Ey insanlar! Fitne dalgalarını kurtuluş gemisiyle aşın
Karanlıklarda doğru yolu bizimle buldunuz, üstünlüklere bizimle eriştiniz, akşam sonu karanlıklarında bizimle sabah aydınlığına erdiniz
11.05.2025 00:34:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Ali bu hutbesini Talha ve Zübeyr'in öldürülmesinden sonra irad etmiştir.
"Karanlıklarda doğru yolu bizimle buldunuz, üstünlüklere bizimle eriştiniz, akşam sonu karanlıklarında bizimle sabah aydınlığına erdiniz.
Sağır olsun apaçık öğüdü duymayan kulak! Yüksek sesin sağır ettiği kulak, fısıltıyı nasıl duysun? (Allah korkusundan) Boyuna çarpan titrek yürekler yatışsın/itminana ersin.
İşin sonunda haksızlığa sapacağınızı bekliyor, üzerinizde hileciler ve aklanmışların özelliklerini görüyordum. Niyetimin doğruluğu (gönül sefam) bana sizin gerçek halinizi gösterdiği halde din perdesine büründüğünüz için bunun görmezlikten geldim.
Batıl yol üzerinde toplandığınızda, sizin için hak yolun başında durdum. Her yana şaşkınca bakıyordunuz, kılavuzunuz yoktu, kuyu kazıyordunuz su bulamıyordunuz. Bugün artık beyan sahibinin konuşmayan/sessiz dilini konuşturuyorum. (Halimi beyan eden bu sır dolu hutbeyi irad ediyorum) Bana muhalefet eden kimselerin reyi/görüşü yerin dibine batsın!
Bana gösterildiğinden beri hak konusunda şüpheye düşmedim. Musa nefsi için değil, cahillerin ve sapık/batıl devletlerin hâkimiyetinden/galebesinden korkmuştu. Bugün hak yolla batılın karşı karşıya geldiği yerde bir araya gelmiş bulunuyoruz. Suya kavuşacağından emin olan kimse (bana itaat eden kimse) hiç susamaz (sapıklığa düşmez.)" (Nehc'ul Belağa 4. Hutbe)
"Ey insanlar! Fitne dalgalarını kurtuluş gemisiyle aşın, nefret yolundan ayrılıp gurur tacını başınızdan atın.
Kanadıyla uçan (yeterli taraftarlarıyla kıyam eden) kurtulur ve teslim olan (yeterli taraftarı olmadığından inzivaya çekilen) halkı rahatlığa kavuşturur. Bu (yeterli taraftar olmadığı halde iddia ettiğiniz kıyam) kokmuş ve rengi değişmiş bir sudur.
Yiyenin kursağında düğümlenen bir lokmadır. Vakti gelmeden ham meyveyi devşiren, başkasının toprağına tohum ekene benzer.
Konuşacak olursam hükümet hırsına kapıldığımı söylüyorlar. Susacak olursam ölümden korktuğumu iddia ediyorlar.
Heyhat! Başımdan geçen bunca sayısız zor ve ağır olaydan sonra mı ölümden korkacağım. Allah'a andolsun ki Ebu Talib'in oğlunun (Ali'nin) ölümle ünsiyet ve dostluğu çocuğun anne memesine olan ünsiyet ve dostluğundan daha çoktur.
Ama ben şu anda gizli ilimlere daldım. Öyle ki eğer bildiklerimi açığa vuracak olursam derin kuyuya sarkıtılmış ip gibi titrer, ızdırap içinde kıvranırsınız." (Nehc'ul Belağa 5. Hutbe)
"Karanlıklarda doğru yolu bizimle buldunuz, üstünlüklere bizimle eriştiniz, akşam sonu karanlıklarında bizimle sabah aydınlığına erdiniz.
Sağır olsun apaçık öğüdü duymayan kulak! Yüksek sesin sağır ettiği kulak, fısıltıyı nasıl duysun? (Allah korkusundan) Boyuna çarpan titrek yürekler yatışsın/itminana ersin.
İşin sonunda haksızlığa sapacağınızı bekliyor, üzerinizde hileciler ve aklanmışların özelliklerini görüyordum. Niyetimin doğruluğu (gönül sefam) bana sizin gerçek halinizi gösterdiği halde din perdesine büründüğünüz için bunun görmezlikten geldim.
Batıl yol üzerinde toplandığınızda, sizin için hak yolun başında durdum. Her yana şaşkınca bakıyordunuz, kılavuzunuz yoktu, kuyu kazıyordunuz su bulamıyordunuz. Bugün artık beyan sahibinin konuşmayan/sessiz dilini konuşturuyorum. (Halimi beyan eden bu sır dolu hutbeyi irad ediyorum) Bana muhalefet eden kimselerin reyi/görüşü yerin dibine batsın!
Bana gösterildiğinden beri hak konusunda şüpheye düşmedim. Musa nefsi için değil, cahillerin ve sapık/batıl devletlerin hâkimiyetinden/galebesinden korkmuştu. Bugün hak yolla batılın karşı karşıya geldiği yerde bir araya gelmiş bulunuyoruz. Suya kavuşacağından emin olan kimse (bana itaat eden kimse) hiç susamaz (sapıklığa düşmez.)" (Nehc'ul Belağa 4. Hutbe)
"Ey insanlar! Fitne dalgalarını kurtuluş gemisiyle aşın, nefret yolundan ayrılıp gurur tacını başınızdan atın.
Kanadıyla uçan (yeterli taraftarlarıyla kıyam eden) kurtulur ve teslim olan (yeterli taraftarı olmadığından inzivaya çekilen) halkı rahatlığa kavuşturur. Bu (yeterli taraftar olmadığı halde iddia ettiğiniz kıyam) kokmuş ve rengi değişmiş bir sudur.
Yiyenin kursağında düğümlenen bir lokmadır. Vakti gelmeden ham meyveyi devşiren, başkasının toprağına tohum ekene benzer.
Konuşacak olursam hükümet hırsına kapıldığımı söylüyorlar. Susacak olursam ölümden korktuğumu iddia ediyorlar.
Heyhat! Başımdan geçen bunca sayısız zor ve ağır olaydan sonra mı ölümden korkacağım. Allah'a andolsun ki Ebu Talib'in oğlunun (Ali'nin) ölümle ünsiyet ve dostluğu çocuğun anne memesine olan ünsiyet ve dostluğundan daha çoktur.
Ama ben şu anda gizli ilimlere daldım. Öyle ki eğer bildiklerimi açığa vuracak olursam derin kuyuya sarkıtılmış ip gibi titrer, ızdırap içinde kıvranırsınız." (Nehc'ul Belağa 5. Hutbe)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.