Moral olarak pek de iyi hissetmeyen iki takımın karşılaşmasında kaybeden taraf olduk.
Hemen dikkatimi çeken bir şeyi yazmak istiyorum. Kuntz futbolculara belli ki bir talimat vermiş.
Buna göre oyun kurmaya kale sahasından kaleci ile başlamak fantezisini talimat olarak vermiş.
Savunmamız ve kalecimiz özellikle ilk yarı boyunca kale sahası içinde paslaşarak oyun kurmaya çalıştılar.
Süper Ligimizde bu hatayı yapan takımlar bunu kalelerinde bol gol görerek bedelini ödemişlerdi. Bu nasıl bir oyun kurma anlayışı ben anlamadım.
Maça iyi başlamıştık ama bu fanteziden dolayı İtalya'yı üzerimize çektik.
Rakibi üzerimize çekmekten başka bir işe yaramayan oyun anlayışı ile rakibi canlandırdık.
Önümüzde örnekler var ama bu örnekleri yeteri kadar çalışmamışız anlaşılan. Sayın Kuntz futbolda böyle bir oyun kurma anlayışı yok.
Bu şekilde rakibi oyuna ortak edip maçın kopmasına neden olmaktan başka bir şeye neden olmazsınız.
Bu maçta dikkatimi çeken bir başka şey de ilk yarının önemli bölümünde üçlü savunmayı oldukça başarılı uygulamamız oldu.
1-0 öne geçtikten sonra tempoyu düşürmek adına oyunu daha geride kabullendiğimiz bölümlerin büyük kısmında rakibi 5-3-2 düzeni ile karşılayarak hem iyi bir taktik disiplin sergiledik hem de İtalya'ya boş alan bırakmadık.
Avrupa Kupası'nda birçok takım top rakibe geçince üçlü savunmayı bu şekilde uyguladılar zira özellikle top rakipteyken topu geri kazanmak için gerçekleştirilen mücadele oyunu savunma açısından savruklaşıp riskli hale getirebiliyor.
Bir de şunu da eklemek gerekir ki böyle maçları bir iki oyuncunun performansı ile kazanmak mümkün görünmüyor.
Ben milli takımda şu son iki maçta Cengiz'i ve İtalya maçında ise ayrıca Enes'in mücadelesini beğendim.
Diğer oyuncular sahada var olsalar da belli bir seviyenin üstüne çıkamadılar. Sadece iki oyuncunuz iyi oynuyorsa bu maçları kazanmak için yeterli değil.
Evet maça istekli ve iyi başladık. Maçın başında golü de bulduk.
Enes'in gol pasını alan Cengiz güzel dripling ile ilerledi ve Donarumma'nın bacak arasından topu filelere gönderdi.
İtalyanlar hemen toparlandılar. 16'da Kerem'in kötü vuruşu auta gitti. Defansta 20'de Mert'in ve 26'da Çağlar'ın çok kritik hamleleri olmasa İtalyanlar golü çok daha önce bulabilirlerdi.
29'da ise Hakan'ın şutu savunmadan döndü. Bu atakta şut pasını veren Cengiz atağı başlatan ise Enes’di.
İlk golü yediğimiz ana kadar maçı düşük tempoda taktik disiplin içinde rakibe boş alan bırakmadan götürüyorduk.
Nitekim yediğimiz ilk gol duran toptan geldi. 35'teki bu golde Altay çıkarabileceği golü önleyemedi.
Hemen 4 dakika sonra ise büyük hata ile topu rakibe attı. Gelişen atakta bir kere daha golü yedik.
İlk yarının sonlarında milli takımımız hareketlendi. İlk yarının son dakikasında Hakan'ın muazzam şutunu Donnarumma kornere çeldi.
İkinci yarı milli takımın oyunu düşük tempoya rağmen savruklaşdı. Özellikle ilk değişikliklerden sonra kimin nerede oynadığı anlaşılmaz hale geldi.
70'te üçüncü golü yedik. Bu devrede de oyunun sonuna doğru hareketlendik.
Nitekim ikinci golü de bulduk. Kornerden gelen topu Çağlar indirdi. Topu önünde bulan Serdar Dursun golü atmakta zorlanmadı. Fakat çabamız üçüncü gol için yetmedi.
Yıllar geçiyor futbolumuz arzu edilen seviyeye gelmiyor. Hâlâ hem taktik disiplini hem de tempoyu birlikte yapamıyoruz.
Futbol artık tempo oyunu oldu. Fakat futbol aynı zamanda bir takım oyunu olması açısından bir düşünce oyunu.
Dolayısıyla tempo ve takım birlikteliği bir arada olmak zorunda. Hem düşünecek hem de hızlı olacaksınız.
Bizim yapamadığımız tam da bu. Biz daha düşük tempoda bile dağılıyoruz.
Dilerim günlük performanslara göre tutum almaktansa bu şekilde oynayabilecek kadroları oluştururuz.
Hemen dikkatimi çeken bir şeyi yazmak istiyorum. Kuntz futbolculara belli ki bir talimat vermiş.
Buna göre oyun kurmaya kale sahasından kaleci ile başlamak fantezisini talimat olarak vermiş.
Savunmamız ve kalecimiz özellikle ilk yarı boyunca kale sahası içinde paslaşarak oyun kurmaya çalıştılar.
Süper Ligimizde bu hatayı yapan takımlar bunu kalelerinde bol gol görerek bedelini ödemişlerdi. Bu nasıl bir oyun kurma anlayışı ben anlamadım.
Maça iyi başlamıştık ama bu fanteziden dolayı İtalya'yı üzerimize çektik.
Rakibi üzerimize çekmekten başka bir işe yaramayan oyun anlayışı ile rakibi canlandırdık.
Önümüzde örnekler var ama bu örnekleri yeteri kadar çalışmamışız anlaşılan. Sayın Kuntz futbolda böyle bir oyun kurma anlayışı yok.
Bu şekilde rakibi oyuna ortak edip maçın kopmasına neden olmaktan başka bir şeye neden olmazsınız.
Bu maçta dikkatimi çeken bir başka şey de ilk yarının önemli bölümünde üçlü savunmayı oldukça başarılı uygulamamız oldu.
1-0 öne geçtikten sonra tempoyu düşürmek adına oyunu daha geride kabullendiğimiz bölümlerin büyük kısmında rakibi 5-3-2 düzeni ile karşılayarak hem iyi bir taktik disiplin sergiledik hem de İtalya'ya boş alan bırakmadık.
Avrupa Kupası'nda birçok takım top rakibe geçince üçlü savunmayı bu şekilde uyguladılar zira özellikle top rakipteyken topu geri kazanmak için gerçekleştirilen mücadele oyunu savunma açısından savruklaşıp riskli hale getirebiliyor.
Bir de şunu da eklemek gerekir ki böyle maçları bir iki oyuncunun performansı ile kazanmak mümkün görünmüyor.
Ben milli takımda şu son iki maçta Cengiz'i ve İtalya maçında ise ayrıca Enes'in mücadelesini beğendim.
Diğer oyuncular sahada var olsalar da belli bir seviyenin üstüne çıkamadılar. Sadece iki oyuncunuz iyi oynuyorsa bu maçları kazanmak için yeterli değil.
Evet maça istekli ve iyi başladık. Maçın başında golü de bulduk.
Enes'in gol pasını alan Cengiz güzel dripling ile ilerledi ve Donarumma'nın bacak arasından topu filelere gönderdi.
İtalyanlar hemen toparlandılar. 16'da Kerem'in kötü vuruşu auta gitti. Defansta 20'de Mert'in ve 26'da Çağlar'ın çok kritik hamleleri olmasa İtalyanlar golü çok daha önce bulabilirlerdi.
29'da ise Hakan'ın şutu savunmadan döndü. Bu atakta şut pasını veren Cengiz atağı başlatan ise Enes’di.
İlk golü yediğimiz ana kadar maçı düşük tempoda taktik disiplin içinde rakibe boş alan bırakmadan götürüyorduk.
Nitekim yediğimiz ilk gol duran toptan geldi. 35'teki bu golde Altay çıkarabileceği golü önleyemedi.
Hemen 4 dakika sonra ise büyük hata ile topu rakibe attı. Gelişen atakta bir kere daha golü yedik.
İlk yarının sonlarında milli takımımız hareketlendi. İlk yarının son dakikasında Hakan'ın muazzam şutunu Donnarumma kornere çeldi.
İkinci yarı milli takımın oyunu düşük tempoya rağmen savruklaşdı. Özellikle ilk değişikliklerden sonra kimin nerede oynadığı anlaşılmaz hale geldi.
70'te üçüncü golü yedik. Bu devrede de oyunun sonuna doğru hareketlendik.
Nitekim ikinci golü de bulduk. Kornerden gelen topu Çağlar indirdi. Topu önünde bulan Serdar Dursun golü atmakta zorlanmadı. Fakat çabamız üçüncü gol için yetmedi.
Yıllar geçiyor futbolumuz arzu edilen seviyeye gelmiyor. Hâlâ hem taktik disiplini hem de tempoyu birlikte yapamıyoruz.
Futbol artık tempo oyunu oldu. Fakat futbol aynı zamanda bir takım oyunu olması açısından bir düşünce oyunu.
Dolayısıyla tempo ve takım birlikteliği bir arada olmak zorunda. Hem düşünecek hem de hızlı olacaksınız.
Bizim yapamadığımız tam da bu. Biz daha düşük tempoda bile dağılıyoruz.
Dilerim günlük performanslara göre tutum almaktansa bu şekilde oynayabilecek kadroları oluştururuz.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Çakmayan kıvılcım / 19.04.2024
- Galatasaray'a rakip yok / 16.04.2024
- Ciddi hatalar var / 15.04.2024
- Tur gitti geldi / 12.04.2024
- Son söz tarihin olacak / 08.04.2024
- Buna futbol denir mi? / 05.04.2024
- Kaleciler sınıfta kaldı / 04.04.2024
- Bu maçı taraftar nasıl izledi? / 03.04.2024
- Dayak yedik / 27.03.2024
- Trabzon'da tatsız gece / 18.03.2024
- Galatasaray'a rakip yok / 16.04.2024
- Ciddi hatalar var / 15.04.2024
- Tur gitti geldi / 12.04.2024
- Son söz tarihin olacak / 08.04.2024
- Buna futbol denir mi? / 05.04.2024
- Kaleciler sınıfta kaldı / 04.04.2024
- Bu maçı taraftar nasıl izledi? / 03.04.2024
- Dayak yedik / 27.03.2024
- Trabzon'da tatsız gece / 18.03.2024