Türkiye'nin hangi iline, hatta en ücra köşesinde bir köye gidip sorduğunuzda para basarsan ne olur desen, hemen cevabı yapıştırırlar enflasyon olur diye.
Ne hikmetse bu terim milletin okumuşundan az okumuşuna, memurundan işçisine kadar, tüm vatandaşlarımızın şuur altına yerleştirilmiştir.
Ne gariptir ki, aynı insanlara, peki para basmazsan ne olur desen, kimse cevabını bilmez.
Bu millete enflasyonu öğretmişler ama ne yazık ki yeterli parayı da basmaz isen deflâsyon (para darlığı) oluru öğretmemişler.
Bunu herkesin anlayacağı bir dilde izah edecek olursak, yetişkin bir insanın vücudunda 5 kilo kadar kan olması gerekirken, 7 kiloya çıktığında nasıl zarar verirse, 3 kiloya indiğinde de aynı oranda zarar verir.
Peki, bunun ölçüsü ne kadar olmalıdır? Piyasada ne kadar para dolaşmalıdır.
Ekonomide emisyon denen bir terim vardır, bu piyasada dolaşan banknot miktarıdır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modelinde, "Bir ekonomide sürekli ve sağlıklı büyüme isteniyorsa, piyasada GSMH'nin 1/3'ü kadar paranın bulunması gereklidir" der.
2020 gayri safi milli hasılası1 trilyon 71 milyar 98 milyon TL olduğuna göre, bunun 1/3'ü yaklaşık 570,3 milyar TL eder, peki şu anda tedavülde dolaşan banknot ne kadar? Merkez Bankası kayıtlarına göre 180 milyar TL, bu da GSMH'nin % 10'a tekabül ediyor
Bu durumun doğal neticesi olarak, piyasada her türlü mal var, üretim var, fakat onu satın alacak vatandaşın cebinde para yok
İşte burada devlet, milli parayı, yani vatandaşın emek ve üretimine karşılık para basma (senyoraj) hakkını kullanaraktan, sosyal devlet projeleri ile vatandaşının cebine para koyacak.
Nasıl mı olacak? Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli", senyoraj gelirini, hem bir ekonomi kuralı olarak ele alırken, hem de gelirin nelere bağlı olduğunu formülleştirmektedir. MEM'de; "Devlet borçlanmayacak, senyoraj hakkını kullanarak emisyonunu genişletecektir. Yani, kendi insanının emek ve üretiminin karşılığı olan parayı kendisi basacaktır. Bu senyoraj geliri ev kadınlarına maaş olarak, çiftçiye-köylüye faizsiz kredi olarak, esnafa yine kredi olarak verilecektir.
Bunun neticesinde; A- Üretim tetiklenecek, B- Tüketim harekete geçecektir.
Milli Ekonomi Modelinde senyoraj geliri, sosyal devlet projesinde tüketicinin destekçisi olacaktır. Böylece işçi, memur, köylü, çiftçi yani toplumun en geniş tüketici kesiminin tüketme kabiliyeti artacaktır. Buna mukabil üretici de, daha fazla üretecek, talep olduğu için üretimini devamlı arttıracaktır.
Bu iki ana unsur emme-basma tulumba gibi birbirini harekete geçirecek ve ekonomide istenilen denge elde edilecektir. Emek ve üretimin karşılığını milli parası ile karşılayan devletler, kamu harcamalarını borç para almadan yani borçlanmadan yerine getirebilirler. Emek ve üretimin karşılığı elde edilen kâr mukabili paranın piyasalara girmemesi halinde para darlığı oluşur. Piyasalar durgunlaşır. Bu bağlamda senyoraj, piyasalardaki geliri temin eden bir unsurdur."
Kapitalist sistemin istediği ve uyguladığı model, devlet para basmasın, piyasanın nakit ihtiyacını, küresel para babaları, açtıkları bankalarla, şirketlere, firmalara, esnafa, işçiye, çiftçiye, köylüye para satarak karşılasın.
"Unutma kapitalizmde kapital sahipleri kendine çalışır, devlet ve millet de bunlara çalışır; sosyalizmde devletin gücünü elinde bulunduran bir irade kendine çalışır, millet de bu iradeye çalışır; MEM'de ise millet kendine çalışır, devlet de millete çalışır."
Öz cümle, bu soyguna ancak Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli ile ekonomiye yön verecek olan Bağımsız Türkiye Partisi ve onun genç lideri Hüseyin Baş ile mümkün olur.
Ezcümle çözüm var, karar yüce Türk milletinindir.
- Kilis Valisi ve Belediye Başkanı’na açık mektup / 07.12.2024
- Vergi, ceza, zam / 17.09.2024
- Üniversite mezunu işçiler / 29.07.2024
- Kurbandan maksat / 14.06.2024
- Herkes, şehrül-emin olabilir mi? / 16.01.2024
- Ömür sermayesi bitmeden / 11.01.2024
- Şafakta Savaşanlar -2- / 08.12.2023
- Şafakta Savaşanlar -1- / 07.12.2023
- Şimdi ekim zamanı / 25.10.2023