10-11 Mart 1917'de Bağdat'a, İngilizlerle vuruşan Türk Ordusu, İran'dan gelmekte olan Ali İhsan Paşa Komutasındaki Kolordunun bu muharebelere yetişememesi sonucunda çekilmek zorunda kalır. Çünkü çok az sayıda olan Türk kuvvetlerine yerli halktan hiç yardım gelmemişti. Üstelik dindaşımız olan Araplar İngilizlerle işbirliği içerisinde idi. Yerli Halktan yalnız Kerkük Türkleri ile Erbil Bölgesinin siyasi önderi olan Mahmut Şah'tan yardım gelmiştir. Kökleri İç Asya'dan geldikleri için (Oksızlık Töresi)ne, yani bağımsızlığına çok düşkün olmasından kan, kanı çekmişti. Ama neylersin ki Bağdat'a saldıran İngilizleri askeri gücü yüz binlerin üzerindeydi. Bağdat'ın işgali konusunda İngilizlerin yerli Araplarla işbirliği, onları Türklere karşı daha da yüreklendirdi. 9 Nisan 1917'de Batı Cephesinde İngiliz Kuvvetleri Komutanı Hayg, bir yarma hareketi ile Alman Kuvvetlerini dağıtarak imha etmeyi amaçlar. Ama ağır asker kaybı vererek geri çekilmek zorunda kalır. Fransız Kuvvetleri de 17-18 Nisan tarihlerinde Alman kuvvetleri karşısında yenilerek, İngilizlere karşı yıpratma savaşına geçerler. Bu olay karşısında İngiliz ve Fransız halkında büyük bir umutsuzluk görülür. İngiltere Başbakanı Loyd Corc, halkının mutsuzluğunu gidermek için Mısır Ordusu Komutanı Murrey'e Filistin'deki Türk birliklerine saldırıda bulunması emri verilir. İngilizlerin Refahtaki birlikleri 17 Nisan'da Hindistan ve Irak cephesinden gelen yeni birliklerle asker sayısı elli binlerin üzerine çıkmıştır. Birüssebi-Gazze hattında ki Türk kuvvetlerini asker mevcudu ise 18000 den ancak 30000 asker mevcuduna çıkabilmişti. Yani İngiliz kuvvetlerinin yarısı kadardır diyebiliriz General Murrey, Genel karargâhtan gelen saldırı emri üzerine 17 Nisan 1917 tarihinde Refah'taki İngiliz birliklerine saldırı emri verir. Yapılan vuruşmada Türkler tarihinden gelen savaş kültürüne göre ölümüne saldırarak işi 20 Nisan'da zaferle sonuçlandırır. Bu yenilgi Mısır Ordusu Komutanı General Murrey'e çok ağır gelir. 22 Nisan 1917'de Yeni kuvvetler isteyerek ikinci bir saldırıda bulunmak ister. Londra'dan 25 Nisan 1917 de cevap gelir: Yeni kuvvetler gönderemiyoruz, elindeki mevcut kuvvetlerle çıkabilecek her fırsatı değerlendirerek faydalanıp Türkleri yenmesini Kudüs ve Filistin'in fethini ister. Burada Genel karargâhın çıkacak her fırsattan faydalanmak sözü yerli Arap halkı ile yapılması gereken işbirliğinin ifadesidir. İngiliz siyaseti bu. Müslümanı, Müslüman'a kırdırarak zafere ulaşmak ister. Neden? Yemeyince tabii.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011