Engellilik nedenlerinin çoğu önlenebilir
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Mahir Uğur, engellilik nedenlerinin önemli bir bölümünün kaçınılabilir ve önlenebilir nedenler olduğunu söyledi
17.05.2020 23:25:00





Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Mahir Uğur engellilerin, doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yetilerini çeşitli derecelerde kaybetmiş ve bu nedenle her türlü desteğe ihtiyacı olan insanlar olduğunu söyledi.
Engellilerin, normal yaşamın gereklerine uyamayan ve bu nedenle de korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişiler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mahir Uğur, "Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10'u engelli olarak kabul edilmektedir. Ülkelerin engelli oranı büyük farklılık göstermekte ve yüzde 1-30 arasında değişiklik göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde bu oranlar daha yüksek seyretmekte olup bunun nedeninin de gelişmiş ülkelerde çocukluk çağında bakım imkanlarının daha iyi olmasından ve yaşam sürelerinin daha uzun olmasından kaynaklanmaktadır.
Ülkemizde de yapılan bir araştırmada bölgesel değişiklik göstermekle birlikte bu oranın ortalama yüzde 12.29 olduğu bulunmuştur. Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engelli oranının nüfusun yüzde 2.58'ini oluşturduğu ve ortopedik engelli grubunun toplam yüzde 1.25 ile en yüksek sıklığa sahip olduğu bulunurken kronik bir hastalığa sahip olan ve buna bağlı engelliliği bulunanların oranının da yüzde 9.7 olduğu bildirilmiştir" dedi.
Prof. Dr. Mahir Uğur, engellilerin ortopedik engelliler, görme engelliler, işitme engelliler, zihinsel engelliler, özgül öğrenme güçlüğü olanlar spastik engelliler, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olanlar, yaygın gelişimsel bozukluğa sahip olanlar, dil ve konuşma bozukluğu olanlar, süreğen bir hastalığa bağlı engelliliği olanlar ayrıldığını belirtti.
'Asıl hedef engelliliğin oluşmasını önlemek olmalıdır'
Engelliliğin nedenlerinin önemli bir bölümünün kaçınılabilir ve önlenebilir nedenler olduğunu anlatan Uğur, "Engelli sorunlarına eğilirken asıl hedef engelliliğin oluşmasını önlemek olmalıdır. Bu nedenle doğum öncesi ve doğum esnasında oluşabilecek problemleri engellemek amacıyla nedenleri önlenmeli ve erken tanı amacı ile sağlık taramaları ve eğitim programları geliştirilmeli, kayıt sistemleri iyileştirilmeli, sağlıklı çevre bilincinin oluşturulması ve altyapı hizmeti veren kuruluşlar ile koordinasyon sağlanmalıdır. Doğum sonrasında kazanılan engellilik nedenlerinin önlenebilmesi için de insana değer veren bir anlayışın toplumda yerleştirilmesi gerekmektedir. Engellilik kaçınılmaz bir kader değildir" ifadelerini kullandı.
Engelliler topluma nasıl kazandırılacak?
Engellilerin topluma kazandırılması ve toplumla bütünleşmelerinin önündeki engellerin de kaldırılmasının büyük önem arz ettiğini kaydeden Uğur, "Bu engeller; yoksulluk, eğitim, istihdam sorunu, rehabilitasyon eksikliği, engellinin aile yaşamı ve özel yaşamı ile ulaşım, fiziksel çevre ve konut problemleridir. Engellilerin topluma kazandırılmasında başvurulan yöntemlerin başında rehabilitasyon gelmektedir. Rehabilitasyon imkanlarından faydalanamama ve araç-gereç gereksiniminin yeterince karşılanamaması da engellilerin toplumla bütünleştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Rehabilitasyon sürecinden geçmemiş olan birey topluma ve içinde yaşadığı aileye yük olmaktan kurtulamayacaktır" dedi.
Engellilerde rehabilitasyon alanları kapsamı içerisine; yetişkin ve çocuk engellilerde gerek ortopedik gerekse nörolojik ve pediatrik alanlarla, diğer birçok alanlar girmekte ve rehabilitasyon uygulamaları ile bireylerin yeniden topluma kazandırılmaya çalışıldığını söyleyen Uğur, "Hastanemiz bünyesinde bulunan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon kliniğimizde tecrübeli hekimler ve fizyoterapistler eşliğinde engelli hastalarımız için rehabilitasyon uygulamalarıyla hizmet vermekte ve onları topluma yeniden kazandırmak hedeflenmektedir" ifadelerine yer verdi. İHA
Engellilerin, normal yaşamın gereklerine uyamayan ve bu nedenle de korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişiler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mahir Uğur, "Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10'u engelli olarak kabul edilmektedir. Ülkelerin engelli oranı büyük farklılık göstermekte ve yüzde 1-30 arasında değişiklik göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde bu oranlar daha yüksek seyretmekte olup bunun nedeninin de gelişmiş ülkelerde çocukluk çağında bakım imkanlarının daha iyi olmasından ve yaşam sürelerinin daha uzun olmasından kaynaklanmaktadır.
Ülkemizde de yapılan bir araştırmada bölgesel değişiklik göstermekle birlikte bu oranın ortalama yüzde 12.29 olduğu bulunmuştur. Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engelli oranının nüfusun yüzde 2.58'ini oluşturduğu ve ortopedik engelli grubunun toplam yüzde 1.25 ile en yüksek sıklığa sahip olduğu bulunurken kronik bir hastalığa sahip olan ve buna bağlı engelliliği bulunanların oranının da yüzde 9.7 olduğu bildirilmiştir" dedi.
Prof. Dr. Mahir Uğur, engellilerin ortopedik engelliler, görme engelliler, işitme engelliler, zihinsel engelliler, özgül öğrenme güçlüğü olanlar spastik engelliler, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olanlar, yaygın gelişimsel bozukluğa sahip olanlar, dil ve konuşma bozukluğu olanlar, süreğen bir hastalığa bağlı engelliliği olanlar ayrıldığını belirtti.
'Asıl hedef engelliliğin oluşmasını önlemek olmalıdır'
Engelliliğin nedenlerinin önemli bir bölümünün kaçınılabilir ve önlenebilir nedenler olduğunu anlatan Uğur, "Engelli sorunlarına eğilirken asıl hedef engelliliğin oluşmasını önlemek olmalıdır. Bu nedenle doğum öncesi ve doğum esnasında oluşabilecek problemleri engellemek amacıyla nedenleri önlenmeli ve erken tanı amacı ile sağlık taramaları ve eğitim programları geliştirilmeli, kayıt sistemleri iyileştirilmeli, sağlıklı çevre bilincinin oluşturulması ve altyapı hizmeti veren kuruluşlar ile koordinasyon sağlanmalıdır. Doğum sonrasında kazanılan engellilik nedenlerinin önlenebilmesi için de insana değer veren bir anlayışın toplumda yerleştirilmesi gerekmektedir. Engellilik kaçınılmaz bir kader değildir" ifadelerini kullandı.
Engelliler topluma nasıl kazandırılacak?
Engellilerin topluma kazandırılması ve toplumla bütünleşmelerinin önündeki engellerin de kaldırılmasının büyük önem arz ettiğini kaydeden Uğur, "Bu engeller; yoksulluk, eğitim, istihdam sorunu, rehabilitasyon eksikliği, engellinin aile yaşamı ve özel yaşamı ile ulaşım, fiziksel çevre ve konut problemleridir. Engellilerin topluma kazandırılmasında başvurulan yöntemlerin başında rehabilitasyon gelmektedir. Rehabilitasyon imkanlarından faydalanamama ve araç-gereç gereksiniminin yeterince karşılanamaması da engellilerin toplumla bütünleştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Rehabilitasyon sürecinden geçmemiş olan birey topluma ve içinde yaşadığı aileye yük olmaktan kurtulamayacaktır" dedi.
Engellilerde rehabilitasyon alanları kapsamı içerisine; yetişkin ve çocuk engellilerde gerek ortopedik gerekse nörolojik ve pediatrik alanlarla, diğer birçok alanlar girmekte ve rehabilitasyon uygulamaları ile bireylerin yeniden topluma kazandırılmaya çalışıldığını söyleyen Uğur, "Hastanemiz bünyesinde bulunan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon kliniğimizde tecrübeli hekimler ve fizyoterapistler eşliğinde engelli hastalarımız için rehabilitasyon uygulamalarıyla hizmet vermekte ve onları topluma yeniden kazandırmak hedeflenmektedir" ifadelerine yer verdi. İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.