Geçmişte "Sistemin Kurbanları" isimli bir makale yazmıştım. Hatta yazdığım kitabın adını da bu makaleden esinlenerek "Sistemin Kurbanları" koydum. Burada savunduğum temel konu ekonomik yapılanmada uygulanan yaptırımdır. Türkiye, 24 Ocak 1980 kararları ile karma ekonomiden global ekonomiye geçmiştir. Bu sistemde devlet pasif, özel kuruluşlar daha aktiftir.
Aslında devletin ekonomik politikalarının en önemli hedeflerinden birisi de gelir dağılımının adil olmasıdır. Bireylerin gelirleri arasındaki farkı mümkün olduğu kadar en aza indirmektir.
Gelir dağılımındaki uyum, beraberinde sosyal adaleti de getirir. Onun için ekonomide büyüme, adaletli dağılım olursa güzeldir. Aksi halde ulusal gelir artmış olsa bile bu olumluluk, belirli mutlu azınlığın elinde toplanmışsa ben buna büyüme diyemiyorum. Daha doğrusu dengeli büyüme demekte zorlanıyorum.
Dolar almış başını gidiyor, faizler beklenmedik düzeye ulaştı. Bu yapı pazarın büyümesini önlemiştir. Dolayısıyla tüketim azalmış ve üretim de Pazar bulamaz duruma gelmiştir. Tüketimin azalmasındaki temel koşul elbette ki gelir dağılımının dengesizliğidir.
Bugün en temel gereksinimlerini alamaz duruma düşen dar gelirli insanların devlet tarafından desteklenmesi gerekir. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi sistem, dar gelirliden yana değildir.
Bu ekonomi modelinde iktidarda hangi parti olursa olsun kapitalizmin çirkin yüzünü topluma gösterecektir. Bu oluşum, kaçınılmaz sonuçtur. Sisteme rağmen İktidarların dar gelirli insanları desteklemesi demek tüketim artışını artıracak ve üreticiler de elde ettiği kazançtan mutlu olacaklardır.
Tarihin akışına baktığımızda hiçbir dönemde ve sistemde gelir dağılımında eşitlik olmamıştır. Ancak gelir düzeyi yüksek vatandaşların yanında ona az da olsa yaklaşan sistemler de insanlık tarihinde yaşanmıştır. Bu insanlık tarihinin bir gerçeğidir. Bizim üzerinde durduğumuz gelir dağılımdaki aşırı dengesizliklerin toplumsal dokuyu bozduğudur.
Ülkemizde 38 yıldır uygulanan global ekonomi modeli ile açlık sınırında veya altında yaşayan insanlarla şatafatlı tüketim çılgınlığı içinde olan bireylerin iç içe yaşadığı çarpık bir toplumu oluşturmuştur.
Sabit gelirli veya dar gelirli insanlarla 'pazar ekonomisi' barışık değildir. Toplumun geniş kesiminde gıda, giyim, konut, sağlık, ulaşım, eğitim gibi temel gereksinimlerin gelir dağılımındaki dengesizlik nedeniyle insanın temel hakkı olan sağlıklı yaşamı, olumsuzluğa itmektedir.
Dağılım ve dengesizlik bizim ülkemizde olumsuz da başka ülkelerde farklı mı? Evet, başka ülkelerde de durum pek övünülecek düzeyde değildir
Küreselleşme adı altında gelişmiş ülkeler, değişik para oyunları ile az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarını ve gelirlerini sömürmeye devam etmektedirler. Çünkü sistem, "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" ilkesini benimsemiştir. Bu ekonomik yapı devlet kontrolünü azaltmış ve dengesiz kazanç ön plana çıkmıştır.
Sisteme göre devlet; güvenlik, asayiş, altyapı yatırımlarıyla uğraşmalı, ekonomiye ve ticarete karışmamalıdır. Devlete biçilen bu giysi, beraberinde kamu harcamalarını artırmış ve kaynak için yüksek faizlerle borç para almak zorunda kalınmıştır. Şu anda ülkemizin durumu bu!
Başta da belirttiğim gibi bu olumsuz yaklaşım yönetimlerden değil sistemden kaynaklanmaktadır.
Umarım sonumuz güzel olur.
Aslında devletin ekonomik politikalarının en önemli hedeflerinden birisi de gelir dağılımının adil olmasıdır. Bireylerin gelirleri arasındaki farkı mümkün olduğu kadar en aza indirmektir.
Gelir dağılımındaki uyum, beraberinde sosyal adaleti de getirir. Onun için ekonomide büyüme, adaletli dağılım olursa güzeldir. Aksi halde ulusal gelir artmış olsa bile bu olumluluk, belirli mutlu azınlığın elinde toplanmışsa ben buna büyüme diyemiyorum. Daha doğrusu dengeli büyüme demekte zorlanıyorum.
Dolar almış başını gidiyor, faizler beklenmedik düzeye ulaştı. Bu yapı pazarın büyümesini önlemiştir. Dolayısıyla tüketim azalmış ve üretim de Pazar bulamaz duruma gelmiştir. Tüketimin azalmasındaki temel koşul elbette ki gelir dağılımının dengesizliğidir.
Bugün en temel gereksinimlerini alamaz duruma düşen dar gelirli insanların devlet tarafından desteklenmesi gerekir. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi sistem, dar gelirliden yana değildir.
Bu ekonomi modelinde iktidarda hangi parti olursa olsun kapitalizmin çirkin yüzünü topluma gösterecektir. Bu oluşum, kaçınılmaz sonuçtur. Sisteme rağmen İktidarların dar gelirli insanları desteklemesi demek tüketim artışını artıracak ve üreticiler de elde ettiği kazançtan mutlu olacaklardır.
Tarihin akışına baktığımızda hiçbir dönemde ve sistemde gelir dağılımında eşitlik olmamıştır. Ancak gelir düzeyi yüksek vatandaşların yanında ona az da olsa yaklaşan sistemler de insanlık tarihinde yaşanmıştır. Bu insanlık tarihinin bir gerçeğidir. Bizim üzerinde durduğumuz gelir dağılımdaki aşırı dengesizliklerin toplumsal dokuyu bozduğudur.
Ülkemizde 38 yıldır uygulanan global ekonomi modeli ile açlık sınırında veya altında yaşayan insanlarla şatafatlı tüketim çılgınlığı içinde olan bireylerin iç içe yaşadığı çarpık bir toplumu oluşturmuştur.
Sabit gelirli veya dar gelirli insanlarla 'pazar ekonomisi' barışık değildir. Toplumun geniş kesiminde gıda, giyim, konut, sağlık, ulaşım, eğitim gibi temel gereksinimlerin gelir dağılımındaki dengesizlik nedeniyle insanın temel hakkı olan sağlıklı yaşamı, olumsuzluğa itmektedir.
Dağılım ve dengesizlik bizim ülkemizde olumsuz da başka ülkelerde farklı mı? Evet, başka ülkelerde de durum pek övünülecek düzeyde değildir
Küreselleşme adı altında gelişmiş ülkeler, değişik para oyunları ile az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarını ve gelirlerini sömürmeye devam etmektedirler. Çünkü sistem, "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" ilkesini benimsemiştir. Bu ekonomik yapı devlet kontrolünü azaltmış ve dengesiz kazanç ön plana çıkmıştır.
Sisteme göre devlet; güvenlik, asayiş, altyapı yatırımlarıyla uğraşmalı, ekonomiye ve ticarete karışmamalıdır. Devlete biçilen bu giysi, beraberinde kamu harcamalarını artırmış ve kaynak için yüksek faizlerle borç para almak zorunda kalınmıştır. Şu anda ülkemizin durumu bu!
Başta da belirttiğim gibi bu olumsuz yaklaşım yönetimlerden değil sistemden kaynaklanmaktadır.
Umarım sonumuz güzel olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023