Faizsiz sisteme davet

Türkiye yıllardan beri para basma hakkını kullanmıyor. Peki, ne yapıyor? Hazineye koyduğu ABD doları ne kadarsa onun karşılığına denk gelen TL'yi piyasaya sürüyor. Şimdi soru şu:Türkiye ihtiyaç duyduğu kadar para bassa ne olur?Enflasyon olur, bir çuval parayla ancak bir ekmek alınır diyenler çıkacaktır. Eyvallah? Peki, parayı dolar karşılığı değil de kendi öz kaynaklarında bulunan altın, gümüş veya diğer değerli madenler karşılığı basarsa ne olur?İşte o zaman kral olunur, zengin olunur hepsinden önemlisi de ekonomik özgürlüğe kavuşulmuş olunur.Konuyu biraz daha açayım.Amerika, altın veya gümüş cinsinden karşılığına bakmadan dünya piyasasına dolar basıp pompalıyor yani karşılıksız para basıyor. Bastığı bu karşılıksız parayı faiz karşılığı Türkiye'ye satıyor veya gelip özelleştirme adı altında sana ait olan tüm kurumları satın alıyor. Böylece Türkiye hazinesine bu dolarları koyuyor. Amerika açısından düşünüldüğünde karşılıksız basılan ABD dolarıyla Türkiye'de fabrika satın alınmış oluyor veya faiz karşılığı hazineye konan dolarla milletin emeği ve alın teri Amerika'nın kasasına aktarılıyor. Önce karşılıksız basılmış olan dolar, bu yolla karşılık bulmuş oluyor.  Türkiye açısından düşünüldüğünde ise hazinemize dolar koymak uğruna tüm kazanımlarımız satılmış elde avuçta hiçbir şey bırakılmamış oluyor. Ayrıca işçinin, emekçinin, çiftçinin, memurun, emeklinin, esnafın yani tüm milletin alın teri, emeği ve kazancı sömürülüp Amerika'nın hazinesine aktarılıyor.  İşte Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli (MEM), bu sisteme karşı çıkıyor. Karşı çıkmakla kalmıyor milletin yararına da çözüm üretiyor. Milli Ekonomi Modeli'nde faize asla yer yok. Faiz, top yekûn bir milletin emeğini ve kazancını sömürdüğü için Milli Ekonomi Modeli bu sisteme karşı çıkıyor. Peki, Milli Ekonomi Modeli ne yapacak!Bu modelde Türkiye para basma hakkını kullanacak. Hazinesine faiz karşılığı satın aldığı doları değil, yer altı kaynaklarında mevcut olan altın, gümüş ve diğer değerli madenleri koyacak. Mayıs ayında İstanbul Bakırköy'de düzenlenen mitingde bu konuyu açıklamıştı Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş. Sayın Baş, en az 3 katrilyon dolar değere sahip madenlerimiz için ilk etapta 500 milyar dolar tutarında tespit davası açılacağını ve dava dosyasının hazineye konulacağını ifade etmişti. Muhteşem bir buluş. Müthiş bir sistem! Bu tespit davası mukabilinde Türkiye ihtiyaç duyduğu kadar parayı basabilecek. Böylece madenlerimiz hem mahkeme kararıyla tespit edilmiş olacak hem de Türkiye'nin malı olduğu tescillenmiş olacak. Ayrıca Türk Liramızı madenlerimiz karşılığı basma hakkı elde etmiş olacağız.  Milli Ekonomi Modeli'ne göre basılan para kesinlikle karşılıksız değil tam tersi karşılığı öz kaynaklarımızdır.Milli Ekonomi Modeli'ne göre basılan para doların tercümesi olmayacak öz be öz Türk Lirası olacaktır. Milli Ekonomi Modeli'ne göre öz kaynaklar sadece madenlerimizden ibaret de değildir. İşçinin, emekçinin, esnafın, sanayicinin ürettikleri de raflarında bulunan mallar da öz kaynak sayılmaktadır. Dolayısıyla bunların karşılığı olan para da piyasada bulunmak zorundadır. Sayın Prof. Dr. Haydar Baş yıllardan beri, "Milli Ekonomi Modeli ile bir eliniz yağda bir eliniz balda olacak, zenginliğe merhaba, fakirliğe elveda diyeceksiniz" derken işte bunu anlatıyordu. Şuna da değinmeden geçemeyeceğim; şimdiye kadar Milli Ekonomi Modeli'nden aşırarak kendi vaatleriymiş gibi milletin karşısına çıkan tüm siyasi partiler, modelde yer alan faizsiz bir hayatı da millete anlatsınlar da görelim!1 Kasım'da milletçe tekrar sandık başına gideceğiz. Vereceğimiz oylarla ya faizsiz bir sistem olan Milli Ekonomi Modeli'ni destekleyeceğiz veya faizli sistemin devamını isteyeceğiz. Karar sizin? Sevap sizin? Günah sizin?