Ermenileri suçlayan
bilgiler mevcut
Bunun yanında Ermenilerin katliamlara giriştiklerini VE düşman askerileriyle birlik olarak, Doğu bölgelerimizde bir Ermeni devleti kurmak istediklerine dair birçok kanıt ve evrak bulunmaktadır.
İngiliz ve Fransızların da bu "Büyük Ermenistan" kurulma devresindeki kışkırtmaları ve yardımlarıyla ilgili birçok kanıt mevcuttur. Onların da masum olmadıkları ayrıca bilinmektedir.
Osmanlı'daki Ermeni
sayısı ve bazı rakamlar
1924 yılında imparatorluk sınırları içindeki tüm Ermenilerin sayısının 1.475.000 olduğu düşünülmektedir. Bu rakamın değişik kaynakların verdiği bilgilere göre 1.900.000 kadara çıkabileceği de Halaçoğlu tarafından açıklanmaktadır. Aslında bu rakamlar değişik kaynaklarda değişik şekilde bildirilmektedir. Kümse bu rakamların tam ayısını bilememektedir. Herkes ulaşabildiği ve benimsediği kaynaklardan aldıkları rakamları benimseyerek ortaya koymaktadır. Ama yine de realiteye en uygun olarak bilinen ortalama rakamların en doğru olacağı düşünülmektedir.
1916 yılında sorunlu göçe tabii olan Ermeni sayısının ise 486 bin kadar olduğu bildirmektedir. Ayrıca Osmanlı'nın bunların göçleri sırasında azami dikkat ve yardımda bulunduğu da iddia bilinmektedir. Bunun dışında Osmanlı, bu göç esnasında ayrıca uluslararası sağlık teşkilatlarının yardımlarını da istemişti. Ayrıca hiçbir devlet bir soykırım için uluslararası kuruluşları davet eder mi? Böylece sadece bu belge bile soykırımının yapılmadığını ispat etme niteliğini taşımaktadır.
Bunun yanında 1918 yılında, göçe tabi olan Ermenilerin Ermenistan'a dönmek istedikleri takdirde dönebileceklerine dair bir dönüş kararnamesi de çıkarmış durumundadır. Böylece bu kararname ile birçok Ermeni Kafkaslar'daki Ermenistan'a geri dönmüş bulunmaktadır. Bununla ilgili Ermeni Patriği'nin İngiltere ve Fransa'ya gönderdiği yazıda, yaklaşık olarak 644 bin Ermeninin Ermenistan'a döndüğünü bildirmiştir.
Tüm bunların İngiliz-Fransız-Alman-ABD ve diğer ülkelerden gelecek tarafsız tarihçilerin incelemesiyle bu konunun kökünden halledilmesi gerekmektedir. Öyle bir karar alındığı takdirde her sene bu şekilde Türkiye aleyhine soykırım adıyla bir kötüleme kampanyası artık yapılmaz ve Türkiye aleyhine istismar edilmez. Böylece bu konu da kapanmış olur. Aksi takdirde bu gerginlikler ve suçlamalar devamlı olarak herkesi ve özellikle Türkiye'yi ve Türk halkını devamlı olarak rencide eder. Bunun da ötesinde, dünyadaki bir çok millet veya kişiler bu yalancı ithamların etkisi altında yanlış bilgilendirme sözlerine kurban edilmiş olur ve Türkiye'ye ve Türklere haksız yere düşmanlık besler. Bu durum da barışın sağlanması hususunda büyük çapta zarar vermektedir.
Tarihi bilgiler hususunda, ulu orta duyulan ithamların etkisi altında kalarak kendi hislerine kurban olan kimselerde yanılma payı oldukça yüksek olur. Ortaya atılan, yalan yanlış uydurma düşünce ve senaryolarla ve çamur atmalarla bir yere varılmaz. Kendilerini gelişmiş olarak zanneden milletlerin başındaki tarihçilerin bunu bilmesi ve evrak bilgilerine dayanan hakikatleri konuşması gerekmektedir. Ancak o takdirde gerçek bilgiler meydana çıkar, başarılı bir sonuca varılarak herkes huzur bulur!
bilgiler mevcut
Bunun yanında Ermenilerin katliamlara giriştiklerini VE düşman askerileriyle birlik olarak, Doğu bölgelerimizde bir Ermeni devleti kurmak istediklerine dair birçok kanıt ve evrak bulunmaktadır.
İngiliz ve Fransızların da bu "Büyük Ermenistan" kurulma devresindeki kışkırtmaları ve yardımlarıyla ilgili birçok kanıt mevcuttur. Onların da masum olmadıkları ayrıca bilinmektedir.
Osmanlı'daki Ermeni
sayısı ve bazı rakamlar
1924 yılında imparatorluk sınırları içindeki tüm Ermenilerin sayısının 1.475.000 olduğu düşünülmektedir. Bu rakamın değişik kaynakların verdiği bilgilere göre 1.900.000 kadara çıkabileceği de Halaçoğlu tarafından açıklanmaktadır. Aslında bu rakamlar değişik kaynaklarda değişik şekilde bildirilmektedir. Kümse bu rakamların tam ayısını bilememektedir. Herkes ulaşabildiği ve benimsediği kaynaklardan aldıkları rakamları benimseyerek ortaya koymaktadır. Ama yine de realiteye en uygun olarak bilinen ortalama rakamların en doğru olacağı düşünülmektedir.
1916 yılında sorunlu göçe tabii olan Ermeni sayısının ise 486 bin kadar olduğu bildirmektedir. Ayrıca Osmanlı'nın bunların göçleri sırasında azami dikkat ve yardımda bulunduğu da iddia bilinmektedir. Bunun dışında Osmanlı, bu göç esnasında ayrıca uluslararası sağlık teşkilatlarının yardımlarını da istemişti. Ayrıca hiçbir devlet bir soykırım için uluslararası kuruluşları davet eder mi? Böylece sadece bu belge bile soykırımının yapılmadığını ispat etme niteliğini taşımaktadır.
Bunun yanında 1918 yılında, göçe tabi olan Ermenilerin Ermenistan'a dönmek istedikleri takdirde dönebileceklerine dair bir dönüş kararnamesi de çıkarmış durumundadır. Böylece bu kararname ile birçok Ermeni Kafkaslar'daki Ermenistan'a geri dönmüş bulunmaktadır. Bununla ilgili Ermeni Patriği'nin İngiltere ve Fransa'ya gönderdiği yazıda, yaklaşık olarak 644 bin Ermeninin Ermenistan'a döndüğünü bildirmiştir.
Tüm bunların İngiliz-Fransız-Alman-ABD ve diğer ülkelerden gelecek tarafsız tarihçilerin incelemesiyle bu konunun kökünden halledilmesi gerekmektedir. Öyle bir karar alındığı takdirde her sene bu şekilde Türkiye aleyhine soykırım adıyla bir kötüleme kampanyası artık yapılmaz ve Türkiye aleyhine istismar edilmez. Böylece bu konu da kapanmış olur. Aksi takdirde bu gerginlikler ve suçlamalar devamlı olarak herkesi ve özellikle Türkiye'yi ve Türk halkını devamlı olarak rencide eder. Bunun da ötesinde, dünyadaki bir çok millet veya kişiler bu yalancı ithamların etkisi altında yanlış bilgilendirme sözlerine kurban edilmiş olur ve Türkiye'ye ve Türklere haksız yere düşmanlık besler. Bu durum da barışın sağlanması hususunda büyük çapta zarar vermektedir.
Tarihi bilgiler hususunda, ulu orta duyulan ithamların etkisi altında kalarak kendi hislerine kurban olan kimselerde yanılma payı oldukça yüksek olur. Ortaya atılan, yalan yanlış uydurma düşünce ve senaryolarla ve çamur atmalarla bir yere varılmaz. Kendilerini gelişmiş olarak zanneden milletlerin başındaki tarihçilerin bunu bilmesi ve evrak bilgilerine dayanan hakikatleri konuşması gerekmektedir. Ancak o takdirde gerçek bilgiler meydana çıkar, başarılı bir sonuca varılarak herkes huzur bulur!
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006