logo
19 NİSAN 2024

‘Eraslan'a Nobel Ödülü verilmeli’

Dr. Mustafa Eraslan’ın önerilerini uygulayıp fayda gören binlerce insandan biri olan Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kalaycıoğlu, “yaptığı çalışmalarla bu kadar insanın şifa bulmasına sebep olan Dr. Mustafa Eraslan’a Nobel Ödülü verilme
18.04.2013 00:00:00
Türkiye, yabancı ilaç firmalarına her yıl servet ödüyor. Devlet, 2012 yılında ilaç için toplam 13.8 milyar lira ödeme yaptı. Böylece Milli servetin önemli bir kısmı, ilaç sektörünü elinde tutan küresel sermaye şirketlerine gitti. Bu ilaçların yan etkileri bir yana, ne kadar tedavi edici bir nitelik taşıdığı da bir başka tartışma konusu. Çünkü kalp damar rahatsızlıklarından şeker ve tansiyona, romatizmadan astıma birçok hastalıkta, hasta ömür boyu ilaç kullanımına mahkûm oluyor. Ancak son zamanlarda fitoterapi yani şifalı bitkilerle tedaviye destek çalışmaları tüm dünyada büyük bir hız kazandı. Hastalıklara karşı bitkisel ürün kullanımı Japonya, ABD ve Almanya gibi birçok ülkede yüzde 50'nin üzerine çıkmış durumda. Ülkemizde de fitoterapi üzerine son yıllarda yoğun bir çalışma var.

Dr. Mustafa Eraslan'ın tavsiyelerine ilgi büyük
Özellikle kalabalık bir doktor, eczacı ve biyolog grubuyla birlikte yıllardır şifalı bitkiler üzerine çalışmalar yapan Dr. Mustafa Eraslan'ın önerileri, toplumun her kesimi tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanıyor.

Prof. Dr. Kalaycıoğlu: Eraslan'ın formüllerinden büyük fayda gördük
Dr. Mustafa Eraslan'ın fitoterapi önerileri ile sağlığına kavuşanlardan biri de Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Moleküler Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kalaycıoğlu. Kendisi, eşi ve kayınvalidesinin yaşadıkları sağlık sorunlarından Dr. Mustafa Eraslan'ın fitoterapi tavsiyeleri ile kurtulduklarını anlatan Prof. Kalaycıoğlu, "Ellerimde sorun vardı. Düzeltmem zaman alıyordu. Ağrı da oluyordu. Tam da o günlerde televizyonda Mustafa Eraslan'ı gördüm. Ciddi bir insan olduğunu öğrendim. Onun fitoterapi hakkındaki açıklamalarından istifade ederek bazı fitoterapi yöntemlerini uyguladım. Şu an çok iyiyim. Ellerimde yaşadığım şikâyetlerim geçti. Eşimin de dizleri ve ayaklarında sorun vardı, yürürken sıkıntı çekiyordu. O da bazı fitoterapi yöntemlerini denedi ve bütün sorun ve şikâyetleri geçti, yürüyüşü düzeldi. Kayınvalidemin de birçok sorunu vardı, O da bu sıkıntılarından kurtuldu" diye konuştu.

'Devletin şifalı bitkilere sahip çıkması gerek'
Fitoterapi Bilimi ve şifalı bitkilerin kullanımı üzerine de dikkat çekici açıklamalar yapan  Prof. Dr. Kalaycıoğlu şöyle konuştu: "Fitoterapi Avrupa'da da Amerika'da da kullanılıyor. Fitoterapi demek şifalı bitkilerle tedavi demek. Bitki tedavisiyle uğraşanlara fitoterapist denir. Doğadaki bitkilere baksak çoğunda şifa vardır. Buna Sağlık Bakanlığı'nın da dikkat çekip sahip çıkması gerekir. "

'Dr. Mustafa Eraslan'a Nobel Ödülü verilmeli'
Modern tıpla, şifalı bitkilere dayanan geleneksel tıbbın bir arada kullanılması gerektiğini savunan ve bu konuda ciddi çalışmalar yapan Dr. Mustafa Eraslan'a devletin sahip çıkması gerektiğini belirten Prof. Kalaycıoğlu, "Televizyona bu kadar insan çıkıyor, şifalı bitkiler sayesinde şu şifaları buldum diyorsa devletin onları takip edip onlarla ve Eraslan'la temasa geçmesi lazım. Ben Sağlık Bakanlığı'nın yerinde olsam, Türkiye'deki bütün kalp cerrahlarına bu konuda tavsiyede bulunurum. Ben eminim ki, kalp damar cerrahları Dr. Mustafa Eraslan'ın tavsiyelerini dikkate alsalar, bypass ameliyatı yaptıkları hastalar da dâhil olmak üzere hastalarını bir senede sağlıklarına kavuştururlar. Ben açıkça söyleyeyim Mustafa Eraslan'ın yüzünde bir nur var, güven de veriyor insana. Ben elimden gelse Mustafa Bey'e Nobel Ödülü bile veririm. Çünkü bu kadar insan onun vesilesiyle sağlığına kavuştu" diye konuştu.

Hacettepe Herbaryumu'nda 50 bin çeşit bitki bulunuyor
Prof Kalaycıoğlu ile aynı üniversitede Botanik Anabilim Dalı Başkanlığını yapan Prof. Dr. Sadık Erik de Biyoloji Fakültesi içersinde bulunan Uluslararası tescilli Herbaryum hakkında bilgi verdi. Herbaryum'da kurutulmuş halde saklanan yaklaşık 50 bin çeşit bitki bulunuyor. Türkiye florasında yaklaşık 10.000 çeşit bitki türü yetiştiğini, bu bitki türlerinin yaklaşık 3.000'inin endemik, yani sadece Türkiye'de yetişen bitkiler olduğunu anlatan Prof. Sadık Erik, çoban çökerten, ginko ve yulaf gibi, tıkalı damarların açılmasına yardımcı olduğu bilimsel araştırmalarla tespit edilen bitkilerden örnekler verdi ve şöyle devam etti: "Şimdi bizde etnobotanik çalışmalar yapılıyor. Bu yöntem bitkilerin ilaca giden yolunun ilk basamağı. Mesela bir köye gidip oradakilere, o bölgede yetişen şu bitki nerede kullanılır diye soruyoruz. O da diyor ki şu rahatsızlıklarda kullanılır. Bu bizim için bir ipucu oluyor. Gittiğimiz her yerde bunu yapıyoruz ve biz bu bilgileri kaydediyoruz. Bu tip çalışmalara etnobotanik çalışmalar deniyor. Ondan sonra farmakognozi geliyor. Yani o ipucundan hareketle bitkilerin içindeki etken maddelerin araştırılması, miktarının tayini, fizyolojik etkileri, hayvan deneyleri v.s. Bunlar yapıldıktan sonra 3. aşamada ilaç haline getirilmesi kalıyor. Ülkemizde Avrupa kıtasının tamamı kadar bitki çeşidi var ama biz bu bitkilerden yeteri kadar yararlanmıyoruz. Hep dışarıdan getiriyoruz. Neden biz bitkilerin ekstratını  çıkartmıyoruz? Bunun için dışarıya döviz ödüyoruz. Ama bunu değerlendirecek girişimcilere ihtiyacımız var. " İHA
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'

Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremin ardından Yozgat'ın Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluşurken vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçiriyor
19.04.2024 00:24:00
İHA
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde saat 18.11 sıralarında meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki sarsıntı, Yozgat merkez ve ilçelerinde de hissedildi. Özellikle Kadışehri ilçesinde ve köylerinde hissedilen deprem nedeniyle vatandaşlar büyük panik yaşadı. Özellikle Kadışehri ilçesine bağlı Gümüşsu, Elmalı Çiftliği, Halı köy ve Yeltenli köylerinde deprem nedeniyle evlerde ve ahırlarda hasar oluştu. Evleri zarar gören vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçirirken jandarma ekipleri de artçı sarsıntıların devam ettiğini ve vatandaşların geceyi evlerinde geçirmemeleri konusunda uyardı.

Sokaklara çıkan vatandaşlar, evlerinin bahçelerinde ve uygun arazilerde ateş yakarak ısınmaya çalışırken geceyi dışarıda geçireceklerini ifade ettiler.

Öte yandan Yozgat Valiliğince sarsıntıdan etkilenen Aydıncık, Kadışehri ve Çekerek ilçelerinde eğitim ve öğretime bir gün süre ile ara verildiği duyuruldu.

Geceyi sokakta geçiren vatandaşlardan Nazlı Doğan, "Önce bir gürültü geldi. Daha sonra sallanmaya başladı. Çocuklarımı yanıma aldım ama dışarı çıkamadım. Ayaklarımın bağı çözüldü. Sonra küçük oğlumu alıp dışarı çıkabildim. Şok oldum, çok şiddetliydi. Evimiz küçük bir hasar aldı, ahırımızda hasar var, hayvanlarımız dışarıda." dedi.

Hacı Ahmet Gün de deprem dolayısıyla evlerinde hasar olduğunu söyleyerek, 'Tavanlar kırıldı. Deprem olduğunda ben balkondaydım. Sallantı başladı. Tavanlar düşmeye başladı." şeklinde konuştu.

Tokat'ta 20 saatte 46 sarsıntı oldu

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde son 20 saat içerisinde en büyüğü 5.6 büyüklükte 46 sarsıntı meydana geldi.
18.04.2024 23:27:00
İhlas Haber Ajansı
Tokat'ta 20 saatte 46 sarsıntı oldu
Tokat'ta 20 saatte 46 sarsıntı oldu
Tokat'ın Sulusaray ilçesi dün gece saat 01.06'da meydana gelen 4.7 büyüklükteki depremin ardından 46 kez sallandı.

Tokat'ta 20 saat içerisinde meydana gelen en büyük deprem ise 18.11'de gerçekleşen 5.6 büyüklükteki deprem oldu.

Yaşanan 46 sarsıntının 5'i 4 büyüklüğün üzerinde gerçekleşti.

Eylem Tok ile oğlunu havalimanına götürdüğü iddia edilen şüpheli tahliye edildi

Eyüpsultan'da yazar Eylem Tok'un 17 yaşındaki oğlunun karıştığı kaza sonucu Oğuz Murat Aci'nın hayatını kaybetmesine ilişkin soruşturmada anne ile oğlu havalimanına götürdüğü iddia edilen çalışanın tahliyesine karar verildi.
18.04.2024 23:27:00
İhlas Haber Ajansı
Eylem Tok ile oğlunu havalimanına götürdüğü iddia edilen şüpheli tahliye edildi
Eylem Tok ile oğlunu havalimanına götürdüğü iddia edilen şüpheli tahliye edildi
Eyüpsultan'da 1 Mart 2024'de yazar Eylem Tok'un 17 yaşındaki oğlu T.C.'nin karıştığı trafik kazası sonucu 29 yaşındaki Oğuz Murat Aci'nin hayatını kaybetmesine ve anne oğulun ABD'ye kaçmasına ilişkin soruşturma sürüyor.

Anne ile oğulu havalimanına götüren çalışana tahliye

Soruşturma çerçevesinde baba Bülent Cihantimur'un şirketinde reklam-pazarlama bölümünde çalışan ve olay günü şüpheli Eylem Tok ile suça sürüklenen çocuk T.C.'yi havalimanına götürdüğü iddiasıyla tutuklanan şüpheli Ayşe Ceren S., İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği'nce tahliye edildi.

Olayın geçmişi

Eyüpsultan'da 1 Mart 2024'de iddiaya göre yazar Eylem Tok'un 17 yaşındaki oğlu T.C., saat 23.50 sıralarında 34 EEG 06 plakalı araçla seyir halindeyken yol kenarında arıza nedeniyle park halinde bulunan 3 adet ATV tipi araca çarpmış, kaza sonucu 29 yaşındaki Oğuz Murat Aci hayatını kaybederken orada bulunan diğer kişiler yaralanmıştı. Kazanın ardından polis ekiplerinden önce olay yerine gelen anne Eylem Tok, oğlu T.C.'yi olay yerinden kaçırmış, ekiplerce yapılan incelemeler sonucunda anne ile oğlunun ertesi gün saat 03.50 sıralarında havalimanından Mısır'a çıkış yaptıkları tespit edilmişti.

Olaya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma çerçevesinde ise aynı gün şüpheli Eylem Tok hakkında 'suçluyu kayırma' suçundan, şüpheli T.C. hakkında 'bir kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak' suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılırken, kırmızı bülten çıkarılması da talep edilmişti. Soruşturma çerçevesinde daha sonra şüphelilerin ABD'ye kaçtıkları ortaya çıkmıştı ve iade talebinde bulunulduğu da öğrenilmişti. Ayrıca baba Bülent Cihantimur'a 'yurt dışına çıkış yasağı' ve 'imza atma' şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmıştı.

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları, genellikle kaya, kılavuz delme, kompakt ve sıkı, kumlu ve kılıf gibi dayanıklı ve sağlam zemin türleridir. Bu zeminlerde inşa edilen binalar, depremlere karşı daha dirençli olabilir ve daha az hasar görebilirler.
18.04.2024 22:14:00
Ahmet Turan Yiğit
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem, dünyanın birçok yerinde ciddi yıkımlara ve can kayıplarına neden olan doğal felaketlerden biri. Deprem kuşağı ülkesi olan Türkiye ise iki günden bu yana Tokat'ta peş peşe yaşanan depremler nedeniyle yine diken üstünde.

Depremin neden olduğu yıkımın önüne geçmek için yapı mühendisliğinin imkanlarınından yararlanmak kadar, bina yapımı için zemin seçimi de o kadar önemli.

Mühendislik biliminin imkanları ile bugün dünyada 9'un üstündeki depremlere dayanıklı yapılar üretmek mümkün. Ancak yarattığı maliyet nedeniyle özellikle az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde bu tür yapıların yeterli sayıda üretilmesi mevcut ekonomi modellerle imkansız gibi görünüyor.

Depremlerin etkilerini azaltmanın en önemli yollarından biri, binaların güvenli zeminler üzerine inşa edilmesi.

Yapıların inşa edileceği alanların zemin analizi ve mühendislik değerlendirmeleri dikkate alınmalı.

Peki deprem riskine karşı en dayanıklı zemin yapıları hangileri?

Kaya Zeminler

Kaya zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Kaya zemine sahip olan bölgelerde yapılan binalar, doğal olarak daha sağlam bir temele otururlar ve depremlere karşı daha dirençli olabilirler. Kaya zeminler, binaların sallanmasını ve yer değiştirmesini en aza indirerek deprem etkilerini absorbe ederler.

Kılavuz Delme Zeminleri

Kılavuz delme zeminleri, yüksek mukavemetli kaya katmanlarının altında bulunan ve mühendislik teknikleri kullanılarak oluşturulan özel zemin yapılarıdır. Bu tür zeminler, depremlere karşı dayanıklı olmalarıyla bilinirler. Kılavuz delme zeminleri, yapıların sismik hareketlere karşı daha iyi direnç göstermesine yardımcı olur.

Kompakt ve Sıkı Zeminler

Kompakt ve sıkı zeminler, deprem riskinin düşük olduğu diğer bir zemin türüdür. Bu zeminler, genellikle sıkıştırılmış kum, çakıl veya sert toprak gibi malzemelerden oluşur. Bu tür zeminler, depremlerde yapıların hareketini azaltabilir ve yapıların sabit kalmasına yardımcı olabilir.

Kumlu ve Kılıf Zeminler

Kumlu ve kılıf zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Bu tür zeminler genellikle kum, çakıl ve kil karışımından oluşur. Kumlu ve kılıf zeminler, deprem sırasında suyun çıkarılması veya eklenmesiyle sıkıştırılabilecek esnek malzemelerdir. Bu özellikleri, deprem sırasında yapıların zarar görmesini azaltabilir.



logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.