Suriye meselesi konusunda batı strateji değiştirmeye başladı. Arap Baharı’nın mimarlarından daha ciddiye aldığı konuda Türkiye, iki yıldır hızla yalnızlaşıyor.
Sınırlarımızdan geçen iki yüz bine yakın sığınmacı, harcanan milyonlarca dolar bir yana, Arap Baharı’nın belki de en acı bilânçosu bizce Türkiye’ye çıkarıldı.
Çünkü, bu zamana kadar özellikle Türki cumhuriyetler ve Türk İslam devletleri için bir model olan Türkiye, büyük bir prestij kaybı yaşıyor.
Öyle ki, ABD’nin BOP projesinde eş başkanlık yapan ülkemiz, Arap Baharı’nda da en ön safta İsrail menfaatine, ABD adına hareket ediyor.
Ancak, gelen haberlere göre Birleşik Devletler Türkiyesiz bir Suriye siyasetine karar verdi.
Londra’da yayınlanan İlaf gazetesinin haberine göre, Suriyeli muhalifler ile Esad arasında diyalog başlatılması çağrısı yapıldı.
Bunca zamandır, Libya’daki silahların muhaliflere gitmesi için ülkemizi kullandıran bizler, muhaliflere sınırlarımızı açmış ve meşru Esad hükümetine karşı, illegal güçleri sonuna kadar desteklemiştik.
Ancak uluslararası güçler, Esad’ı artık muhatap almaya karar verdiler.
Üstelik bu diyalog çağrısı, Katar’dan geldi. Malum Katar, ABD’ye ram olması ile bilinen bir ülke.
Yine ABD ile Rusya’nın, Suriye konusunda farkı bir yol izlemek konusunda anlaştığı da konuşuluyor.
Anlaşılan o ki, Türkiye Katar kadar olamadı. İzlediği yanlı dış politika zerre fayda vermediği gibi, ABD’nin bölge hesapları için sessizce devreden çıkarılıyor.
Ülkemiz için aynı sessiz karar verişlerin farklı örnekleri de defaatle yaşanmıştır.
Bugün Türk hukuk sistemi dahi ABD’li Büyükelçi tarafından eleştirilebilmekte ise, Türkiye’deki olaylara kimlerin yön verdiğini iyi düşünmek gerekir.
Olayların patlak verdiği zamandan itibaren, Türkiye’nin izlediği dış politikanın yanlışlarını dile getiriyoruz. Devleti ve milleti ile bir bütün olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin gelinen noktada, çıkabilecek bir Suriye-Türkiye savaşında parçalanmanın eşiğine gelebileceğini ifade ediyoruz.
Farklı yönlerden gelişmeler hakikaten de ülkemizi bu noktaya itmektedir. Türk siyasetinin ise gerçekleri görmeye başlamasını diliyoruz.
Sınırlarımızdan geçen iki yüz bine yakın sığınmacı, harcanan milyonlarca dolar bir yana, Arap Baharı’nın belki de en acı bilânçosu bizce Türkiye’ye çıkarıldı.
Çünkü, bu zamana kadar özellikle Türki cumhuriyetler ve Türk İslam devletleri için bir model olan Türkiye, büyük bir prestij kaybı yaşıyor.
Öyle ki, ABD’nin BOP projesinde eş başkanlık yapan ülkemiz, Arap Baharı’nda da en ön safta İsrail menfaatine, ABD adına hareket ediyor.
Ancak, gelen haberlere göre Birleşik Devletler Türkiyesiz bir Suriye siyasetine karar verdi.
Londra’da yayınlanan İlaf gazetesinin haberine göre, Suriyeli muhalifler ile Esad arasında diyalog başlatılması çağrısı yapıldı.
Bunca zamandır, Libya’daki silahların muhaliflere gitmesi için ülkemizi kullandıran bizler, muhaliflere sınırlarımızı açmış ve meşru Esad hükümetine karşı, illegal güçleri sonuna kadar desteklemiştik.
Ancak uluslararası güçler, Esad’ı artık muhatap almaya karar verdiler.
Üstelik bu diyalog çağrısı, Katar’dan geldi. Malum Katar, ABD’ye ram olması ile bilinen bir ülke.
Yine ABD ile Rusya’nın, Suriye konusunda farkı bir yol izlemek konusunda anlaştığı da konuşuluyor.
Anlaşılan o ki, Türkiye Katar kadar olamadı. İzlediği yanlı dış politika zerre fayda vermediği gibi, ABD’nin bölge hesapları için sessizce devreden çıkarılıyor.
Ülkemiz için aynı sessiz karar verişlerin farklı örnekleri de defaatle yaşanmıştır.
Bugün Türk hukuk sistemi dahi ABD’li Büyükelçi tarafından eleştirilebilmekte ise, Türkiye’deki olaylara kimlerin yön verdiğini iyi düşünmek gerekir.
Olayların patlak verdiği zamandan itibaren, Türkiye’nin izlediği dış politikanın yanlışlarını dile getiriyoruz. Devleti ve milleti ile bir bütün olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin gelinen noktada, çıkabilecek bir Suriye-Türkiye savaşında parçalanmanın eşiğine gelebileceğini ifade ediyoruz.
Farklı yönlerden gelişmeler hakikaten de ülkemizi bu noktaya itmektedir. Türk siyasetinin ise gerçekleri görmeye başlamasını diliyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018