İslam âlemi olarak, Anadolu coğrafyasında yaşayan Müslümanlar olarak, bu ilahi ferman karşısında durumumuzu gözden geçirmeye cesaretimiz var mı?
Kadın erkek, hemen herkes, işgal ettiği makam ve mevkide, sahip olduğu imkânları ve yetkileri kullanma ve kullandırma hususunda 'ben bu hassas terazide tartılmaya hazırım' diyebiliyor mu?
Bir gün mutlaka teker teker ya da topyekûn olarak bu kantara çıkmak mutlaka mukadder olduğuna göre hazırlıklar hangi aşamada, hangi kalitede acaba?
Genelde tüm dünya Müslümanları, özelde ise bu ülkede yaşayan Müslümanlar, eğer erdem ve takvada yardımlaştıklarını, günah ve düşmanlıkta asla yardımlaşmadıklarını iddia ediyorlarsa, yaşadıkları ülkelerdeki, şehir ve kasabalardaki, mahalle ve köylerdeki bunca kötülükler, bunca çirkinlikler neyin nesi?
Dağların boyunu aşan, dillere destan olan ve ülkelerin kaynaklarını hortum gibi toplayıp savuran bu kadar yolsuzluklar, münferit hadiseler midir, öyle ise nasıl bu kadar başarılı olabiliyorlar?
Hem diğer İslam ülkelerinde hem de bizim ülkemizde maruz kaldığımız talanlar, soygunlar, vurgunlar ve yolsuzluklar, yardımlaşmadan olabilecek kötülükler midir?
Nasıl oluyor ki, Mü'min ve muvahhid olduklarını iddia eden kadrolar tarafından yönetilen ülkelerde, günden güne kötülükler, çirkinlikler, çeşitli hak ihlalleri, emek ve alın teri sömürüsü, zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum büyüdükçe büyüyor, çoğaldıkça çoğalıyor?
Yolsuzluk, talan ve gasp söz konusu olunca adeta dağların yerinden oynaması, dağların yer değiştirmesi kadar büyük çaplı kötülükler, arsızlık ve hırsızlıklar yardımlaşmadan olabilecek işler midir?
Yoksa tüm dünya Müslümanları olarak, Maide suresinin 2. ayetinin son cümlesinde yer alan bu ilahi fermanın tam tersini mi, hem özel hayatımızda hem de toplumsal hayatımızda hayata geçirmişiz?
İyilik ve güzelliklerde, takva ve duyarlılıkta yardımlaşmalar terk edilmeseydi, bu güzel hasletler günden güne suyunu çekmezdi, her türlü günahta, kötülük ve çirkinliklerde, haksızlık ve hukuksuzlukta, talan ve yolsuzluklarda yardımlaşma olmasaydı bu kadar yaygınlaşamazlardı.
Mesela, yaklaşık çeyrek asırdan beridir bu ülkeyi yönetmekte olan kadrolar, siyasi iktidar ve ortakları, 2024 yılının son çeyreğine girerken ülkeyi her bakımdan getirip bıraktıkları gerçekten perişan, gerçekten felaket noktasında; 'erdem ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın' şeklindeki aynanın karşısına geçebilirler mi, yüzleri kızarmadan boylarını seyredebilirler mi?
Bu ilahi ferman karşısında, hem yönetici kadrolar hem de yönetilen kitleler olarak bir durum değerlendirmesi, bir nefs muhasebesi yapma zamanı gelmedi mi?
- “Erdem ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın” (Maide:2) / 01.10.2024
- Hangi hususta birleşmiş bu milletler? / 30.09.2024
- İcmal üniversitesinin bir fakültesi olarak BTP / 28.09.2024
- 23 yıl önce BTP kurulmasaydı… / 26.09.2024
- Genel Başkanı 33 kendisi de 23 yaşında olan parti: Bağımsız Türkiye Partisi / 25.09.2024
- Artık mesele anlaşılmıştır / 24.09.2024
- Yoksula hayatı dar eylemişler / 23.09.2024
- Biz bu 'açlık elbisesini' niye giydik? / 21.09.2024
- İnsanlık ile İslam arasındaki kalın duvar: Müslümanlar / 20.09.2024