Başlığı attım ve O'nunla yaşadıklarımı, O'nun yaşattıklarını, O'nunla hayatı nasıl anlatsam diye sayfaya bakıp durdum. Aklıma ilk gelen, bu halimi yansıtan bir şiir oldu. Orhan Veli'den, siz de bilirsiniz:
"Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum."
Hocamı ne kadar övsek azdır! Bunları, inanın tüm kalbimle ve tüm aklımla yazıyorum. Altını çize çize ifade ediyorum: Haydar Hoca, hem akıl planında en mükemmel ve en harikulade bir insan, hem de gönül planında zirvede bir insandı.
Bunları benim söylememle O'nu ancak benim gözümden okuyabilirsiniz. Yoksa ne övenin övgüsünde, ne yerenin yergisinde… O, bize hep "Allah" deyin dedi, ben şahit oğlu şahidim! Şimdi de bize hep söylediği, hatırlattığı, sürekli O'nun rızasının peşinde koşun dediği Rabbinin yanına döndü.
Ben kendi halime ağlıyorum, biz kendi halimize ağlıyoruz. O'nsuz bir hayat düşünmemiştik hiç!
Ben Haydar Baş Hocamı 22 yıl önce Konya'da, üniversitede tanıdım. Benim nasibim biraz ilginç oldu. Düşününce derin, ne kadar şükretsem az diyorum.
Öncelikle üniversite sınavına geç girdim, rahmetli dedemin malı mülkü yerindeydi. Beni okutmak, üniversiteye göndermek istemedi bizimkiler. Ben bir yıl sonra kabiliyetimin kitaplar üzerinde olduğunu iyice keşfedince sınava hazırlanıp girdim.
İkinci tercihim Balıkesir Necati Bey Eğitim Fakültesi Tarih Öğretmenliği idi ve onu kazandım. Bir hafta sonra, sınavda hata olduğu ve tekrar hesaplama yapıldığı ve bazı sonuçların değiştiği duyuruldu. Bana ikinci kez sonuç kağıdı geldi ve ilk tercihim Konya Meram Eğitim Fakültesi Edebiyat Öğretmenliğine yerleştim. Haydar Hocamı da burada tanıdım.
O'nu tanıdığımdan beri, başımı öne eğdiğim hiçbir şey hatırlamam! Dimdik bir hayat yaşadım! Yaşadık!
Mesela FETÖ olayında 1998-99 yılından beri, Haydar Hocam insanımızı uyardı. Bizler de O'nunla beraber insanlarımızı köy köy, ev ev dolaşıp uyardık. Hatta Bergama (İzmir) ve Gediz (Kütahya) ilçe müftülüklerine FETÖ dosyası götürüp bırakmıştım da sağolsun müftülük çalışanları yüzüme bile bakmamıştı!
Fakat gelinen süreç, öyle keskin bir viraja girdi ki herkes savruldu. Biz hariç! Bize, O'nun dediği gibi hiçbir şey olmadı! Hep şükrederim Allah'a, Haydar Hoca kulunu tanımayı ve O'nunla olmayı nasip etti diye. Çünkü gerçek anlamda maddemi de mânâmı da O'na borçluyum…
Haydar Hocam her an'ıyla Hakk'ı yaşadı, Hakk'ı yaşattı! Biz ekonominin gerçeğini, doğrusunu ve hakkını O'nunla öğrendik; insanlık O'nunla öğrendi: "Kaynaklar sınırsız, ihtiyaçlar sınırlı" formülünü. Hep söylerim, insanlık tarihine mühür vurmuştur!
Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün gerçeğini, doğrusunu ve hakkını O'nunla öğrendik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "seyyid" olduğu gerçeğini yazıp haykırmasaydı nerden haberimiz olacaktı?! Osmanlı arşivlerinde güneş gibi apaçık olan bu gerçeği, insanımızdan saklayanların yatacak yeri yok! Bu arşiv belgelerini ben de gördüm, apaçık gördüm! Haydar Hocamı takip ettikçe sevdim, sevdikçe iliğim kemiğim oldu.
Yine Ehl-i Beyt hakkında söyledikleri ve yazdıklarıyla İslam'ın özünü ortaya koymuştur. Kur'an-ı Kerim'de Ahzab suresi 33. ayette, tertemiz olan Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i O'nun sayesinde gerçek anlamda tanıdık! Ne büyük nimet! Ne büyük hazine! Tabii, görenedir görene, köre nedir köre ne?!
Haydar Hocam bize öyle güzel, değerli, paha biçilmez ölçüler verdi ki ne paraya pula, ne makama mevkiye değişilecek şeyler değil! Arayanın bulacağı, bulanın bileceği, bilenin seveceği bir insandı Haydar Hocam! Biz o bahtiyarlığa eriştik şükürler olsun…
- ‘Masa da masaymış ha!’ / 11.03.2023
- Reddiye-III / 29.12.2020
- Reddiye-II / 28.12.2020
- ABDAL MUSA SULTAN PEND-NAMESİ / 26.12.2020
- Reddiye-I / 25.12.2020
- Peygamberimiz (s.a.v) okuma yazma biliyordu! / 23.12.2020
- ‘Sınavsız üniversite’ ontolojisi / 18.12.2020
- Haydar Haydar… / 24.04.2020
- Sonuç ve Milli Ekonomi Modeli / 21.04.2020