Son dönemde hemen hemen tüm basılı ve dijital medya organlarında kadın cinayetleri üzerine son derece elim haberlere ve hemen peşine de yorumlara ve tartışmalara şahit oluyoruz. Adı üzerinde zaten, cinayete kurban giden kadınlarımız. Öncelikle kendilerine Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı dilerim. Adaletin de tez zamanda tecelli etmesini temennimdir.
Son verilere göre Türkiye'de Ağustos ayında 49 kadın çeşitli sebeplerle öldürülmüş. Değil 49, sadece 1 kadının öldürülmesi bile başlı başına infial uyandırması gereken acı bir eylemdir.
Yalnız tam da bu noktada sosyolojik boyutta daha da vahim bir tablo ile karşı karşıyayız:
Bir kadının cinayete kurban gitmesi bu denli elim ve vahim bir olay iken neden bir insanın (bir erkeğin de) cinayete kurban gitmesi aynı oranda elim ve vahim bir olay değildir?
Toplum olarak erkeklerin katledilmesine bu denli vurdumduymaz mı olduk ki artık kısa cümlelerle geçiştirilmekte veya kendine gerek basılı medyada gerekse sosyal medyada neredeyse hiç yer bulmamaktadır?
Ağustos ayı içerisinde 49 kadınımız öldürüldü! Allah onları haksız yere katledenlerin cezasını versin ama biliyor musunuz ki 2018 yılında 2300 kişinin (kırsal bölgeler hariç) sadece şehirlerde cinayete kurban gittiğini?
Tam da bu noktada şu cümleyi duyar gibiyim: 'Kadın fiziksel olarak nispeten daha zayıf olduğu için genelde kendisini koruyabilecek durumda değildir veya olamayabilir'.
Doğrudur, bu cümlede hemfikiriz ama bir erkeğin öldürülmüş olması da maktulün karşısındakine karşı zayıf kaldığını ve kendisini koruyabilecek durumda olmadığını zaten göstermektedir, öyle değil mi? Başka bir deyimle, cinayete kurban giden erkek de kendisini koruyamadığı için öldürülmüştür.
Vicdanlarımızı hesaba çekelim… Günümüzde bir "insanın öldürülmesi" neden kanıksanmıştır? Neden her yıl 2300'den fazla 'insan'ın canını kaybettiği cinayet tablosu normalleşmiştir?
Bence asıl sorgulanması gereken tam olarak budur.
Ve asıl konu da budur, zira bir insanın katlinin adeta kanıksanmaya başlandığı bir toplumda bir kadının katlinin de bu vahametten payını alması kaçınılmazdır.
Sözlerimizi Nisa Suresi'nden bir ayet-i kerime ile nihayetlendirelim:
"Kim de bir mümini kasten öldürürse cezası içinde devamlı kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır."
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020