Fıtratı bozulan hakikati anlayamaz

İnsanlık tarihinde hak ve hakikati anlatan seçilmiş insanlar topluluğu az olsa da her zaman olmuştur. Buna rağmen anlamamak için direnen insanlar daha fazla olmuştur. 

İnsanların doğruları anlamaması veya anlamak istememesinin birçok sebebi vardır. Bunların birkaçını sıralayabiliriz. 

Haram; haksız olarak elde edilen kazanca haram demek mümkündür.

Helal; insanın hak ettiği, alın teri ile kazandığı, kimsenin hakkına tecavüz etmeden elde ettiği her türlü kazançtır. Hak ederek elde edilen kazançla beslenen insan doğruları anlama ve idrak etmede zorlanmaz. 

Haksız kazanç elde edenlerin tamamı Allah ve Resulüne savaş ilan ettikleri, karınlarını ateşle doldurdukları için bunların doğruyu anlamaları ve kavramaları beklenemez. 

Nitekim Hz. Hüseyin Kerbelâ'da O'nu ve Ehl-i Beyt'ini öldürmeye gelenlere karşı yaptığı konuşmaların tesirinin olmamasının nedenini karınlarının haramla dolu olduğuna bağlamıştı. 

Haksız kazançla elde edilen her türlü mal, mülk, servet ve rızık haramdır. Haram olması hak edilmediği içindir. Ekmek helâldir, çalarak elde edilmesi ise haramdır. Domuz eti ise helâl para ile bile alınsa haramdır. Çünkü domuzun bizzat kendisi pistir. Buraya gelmişken memleketimizde domuz etinin satışının serbest bırakılmasının tesadüf olmadığını belirtmek isterim. İnsanlara bilerek ya da bilmeyerek yedirilen domuz etinin insanın saf ve temiz duygularını yok ederek fıtratını bozmakta, hak ve hakikati anlamasına engel olmaktadır.

Helal lokma elde etmek için çalışmak ve gayret etmek en büyük ibadettir.

Bir ayeti inkâr etmek, örtmek, gizlemek, görmezlikten gelmek, çirkin görmek, beğenmemek veya kızmak; bunlardan bir tanesi insanda bulunursa onu din dairesinin dışına çıkarır. Dinin dışında kalan; (imanını kaybeden) insanın hak ve hakikati anlaması veya kavraması asla mümkün değildir.

Onun için İngilizler misyonerlerini gönderdikleri Müslüman memleketlerinde Müslümanların öncelikle bir ayete muhalefet etmelerini sağlarlar. Bu sağlandıktan sonra Müslümanların yanlış yapması, haram yemesi veya harama yönelmesi, harama-helâl, helâle-haram demesi daha kolaydır. Sebebi ise iman gitti tılsım bozuldu. Artık doğru ile yanlışı birbirinden ayıran 'Furkan' kalmamıştır. Özetle insan her türlü yanlışı yapmaya müsait hale gelmiştir. Artık şeytan onun en yakın dostudur. Onu yoldan çıkarır ama o onu fark etmez.

Zinanın serbest bırakılması; Allah'ın yaklaşılmasını dahi yasakladığı bir fiilin serbest kalması, serbest bırakanların imanını yok etmekle kalmayıp, nasılsa yasak değil diyerek o yanlışa düşenlerin de günahını yüklenmiş olurlar. Günahlarını yüklenmekle kalmayıp insanların neseplerinin bozulmasına sebep olurlar. 

Nesebi bozulan insanların doğruları anlaması ve kavraması zor belki de imkansızdır.