Özellikle Sayın Başbakan'ın hastalığından sonra zirvedeki ayrılıklar su üstüne çıkmaya başladı. Son aylarda daha yoğun olarak tartışılan cemaat - Erdoğan tartışmasını irdeleyelim. Cemaat, cemaat olmanın ötesinde bir fonksiyon icra ediyor; bir siyasi teşekkül değil, ancak bir devlet temsilcisi gibi davranıyor. Fethullah Gülen, 'Rabb'in aciz kulu' sıfatıyla 9 Şubat 1998 tarihinde Vatikan'da papayı ziyaret etmiş ve İslam akaidi açısından taban tabana zıt bir mektup vermişti. Burada dikkat çekmek istediğimiz mektubun başında ki, "Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekân kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selâmları getirdik" ifadesidir. Aslında Fethullah Gülen'in siyasi ve diplomatik bir vasfı yoktu. Türk milleti adına bir temsilci edasıyla Türk milletinin tarihi, kültürü ve inancına ters olan mesajları papaya iletti. Aradan geçen yıllarda görülmüştür ki gayeleri, bugünlerde bütün şiddetiyle devam eden 'Büyük Ortadoğu Projesi' kapsamında ABD adına yapılan bir organizasyonmuş. Daha iyi yaşanabilir bir Irak gibi, daha iyi yaşanabilir bir Mısır, bir Libya, bir Tunus, bir Suriye gibi güya daha iyi yaşanabilir bir Türkiye'nin dini, siyasi ve sosyal alt yapı çalışmaları hedefleniyormuş.2002 yılında AKP'nin kurulması ve akabinde büyük bir oy çoğunluğu ile iktidar olması ile Fethullahçı yapılanmanın önü de açılmış oldu. Aslında her ne kadar AKP hükümet de olsa, aslında kadrolaşarak parsayı götüren cemaat oldu. Geçen zaman en iyi yol göstericidir. Ayinesi laftan ziyade iştir insanın. Yapılan işe bakıldığı zaman, her ne kadar cemaatin işi yapılıyor dense de, yapılan iş bizzat hoca efendinin ikamet ettiği ABD'nin menfaatleri ile örtüşmektedir. Yani burada cemaat ifadesini, ittifak halindeki ABD olarak da anlayabiliriz. İktidarın ilk günlerinden itibaren son derece uyumlu giden bu AKP - Cemaat - ABD birlikteliği son aylarda bozulmaya yüz tuttu. Bu konu basın yayın organlarına, haber başlıklarına yansıdı. Gül - Erdoğan - cemaat kavgasından, Başbakan Erdoğan'ın artık cemaate mesafeli duruşundan, Başbakan'ın cemaat tarafından uyarılmasından bahsedildi. Hatta daha da ileri gidilerek cemaatin Erdoğan'ın biletini kesip kesmediği tartışıldı. Bu manzara kasım ayından itibaren su üstüne çıkmaya başladı. Sayın Başbakan bu kadar yıllık iktidarı döneminde, geçmişteki çizgisiyle hiçbir şekilde uyumlu olmayan uygulamalar yaptı. Ne düşündü bilemeyiz ancak yaptıklarının neticesinin ne kadar acı olduğunu kendisi de gördü. Hele her yaratılan gibi o da bir gün Allah'a can vereceğini hissedince gönlünden gelen uyarılar onu rahatsız etmeye başladı. İşte kavşak noktası tam burası.Yılbaşı gecesi Meltem TV'de yapılan geleneksel yeni yıla bakış programında Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ifade ettiği tarihi tespitin altını çizmek gerekir. Rusya'yla aralık ayının sonunda imzalanan 'Güney Akım Projesi' Tayyip Erdoğan'ın yüzünü ABD'den çevirdiğinin en büyük delilidir. Yaptığı icraat de son derece doğrudur. Sayın Erdoğan'ın aldığı bu dönemeç belki de geçmişte yaptıklarının da kefaretini ödemiş olacaktır. Bilindiği gibi Temmuz 2009'da Avrupa'nın en büyük doğalgaz tedarikçisi konumundaki Rusya'dan yapılan doğalgaz sevkıyatına alternatif olması amacıyla ABD ve AB tarafından desteklenen Nabucco projesi imza altına alınmıştı. Bu proje hayata geçmeden şah şahbaz oldu. Rusya'ya alternatif olan Nabucco projesinin kıymeti harbiyesi kalmadı. Anlaşma yapılan doğalgaz projesi konusunda Putin'in açıklaması çok anlamlı. Memnuniyetini dile getiren Putin, diyaloğun Erdoğan tarafından başlatıldığını ifade ediyor. Bu gelişme önümüzdeki günlerde Türk siyasetinin şahsında, bölge siyasetinde de ciddi gelişmelerin olacağını gösteriyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024