Fedek tarihte kimlerin himayesinde kaldı -2-
Halifelerin zamanından Hz. Ali’nin (a.s.) zamanına kadar Fedek’in sabit bir durumu olmuştur
31.10.2023 08:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Halifelerin zamanından Hz. Ali'nin (a.s.) zamanına kadar Fedek'in sabit bir durumu olmuştur.
Buranın gelirinden küçük bir pay, Peygamber (s.a.v.) ailesinin zaruri ihtiyaçları için sarf edilirken, geri kalan pay tıpkı diğer kamu malları gibi halifenin istediği şekilde kullanılıyordu.
Fakat Muaviye başa geçince, burayı üç kişi arasında taksim etti: Mervan, Amr İbn-i Osman İbn-i Affan ve kendi oğlu Yezid.
Fedek elden ele dolaşarak sonunda Mervan ibn-i Hakem'in malı oldu. O burayı halife olduğu zaman tamamen satın aldı ve oğlu Abdülaziz'e hediye etti ya da ona miras bıraktı.
Ömer ibn-i Abdülaziz başa geçtiğinde, Ben-i Ümeyye'nin İslam camiasına sürdüğü kara lekeleri temizleme kararı aldı. İmam Bâ- kır'ın (a.s.) tavsiyeleri ile Peygamberin (s.a.v.) ailesine duyduğu alaka ile Fedek'i asıl sahibi olan Hasan ibn-i Ali'ye vermişti.
O da Medine Valisi olan Ebu Bekir ibn-i Ammar'a bir mektup yazarak Fedek'in Fâtıma'nın (a.s.) evlatlarına verilmesini istedi.
Medine'nin valisi ise, ona cevaben bir mektup gönderdi: "Fâtıma'nın (a.s.) Medine'de o kadar çok evladı var ki, onların hepsi ayrı aileler halinde yaşıyor. Ben Fedek'i onlardan hangisine vereyim?"
Ömer ibn-i Abdülaziz bu mektubu okuyunca çok üzüldü ve Medine'ye şöyle bir mektup daha gönderdi:
"Ben eğer senden bir ineği öldürmeni istesem sen tıpkı İsrailoğulları gibi hangi renk olsun diye mi soracaksın? Mektubum senin eline ulaştığı vakit Fedek'i Fâtıma'nın (a.s.) evlatları arasında taksim et."
Ben-i Ümeyye'nin dallarını oluşturan halifenin yanındakiler, halifenin bu adaletinden dolayı çok öfkelenip, şöyle dediler: "Sen bu amelin ile atalarını hatalı gösteriyorsun?" Çok geçmeden Ömer ibn-i Kays bir grupla birlikte Kûfe'den Şam'a gelip halifeyi tenkid etti.
Halife ise onlara şu cevabı verdi: "Sizler cahil ve bilgisizsiniz. Benim bildiklerimi siz de duydunuz. Fakat unuttunuz. Zira benim üstadım olan Ebu Bekir ibn-i Muhammed Amr İbn-i Hâzım babasından, o da ceddinden, o da Peygamber'den (s.a.v.) şöyle naklediyor: 'Fâtıma (a.s.) Benim bedenimin bir parçasıdır. Onu inciten Beni incitir, onu hoşnut eden Beni de hoşnut eder.'
Fedek halifeler zamanında hükümetin malı sayılıyordu, sonra da Mervan'a geçti. O da burayı babam Abdülaziz'e bıraktı. Babamın ölümünden sonra ben ve kardeşlerim burayı miras edindik.
Fakat kardeşlerim Fedek'deki paylarını ya bana sattılar, ya da bağışladılar. Ben de burayı tıpkı Peygamberin (s.a.v.) hadisine göre Fâtıma'nın (a.s.) evlatlarına bıraktım."
Ömer ibn-i Abdülaziz'in ölümünden sonra Âl-i Mervan başa geçince babalarının tam aksine hareket ederek Fedek'e el koydular ve Peygamber (s.a.v.) ailesini buranın gelirinden tamamen mahrum bıraktılar.
Emevi hükümetinin yok olup, Abbasi hükümetinin kurulmasından sonra ilk Abbasi hükümeti olan Seffah, Fedek'i Abdullah ibn- i Hasan'a geri verdi. Fakat ondan sonra Mansur buraya tekrar el koydu.
Mansur un oğlu olan Mehdi, babasının yolunu izlemeyerek Fedek i Fâtıma'nın (a.s.) evlatlarına geri verdi. Mehdi'nin ölümünden sonra oğulları olan Mûsa ve Hârun, birbiri ardınca halife oldular ve Fedek'i Peygamber (s.a.v.) ailesinden alarak kendileri sahiplendiler. Tâ ki, Hârun'un oğlu Memun başa geçinceye kadar bu böyle devam etti.
Memun bir gün halkın şikayetlerini bertaraf edebilmek için oturmuş kendisine yazılan mektupları okuyordu.
Onun okuduğu ilk mektup, kendisini Fâtıma'nın (a.s.) vekili olarak tanıtan bir şahıs tarafından gönderilmişti ve Fedek'in nübüvvet ailesine geri verilmesini istiyordu. Halife bu mektubu okuyunca gözleri doldu ve bu mektubu yazanların huzuruna getirilmesi için emir verdi.
Bir müddet sonra yaşlı bir adam halifenin yanına geldi ve onunla Fedek hakkında münazara etti. Bu konuşmalar sonunda Memun kâni oldu ve Medine Valisi'ne Fedek'in Hz. Zehra'nın evlatlarına verilmesi için resmî bir mektup gönderdi.
210 yılında Memun'un, Medine Valisi Kayyim ibn-i Câfer'e yazdığı mektupta şunlar yazılı idi:
"Emire'l-mü'mininin Allah'ın dininde ve İslamî hilafetteki durumu ve nübüvvet ailesine olan yakınlığı sebebiyle Peygamberin (s.a.v.) sünnetine riayet edecek ve onun diğerlerine bağışladığını icra edecek en layık insandır.
Peygamber (s.a.v.), Fedek'i kızı Fâtıma'ya (a.s.) bağışladı. Bu konu o kadar açıktır ki, Peygamberin (s.a.v.) evlatlarının bunda hiçbir ihtilafları yoktur ve onlardan daha üstün olan bir kimse de bunun aksini iddia etmemiştir. Bu yüzden mü'minlerin emiri olan Memun, Allah'ın rızasını kazanmak ve hakkı icra ederek adaletle davranmak için, Peygamber (s.a.v.) hükmüne göre Fedek'i onun vârislerine bırakmıştır.
(...) Mü'minlerin emiri, mübarek Taberî'ye Fedek'i Hz. Fâtıma'nın (a.s.) evlatlarına vermesi için bir emir verdi.
O Fedek'i, içinde bulunan her şeyle birlikte Muhammed ibn-i Yahya ibn-i Hasan İbn-i Zeyd ibn-i Ali ibn-i Hüseyin ve Muhammed ibn-i Abdullah ibn-i Hasan ibn-i Ali ibn-i Hüseyin'e verdi.
Bil ki mü'minlerin emiri bu iş için Allah'tan ilham aldı ve Allah onu bu işe muvaffak etti ki böylece Allah ve Peygambere (s.a.v.) yaklaşsın. Bu emri yanındaki herkese ulaştır ve Fedek'in gelişmesi ve gelirinin artması için çalış."
Mütevekkil başa geçinceye kadar bu düzen devam etti. Mütevekkil, Fedek'i Hz. Fâtıma'nın (a.s.) evlatlarından alarak Abdullah ibn-i Ömer'e verdi.
Fedek'te bulunan ve Peygamberin (s.a.v.) mübarek elleriyle diktiği on hurma ağacını söktürdü. Beşiran isimli kişi bu ağaçları söktü ancak Basra'ya döndüğünde felç oldu.
Bu dönemden sonra ise, Fedek Peygamber (s.a.v.) ailesinin elinden tamamen alındı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
Buranın gelirinden küçük bir pay, Peygamber (s.a.v.) ailesinin zaruri ihtiyaçları için sarf edilirken, geri kalan pay tıpkı diğer kamu malları gibi halifenin istediği şekilde kullanılıyordu.
Fakat Muaviye başa geçince, burayı üç kişi arasında taksim etti: Mervan, Amr İbn-i Osman İbn-i Affan ve kendi oğlu Yezid.
Fedek elden ele dolaşarak sonunda Mervan ibn-i Hakem'in malı oldu. O burayı halife olduğu zaman tamamen satın aldı ve oğlu Abdülaziz'e hediye etti ya da ona miras bıraktı.
Ömer ibn-i Abdülaziz başa geçtiğinde, Ben-i Ümeyye'nin İslam camiasına sürdüğü kara lekeleri temizleme kararı aldı. İmam Bâ- kır'ın (a.s.) tavsiyeleri ile Peygamberin (s.a.v.) ailesine duyduğu alaka ile Fedek'i asıl sahibi olan Hasan ibn-i Ali'ye vermişti.
O da Medine Valisi olan Ebu Bekir ibn-i Ammar'a bir mektup yazarak Fedek'in Fâtıma'nın (a.s.) evlatlarına verilmesini istedi.
Medine'nin valisi ise, ona cevaben bir mektup gönderdi: "Fâtıma'nın (a.s.) Medine'de o kadar çok evladı var ki, onların hepsi ayrı aileler halinde yaşıyor. Ben Fedek'i onlardan hangisine vereyim?"
Ömer ibn-i Abdülaziz bu mektubu okuyunca çok üzüldü ve Medine'ye şöyle bir mektup daha gönderdi:
"Ben eğer senden bir ineği öldürmeni istesem sen tıpkı İsrailoğulları gibi hangi renk olsun diye mi soracaksın? Mektubum senin eline ulaştığı vakit Fedek'i Fâtıma'nın (a.s.) evlatları arasında taksim et."
Ben-i Ümeyye'nin dallarını oluşturan halifenin yanındakiler, halifenin bu adaletinden dolayı çok öfkelenip, şöyle dediler: "Sen bu amelin ile atalarını hatalı gösteriyorsun?" Çok geçmeden Ömer ibn-i Kays bir grupla birlikte Kûfe'den Şam'a gelip halifeyi tenkid etti.
Halife ise onlara şu cevabı verdi: "Sizler cahil ve bilgisizsiniz. Benim bildiklerimi siz de duydunuz. Fakat unuttunuz. Zira benim üstadım olan Ebu Bekir ibn-i Muhammed Amr İbn-i Hâzım babasından, o da ceddinden, o da Peygamber'den (s.a.v.) şöyle naklediyor: 'Fâtıma (a.s.) Benim bedenimin bir parçasıdır. Onu inciten Beni incitir, onu hoşnut eden Beni de hoşnut eder.'
Fedek halifeler zamanında hükümetin malı sayılıyordu, sonra da Mervan'a geçti. O da burayı babam Abdülaziz'e bıraktı. Babamın ölümünden sonra ben ve kardeşlerim burayı miras edindik.
Fakat kardeşlerim Fedek'deki paylarını ya bana sattılar, ya da bağışladılar. Ben de burayı tıpkı Peygamberin (s.a.v.) hadisine göre Fâtıma'nın (a.s.) evlatlarına bıraktım."
Ömer ibn-i Abdülaziz'in ölümünden sonra Âl-i Mervan başa geçince babalarının tam aksine hareket ederek Fedek'e el koydular ve Peygamber (s.a.v.) ailesini buranın gelirinden tamamen mahrum bıraktılar.
Emevi hükümetinin yok olup, Abbasi hükümetinin kurulmasından sonra ilk Abbasi hükümeti olan Seffah, Fedek'i Abdullah ibn- i Hasan'a geri verdi. Fakat ondan sonra Mansur buraya tekrar el koydu.
Mansur un oğlu olan Mehdi, babasının yolunu izlemeyerek Fedek i Fâtıma'nın (a.s.) evlatlarına geri verdi. Mehdi'nin ölümünden sonra oğulları olan Mûsa ve Hârun, birbiri ardınca halife oldular ve Fedek'i Peygamber (s.a.v.) ailesinden alarak kendileri sahiplendiler. Tâ ki, Hârun'un oğlu Memun başa geçinceye kadar bu böyle devam etti.
Memun bir gün halkın şikayetlerini bertaraf edebilmek için oturmuş kendisine yazılan mektupları okuyordu.
Onun okuduğu ilk mektup, kendisini Fâtıma'nın (a.s.) vekili olarak tanıtan bir şahıs tarafından gönderilmişti ve Fedek'in nübüvvet ailesine geri verilmesini istiyordu. Halife bu mektubu okuyunca gözleri doldu ve bu mektubu yazanların huzuruna getirilmesi için emir verdi.
Bir müddet sonra yaşlı bir adam halifenin yanına geldi ve onunla Fedek hakkında münazara etti. Bu konuşmalar sonunda Memun kâni oldu ve Medine Valisi'ne Fedek'in Hz. Zehra'nın evlatlarına verilmesi için resmî bir mektup gönderdi.
210 yılında Memun'un, Medine Valisi Kayyim ibn-i Câfer'e yazdığı mektupta şunlar yazılı idi:
"Emire'l-mü'mininin Allah'ın dininde ve İslamî hilafetteki durumu ve nübüvvet ailesine olan yakınlığı sebebiyle Peygamberin (s.a.v.) sünnetine riayet edecek ve onun diğerlerine bağışladığını icra edecek en layık insandır.
Peygamber (s.a.v.), Fedek'i kızı Fâtıma'ya (a.s.) bağışladı. Bu konu o kadar açıktır ki, Peygamberin (s.a.v.) evlatlarının bunda hiçbir ihtilafları yoktur ve onlardan daha üstün olan bir kimse de bunun aksini iddia etmemiştir. Bu yüzden mü'minlerin emiri olan Memun, Allah'ın rızasını kazanmak ve hakkı icra ederek adaletle davranmak için, Peygamber (s.a.v.) hükmüne göre Fedek'i onun vârislerine bırakmıştır.
(...) Mü'minlerin emiri, mübarek Taberî'ye Fedek'i Hz. Fâtıma'nın (a.s.) evlatlarına vermesi için bir emir verdi.
O Fedek'i, içinde bulunan her şeyle birlikte Muhammed ibn-i Yahya ibn-i Hasan İbn-i Zeyd ibn-i Ali ibn-i Hüseyin ve Muhammed ibn-i Abdullah ibn-i Hasan ibn-i Ali ibn-i Hüseyin'e verdi.
Bil ki mü'minlerin emiri bu iş için Allah'tan ilham aldı ve Allah onu bu işe muvaffak etti ki böylece Allah ve Peygambere (s.a.v.) yaklaşsın. Bu emri yanındaki herkese ulaştır ve Fedek'in gelişmesi ve gelirinin artması için çalış."
Mütevekkil başa geçinceye kadar bu düzen devam etti. Mütevekkil, Fedek'i Hz. Fâtıma'nın (a.s.) evlatlarından alarak Abdullah ibn-i Ömer'e verdi.
Fedek'te bulunan ve Peygamberin (s.a.v.) mübarek elleriyle diktiği on hurma ağacını söktürdü. Beşiran isimli kişi bu ağaçları söktü ancak Basra'ya döndüğünde felç oldu.
Bu dönemden sonra ise, Fedek Peygamber (s.a.v.) ailesinin elinden tamamen alındı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.