FETÖ'ne karşı yapılan operasyonlar tam hız devam ediyor. Süreci bilen birisi olarak gülüyorum. Düşünsenize! Dün, Ltd. veya A.Ş sahibi olan kişiler, AKP döneminde bir şahlanışa geçiyorlar. Milyon dolarlar kesmiyor, milyar dolarlık bütçelere ulaşıyorlar. Holdingleşiyorlar. Türkiye yetmiyor, başka başka ülkelerde yatırıma giriyorlar. Büyük takımlara sponsor oluyor, forma reklamı veriyorlar. Ve bir anda tepetaklak oluyorlar.
Yalnız FETÖ operasyonlarında en başından beri Erdoğan ve hükümete şu soruyu soruyorum; Hemen her kurumda 'paralel' arıyorsunuz. Türkiye'de bir Diyanet İşleri Başkanlığı, 80 küsur bin cami ve 2 yüz bine yakın din görevlisi var. Neden Diyanet'te paralel aramıyorsunuz?
Sayın Erdoğan, geçen hafta ağzından "Paralel Yapılanma içinde çok sayıda imam var. Hepsi de kaçıp gidiyor" cümlesini kaçırdı. Bahsettiği imamlar, bildiğimiz imamlardan mı yoksa başka bir cins mi, bilmiyorum.
Bildiğim gerçek ise camilerde İslam'a rağmen İslam anlatan hoca (!) sıfatlı insanların olduğudur. Eğer Sayın Erdoğan, FETÖ'nü bitirmek istiyorsa FETÖ'nün manevi misyonunu bitirmek zorundadır.
Acı olan ise Erdoğan ve AKP'nin, FETÖ'nün manevi misyonunu da üstlenmiş vaziyette olduklarıdır. FETÖ ile yapılan mücadele, millet için, devlet için yapılan bir mücadele değildir. Güç mücadelesidir, menfaat çatışmasıdır.
Örnek çok. Mesela, 30 Mart yerel seçimleri öncesi meydanlarda Sayın Erdoğan, Gülen'in 1998 yılında Papa II. Jean Paul'la yaptığı görüşmeyi eleştirerek, "Papa'yla da maşallah el ele, kol kola resimleri var" diyordu.
Kasım 2014'te ise Erdoğan, biten tartışmalı Saray'ının açılışına bizzat Papa'yı davet etti. Bin bir methiyeler düzdü.
FETÖ lideri 1998'de, "Pek muhterem Papa cenapları" diye başlayan mektubunu Vatikan'a gönderdi.
16 yıl sonra ise Sayın Erdoğan, 'Kutsiyetpenahları Papa Fransuva' hitabıyla başlayan mektubunu Vatikan'a gönderdi.
Gülen, ülkemizde, Türk Cumhuriyetlerinde ve dünyanın başka bölgelerindeki okullarında, "Yahudi ve Hıristiyanlar da cennete gidecektir, Müslüman olmak için 'la ilahe illallah' demek yeterlidir. Muhammed Resulüllah, demeye gerek yoktur' öğretisini yayarken, ülkemiz Milli Eğitiminde de aynı adımlar atılıyordu.
Bugünkü Yahudilik ve Hıristiyanlığın da, İslâmiyet gibi ilâhî bir din olduğu, (Din Kültürü, 7. sınıf, sahife: 91) Aynı kitap sh. 108'de Noel'in dinî bir bayram olduğu yazıyordu.
2005'te onaylanan 5. sınıf Din Kültürü kitabının 20-21. sahifesinde "Kelime-i Tevhid, Lailâhe illallah'tır" deniyor. (Muhammed Rasûlullah, teyidine yer verilmiyordu.)
Din Kültürü kitaplarına Hz. Musa'nın, Hz. İsa'nın ve Sevgili Peygamberimizin resimleri kondu. (2004)
Bu ders kitaplarındaki kadın resimlerinde hep başlar açıktı (5. sınıf). Zebur, Tevrat ve İncil "Bu kitaplar günümüze kadar ulaşmıştır" deniliyor (6. sınıf Din Kültürü kitabı, sahife: 98).
Anadolu İmam Hatip Liseleri 10. sınıflar için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan "Hadis Öğretim Materyali" kitabının 81. sayfasına yalan bilgiler konuldu.
Siyasi alanda ise Erdoğan ve AKP hükümetleri maddi olduğu gibi inanç bazında da Yahudi ve Hıristiyanlara hizmette FETÖ örgütüne fark atmıştır.
2011 AP toplantısında 'Haçlı seferlerini iki kültürün kaynaşması' olarak tariflendiren Erdoğan diğer hizmetlerini şöyle anlatıyordu;
"Bakınız, biz, Sensinot Meclisi'nin seçtiği kişi, (Lozan) anlaşma gereği T.C vatandaşı olmak zorundadır. Bugün, Türkiye vatandaşı olmamasına rağmen biz buna göz yumuyoruz? Dediler ki 'Sümela Manastırı'nda ayin yapmak istiyoruz.' Geçen yıl ayinlerini yaptılar. (Anlaşma bir yıllığınaydı 5 yıldır yapıyorlar) Van'da Ermeni Ortodoks Kilisesi yıkılıyordu. Kendi paramızla onardık, ibadete açtık."
Ayrıca harabe halindeki yüzlerce kilise tekrar onarıldı. 50 binden fazla kilise ev açıldı. 2 buçuk milyar dolarlık taşınmaz verildi. Papazlarla, hahamlarla iftarlar açıldı. Kur'an'a rağmen "İbrahim'i dinler" kavramı kullanıldı.
Şimdi deniliyor ki, "FETÖ'yü bitireceğiz." Bitiremezsiniz. FETÖ'nün gittiği Haçlı-Mason yolundan dönmedikçe FETÖ'yü bitiremezsiniz. Kendinizi bitirirsiniz, Türk Milletini bitirirsiniz.
Prof. Dr. Haydar Baş, 8. Ehl-i Beyt Sempozyumu'nda yıllardır yaptığı çağrıyı tekrarladı.
"? Senin ben iman ehli olduğuna bir gün umreye giderken şahit oldum. Dön, yanlış yoldasın. Ben, eş başkanım, dediğin zaman ilk defa ikazı yapan bu fakir olmuştur. Sevgili dostum, kardeşim o yollardan sana fayda yok. İman ehlisin ama sen de kim oluyorsun dersen onu da sen bilirsin."
Yalnız FETÖ operasyonlarında en başından beri Erdoğan ve hükümete şu soruyu soruyorum; Hemen her kurumda 'paralel' arıyorsunuz. Türkiye'de bir Diyanet İşleri Başkanlığı, 80 küsur bin cami ve 2 yüz bine yakın din görevlisi var. Neden Diyanet'te paralel aramıyorsunuz?
Sayın Erdoğan, geçen hafta ağzından "Paralel Yapılanma içinde çok sayıda imam var. Hepsi de kaçıp gidiyor" cümlesini kaçırdı. Bahsettiği imamlar, bildiğimiz imamlardan mı yoksa başka bir cins mi, bilmiyorum.
Bildiğim gerçek ise camilerde İslam'a rağmen İslam anlatan hoca (!) sıfatlı insanların olduğudur. Eğer Sayın Erdoğan, FETÖ'nü bitirmek istiyorsa FETÖ'nün manevi misyonunu bitirmek zorundadır.
Acı olan ise Erdoğan ve AKP'nin, FETÖ'nün manevi misyonunu da üstlenmiş vaziyette olduklarıdır. FETÖ ile yapılan mücadele, millet için, devlet için yapılan bir mücadele değildir. Güç mücadelesidir, menfaat çatışmasıdır.
Örnek çok. Mesela, 30 Mart yerel seçimleri öncesi meydanlarda Sayın Erdoğan, Gülen'in 1998 yılında Papa II. Jean Paul'la yaptığı görüşmeyi eleştirerek, "Papa'yla da maşallah el ele, kol kola resimleri var" diyordu.
Kasım 2014'te ise Erdoğan, biten tartışmalı Saray'ının açılışına bizzat Papa'yı davet etti. Bin bir methiyeler düzdü.
FETÖ lideri 1998'de, "Pek muhterem Papa cenapları" diye başlayan mektubunu Vatikan'a gönderdi.
16 yıl sonra ise Sayın Erdoğan, 'Kutsiyetpenahları Papa Fransuva' hitabıyla başlayan mektubunu Vatikan'a gönderdi.
Gülen, ülkemizde, Türk Cumhuriyetlerinde ve dünyanın başka bölgelerindeki okullarında, "Yahudi ve Hıristiyanlar da cennete gidecektir, Müslüman olmak için 'la ilahe illallah' demek yeterlidir. Muhammed Resulüllah, demeye gerek yoktur' öğretisini yayarken, ülkemiz Milli Eğitiminde de aynı adımlar atılıyordu.
Bugünkü Yahudilik ve Hıristiyanlığın da, İslâmiyet gibi ilâhî bir din olduğu, (Din Kültürü, 7. sınıf, sahife: 91) Aynı kitap sh. 108'de Noel'in dinî bir bayram olduğu yazıyordu.
2005'te onaylanan 5. sınıf Din Kültürü kitabının 20-21. sahifesinde "Kelime-i Tevhid, Lailâhe illallah'tır" deniyor. (Muhammed Rasûlullah, teyidine yer verilmiyordu.)
Din Kültürü kitaplarına Hz. Musa'nın, Hz. İsa'nın ve Sevgili Peygamberimizin resimleri kondu. (2004)
Bu ders kitaplarındaki kadın resimlerinde hep başlar açıktı (5. sınıf). Zebur, Tevrat ve İncil "Bu kitaplar günümüze kadar ulaşmıştır" deniliyor (6. sınıf Din Kültürü kitabı, sahife: 98).
Anadolu İmam Hatip Liseleri 10. sınıflar için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan "Hadis Öğretim Materyali" kitabının 81. sayfasına yalan bilgiler konuldu.
Siyasi alanda ise Erdoğan ve AKP hükümetleri maddi olduğu gibi inanç bazında da Yahudi ve Hıristiyanlara hizmette FETÖ örgütüne fark atmıştır.
2011 AP toplantısında 'Haçlı seferlerini iki kültürün kaynaşması' olarak tariflendiren Erdoğan diğer hizmetlerini şöyle anlatıyordu;
"Bakınız, biz, Sensinot Meclisi'nin seçtiği kişi, (Lozan) anlaşma gereği T.C vatandaşı olmak zorundadır. Bugün, Türkiye vatandaşı olmamasına rağmen biz buna göz yumuyoruz? Dediler ki 'Sümela Manastırı'nda ayin yapmak istiyoruz.' Geçen yıl ayinlerini yaptılar. (Anlaşma bir yıllığınaydı 5 yıldır yapıyorlar) Van'da Ermeni Ortodoks Kilisesi yıkılıyordu. Kendi paramızla onardık, ibadete açtık."
Ayrıca harabe halindeki yüzlerce kilise tekrar onarıldı. 50 binden fazla kilise ev açıldı. 2 buçuk milyar dolarlık taşınmaz verildi. Papazlarla, hahamlarla iftarlar açıldı. Kur'an'a rağmen "İbrahim'i dinler" kavramı kullanıldı.
Şimdi deniliyor ki, "FETÖ'yü bitireceğiz." Bitiremezsiniz. FETÖ'nün gittiği Haçlı-Mason yolundan dönmedikçe FETÖ'yü bitiremezsiniz. Kendinizi bitirirsiniz, Türk Milletini bitirirsiniz.
Prof. Dr. Haydar Baş, 8. Ehl-i Beyt Sempozyumu'nda yıllardır yaptığı çağrıyı tekrarladı.
"? Senin ben iman ehli olduğuna bir gün umreye giderken şahit oldum. Dön, yanlış yoldasın. Ben, eş başkanım, dediğin zaman ilk defa ikazı yapan bu fakir olmuştur. Sevgili dostum, kardeşim o yollardan sana fayda yok. İman ehlisin ama sen de kim oluyorsun dersen onu da sen bilirsin."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Terörsüz Türkiye’ komisyonu ilk görevini tamamladı / 25.08.2025
- Filistin’den, Erdoğan’a 3 mektup / 24.08.2025
- Adaletin batsın dünya / 23.08.2025
- Gazze’de ‘Şükür Namazı’ ne zaman? / 22.08.2025
- 17 Ağustos’u hepsi unuttu / 20.08.2025
- Hünkar’ın huzurunda büyük terbiyesizlik / 19.08.2025
- Kuran’ı hayatımızdan çıkardık / 18.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomos sessizliği -2- / 17.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomeos sessizliği -1- / 16.08.2025
- Halkın iktidarı zenginlerin medarı iftiharı / 15.08.2025
- Filistin’den, Erdoğan’a 3 mektup / 24.08.2025
- Adaletin batsın dünya / 23.08.2025
- Gazze’de ‘Şükür Namazı’ ne zaman? / 22.08.2025
- 17 Ağustos’u hepsi unuttu / 20.08.2025
- Hünkar’ın huzurunda büyük terbiyesizlik / 19.08.2025
- Kuran’ı hayatımızdan çıkardık / 18.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomos sessizliği -2- / 17.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomeos sessizliği -1- / 16.08.2025
- Halkın iktidarı zenginlerin medarı iftiharı / 15.08.2025