FETÖ'nün Haydar Baş'a yönelik kumpasları
İcmal Gençlik Derneği'nin geleneksel yaz kampında konuşan BTP Genel Başkan Yardımcısı Av. Lütfullah Önder, "Prof. Dr. Haydar Baş'a o kadar çok dosya açtılar ki; açılan dosyalar tam 40 bin sayfa. Birçok kumpas kurdular ama başaramadılar" dedi.
08.08.2017 00:00:00
SELİM AYANOĞLU / AFYONKARAHİSAR
İcmal Gençlik Derneği tarafından Afyon'da düzenlenen geleneksel yaz kampındaki oturumda konuşan BTP Genel Başkan Yardımcısı Av. Lütfullah Önder,
FETÖ'nün, Prof. Dr. Haydar Baş'a kurduğu kumpaslar hakkında çok çarpıcı örnekler verdi.
Oturumda, Prof. Dr. Haydar Baş'ın FETÖ ile verdiği mücadeleyi anlatan BTP Genel Başkan Yardımcısı Lütfullah Önder'in çarpıcı konuşmasını Yeni Mesaj okurlarının dikkatine sunuyoruz:
"3-5 yıl öncesine kadar Fetullah Gülen Konusunda Türkiye'de 3 grup insan vardı.
* Ona tabi olan, bağlıları, şakirtleri
* O harekete sempati duyanlar
* Onları sevmese de güçlerinden korkup ses çıkarmayanlar
Ve bir de Prof. Dr. Haydar Baş ve ekibi var. Onu deşifre edip, onunla mücadele eden.
Prof. Baş dışında Fetullah Gülen'in hareketini eleştiren çok sınırlı sayıda insan olmuştur.
Onlar da: Fetullah Gülen'i İslam devleti kurmak, gizliden şeriatı getirmek için çalışmak ile suçluyorlardı.
Ancak Haydar Baş; tam da bugün insanların gördüğü FETÖ'nun yüzünü 20 yıl önce gördü ve görmek isteyenlere gösterdi.
20 yıl boyunca; Fetullah Gülen hareketinin "CIA ile birlikte çalıştığını", "Vatikan'ın Hıristiyanlaştırma projesinin bir parçası olduğunu" anlattı.
Ülkede etkinliği olan herkese gönderdiği heyetlerle; "Fetullah Gülen hareketine engel olunmaz ise hem dini varlığımız hem de milli varlığımız zarar görecek" uyarısında bulundu. Bugün ülkemizde hiç kimse; "Fetullah Gülen konusunda beni uyaran olmadı" diyemez.
Özellikle AKP iktidarı ile FETÖ hareketi çok güçlendi. Engel gördükleri herkese kumpaslar kurdular.
Kendilerine biat etmeyen, yaptıklarına ve yapacaklarına karşı çıkan, çıkacak herkes hakkında devlet eliyle açık arayıp buldular. Yok ettiler. Açık bulamadılar ise kumpaslar kurdular. Yine yok ettiler.
Tahşiyeciler gibi küçücük nurcu guruptan tutun da Genel Kurmay Başkanı, Kuvvet Komutanlarına kadar, İl Emniyet Müdürlerine kadar herkes?
Tahşiyeciler diye bir nurcu grubun varlığını, onlara kumpas kuran polisler yargılanmaya başlayınca duydu milletimiz.
Yani onları kabul etmeyen hiç kimseyi es geçmediler.
Herkese kumpas kuran FETÖ, Prof. Haydar Baş'a kumpas kurmadı mı!
Maskelerini düşüren, onları deşifre eden, herkes ona biat ederken bayrak çekip tek başına mücadele eden Haydar Baş ile uğraşmadılar mı FETÖ'cüler? Ona kumpas kurmadılar mı?
Emin olun ellerinden geleni ardlarına koymadılar.
O kadar çok dosya açtılar ki; Prof. Haydar Baş'a açılan dosyalar tam 40 bin sayfa. Birçok kumpas kurdular ama başaramadılar.
Genel Kurmay Başkanını silahlı Terör Örgütü lideri olarak mahkûm ettirip, üst mahkemeden dahi onatarak cezasını kesinleştiren, 3 yıldan fazla bir süre hapis yatırtan ve bunu millete de kabul ettiren bu grup, Prof. Dr. Haydar Baş'a kurdukları kumpaslarda niçin başarılı olmadılar?
Çünkü, Prof. Dr. Haydar Baş, F. Gülen hareketi ile güç kapma yarışına girmedi.
Sadece ve sadece Allah için karşı çıktı. Fetullah Gülen ekibinin yaptıkları işler ve fikirlerin imanımıza ve vatanımıza zarar verdiği için karşı çıktı.
Hiçbir hesap yapmadan, Allah için mücadele ettiği için Allah da onu yalnız bırakmadı.
Allah adamı olmak böyle bir şey
15 Temmuz darbe girişimden sonra FETÖ ile mücadele kapsamında 13 bin hâkim savcının yaklaşık 5 bin tanesi FETÖ'cü olduğu için ihraç edildi
Şimdi dönüp baktığımızda Prof. Haydar Baş'ın hukukçuları olarak biz de şaşıyoruz. Biz bu davaları nasıl kazandık!
* FETÖ'nün en kapsamlı kumpaslarından biri Ergenekon'cu yaftası idi.
Prof. Dr. Haydar Baş'ı Ergenekon Terör Örgütü(!) adına çalışmak ile suçladılar.
Soruşturma dosyalarına konu ettiler.
Soruşturma Dosyasında; 2001 yılında, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosunun yaptığı "Ermeni Soykırım İddialarını Ret ve Tam Bağımsızlık" mitinglerinin Ergenekon Terör Örgütü tarafından tertiplediğini, Haydar Baş'ın da bu mitinglere destek verdiğini söylediler. Delil olarak da; Ergenekon'un beyin takımı dedikleri ve ilk andan beri tutukladıkları Av. Kemal Kerinçsiz'in mitingine Haydar Baş'ın katılmış ve destek vermiş olması şeklinde gösterdiler.
Yukarıda ifade edildiği gibi bu mitingleri Haydar Baş'ın kadrosu organize etmişti. İstanbul'da yapılan mitinge Av. Kemal Kerinçsiz bir grup ile birlikte katılmış ve bir pankart açmıştı. Henüz miting alanına gitmeyen ve televizyondan mitingi izleyen Prof. Dr. Haydar Baş, mitingin organizatörlerinden Fuat Şengül'ü arayarak; açılan pankartı tarif edip kaldırılmasını, o pankartı açanlara izin verilmemesini ve polislere de tutanak tutturulmasını istiyor. Fuat Bey tarafından da gereği yapılıyor.
İşte bu olay ve tutulan tutanak, 3-4 sene sonra Prof. Dr. Haydar Baş ve Kadrosuna kurulmak istenen kumpası bozuyor. Onların oyunlarını boşa çıkarıyor.
İşte Prof. Dr. Haydar Baş bu!
İster buna keramet deyin, ister feraset deyin.
İşte bu Allah adamı olmanın, sırtını Allaha dayamış olmanın fotoğrafıdır.
Balyoz Darbe Planı ve Haydar Baş'a kurulan kumpas
Darbecilerin ekonomik sistemi Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli olacaktı şeklinde bir yalan ile Balyoz Darbe Planının içine Prof. Haydar Baş'ın 2005 yılında l. Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nin kapanış konuşmasını koydular. Bu iddia ile Balyoz davasının sanıkları arasına sokmak istediler.
Ancak, bir detayı atlamışlardı. Darbe Planının 2003 yılında hazırlandığını iddia ediyorlardı. Konuşma 2005'te yapılmış, MEM kitabı da 2005'te ilk kez basılmıştı.
Bu nedenle soruşturma dosyasında sayfalarca yer verilmiş olmasına karşın Prof. Haydar Baş'ı sanık yapamadılar.
Hatta bu olay diğer Balyoz sanıklarının en önemli delili oldu. Balyoz darbe planındaki her çelişkiye bir izah yaptılar ama bu çelişkiye izah yapamadılar.
Çetin Doğan'nın avukatı Celal Ülgen, BTP Genel Merkezi'nden bu konuyla ilgili yazı talep etti. Parti, yazıyı gönderdi. Dosyaya sundular.
Aile hayatını araştırdılar
Hz. Adem'den günümüze böyle bir dava örneği yoktur.
Nesep davalarında baba araştırılır. Anne araştırılmaz. Ancak Prof. Haydar Baş'ın çocuklarının annesi araştırıldı. Hem de ceza yargılamasına konu edilerek. Ayrıca bu konuyu Meclis gündemine taşıdılar.
Av. Murat Araç isminde FETÖ'cü avukatın şikayeti ile soruşturma başladı. İşi genetik incelemeye kadar götürdüler. Neticede Prof. Haydar Baş beraat etti.
O Murat Araç önce ödüllendirildi.
2011'de AKP Ankara Milletvekili adayı idi.
15 Temmuz'dan sonra aynı kişinin, FETÖ adına birçok operasyonda kullanıldığı ortaya çıktı. Örneğin, Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt paşayı da içine alan Şemdinli iddianamesini hazırlayıp dava açan ve HSYK'dan ihraç edilen savcı Ferhat Sarıkaya FETÖ itirafçısı oldu. İhraç edildikten sonra örgüt talimatı ile Murat Araç'ın yanında sigortalı gösterildiğini, birçok operasyonda kullanıldığını anlattı.
İlahi Adalet: O Murat Araç şimdi hapiste. Tüm mal varlığına el kondu. Her şeyini kaybetti.
BTP bürolarına baskınlar yapıldı
2004 yılında hazırlanan, FETÖ'yü deşifre eden "Hıristiyanlığın Truva Atı" CD'lerinin dağıtımını engellemek için baskınlar yapıp soruşturma dosyaları oluşturmak istediler.
Bu CD'leri milletimizin büyük bölümü çok iyi biliyor. Milyonlarca kişiye izletildi. Ancak İktidar yanlıları maalesef daha yeni fark etmiş olacaklar ki; son bir yıldır sosyal medyada yoğun olarak paylaştıklarını görüyorum.
Bir ara tespit yapalım: O CD'lerde anlatılanlara, CD'ler ilk çıktığında kulak verilmiş olunsaydı, 15 Temmuz ve FETÖ sürecinde yaşananların hiçbiri yaşanmazdı.
O dönemde bir çığ gibi büyüyen ve yayılan bu CD'lerin yayılmasını engellemek için, asılsız ihbarlar yaptılar. Bu ihbarlar gerekçe yapılarak, Emniyet, savcılık ve mahkeme ayağı ayarlanarak Korsan CD dağıtıcısı yaftası ile baskınlar yaptılar. BTP bürolarına baskınlar yapıldı. BTP Yöneticilerinin evlerine baskınlar yapıldı. Ancak elleri boş döndüler.
2013'te F. Gülen kendisi bizzat dava açtı
Prof. Haydar Baş, tarafından kendisine "Batının ajanı" dendiği iddiası ile Fetullah Gülen bizzat kendisi Prof. Haydar Baş'a dava açtı. Tazminat Davasını Ankara'da, Ceza soruşturmasını İstanbul'da açtı. İkisinden birinde muhakkak kendi adamının olmasını bekliyordu. İki Davayı da kazandık. Yukarıda ifade ettiğim gibi FETÖ'nün açtığı davalar 40 bin sayfayı aştı ve hepsini Prof. Dr. Haydar Baş kazandı.
Hakim ve savcıların yarısının FETÖ'cü olduğu, geri kalanın da FETÖ bizi çizerse başımıza bir iş gelir diye korktuğu bir ortamda bu davaları kazandık.
İlginç bir olay anlatacağım: FETÖ'cüler 2010'da HSYK'yı ele geçirdikten sonra kendilerine biat etmeyen hâkimleri büyük şehirlerden sürdüler. Bir Mahkeme Başkanı; tüm arkadaşlarım sürüldü. Ben bunlara kurban verdim de öyle kurtardım. Demişti o dönemde bana. Şimdi de kurban verenler ihraç ediliyor. O da işin farklı bir cephesi.
İftira ve hakaret içeren internet siteleri oluşturdular
Kumpaslardan ve davalardan netice alamayınca, Haydar Baş'ı itibarsızlaştırmak için internet siteleri kurdular. Türlü iftiralar ve hakaretler ile ailesine dil uzattılar. Daha sonra bu konu istihbarat raporlarına girdi. Hatta kitaplara konu oldu. İnternette dolaşan Haydar Baş hakkındaki tüm yalan ve çirkin iftiraların FETÖ tarafından yapıldığı ortaya çıktı.
RTÜK, Meltem Medya Grubuna trilyonlarca ceza kesti
2013 yılı başında 5-6 ay içinde 650 adet ceza kestiler. Bir yıl içinde tüm televizyon kanallarına kesilen cezanın yaklaşık 2 katı bir ceza, Meltem Medya grubunun bir televizyonuna kesildi. Kesilen her cezayı İdare Mahkemesine taşıdık. Davalar hep lehimize sonuçlandı. 15 Temmuz'dan sonra o davalarda karar veren hâkimlerin isimlerine bakıyoruz, yüzde 80'i FETÖ'den ihraç edildi.
Meltem Medya grubuna türlü haksızlıklar yapıldı
Yaptıkları çifte standart ile 5 yıl içinde yaklaşık 3,5 milyon Dolar'dan fazla para aldılar, Meltem Medya Grubunu ekonomik olarak adeta çökerttiler.
Türkiye'de ilk birkaç özel televizyondan biri olan Meltem TV'yi diğer grup kanallarını uydunun en arka sırasına, kimsenin göremeyeceği yere attılar. Uyduda ilk sırada STV grubu, en son Meltem Medya grubu. Hava bulutlansa ilk Meltem grubu televizyonlarının yayını gidiyor. Birçok evde aramada dahi kanallar çıkmıyor. O dönemki TÜRKSAT yöneticilerine gidilip niçin bu uygulamanın yapıldığı sorulunca. "Tesadüf" deyip adeta dalga geçtiler. Biraz daha üstlerine gidilince "Biz böyle istiyoruz" deyip "Kral biziz" mesajı verdiler.
Bu konuda daha anlatacak çok şey var. Verilecek çok örnek var. Ancak daha uzatmaya gerek yok diye düşünüyorum.
En büyük güç; sırtını Allah'a dayamaktır
* Ayağına bir taş değdiğinde yolunu değiştirip doğru bildiklerini yanlış, yanlış bildiklerini doğru kabul edenler,
* Camiden çıkıp "Amerika çok güçlü Amerikasız olmaz" diyen Hacı amca,
* Bu gün siyah dediğine, güç dengesi değişince yarın beyaz diyen, ekran ekran dolaşıp kendini aydın zanneden zavallılar,
* Türkiye'de siyaset yapmak ve devlet yönetmek için ABD icazetinin zorunlu olduğunu düşünen siyasiler,
* Kısaca herkes için,
Prof. Haydar Baş'ın FETÖ ile mücadelesi ve zaferi çok büyük bir hayat dersidir.
En büyük gücün Allah'a sırtını dayamak olduğunun tüm insanlığa ilanıdır.
Hak üzere olanlara kimsenin zarar veremeyeceğini garanti eden ayetin tecellisidir.
Sadece FETÖ konusu bile, bu milletin Prof. Dr. Haydar Baş'ı tanıması ve kıymetini anlaması için yeterlidir."
İcmal Gençlik Derneği tarafından Afyon'da düzenlenen geleneksel yaz kampındaki oturumda konuşan BTP Genel Başkan Yardımcısı Av. Lütfullah Önder,
FETÖ'nün, Prof. Dr. Haydar Baş'a kurduğu kumpaslar hakkında çok çarpıcı örnekler verdi.
Oturumda, Prof. Dr. Haydar Baş'ın FETÖ ile verdiği mücadeleyi anlatan BTP Genel Başkan Yardımcısı Lütfullah Önder'in çarpıcı konuşmasını Yeni Mesaj okurlarının dikkatine sunuyoruz:
"3-5 yıl öncesine kadar Fetullah Gülen Konusunda Türkiye'de 3 grup insan vardı.
* Ona tabi olan, bağlıları, şakirtleri
* O harekete sempati duyanlar
* Onları sevmese de güçlerinden korkup ses çıkarmayanlar
Ve bir de Prof. Dr. Haydar Baş ve ekibi var. Onu deşifre edip, onunla mücadele eden.
Prof. Baş dışında Fetullah Gülen'in hareketini eleştiren çok sınırlı sayıda insan olmuştur.
Onlar da: Fetullah Gülen'i İslam devleti kurmak, gizliden şeriatı getirmek için çalışmak ile suçluyorlardı.
Ancak Haydar Baş; tam da bugün insanların gördüğü FETÖ'nun yüzünü 20 yıl önce gördü ve görmek isteyenlere gösterdi.
20 yıl boyunca; Fetullah Gülen hareketinin "CIA ile birlikte çalıştığını", "Vatikan'ın Hıristiyanlaştırma projesinin bir parçası olduğunu" anlattı.
Ülkede etkinliği olan herkese gönderdiği heyetlerle; "Fetullah Gülen hareketine engel olunmaz ise hem dini varlığımız hem de milli varlığımız zarar görecek" uyarısında bulundu. Bugün ülkemizde hiç kimse; "Fetullah Gülen konusunda beni uyaran olmadı" diyemez.
Özellikle AKP iktidarı ile FETÖ hareketi çok güçlendi. Engel gördükleri herkese kumpaslar kurdular.
Kendilerine biat etmeyen, yaptıklarına ve yapacaklarına karşı çıkan, çıkacak herkes hakkında devlet eliyle açık arayıp buldular. Yok ettiler. Açık bulamadılar ise kumpaslar kurdular. Yine yok ettiler.
Tahşiyeciler gibi küçücük nurcu guruptan tutun da Genel Kurmay Başkanı, Kuvvet Komutanlarına kadar, İl Emniyet Müdürlerine kadar herkes?
Tahşiyeciler diye bir nurcu grubun varlığını, onlara kumpas kuran polisler yargılanmaya başlayınca duydu milletimiz.
Yani onları kabul etmeyen hiç kimseyi es geçmediler.
Herkese kumpas kuran FETÖ, Prof. Haydar Baş'a kumpas kurmadı mı!
Maskelerini düşüren, onları deşifre eden, herkes ona biat ederken bayrak çekip tek başına mücadele eden Haydar Baş ile uğraşmadılar mı FETÖ'cüler? Ona kumpas kurmadılar mı?
Emin olun ellerinden geleni ardlarına koymadılar.
O kadar çok dosya açtılar ki; Prof. Haydar Baş'a açılan dosyalar tam 40 bin sayfa. Birçok kumpas kurdular ama başaramadılar.
Genel Kurmay Başkanını silahlı Terör Örgütü lideri olarak mahkûm ettirip, üst mahkemeden dahi onatarak cezasını kesinleştiren, 3 yıldan fazla bir süre hapis yatırtan ve bunu millete de kabul ettiren bu grup, Prof. Dr. Haydar Baş'a kurdukları kumpaslarda niçin başarılı olmadılar?
Çünkü, Prof. Dr. Haydar Baş, F. Gülen hareketi ile güç kapma yarışına girmedi.
Sadece ve sadece Allah için karşı çıktı. Fetullah Gülen ekibinin yaptıkları işler ve fikirlerin imanımıza ve vatanımıza zarar verdiği için karşı çıktı.
Hiçbir hesap yapmadan, Allah için mücadele ettiği için Allah da onu yalnız bırakmadı.
Allah adamı olmak böyle bir şey
15 Temmuz darbe girişimden sonra FETÖ ile mücadele kapsamında 13 bin hâkim savcının yaklaşık 5 bin tanesi FETÖ'cü olduğu için ihraç edildi
Şimdi dönüp baktığımızda Prof. Haydar Baş'ın hukukçuları olarak biz de şaşıyoruz. Biz bu davaları nasıl kazandık!
* FETÖ'nün en kapsamlı kumpaslarından biri Ergenekon'cu yaftası idi.
Prof. Dr. Haydar Baş'ı Ergenekon Terör Örgütü(!) adına çalışmak ile suçladılar.
Soruşturma dosyalarına konu ettiler.
Soruşturma Dosyasında; 2001 yılında, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosunun yaptığı "Ermeni Soykırım İddialarını Ret ve Tam Bağımsızlık" mitinglerinin Ergenekon Terör Örgütü tarafından tertiplediğini, Haydar Baş'ın da bu mitinglere destek verdiğini söylediler. Delil olarak da; Ergenekon'un beyin takımı dedikleri ve ilk andan beri tutukladıkları Av. Kemal Kerinçsiz'in mitingine Haydar Baş'ın katılmış ve destek vermiş olması şeklinde gösterdiler.
Yukarıda ifade edildiği gibi bu mitingleri Haydar Baş'ın kadrosu organize etmişti. İstanbul'da yapılan mitinge Av. Kemal Kerinçsiz bir grup ile birlikte katılmış ve bir pankart açmıştı. Henüz miting alanına gitmeyen ve televizyondan mitingi izleyen Prof. Dr. Haydar Baş, mitingin organizatörlerinden Fuat Şengül'ü arayarak; açılan pankartı tarif edip kaldırılmasını, o pankartı açanlara izin verilmemesini ve polislere de tutanak tutturulmasını istiyor. Fuat Bey tarafından da gereği yapılıyor.
İşte bu olay ve tutulan tutanak, 3-4 sene sonra Prof. Dr. Haydar Baş ve Kadrosuna kurulmak istenen kumpası bozuyor. Onların oyunlarını boşa çıkarıyor.
İşte Prof. Dr. Haydar Baş bu!
İster buna keramet deyin, ister feraset deyin.
İşte bu Allah adamı olmanın, sırtını Allaha dayamış olmanın fotoğrafıdır.
Balyoz Darbe Planı ve Haydar Baş'a kurulan kumpas
Darbecilerin ekonomik sistemi Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli olacaktı şeklinde bir yalan ile Balyoz Darbe Planının içine Prof. Haydar Baş'ın 2005 yılında l. Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nin kapanış konuşmasını koydular. Bu iddia ile Balyoz davasının sanıkları arasına sokmak istediler.
Ancak, bir detayı atlamışlardı. Darbe Planının 2003 yılında hazırlandığını iddia ediyorlardı. Konuşma 2005'te yapılmış, MEM kitabı da 2005'te ilk kez basılmıştı.
Bu nedenle soruşturma dosyasında sayfalarca yer verilmiş olmasına karşın Prof. Haydar Baş'ı sanık yapamadılar.
Hatta bu olay diğer Balyoz sanıklarının en önemli delili oldu. Balyoz darbe planındaki her çelişkiye bir izah yaptılar ama bu çelişkiye izah yapamadılar.
Çetin Doğan'nın avukatı Celal Ülgen, BTP Genel Merkezi'nden bu konuyla ilgili yazı talep etti. Parti, yazıyı gönderdi. Dosyaya sundular.
Aile hayatını araştırdılar
Hz. Adem'den günümüze böyle bir dava örneği yoktur.
Nesep davalarında baba araştırılır. Anne araştırılmaz. Ancak Prof. Haydar Baş'ın çocuklarının annesi araştırıldı. Hem de ceza yargılamasına konu edilerek. Ayrıca bu konuyu Meclis gündemine taşıdılar.
Av. Murat Araç isminde FETÖ'cü avukatın şikayeti ile soruşturma başladı. İşi genetik incelemeye kadar götürdüler. Neticede Prof. Haydar Baş beraat etti.
O Murat Araç önce ödüllendirildi.
2011'de AKP Ankara Milletvekili adayı idi.
15 Temmuz'dan sonra aynı kişinin, FETÖ adına birçok operasyonda kullanıldığı ortaya çıktı. Örneğin, Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt paşayı da içine alan Şemdinli iddianamesini hazırlayıp dava açan ve HSYK'dan ihraç edilen savcı Ferhat Sarıkaya FETÖ itirafçısı oldu. İhraç edildikten sonra örgüt talimatı ile Murat Araç'ın yanında sigortalı gösterildiğini, birçok operasyonda kullanıldığını anlattı.
İlahi Adalet: O Murat Araç şimdi hapiste. Tüm mal varlığına el kondu. Her şeyini kaybetti.
BTP bürolarına baskınlar yapıldı
2004 yılında hazırlanan, FETÖ'yü deşifre eden "Hıristiyanlığın Truva Atı" CD'lerinin dağıtımını engellemek için baskınlar yapıp soruşturma dosyaları oluşturmak istediler.
Bu CD'leri milletimizin büyük bölümü çok iyi biliyor. Milyonlarca kişiye izletildi. Ancak İktidar yanlıları maalesef daha yeni fark etmiş olacaklar ki; son bir yıldır sosyal medyada yoğun olarak paylaştıklarını görüyorum.
Bir ara tespit yapalım: O CD'lerde anlatılanlara, CD'ler ilk çıktığında kulak verilmiş olunsaydı, 15 Temmuz ve FETÖ sürecinde yaşananların hiçbiri yaşanmazdı.
O dönemde bir çığ gibi büyüyen ve yayılan bu CD'lerin yayılmasını engellemek için, asılsız ihbarlar yaptılar. Bu ihbarlar gerekçe yapılarak, Emniyet, savcılık ve mahkeme ayağı ayarlanarak Korsan CD dağıtıcısı yaftası ile baskınlar yaptılar. BTP bürolarına baskınlar yapıldı. BTP Yöneticilerinin evlerine baskınlar yapıldı. Ancak elleri boş döndüler.
2013'te F. Gülen kendisi bizzat dava açtı
Prof. Haydar Baş, tarafından kendisine "Batının ajanı" dendiği iddiası ile Fetullah Gülen bizzat kendisi Prof. Haydar Baş'a dava açtı. Tazminat Davasını Ankara'da, Ceza soruşturmasını İstanbul'da açtı. İkisinden birinde muhakkak kendi adamının olmasını bekliyordu. İki Davayı da kazandık. Yukarıda ifade ettiğim gibi FETÖ'nün açtığı davalar 40 bin sayfayı aştı ve hepsini Prof. Dr. Haydar Baş kazandı.
Hakim ve savcıların yarısının FETÖ'cü olduğu, geri kalanın da FETÖ bizi çizerse başımıza bir iş gelir diye korktuğu bir ortamda bu davaları kazandık.
İlginç bir olay anlatacağım: FETÖ'cüler 2010'da HSYK'yı ele geçirdikten sonra kendilerine biat etmeyen hâkimleri büyük şehirlerden sürdüler. Bir Mahkeme Başkanı; tüm arkadaşlarım sürüldü. Ben bunlara kurban verdim de öyle kurtardım. Demişti o dönemde bana. Şimdi de kurban verenler ihraç ediliyor. O da işin farklı bir cephesi.
İftira ve hakaret içeren internet siteleri oluşturdular
Kumpaslardan ve davalardan netice alamayınca, Haydar Baş'ı itibarsızlaştırmak için internet siteleri kurdular. Türlü iftiralar ve hakaretler ile ailesine dil uzattılar. Daha sonra bu konu istihbarat raporlarına girdi. Hatta kitaplara konu oldu. İnternette dolaşan Haydar Baş hakkındaki tüm yalan ve çirkin iftiraların FETÖ tarafından yapıldığı ortaya çıktı.
RTÜK, Meltem Medya Grubuna trilyonlarca ceza kesti
2013 yılı başında 5-6 ay içinde 650 adet ceza kestiler. Bir yıl içinde tüm televizyon kanallarına kesilen cezanın yaklaşık 2 katı bir ceza, Meltem Medya grubunun bir televizyonuna kesildi. Kesilen her cezayı İdare Mahkemesine taşıdık. Davalar hep lehimize sonuçlandı. 15 Temmuz'dan sonra o davalarda karar veren hâkimlerin isimlerine bakıyoruz, yüzde 80'i FETÖ'den ihraç edildi.
Meltem Medya grubuna türlü haksızlıklar yapıldı
Yaptıkları çifte standart ile 5 yıl içinde yaklaşık 3,5 milyon Dolar'dan fazla para aldılar, Meltem Medya Grubunu ekonomik olarak adeta çökerttiler.
Türkiye'de ilk birkaç özel televizyondan biri olan Meltem TV'yi diğer grup kanallarını uydunun en arka sırasına, kimsenin göremeyeceği yere attılar. Uyduda ilk sırada STV grubu, en son Meltem Medya grubu. Hava bulutlansa ilk Meltem grubu televizyonlarının yayını gidiyor. Birçok evde aramada dahi kanallar çıkmıyor. O dönemki TÜRKSAT yöneticilerine gidilip niçin bu uygulamanın yapıldığı sorulunca. "Tesadüf" deyip adeta dalga geçtiler. Biraz daha üstlerine gidilince "Biz böyle istiyoruz" deyip "Kral biziz" mesajı verdiler.
Bu konuda daha anlatacak çok şey var. Verilecek çok örnek var. Ancak daha uzatmaya gerek yok diye düşünüyorum.
En büyük güç; sırtını Allah'a dayamaktır
* Ayağına bir taş değdiğinde yolunu değiştirip doğru bildiklerini yanlış, yanlış bildiklerini doğru kabul edenler,
* Camiden çıkıp "Amerika çok güçlü Amerikasız olmaz" diyen Hacı amca,
* Bu gün siyah dediğine, güç dengesi değişince yarın beyaz diyen, ekran ekran dolaşıp kendini aydın zanneden zavallılar,
* Türkiye'de siyaset yapmak ve devlet yönetmek için ABD icazetinin zorunlu olduğunu düşünen siyasiler,
* Kısaca herkes için,
Prof. Haydar Baş'ın FETÖ ile mücadelesi ve zaferi çok büyük bir hayat dersidir.
En büyük gücün Allah'a sırtını dayamak olduğunun tüm insanlığa ilanıdır.
Hak üzere olanlara kimsenin zarar veremeyeceğini garanti eden ayetin tecellisidir.
Sadece FETÖ konusu bile, bu milletin Prof. Dr. Haydar Baş'ı tanıması ve kıymetini anlaması için yeterlidir."