukları hali bireysel hataları olarak görür. Fakirlik suçtur, fakir olan yeteri kadar çalışkan ve akıllı olmadığı için bulunduğu durumdadır. O halde ona acımak anlamsızdır. İşte böyle bir medeniyetten gelen insanların iktisat bilimini oluştururken bu ruhu teorilerine yansıtmamaları mümkün değildir. Çünkü her medeniyet kendi bilimini oluşturur. Denilebilir ki; kapitalizmi ancak bir “Batılı” icat edebilirdi. Gerek insana, gerek doğaya, gerek Yaratan’a ait görüşleriyle bu model sadece Avrupalı’dan çıkabilirdi. Bir başka deyişle kapitalizmi, insanın insanın kurdu olduğuna inanan bireyler inşa ettiler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Mehmet Maruf / diğer yazıları
Tunceli'ye yeni vali
Şefik Aygöl atandı
Silivri uyarısı
Naci Görür yine acı konuştu
Tam 23 bin çalışan greve giriyor
İzmir'de hayat duracak
Pakistan Başbakanı Şerif de Bakü'ye geliyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Azerbaycan'a gidiyor
53 yaşındaki beyaz İngiliz cinayete teşebbüsten gözaltında
Liverpool'daki araçlı saldırıda bilanço ağırlaşıyor
Eski manken Deniz Akkaya'ya hapis cezası
'Hakime hakaret ve tehdit' davası
Özgür Özel TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu
'Bütün darbecilerin karşısındayız'
DEM Parti-MHP görüşmesi gerçekleşti
DEM Parti'den açıklama geldi
İSO 500 açıklandı
TÜPRAŞ zirvedeki yerini korudu
Tutuklamalara CHP'den tepki
'Adı operasyon özü intikam'
Bayrampaşa'da esnaf biber gazından etkilendi
Her şey otoparkta başladı
Suudi Arabistan'dan "Hac" açıklaması
"Hiçbir ihlale izin vermeyeceğiz"
Kağıthane'de iş yerine bombalı saldırı
7 kişi yaralandı
Soykırımcı Netanyahu Kudüs'e gözünü dikti
"Tamamen ve daima İsrail'e ait" iddiası
Mescid-i Aksa yerine 'tapınak inşası' planı
İsrailli bakan açık açık söyledi!
Tunceli'ye yeni vali
Şefik Aygöl atandı
Silivri uyarısı
Naci Görür yine acı konuştu
Tam 23 bin çalışan greve giriyor
İzmir'de hayat duracak
Pakistan Başbakanı Şerif de Bakü'ye geliyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Azerbaycan'a gidiyor
53 yaşındaki beyaz İngiliz cinayete teşebbüsten gözaltında
Liverpool'daki araçlı saldırıda bilanço ağırlaşıyor
Eski manken Deniz Akkaya'ya hapis cezası
'Hakime hakaret ve tehdit' davası
Özgür Özel TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu
'Bütün darbecilerin karşısındayız'
DEM Parti-MHP görüşmesi gerçekleşti
DEM Parti'den açıklama geldi
İSO 500 açıklandı
TÜPRAŞ zirvedeki yerini korudu
Tutuklamalara CHP'den tepki
'Adı operasyon özü intikam'
Bayrampaşa'da esnaf biber gazından etkilendi
Her şey otoparkta başladı
Suudi Arabistan'dan "Hac" açıklaması
"Hiçbir ihlale izin vermeyeceğiz"
Kağıthane'de iş yerine bombalı saldırı
7 kişi yaralandı
Soykırımcı Netanyahu Kudüs'e gözünü dikti
"Tamamen ve daima İsrail'e ait" iddiası
Mescid-i Aksa yerine 'tapınak inşası' planı
İsrailli bakan açık açık söyledi!
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.