Başbakan R. T. Erdoğan'ın iftar sofralarındaki pişkin nutukları ve politik işgüzarlıkları, kör inadın, cehalet ve basiretsizliğin bir insanı nerelere sürükleyebileceğinin en can alıcı örneklerindendir.Erdoğan'ın, sadece son günlerdeki "faiz lobisi" yakınmaları ve "şu faizcilerden kredi kartı almayın canım" şeklindeki keyif bağışlamaları, vaziyetini idrak etmek için yeterlidir.Dün, Yeni Mesaj gazetemizin manşetinde "kart komedisi" başlığıyla bu konu vardı.Masanın üzerinde milletin helal emeğine, üretimine ve alın terine dayalı dünyanın baş tacı edip uyguladığı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli bulunacak? Sen kalkacaksın, Papaz Malthus'un faizci liberal kapitalizmine sarılacaksın. Böylece devleti 900 milyar TL, Türk milletini 296. 7 milyar TL borca batıracaksın. Sonra da senin birkaç icraatına karşı yarım ağız üç-beş çıkış yaptı diye DİBS'lerle bizzat semirttiği faiz lobisine karşı, aynı devlet ve milleti sopa olarak kullanacaksın, bunların kartlarını kullanmayın diye işgüzarlık yapacaksın.Erdoğan, vatandaşın sırtından ve kredi kartından sadece bir bankanın 600 trilyon TL kazandığını söylüyor ve ekliyor: Oynanan oyunun ne kadar büyük olduğunun görüyor musun? Kim ödüyor bu parayı, zengin değil, benim fakir kardeşim. Bayılıyor, bir tane kredi kartı elime alayım? Şu kredi kartları filan falan diyorsunuz ya, bunları almayın.10 yıldan bu yana devleti ve vatandaşı parasız bırakıp faiz lobilerine mahkum eden sen, bunlardan kart almayın, ayağınızı yorganıza göre uzatın diye keyif bağışlayan da sen?Devlet ve milleti bu faiz ve borç batağına saplayan sensin sayın Erdoğan!Geliri açlık seviyesinin altına düşmüş vatandaş artık ekmeğini bile faiz lobisinin dağıttığı kartları ve plastik para ile temin etmeye çalışıyor. Esnaf, sanayici ve işadamları bile kartları döndürerek, karttan karta aktarmalar yaparak ayakta durmaya çalışıyor, ayakta batıyor.BDDK'nın verdiği bilgi ile Bakan Ali Babacan, Erhan Akçay'ın 14823 sayılı soru önergesine şu cevabı veriyor: Aralık 2002 dönemi itibariyle bankalara olan toplam kredi kartı borç tutarı 4.557 milyon TL'dir. AKP iktidara gelemeden vatandaşın kart borcu, 4.5 milyon TL'ydi. AKP'nin 10 yıllık iktidarında, bugün, vatandaşın bankalara olan toplam borcu ise 296.7 milyar TL? Toplam banka kartı sayısı ise 85 milyon 274 bine fırlamış.Bu tablo, AKP'nin liberal kapitalist ekonomi anlayışının neticesidir.Faiz lobisi, AKP hükümetinin ekonomi lobisidir.Faiz lobisi, Papaz Malthus'un ekonomisini baş tacı eden Erdoğan'ın kendi lobisidir.Bu sistemin en büyük yanlışı, parayı tüketici kesime ulaştırmaması, sadece belli ellerde toplamasıdır.Vatandaşın eline, harcamalarını sağlayacak para miktarı geçmediği için ihtiyaçlarını plastik para ile karşılayamıyor. Neticede mevcut kart borçlarını da ödeyemiyor, borçlar katlanarak artıyor.Erdoğan ise, iftar sofralarında "faiz lobisi karşıtlığı"na soyunarak işgüzarlık yapıyor, pişkin nutuklar atıyor. Vatandaş da batıyor, devlet de batıyor.Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde paraya, bilinen "değişim aracı" ve "tasarruf aracı" olmasının yanında iki yeni özellik tanımlanmıştır. Prof. Dr. Baş'ın modelinde para, aynı zamanda "emeğin-üretimin karşılığı"dır ve "tahrik unsuru"dur.Para, emeğin ve üretimin karşılığı olması ile devletlere senyoraj hakkı tanıyor. Devlet, küresel ve yerel faiz lobilerinden borçlanmak durumunda kalmıyor. GSMH'sı karşılığında gerekli oranda emisyonunu genişletiyor.Her yıl büyüyen ekonomilerde büyümeye bağlı olarak emisyon hacminin arttırılması gerekiyor? Bu hayati konunun detayları ve formülleri, Prof. Dr. Baş'ın modelinde anlatılıyor.Ülkemiz için düşünürsek, piyasanın para ihtiyacı senyoraj gelirinin devreye konması ile değil, dışarıdan alınan borç para ile, "hard currency"lerle karşılanıyor. Yanısıra, devletin GSMH karşılığında Türk parası basmadığı alanda, Erdoğan'ın faiz lobileri ve bankalar kredi kartı namlı plastik para basıyor, vatandaşa yıllık yüzde 55-60 oranında bileşik faizle satıyor. Yani devlet ve millet, faiz lobisine çalışıyor.Milli Ekonomi Modeli ise, hem kamu maliyesine, hem de vatandaşa, GSHM karşılığında maliyetsiz para sağlayan bir mekanizma ortaya koyuyor.Milli Ekonomi Modeli'nin sosyal devlet projeleri ile para, tüketen kesime adaletli şekilde ulaşıyor. Böylece hem toplumun yaşam standardı yükseliyor, hem de tüketim kabiliyeti devreye giriyor. Tüketim kabiliyeti, üretici kesim için gereli olan pazarı oluşturuyor. Birbirini destekleyen ve büyüten bu yapı, tam istihdamı sağlıyor.Parayı emeğin ve üretimin karşılığı olarak piyasalarda bulunduracak olan da, paranın emeği tahrik ederek mal ve hizmet üretimini sağlayan bir araç olarak devreye koyacak olan da, Milli devlet anlayışıdır. Çünkü yalnız milli devlette para "maliyetsizdir".Rusya başta olmak üzere 150'yı aşkın ülke Prof. Dr. Baş'ın modelini uygulayarak ekonomilerini şahlandırırken; Türk milleti bu gerçeği idrak etmez, hakkı sahibine teslim etmezse, Papaz Malthus'un faizci ekonomisine talim eden Erdoğan'ın işgüzarlıkları ve pişkin nutukları arasında devlet ve millet olarak battıkça batarız. Tercih milletin?
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019