1875'te açıklanan ve bir nevi "iflas" sayılan borçların ödenemeyeceğinin ilanı, gören gözlere işaretlerini göstermişti. 1873 yılında Avrupa'da başlayan Kapitalizm'in ilk krizi ve Anadolu'da ortaya çıkan büyük kıtlık, Osmanlı Devleti'nin Galata Bankerleri yoluyla hesapsızca giriştiği borçlanma yarışını, felaketle sonuçlandırdı: Devlet,1875 yılında iflas ettiğini ve borçları ödeyemeyeceğini ilan etti.
1873-1896 Krizi yol açtığı sonuçlarla kapitalizmin tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul görmektedir. Krizin yarattığı sonuçlar, Almanya, ABD, Fransa ve Rusya gibi ülkelerle 20.yüzyılda "azgelişmiş ülkeler" olarak anılacak olan birincil ürün ihracatçısı ülkeler bakımından da ağır oldu.
İngiltere'de, 1870'lere kadar İlk Sanayi Devrimi'nin teknolojik temeli üzerinde sağlanan güçlü bir atılım ile kömür üretimi, ham pamuk tüketimi ve pik demir üretimi ve gemicilik ve gemi yapımı alanında dünyada hiçbir ülkenin boy ölçüşemeyeceği rakamlara ulaşmış, ulaşılabilen bütün dünya pazarları, başta pamuklu mallar (iplik ve dokuma) olmak üzere İngiliz sınai malları tarafından istila edilmişti. Tüm dünyada İngiliz tüccarlarının ve İngiliz sermayesinin harıl harıl kazanç fırsatları peşinde koştuğu bir dönemde, iş dünyasında, basın ve politika çevrelerinde İngiltere'nin olağanüstü iktisadi performansının kesintiye uğrayabileceği yönünde en küçük bir kuşku yoktu.
Ne var ki 1873 yılında ortaya çıkan ve Almanların "Gruendungskrise" adını verdiği krizle, boom (gelişme) döneminde en çok büyüyen firmalar, aynı ölçüde gerileme içine girdi. Çok sayıda iflas yaşandı. Haddehaneler kapandı. Ağır sanayilerde ve kömür sektöründe bir durgunluk ve gerileme yaşandı. Kriz ilk olarak, Viyana borsasında patlak vermiş, oradan Berlin'e ve New York borsalarına uzanmıştı. Kriz, görünürde ABD'deki demiryolu spekülasyonunun ardından patlak vermişti. Ancak etkisi beklenenden çok daha uzun sürdü. 1873-1896 krizi, gelişmiş kapitalist ülkelerdeki fiyatlardaki uzun süreli gerileme ve buna bağlı olarak kar oranlarında düşüş sorunu olarak ortaya çıkmıştır.
Osmanlı İmparatorluğunun kapitülasyonlardan sonra kaderini etkileyen en önemli anlaşma olan Balta Limanı Ticaret Anlaşması, İngiltere ve daha sonra hemen hemen benzer maddelerle tüm Avrupa Ülkelerine verilmiştir. Bu anlaşma ile yapılan düzenlemeler beraberinde kıtlığı getirmiştir.
Kuraklık nedeniyle güçleşen yaşam şartları, kuraklık sahası içerisinde yer alan halkın, kitleler halinde ve düzensiz bir şekilde göç etmeye başlamasına da neden olmuştur. Kıtlık ortamının neden olduğu açlık ve gıda yetersizliği gibi yaşamı güçleştiren unsurların, ilk önce köyleri etkilediği ve kırsal kesimde bulunan insanları, şehir ve kasaba merkezlerine doğru göç etmeye mecbur bıraktığı belirlenmiştir.
Kıtlık sonucu yaşanan göçler ilk önce şehirlerin köylerinden ya da kasabalarından mevcut şehir merkezlerine doğru yapılmaktaydı. Binlerce insan kıtlıktan kaçmak amacıyla (İstanbul'a kadar) uzak yerlere göç etti. Anadolu'da gittikleri yerlere salgın hastalıkları ve umutsuzlukları taşıyorlar, zahire stokları kişi başı hesaplandığı için bu yerlerde de kıtlığa neden oluyorlardı.
Güvenliğin zedelenmesi, tahıl kıtlığının diğer piyasalarda belirginleşmesi, salgın hastalıklar ve en önemlisi de devletin vatandaşlarına sahip çıkamaması nedeniyle (Bunun en önemli sebebi mültezimlik yapan bankerlerin, ellerindeki buğdayı, yurt dışına satmak istemeleriydi.) kamuoyu nezdinde saygınlığını yitirmesi gibi problemler bu suretle ortaya çıkmıştır.
- ‘Masa da masaymış ha!’ / 11.03.2023
- Reddiye-III / 29.12.2020
- Reddiye-II / 28.12.2020
- ABDAL MUSA SULTAN PEND-NAMESİ / 26.12.2020
- Reddiye-I / 25.12.2020
- Peygamberimiz (s.a.v) okuma yazma biliyordu! / 23.12.2020
- ‘Sınavsız üniversite’ ontolojisi / 18.12.2020
- Haydar Haydar… / 24.04.2020
- Sonuç ve Milli Ekonomi Modeli / 21.04.2020