Gazze ateşkesi: Ankara'nın ince diplomasisi, İsrail'in tereddütü ve büyük güçlerin hesabı
15.10.2025 00:00:00
Orta Doğu yeniden tarihin eşiğinde.
Mısır, Türkiye, Katar ve ABD'nin imzaladığı Gazze ateşkes planı, sadece savaşın değil, diplomasinin de yönünü değiştirebilecek bir adım.
Fakat bu topraklarda hiçbir barış kolay doğmuyor. Her umut, bir değil birkaç tereddütle birlikte geliyor.
Ateşkes neyi değiştirebilir?
Bu plan, öncelikle Gazze halkına kısa bir nefes alanı açabilir.
Sivil kayıpların durması, insani yardımların ulaştırılması, dünyanın bir nebze vicdanını rahatlatabilir.
Ama asıl önemi, diplomasiyi yeniden sahaya döndürmesi.
Uzun süredir, "Vur, sonra konuş" anlayışıyla ilerleyen bölgede, bu kez "konuşarak çözme" ihtimali yeniden gündemde.
İsrail'in tavrı: Temkinli
İsrail tarafı bu ateşkese, diplomatik bir ifadeyle, soğuk temkinle yaklaşıyor.
Tel Aviv yönetimi, Hamas'ın elindeki rehineler ve güvenlik garantileri konusunda net sonuçlar görmeden uzun vadeli bir barışa girmek istemiyor.
İsrail kamuoyu da bölünmüş durumda: Bir kesim barış isterken, diğer kesim "Terörle müzakere olmaz" çizgisinde.
Bu iç ayrışma, hükümetin manevra alanını daraltıyor.
Ayrıca İsrail yönetimi, Türkiye'nin Hamas'la doğrudan temas kurabilmesini hem bir avantaj hem de risk olarak görüyor.
Çünkü Ankara, Batı'dan farklı olarak Hamas'ı terör örgütü olarak tanımıyor.
Bu durum Türkiye'ye konuşma kapısı kazandırırken, İsrail'de kimi çevrelerde "fazla yumuşak" bulunuyor.
Ankara'nın pozisyonu: Dengeli ve kararlı
Türkiye, bu süreçte hem insani hem diplomatik bir çizgi izliyor.
Ankara'nın yaklaşımı, "Gazze'de kalıcı barış, herkes için güvenlik" formülüne dayanıyor.
Hamas'la diyalog kurabilmesi, Ankara'yı benzersiz bir arabulucu yapıyor; ama bu durum Batı ve İsrail cephesinde zaman zaman tepki doğuruyor.
Buna rağmen Türkiye, bölgesel istikrarın ancak diyalogla sağlanabileceği görüşünde ısrarcı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu süreçteki mesajı net: "Barış, kimsenin kaybı değil, herkesin kazancı olacak."
Rusya'nın hesabı: Zaman ve alan kazanmak
Moskova, Gazze ateşkesini dikkatle izliyor.
Rusya açısından bu süreç, Ukrayna savaşında nefes alma fırsatı anlamına geliyor.
ABD'nin ilgisi Orta Doğu'ya kayarsa, Rusya kendi cephesinde baskıyı azaltabilir.
Ayrıca Moskova, Batı karşısında "alternatif arabulucu" rolünü öne çıkararak diplomatik ağırlığını artırmayı hedefliyor.
Ancak Rusya, İsrail'le ilişkilerini de zedelemek istemiyor.
Bu yüzden sessiz ama dikkatli bir diplomasi yürütüyor.
Kremlin, "Batı'nın tekeli dışındaki barış" söylemini desteklerken, taraflardan birine açıkça yaslanmaktan kaçınıyor.
Çin'in stratejisi: Sessiz güç diplomasisi
Pekin'in yaklaşımı ise klasik: Az konuş, dikkatle izle.
Çin, Gazze'deki krizi "Batı'nın başarısızlıklarının sonucu" olarak görüyor ve bu durumu kendi diplomatik vizyonuna malzeme yapıyor.
Kendini "tarafsız, barış yanlısı güç" olarak sunarak sempati topluyor.
Ancak Çin'in asıl derdi ekonomi.
Enerjiye bağımlı bir ülke olarak, Orta Doğu'daki her çatışma Pekin için doğrudan maliyet anlamına geliyor.
Bu yüzden Çin, gürültü çıkarmadan, istikrardan yana pozisyon almayı tercih ediyor.
Uzun vadede "barışın ekonomik ortağı" olma planını kuruyor.
Türkiye için kazanç ve risk dengesi
Ateşkes planında yer almak, Türkiye'ye önemli bir diplomatik prestij kazandırdı.
Hem Arap dünyasında hem Batı'da "barış kurucu ülke" imajı yeniden güçlendi.
Mısır ve Katar'la aynı masada oturmak, geçmişteki gerginlikleri yumuşattı.
Bu yakınlaşma ileride enerji, ticaret ve güvenlik alanlarında yeni iş birliklerinin önünü açabilir.
Ama riskler hala masada.
Kamuoyunda "Türkiye çözer" beklentisi yüksek. Süreç bozulursa, Ankara'ya fatura kesilme ihtimali var.
ABD'yle yakın durmak kısa vadede fayda sağlasa da İran gibi aktörlerle ilişkilerde gerginlik yaratabilir.
İsrail'in sahada sertleşmesi de Türkiye'nin arabulucu kimliğini zora sokabilir.
Kısacası Türkiye bu tabloda hem oyun kurucu hem denge ustası olması gerek.
Ve bu rol, ince bir diplomatik dikkat gerektiriyor.
Bu planı ne bozar?
Ateşkesi "bozsa bozsa" üç şey bozar:
Güvensizlik, çıkar hesapları ve sahadaki kontrolsüzlük.
Taraflardan biri taahhütlerini yerine getirmezse, en küçük ihlal bile domino etkisi yaratabilir.
Bazı radikal grupların sabotaj girişimleri de sürecin en zayıf halkası.
Bu nedenle ateşkesin kalıcılığı, sadece imzalarla değil, kararlı diplomasiyle sağlanabilir.
Son söz: Dengeyi koruyan kazanır
Gazze'de atılan bu adım, uzun zamandır umutsuzluğa gömülmüş bir coğrafyaya yeni bir umut getirdi.
Ama bu umudun kalıcı olması, duygusallıkla değil, soğukkanlı diplomasiyle mümkün.
Türkiye'nin önünde hassas bir yol var:
Bir yanda Filistin'in sesi olma sorumluluğu, diğer yanda İsrail'le dengeyi koruma gerekliliği.
Ankara bu dengeyi koruyabilirse sadece Gazze'de değil, Orta Doğu'nun tamamında barışın mimarlarından biri olur.
Eğer denge bozulursa, diplomasinin yerini yeniden enkaz ve masumların sessiz çığlığı alır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Gazze ateşkesi: Ankara'nın ince diplomasisi, İsrail'in tereddütü ve büyük güçlerin hesabı / 15.10.2025
- Türkiye'nin dış politikasında denge arayışı: İki kutuplu dünyada akıllı diplomasi / 14.10.2025
- Bolivarcılıktan Nobel'e: Venezuela'nın bitmeyen hesaplaşması / 12.10.2025
- Barışın önündeki en büyük engel: Güvensizlik / 11.10.2025
- Almanya, İsrail ve Filistin arasında ince bir hat üzerinde / 10.10.2025
- Macron'un çöküşü Avrupa'yı neden zayıflatıyor? / 09.10.2025
- Ursula von der Leyen'e yönelik tepkinin anatomisi / 08.10.2025
- Gürcistan'da kimin eli kimin üstünde? / 06.10.2025
- Gazze ve Avrupa analizi / 03.10.2025
- Trump’ın "savaş" çağrısı ve Türkiye için dersler / 02.10.2025
- Türkiye'nin dış politikasında denge arayışı: İki kutuplu dünyada akıllı diplomasi / 14.10.2025
- Bolivarcılıktan Nobel'e: Venezuela'nın bitmeyen hesaplaşması / 12.10.2025
- Barışın önündeki en büyük engel: Güvensizlik / 11.10.2025
- Almanya, İsrail ve Filistin arasında ince bir hat üzerinde / 10.10.2025
- Macron'un çöküşü Avrupa'yı neden zayıflatıyor? / 09.10.2025
- Ursula von der Leyen'e yönelik tepkinin anatomisi / 08.10.2025
- Gürcistan'da kimin eli kimin üstünde? / 06.10.2025
- Gazze ve Avrupa analizi / 03.10.2025
- Trump’ın "savaş" çağrısı ve Türkiye için dersler / 02.10.2025