Başbakan R. T. Erdoğan, Türk askerini göz göre göre Lübnan batağına sürüklemede öyle bir ısrar ortaya koyuyor ki, toplumumuzun hangi kesiminden olursa olsun, "bu kadarı da fazla..." demekten kendini alamıyor.AKP kurmaylarının ve Erdoğan'ın, tezkere görüşmeleri sebebiyle TBMM Genel Kurulu'nda ve tezkere öncesi grupta ve meydanlarda yaptığı konuşmalar ve ortaya koyduğu tavırlar, bu kadarı da fazla, diyenleri "endişe"lerinde haklı çıkartıyor. Erdoğan, İsrail'in Lübnan'da yaktığı "ateşin ortası"na Türk askerinin gönderilmesine karşı çıkanları "ihanet"le suçluyor. Erdoğan'ın bu pişkin ve cüretkâr çıkışı karşısında, "bu kadarı da fazla" diyenler haklı değil mi?BM'nin 1701 nolu kararı, "Lübnan'da grupların silahsızlandırılması"nı, Harekat Konsepti Belgesi de "Lübnan'daki grupların silahsızlandırılması"nı öngörüyor. Açık ve net... Gel gör ki, AKP ve Erdoğan, bile bile BM'nin 1701 nolu kararındaki "başta Hizbullah olmak üzere tüm grupları "silahsızlandırma hedefi"ni ve Harekat Konsepti belgesindeki "Lübnan'daki grupları silahsızlandırmanın yanısıra, gerektiği hallerde direniş gösteren gruplara karşı savaşma misyonu"nu gizlemeye, çarpık yorumlarla toplumumuzu yanıltmaya çalışıyor. Erdoğan'ın bu dezenformasyonu karşısında, "bu kadarı da fazla" diyenler haklı değil mi?TBMM'yi arkalarından sürüklemeye kalkışan AKP ve Erdoğan'ın şu "barış pozisyonu"na bakın Alla aşkına... Lübnan'ı işgal eden İsrail. Güney Lübnan'da 130 bini aşkın evi yerle bir eden, yüzlerce Lübnanlı masumu, çoluk-çocuk demeden katliama ve bombardımana tabi tutan İsrail... Fakat vatanlarını ve namuslarını İsrail'e karşı savunmak için kullandıkları silahları alınıp elleri-ayakları bağlanacak olan ve topraklarına BM gücü yerleştirilecek olan ise yine Lübnan, yine Lübnanlı... BM gücü, işte bu işi icra edecek, BM gücü içindeki Türk askerine bu iş yaptırılacak... Barış böylece korunmuş olacak.Eğer iş, Erdoğan'ın pompaladığı gibi şayet "barışı kollamak veya temin etmek" ise; BM gücü, neden hep saldıran taraf olan İsrail'in sınır bölgesine yerleştirilmiyor, neden İsrail topraklarında "tampon bölge" oluşturulmuyor, neden "saldırganlığı tescilli İsrail'in silahsızlandırılması" kararlaştırılmıyor?! Neden Lübnan'a çörekleniyorlar?!Bu makul sorular bile, BM gücünün, "barış için değil", bilakis İsrail'e karşı vatanlarını ve namuslarını savunan Lübnan'daki grupların ellerini-kollarını bağlamaya dönük bir operasyon olduğuna delil olarak yeter... Gerçekler bu kadar açık ve net iken, Erdoğan'ın hakikatleri çarpıtarak "masumları koruma söylemi"yle ilginç bir "istismar yöntemi"ne yapışması karşısında, "bu kadarı da fazla" diyenler haklı değil mi?Her gün birkaç tane şehit verdiğimiz şu süreçte; Türk milletinin bağrını yakan "terör ateşi"ni söndürmek hususunda Lübnan'a askerimizi göndermek kadar ısrarcı olmayan ve hatta "sınır ötesi operasyonunu bile stratejik ortağı Başkan Bush'a danışma"yı yeğleyen Erdoğan, komşudaki ateşe ilgisiz kalamayız türünden mavallarla Türk askerini "İsrail'in Lübnan'da yaktığı ateş"e sürmek için elinden geleni yapıyorsa, "bu kadarı da fazla" diyenler haklı değil mi? "Sayın Başbakan, şehit cenazesi görmek istemiyoruz artık" diye seslenen bağrı yanık Türk insanına, Erdoğan "Bakınız askerlik her halde yan gelip yatma yeri değil..." diyecek kadar soğuk bir pişkinlik arz ediyorsa; "bu kadarı da fazla" diyenler haklı değil mi?Erdoğan ve AKP hükümetinin, Meclis'in yetkisinde olan bir konuda başlarına buyruk "UNIFIL faaliyetlerine katkıda bulunmak amacıyla Türkiye'deki bazı liman, havaalanı, tesis ve üslerin dost ve müttefik ülkeler tarafından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda kullanımına izin verilmesi Bakanlar Kurulu'nca 28 Ağustos 2006 tarihinde kararlaştırılmış ve keyfiyet BM'ye bildirilmiştir" şeklinde aldıkları karar karşısında; "bu kadarı da fazla" diyenler haklı değil mi?Lübnan'daki grupların silahsızlandırılıp İsrail'in işgalinin ve genişlemesinin önündeki ve etrafındaki direnç çemberlerinin kırılması için Barış Gücünün Lübnan'a yerleştirilmesi, BOP'un bir parçasıdır... BOP'un eş başkanı Erdoğan, kendini ve icraatlarını bu bağlamda "haklı", hatta "görevli" görebilir; amma ve lakin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olarak Erdoğan, BOP kapsamında Türk askerini Lübnan'a sürükleyen icraatıyla "çok yanlış bir yol"da... Erdoğan, BM kararlarının içeriğini, belgeleri, bilgileri, BOP kapsamında olan-bitenleri, entrikalarla şekillendirilen vahşi işgalleri, kollektif aklın ikazlarını, tarihin ve tecrübenin verilerini görmeyecek kadar "çarpık bir yol"da... Erdoğan BOP yolunda. Bu sebeple "bu kadarı da fazla" diyenler haklı. Eğer Erdoğan'ın Ulusa Tersleniş'inde kullandığı bağlamda "ihanet" kavramı kullanılacak ise; Türk askerinin Lübnan'da ateşe sürüklenmesine razı olmamak değil, razı olmaktır ihanet...Madem ki Meclis, Erdoğan'ı bu BOP'lu yoldan vazgeçiremedi, vazgeçiremiyor. Erdoğan "ne sivrisineğin sazından anlıyor, ne de davul zurnadan..."; dolayısıyla Erdoğan'a sandıkta iyi bir ders vermek, Türk milletine kaldı. Ne Lübnan'a barış getirmenin, ne Diyarbakır'ı yıldız yapmanın, ne de Çankaya'ya çıkmanın yolunun BOP'lu yollardan geçmediğini Erdoğan'a iyice anlatmak, Türk milletine kaldı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019