Davutoğlu dün hayatının en zor kürsüne çıktı ve sanki fazla bir sıkıntı yokmuş gibi rol yaparak başbakanlığı bırakacağını açıkladı. Yaşadığı dil sürçmeleri alınan kararın Davutoğlu'na ne kadar zor geldiğini ortaya koyuyordu.
Stratejik Derinlik devri böylelikle tarihe karışmış oldu.
Gelişmeler aslında Meclis'inde 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' sözü yazılı olan Türkiye'de milletin hiçbir şeyi seçemediğini ispatlıyor.
Milletin oylarıyla seçilmiş Davutoğlu, Erdoğan'ın 'çekil' emriyle hiçbir direnç göstermeden o makamı terk etti.
Yerine gelecek isimlerde seçenekler yine Erdoğan tarafından belirlenmiş bile. Önümüzdeki günlerde Türkiye'nin icra makamına atanacak 'kayyum başbakanın' kim olacağı daha da netleşecektir.
Partisine halel gelmesin diye ve belki de bundan sonraki siyasi ve akademik yaşamı zor duruma düşmesin diye 'sorunsuz' yollarını ayıran Davutoğlu, belki beraber yürüdüğü partili arkadaşlarıyla iyi ayrıldı ama milletin ona tevdi ettiği emanete bir nevi ihanet ederek, yani milletin iradesini yok sayarak görevi bırakmış oldu.
Aslında davranışlar milletin iradesinin hükümet cephesinde ne kadar değerli olduğunu da ortaya koymaktadır.
Dün AKP MYK toplantısı sonrasında bir veda konuşması yapan Davutoğlu, kendi dönemindeki icraatlarını överken aynı zamanda kendinden önceki dönemi, yani Erdoğan dönemini imayla da olsa karaladı.
Bu konuşma aslında beklentilerin aksine köşesine çekilmeyecek bir Davutoğlu izlenimi bıraktı bende. Eminim bu sözler AKP'deki küskünlerde de heyecan uyandırmıştır.
Ama açıklamalarında Erdoğan ile şahsi bir kırgınlık yaşamadığı ve yaşamayacağı noktasında vurgu yapmayı da ihmal etmedi Davutoğlu.
27 Ağustos 2014'te olağanüstü kongreyle AKP genel başkanı olan Davutoğlu, 22 Mayıs'ta yine bir olağanüstü kongreyle gidecek.
Bu süreçten sonra Davutoğlu'yla bile yolları ayıran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın belirleyeceği başbakan yüzde yüz 'uyumlu' bir isim olacak ve Erdoğan 'tak' diyecek yeni başbakan 'şak' yapacak.
Partili Cumhurbaşkanlığı sürecinin artık fiiliyatta çok daha hissedileceği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Yani fiili başkanlık sistemi başladı.
Binali Yıldırım adı daha önce de Başbakan olarak zaten geçiyordu. Beştepe'ye yakınlığıyla ön plana çıkan ve gölge başbakan gibi davranan Yıldırım olmaz ise Bekir Bozdağ adı gündeme gelebilir.
Çok şey mi değişecek?
Acı gerçek şu ki, hiçbir şey değişmeyecek!
Çünkü yapılan yanlışlar Davutoğlu'yla başlamadı ki gitmesiyle son bulsun.
Stratejik Derinlik devri böylelikle tarihe karışmış oldu.
Gelişmeler aslında Meclis'inde 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' sözü yazılı olan Türkiye'de milletin hiçbir şeyi seçemediğini ispatlıyor.
Milletin oylarıyla seçilmiş Davutoğlu, Erdoğan'ın 'çekil' emriyle hiçbir direnç göstermeden o makamı terk etti.
Yerine gelecek isimlerde seçenekler yine Erdoğan tarafından belirlenmiş bile. Önümüzdeki günlerde Türkiye'nin icra makamına atanacak 'kayyum başbakanın' kim olacağı daha da netleşecektir.
Partisine halel gelmesin diye ve belki de bundan sonraki siyasi ve akademik yaşamı zor duruma düşmesin diye 'sorunsuz' yollarını ayıran Davutoğlu, belki beraber yürüdüğü partili arkadaşlarıyla iyi ayrıldı ama milletin ona tevdi ettiği emanete bir nevi ihanet ederek, yani milletin iradesini yok sayarak görevi bırakmış oldu.
Aslında davranışlar milletin iradesinin hükümet cephesinde ne kadar değerli olduğunu da ortaya koymaktadır.
Dün AKP MYK toplantısı sonrasında bir veda konuşması yapan Davutoğlu, kendi dönemindeki icraatlarını överken aynı zamanda kendinden önceki dönemi, yani Erdoğan dönemini imayla da olsa karaladı.
Bu konuşma aslında beklentilerin aksine köşesine çekilmeyecek bir Davutoğlu izlenimi bıraktı bende. Eminim bu sözler AKP'deki küskünlerde de heyecan uyandırmıştır.
Ama açıklamalarında Erdoğan ile şahsi bir kırgınlık yaşamadığı ve yaşamayacağı noktasında vurgu yapmayı da ihmal etmedi Davutoğlu.
27 Ağustos 2014'te olağanüstü kongreyle AKP genel başkanı olan Davutoğlu, 22 Mayıs'ta yine bir olağanüstü kongreyle gidecek.
Bu süreçten sonra Davutoğlu'yla bile yolları ayıran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın belirleyeceği başbakan yüzde yüz 'uyumlu' bir isim olacak ve Erdoğan 'tak' diyecek yeni başbakan 'şak' yapacak.
Partili Cumhurbaşkanlığı sürecinin artık fiiliyatta çok daha hissedileceği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Yani fiili başkanlık sistemi başladı.
Binali Yıldırım adı daha önce de Başbakan olarak zaten geçiyordu. Beştepe'ye yakınlığıyla ön plana çıkan ve gölge başbakan gibi davranan Yıldırım olmaz ise Bekir Bozdağ adı gündeme gelebilir.
Çok şey mi değişecek?
Acı gerçek şu ki, hiçbir şey değişmeyecek!
Çünkü yapılan yanlışlar Davutoğlu'yla başlamadı ki gitmesiyle son bulsun.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023