Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağanak sağanak (M. Akif Ersoy)
Merhum Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Savaşlarını bu dört dizeyle bize özetlemiş. Ruhu şad olsun.
106 yıl önce ölüm kusmuştu Çanakkale. Tarihin akışı değişmişti o tarihte. Anadolu'da yaşayan milyonlarca insana, ulus olma yolunu açmıştı. Bugün ulusumuzun beyninden sökülüp atılmaya çalışılan "Andımız" aslında Çanakkale'de kanla yazılmıştı. Çünkü o savaş bir destandı, bir uyanıştı.
Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşımızın önsözüdür. Toprağını, namusunu, gururunu her koşulda koruyacağını tüm dünyaya kanıtladığı bir savaştır Çanakkale Savaşları. 15 yaşındaki lise öğrencilerinin ölüme koştuğu ve vatan için, ulus için, bağımsızlık için siperden sipere koştuğu bir savaştır da. Onun için bu savaşımız ulusumuzun yüreğinde, beyninde destanlaşmıştır.
300 yıldan beri toprak kaybeden ulusumuz, Çanakkale'de güven kazanmış ve ordusu ile ulusuna umut olmuştur. Bu umut ve güven bizi Kurtuluş Savaşı'na taşımıştır.
Çanakkale Savaşı'nda ordumuza kimler kumanda ediyordu? Ordu komutanımız Alman'dı. İstihkâm, istihbarat, donanma, Genelkurmay ikinci başkanı, Boğazlar komutanı… Alman subaylardı. Bütün paşa unvanları, omzu kalabalık rütbeler, yabancılara dağıtılmıştı. Ama devasa top mermisini sırtında taşıyıp topun namlusuna yerleştiren kişi ise er, Koca Seyit'ti. Koca Seyit, sırtında taşıdığı o devasa mermi ile akla, bilime saygısız ve yabancılardan medet uman korkak yöneticilerin yüküydü.
Çanakkale'de oluk oluk kan aktı. Yiyecek yoktu. Yaralıları sağlığına kavuşturacak tıbbi malzeme de yoktu. Ama orada genç mavi gözlü bir subay vardı. Harp okulundan sonra cepheden cepheye gönderilmiş bir genç subay vardı. Okuyan araştıran, askerlerine kardeşleri gibi bakan kollayan bir subaydı O. Mustafa Kemal yeminliydi sömürgeci ülkelerin askerlerini Çanakkale'de denize dökmeye.
Aciz saray yönetimi, ordumuzu Alman paşalara teslim etmişlerdi. Anafartalar'da, Conkbayırın'da, Gelibolu sırtlarında ordumuz adım adım erirken Mavi gözlü dev, nerede, nasıl ve ne yapacağının planlarını çoktan kafasında oluşturmuştu. Anafartalar, onun düşmana "dur!" diyeceği yerdi. Anafartalar'ı emperyalizmin savrulacağı yok edileceği yer olarak belirlemişti. Çünkü savaşlar, hamasetle değil, bilgiyle zekâ ile yönetilirse başarıya ulaşacağını biliyordu.
Kader bir kez daha Türk milletinin yanındaydı. Çünkü kendi bağırlarında çıkardıkları bir komutanları vardı. Çünkü Mustafa Kemal olmasaydı Çanakkale Zaferi olamazdı. Kurtuluş Savaşı kazanılamazdı. Türkiye Cumhuriyeti kurulamazdı.
Ne yazıktır ki, 106 yıl önce ulusun kaderini, ordusunu yabancılara teslim eden saltanatçılar, bugün Mustafa Kemal Atatürk'ün adını anmadan Çanakkale Destanını, kutlamaya çalışıyorlar!
Akıldan, bilimden, liyakatten yoksun olan kendini bilmez bireyler Mustafa Kemal'in ve silah arkadaşların başarılarını unutturmak çabası içindeler. Bence boşuna gayrettir onlarınki. Bu ulus, kendisine emek veren kişileri özellikle Mustafa Kemal'i yüreklerinde sevgiyle, ellerinde meşale ile her zaman yaşatacaktırlar.
Çanakkale'de destan yazan ve şehit olan erinden komutanına bu ulus minnettardır. Ruhları şad olsun.
Âmin.
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023