Karın doyurmadığı gibi, ülkenin hiçbir yerinde hiçbir cana bir istihdam kapısı da aralamıyor.
Karın doyurmadığı gibi "Arap saçına" dönmüş sayısız problemlerin hiçbirine de bir çözüm getirmiyor.
Karın doyurmadığı gibi, malın-davarın artışına bir katkı sunmuyor, tarımın gelişmesine, genişleyip büyümesine asla bir faydası olmuyor, tam aksine her geçen gün üretim daralıyor ve ecnebilerin Pazar payı genişliyor.
"Eyyy Kemal, bay Kemal!" naraları karın doyurmadığı gibi işsizliğin azalmasında, gelir dağılımının dengesizliğinde, zengin-fakir arasındaki korkunç uçurumun daralmasında hiçbir fayda sağlamıyor.
Karın doyurmadığı gibi seksen milyonun eğitim düzeyinin yükselmesine, okur-yazar sayısının artmasına, bilimsel çalışmalarda dünya sıralamasında yukarılara çıkmamıza hiçbir katkı sağlamıyor.
Eğitimdeki keşmekeşliğin giderilmesine zerre kadar bir yararı olmuyor.
Karın doyurmadığı gibi açların, açıkta kalanların sayısını artırıyor, açlık sınırının ve yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi verenlerin sayısını artırıyor.
Karın doyurmadığı gibi kitlelerin düşünme kabiliyetini, sorgulama yeteneğini elinden alıyor ve mesela; "on beş yılda kaç fabrika açtın, kaç kişiye istihdam imkanı sağladın, üretimi nereden aldın nereye getirdin?" türünden sorular sormasını engelliyor.
"Eyyy Kemal!" naraları karın doyurmuyor ama ardındaki seyrekleşen safları sıklaştırıyor, kitlelerin arkasında kenetlenmesini sağlıyor, çeşitli sebeplerden ötürü kopanları tekrar yerlerine bağlıyor, saldırıya hasret gönülleri birer birer yağlıyor.
Karın doyurmuyor ama üniversite mezunu oğluna-kızına iş bulamayan babanın ve annenin kafasına üşüşen soruların dağılmasını sağlıyor.
Karın doyurmuyor ama beslediği hayvandan, ektiği tarladan, ürettiği mahsulden hep zarar eden eli nasırlı insanların listelediği soruların unutulmasına yarıyor.
Karın doyurmuyor ama az-çok düşünen kitlelerin; "ne oldu, nasıl oldu da koca ülke 'Beka' sorunu ile karşı karşıya kaldı?" türünden soruların dağılmasını sağlıyor.
Karın doyurmuyor ama insanların; "siz hangi gerekçe ile ve hangi tecrübe ışığında Suriye konusunda İsrail ve ABD ile aynı safta yer aldınız?" cinsinden sorular sormalarını engelliyor.
"Eyyy Kemal!" naraları, evet karın doyurmuyor ama, zaman zaman havası inen iktidar balonunun yeniden şişmesi için nice havalar oluşmasını sağlıyor.
Zaten, koskoca ülkenin koskoca on beş yılı böylesi heva ve heves üzre ve böylesi havalar eşliğinde tüketilmedi mi?
Karın doyurmadığı gibi "Arap saçına" dönmüş sayısız problemlerin hiçbirine de bir çözüm getirmiyor.
Karın doyurmadığı gibi, malın-davarın artışına bir katkı sunmuyor, tarımın gelişmesine, genişleyip büyümesine asla bir faydası olmuyor, tam aksine her geçen gün üretim daralıyor ve ecnebilerin Pazar payı genişliyor.
"Eyyy Kemal, bay Kemal!" naraları karın doyurmadığı gibi işsizliğin azalmasında, gelir dağılımının dengesizliğinde, zengin-fakir arasındaki korkunç uçurumun daralmasında hiçbir fayda sağlamıyor.
Karın doyurmadığı gibi seksen milyonun eğitim düzeyinin yükselmesine, okur-yazar sayısının artmasına, bilimsel çalışmalarda dünya sıralamasında yukarılara çıkmamıza hiçbir katkı sağlamıyor.
Eğitimdeki keşmekeşliğin giderilmesine zerre kadar bir yararı olmuyor.
Karın doyurmadığı gibi açların, açıkta kalanların sayısını artırıyor, açlık sınırının ve yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi verenlerin sayısını artırıyor.
Karın doyurmadığı gibi kitlelerin düşünme kabiliyetini, sorgulama yeteneğini elinden alıyor ve mesela; "on beş yılda kaç fabrika açtın, kaç kişiye istihdam imkanı sağladın, üretimi nereden aldın nereye getirdin?" türünden sorular sormasını engelliyor.
"Eyyy Kemal!" naraları karın doyurmuyor ama ardındaki seyrekleşen safları sıklaştırıyor, kitlelerin arkasında kenetlenmesini sağlıyor, çeşitli sebeplerden ötürü kopanları tekrar yerlerine bağlıyor, saldırıya hasret gönülleri birer birer yağlıyor.
Karın doyurmuyor ama üniversite mezunu oğluna-kızına iş bulamayan babanın ve annenin kafasına üşüşen soruların dağılmasını sağlıyor.
Karın doyurmuyor ama beslediği hayvandan, ektiği tarladan, ürettiği mahsulden hep zarar eden eli nasırlı insanların listelediği soruların unutulmasına yarıyor.
Karın doyurmuyor ama az-çok düşünen kitlelerin; "ne oldu, nasıl oldu da koca ülke 'Beka' sorunu ile karşı karşıya kaldı?" türünden soruların dağılmasını sağlıyor.
Karın doyurmuyor ama insanların; "siz hangi gerekçe ile ve hangi tecrübe ışığında Suriye konusunda İsrail ve ABD ile aynı safta yer aldınız?" cinsinden sorular sormalarını engelliyor.
"Eyyy Kemal!" naraları, evet karın doyurmuyor ama, zaman zaman havası inen iktidar balonunun yeniden şişmesi için nice havalar oluşmasını sağlıyor.
Zaten, koskoca ülkenin koskoca on beş yılı böylesi heva ve heves üzre ve böylesi havalar eşliğinde tüketilmedi mi?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024