Aktif pazarlamacı Başbakan Erdoğan yeni yeni terimleri Türk siyasetine kazandırmaya devam ediyor! Başbakanın yeni terim uydurma özelliği kendi çapında bir "Erdoğan terimleri külliyatı" oluşmasını da sağladı. Erdoğan'ın uydurduğu son kavram: Sermaye ırkçıları.Erdoğan ülkenin parsel parsel satılmasına, yabancı yatırımcı adı altında küresel hortum şebekesine peşkeş çekilmesine, gözbebeğimiz fabrika ve maden yataklarımızın yok bahasına elden çıkarılmasına karşı çıkanları bu kavramla tanımlıyor ve şöyle diyor: "Uluslararası yatırımların arttığını görüyoruz. Yatırımlar için çok cazip bir ülke olacağız. Bu zihniyette olanlara yabancı yatırımcı beğendiremiyoruz. Bildikleri tek şey muhalefet. Taş üstüne taş koydukları vaki değil. Şimdi kalkmış yabancı düşmanlığı yapıyorlar. Ben bunlara 'sermaye ırkçısı' diyorum. Bugünün dünyasında yerleri yok."Erdoğan'ın sermaye ırkçısından kastı, öz be öz Türk sermayesi, milliyetçi sermaye. Türk sermayesine karşı olan Erdoğan'ın Türk yerine ırk kelimesini kullanması, kendisini bu üstün ırkın ne kadar uzağında hissettiğinin de göstergesi. AKP hükümeti iktidara geldiği günden bu yana Cumhuriyet'in kuruluşundan beri tırnaklarımızla oluşturmaya çalıştığımız Türk sermayesini hedef tahtasına oturtmuştu. Özellikle ekonomi ve özelleştirme alanında yapılan her icraat Türk sermayesini hedef alıyordu. Başbakan Erdoğan'ın Maliye Bakanı Unakıtan ile birlikte yürüttüğü "ülkenin aktif pazarlanması" işinde, yabancı yatırımcıya kapıları sonuna kadar açmak, her türlü teşvik ve desteği sağlamak ana misyondu. Bu misyonun gereği yerine getirildi, ülkenin en önemli kuruluşları bir şekilde elden çıkarıldı. Yapılan bazı özelleştirmelerde paravan Türk ortakların ardında koca koca küresel hortum şirketleri bulunuyor. Erdoğan, Cumhuriyet'in kurucusu
Mustafa Kemal Atatürk'ün oluşturmak için büyük gayret sarfettiği ve bu konuda kongreler düzenlediği yerli Türk sermayesinin köküne dinamit koymak için elinden geleni ardına koymadı. Osmanlı döneminde ihmal edildiği için sermayeyi azınlıklara kaptıran Türk unsurunu, ekonomik anlamda bir noktaya taşımak Cumhuriyet dönemi ekonomi modelinin ana çatısıdır. Çünkü azınlıkların hakimiyetindeki sermaye, Birinci Dünya Savaşı gibi olağanüstü koşullarda devlet kontrolünden çıkıp, bumerang gibi sizin aleyhinize dönebiliyordu. Bunun bilincinde olan Atatürk de, yerli sermaye oluşturmanın önemini çok iyi biliyordu. Bugün Başbakan Erdoğan, sermaye ırkçısı olarak suçlayıp cephe aldığı Türk sermayesini bitirme niyetiyle, Cumhuriyet'in kuruluş mantığını da hedef almaktadır. Oysa bugün Erdoğan'ın özelleştirme adı altında yaptığı olay da sermaye ırkçılığıdır. Şöyle ki; yapılan özelleştirmelerde Türkiye'nin stratejik noktalarına Sami Ofer örneğinde olduğu gibi Yahudi sermayesi yerleştiriliyor. Bu da, Erdoğan'ın Türk sermayesi yerine Yahudi sermayesini ikame etme gayretini gösteriyor. Yani Erdoğan herkesten çok sermaye ırkçılığı yapıyor, Türk'ün öz sermayesini Yahudilere teslim ediyor!