Şehirlerarası yolcu taşıyan bir otobüsün ön tarafında oturuyorsunuz.
Bir gözünüz okumakta olduğunuz kitapta diğer gözünüz ise daima kaptanın üzerinde.
Televizyonların anahaber bültenlerinde ve gazetelerin üçüncü sayfalarında neredeyse her gün rastladığınız trafik kazası haberleri ve yürekleri dağlayan o korkunç görüntüler size sanki; "aman ha gözünü kaptandan ayırma" diyor.
Nice şehirleri, kasabaları ve oldukça şirin köyleri adeta yıldız kayması gibi hızlıca geride bırakarak ilerlerken saatler de gece yarısına doğru ilerlemesini sürdürüyor.
Otobüsünüz gecenin derinliğine doğru adeta süzülürken etrafınıza ve arkaya arada bir göz gezdiriyorsunuz ki nerdeyse dik duran bir baş kalmamış ve herkes uykuya dalmış.
Baştan beri şahit olduğunuz sürüş hataları gecenin ilerleyen saatlerinde daha da çoğalınca sizde uykuya dalacak bir hal bırakmıyor ve bu sefer kitabı kapatıp adeta dört gözle kaptanı izlemeye başlıyorsunuz.
Ani frenler, yol kenarına kaymalar, zaman zaman yoldan çıkmalar sizi yüksek sesle müdahaleye sevk ediyor.
"Etme kaptan, yapma kaptan yola gel" diyorsunuz, sizin bu sesleriniz kaptanın itirazları ile karışınca kocaman bir gürültü olup arkalara doğru yayılıyor ve lütfen başını kaldıran, uykudan uyanır gibi olan size basıyor fırçayı:
"Kardeşim niçin rahatsız ediyorsun, görüyorsun herkes uykuda".
Derdinizin, meramınızın zaten uykudakileri uyandırmak olduğunu, hep beraber zamanında uyanmazsak her an bir uçurumun dibinde uyanacağınızı anlatmaya çalışıyorsunuz.
Kaptanın bütün itirazlarına rağmen, sizi tüm yolcuların hedefi haline getirecek konuşmalarına rağmen siz adeta feryad-figan şahit olduğunuz ölümcül hataları bir bir sayıp döküyorsunuz.
Sizin dikkatiniz, sizin ısrarlı takibiniz ve haklı isyanınız netice veriyor ve yarı uykulu kaptanın direksiyon başından uzaklaşmasını sağlıyor ve hep beraber derin bir nefes alıyorsunuz.
Devletin en tepesinden aşağılara doğru, sosyal hayatın bütün katmanlarında her zaman; "etme kaptan yola gel" diyecek birilerine ihtiyaç vardır.
Koskocaman bir ülke otobüs yolculuğu yapan yolculara benzemiyor mu?
Toplum tarafından pek sevilmeseler de, 'bizi rahatsız etmeyin' itirazları ile karşılaşsalar da her zaman ve zeminde yöneticilere "etme kaptan yola gel" diyecek birileri bulunmalıdır, bulunmuştur ve bulunacaktır.
Uyanık olanların hem kendilerini hem de uyuyanları ve gaflet içinde olanları kurtarmak, korumak gibi çok önemli bir görevleri bulunmaktadır.
Bir uçurumun dibinde kan-revan içinde buluşmaktansa, daha yoldan çıkmadan "etme kaptan yola gel" diye feryad etmek daha evladır, adınız 'yaygaracıya' çıksa bile.
Bir gözünüz okumakta olduğunuz kitapta diğer gözünüz ise daima kaptanın üzerinde.
Televizyonların anahaber bültenlerinde ve gazetelerin üçüncü sayfalarında neredeyse her gün rastladığınız trafik kazası haberleri ve yürekleri dağlayan o korkunç görüntüler size sanki; "aman ha gözünü kaptandan ayırma" diyor.
Nice şehirleri, kasabaları ve oldukça şirin köyleri adeta yıldız kayması gibi hızlıca geride bırakarak ilerlerken saatler de gece yarısına doğru ilerlemesini sürdürüyor.
Otobüsünüz gecenin derinliğine doğru adeta süzülürken etrafınıza ve arkaya arada bir göz gezdiriyorsunuz ki nerdeyse dik duran bir baş kalmamış ve herkes uykuya dalmış.
Baştan beri şahit olduğunuz sürüş hataları gecenin ilerleyen saatlerinde daha da çoğalınca sizde uykuya dalacak bir hal bırakmıyor ve bu sefer kitabı kapatıp adeta dört gözle kaptanı izlemeye başlıyorsunuz.
Ani frenler, yol kenarına kaymalar, zaman zaman yoldan çıkmalar sizi yüksek sesle müdahaleye sevk ediyor.
"Etme kaptan, yapma kaptan yola gel" diyorsunuz, sizin bu sesleriniz kaptanın itirazları ile karışınca kocaman bir gürültü olup arkalara doğru yayılıyor ve lütfen başını kaldıran, uykudan uyanır gibi olan size basıyor fırçayı:
"Kardeşim niçin rahatsız ediyorsun, görüyorsun herkes uykuda".
Derdinizin, meramınızın zaten uykudakileri uyandırmak olduğunu, hep beraber zamanında uyanmazsak her an bir uçurumun dibinde uyanacağınızı anlatmaya çalışıyorsunuz.
Kaptanın bütün itirazlarına rağmen, sizi tüm yolcuların hedefi haline getirecek konuşmalarına rağmen siz adeta feryad-figan şahit olduğunuz ölümcül hataları bir bir sayıp döküyorsunuz.
Sizin dikkatiniz, sizin ısrarlı takibiniz ve haklı isyanınız netice veriyor ve yarı uykulu kaptanın direksiyon başından uzaklaşmasını sağlıyor ve hep beraber derin bir nefes alıyorsunuz.
Devletin en tepesinden aşağılara doğru, sosyal hayatın bütün katmanlarında her zaman; "etme kaptan yola gel" diyecek birilerine ihtiyaç vardır.
Koskocaman bir ülke otobüs yolculuğu yapan yolculara benzemiyor mu?
Toplum tarafından pek sevilmeseler de, 'bizi rahatsız etmeyin' itirazları ile karşılaşsalar da her zaman ve zeminde yöneticilere "etme kaptan yola gel" diyecek birileri bulunmalıdır, bulunmuştur ve bulunacaktır.
Uyanık olanların hem kendilerini hem de uyuyanları ve gaflet içinde olanları kurtarmak, korumak gibi çok önemli bir görevleri bulunmaktadır.
Bir uçurumun dibinde kan-revan içinde buluşmaktansa, daha yoldan çıkmadan "etme kaptan yola gel" diye feryad etmek daha evladır, adınız 'yaygaracıya' çıksa bile.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024