Gelenler

Bugün e-posta ile bana ulaşanları sizinle paylaşayım.İ.H. Mumcuoğlu bulup göndermiş.İsimler önemli değil"Annenin ölümü, kalıbın kırılması demektir, artık ikinci bir şansınız kalmamıştır, gerçekten 'tek parça' haline geliverirsiniz. İmzalanmış, numaralanmış tek parça. Ve nihayet, oynadığınızın kendi hayatınız olduğunu, her karalamanın, pişmanlığın, düzeltmenin bu eseri bozan bir çizik olduğunu, gelecek bir hayatta temize çekme ümidinizin kalmadığını, eritip bir daha kalıba dökemeyeceğinizi, çünkü ana kalıbın kırıldığını idrak edersiniz birden. Artık orijinal eser sizsiniz..." Bir Türk işadamının "sevgisine yeteri kadar karşılık veremediği" annesinin ardından yaktığı ağıt, bana Fransız yazar Jean Rouard'ın bu sözlerini hatırlattı. Çin'de yaşayan Türk işadamı Mehmet Narin'in anacığının ardından, 31 Mart'ta Hürriyet'e verdiği ilan şöyleydi: Sevgili Dostlar! Dün annemi yoğun bakımda makinelerle nefes alırken gördüm. Tüm anneler gibi, beni en küçük evladı olduğum için farklı severdi. Ve ben onun hayırlı bir evladı idim. O hep "Allah herkese Memedim gibi gibi hayırlı evlat nasip etsin" diye dua ederdi. Annemin yanı başındaki odamdan ayrıldığımda henüz 20 yaşında idim, eğitimim için İngiltere'ye yola çıkmıştım. Gitmemi hiç istemedi, eğitime karşı olduğunu zannettim. Dönüşümde evliliğim söz konusu olduğunda birlikte oturmamıza niyetlendi, yaşamıma müdahale zannettim. İş hayatıma İstanbul'da devam etmeye karar verdim, başarılı olmamı istemiyor zannettim. Önceleri yılda dört kez, sonraları yılda birkaç kez ziyaretlerimle mutlu oluyor zannettim. Meğerse tek istediği evladını içine sindirerek sevmek ve onunla olabildiğince birlikte olabilmekmiş. Hayatının son yedi bin gününde toplam yüz gün, bilemediniz yüz elli gün beni görebildi. En son mutluluğu ise telefonda sesimi duymaktı. Pazar günleri onun için çok önemli imiş. Çünkü o günü benim sesimi duymaya ayırmış. "Siz yerinizde, yuvanızda mutlu olun, Allah sesinizi kulağımdan eksik etmesin yeter" derdi. Ben onun hayırlı bir evladıymışım. Ve onun ifadesiyle "Allah herkese Mehmet'im gibi hayırlı evlat nasip etsin"miş. Ne dersiniz? Annem haklı mı? Annelerimiz doğru mu söylüyorlar? Not: Maalesef Cumartesi günü onu kaybettim ve dün öğle namazını müteakip Adana Buruk Mezarlığı'nda ebedi yolculuğuna uğurladıkAzrailDr. Abbas Kermalli gönderdi. Kadının biri 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor. Ameliyat masasındayken ölüme yakın birden bir hayal görüyor. Azrail'i görüyor ve soruyor:"Benim saatim geldi mi?" Azrail cevap veriyor: "Hayır senin daha 43 sene 2 ay 8 günün var."Narkozdan uyandığında estetik yaptırmaya karar veriyor. Kısacası "Yeniden doğmuş gibi..." Daha uzun bir süre yaşayacağını bildiği için şimdi o kadar ameliyatın değdiğini düşünüyor. Son ameliyattan sonra hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor. Karşıdan karşıya tam geçerken ambulans çarpıyor ve ölüyor. Cennette Azrail'e soruyor: "40 seneden fazla yaşayacağımı sanıyordum? Neden o zaman bana o ambulansın çarpmasını sağlayıp beni öldürttün?"  Azrail cevap veriyor: "KIZ BEN SENİ TANIMADIM"Anlayana sivrisinek saz da.."Doğu'da bir numaralı devlettiniz, Batı'da son numarala olmayı tercih ettiniz."(Beyrut Safir Gazetesi Sahibi Talal Selman'dan Milliyet Gazetesi Yazarı Can Dündar'a) Fidye tutarıEmre Aksa'dan geldi.Amerika'da adamın biri işine giderken birden anormal bir trafiğin içine düşer, ama trafik bir milimetre bile kıpırdamamaktadır. Bir süre sonra arabasının yan camına birisinin tıkladığını görür ve camını açar.-Ne var, ne olmuş acaba?-Teröristler Bush'u yakaladılar... Eğer 1 milyar dolar verilmezse, üstüne benzin döküp yakacaklarmış.-Haa şimdi anladım bu trafiği...-Ya işte onun için, herkesten biraz yardım topluyoruz.-İnsanlar ne kadar veriyor ortalama olarak?-Valla yaklaşık olarak 5'er litre...!!Bizde böyleBöylesi parlak ve sakıncalı fikirler kimin aklına gelir bizden başka?Bir arkadaş, alkollü araç kullanırken trafik kontrolüne yakalanan bir kişinin kurtulmak için bulduğu yolu anlattı. Bu kişi alkollü olarak Boğaz'dan kente dönerken, galiba Beylerbeyi'nde trafik ekipleri tarafından alkol kontrolü için araç kuyruğuna sokulmuş. Sırasının gelmesini beklemeden motoru stop edip inmiş, arka koltuğa geçmiş. Derken öndeki araç gitmiş.Trafik polisi gelip, arka koltukta oturan bizimkine: -"Beyefendi, şoförünüz nerede? Aracınızı ilerletin" demiş.Bizimki de şaşkın ve üzgün bir ifade ile cevap vermiş:-"Memur bey, ben de şaşkınım. Siz bizi alkol kontrolü kuyruğuna sokunca, benim şoför aracı bırakıp kaçtı. Demek alkollüymüş."Trafik polisi şaşırmış.-"Siz geçin direksiyona. Aracınız yolu tıkıyor" demiş.Bizimki:-"Olmaz, ben alkollüyüm. Araç kullanamam" diye direnince, polis:-"Ziyan yok. Bu defalık görmezden geliriz" diye zorlamış. Zorla direksiyon başına geçirmişler.Trafiği açtığı için teşekkür de etmişler.BasındanŞehitler yolumuzu aydınlatıyor. (medya)İyi de niye ikide bir şaşırıp AB yoluna sapıyorsunuz öyleyse?!*Demokratik seçim nasıl olur?ABD'nin onay verdiği her seçim demokratiktir, aksi olursa 'mok'ratik olur.*Miloseviç'i 80 bin kişi uğurladı. (medya)Siz asıl onu karşılayacak olan yüz binlerce masum maktulü düşünün.*Başbakan: Bu vatan ucuz değil. (medya)Anlamı ne sözün? "En fazla parayı bastıran alır" mı demek?*Sahi!Ekonomik refahına ve millî gelirine hayran kaldığımız AB ülkelerinde millet niye sokakta?