Gençlerimizin hal ve hareketlerinden dün bahsetmiştim. Bugün kaldığımız yerden devam edelim.
Yaptığı her şeyi kendine hak olarak gören bir anlayış çok tehlikelidir. Bunun yanı sıra da üzerine hiçbir sorumluluk almayan, almak istemeyen bir nesil var karşımızda. Bu öyle bir duruma geldi ki, çocukların ödevlerini bile evde ebeveynler yapar hale geldi. Ödevini yapmayan öğrencinin yerine hemen anne-baba devreye giriyor ve günü kurtarıyor.
Peki ya geleceği!
Bu noktada biraz da ebeveyn hususuna değinmekte fayda var. Çünkü hepimizin sürekli eleştirdiği, 'gençlik nereye gidiyor' gibi serzenişlerde bulunduğumuz gençlerimiz gökten zembille inmedi ya…
Eğer ortada hoş olmayan durumlar varsa bunda payı olan belki de birinci derecede anne ve babalar değil midir?
Çocuk özellikle lise yaşlarına kadar aldığı eğitim ve karakter gelişiminin önemli bir kısmını ailede alır. Durum böyle olduğuna göre görevin büyüğü de anne–babalara düşer.
Ancak gelin görün ki ebeveynlerin de durumu hiç iç açıcı değil. Çocuğuna gereken eğitimi vermesi ve onlara örnek olması gereken ebeveynlerde birçok konuda son derece yetersiz.
O halde burada sorunun biraz daha büyüdüğünü görmek için çok zorlanmıyoruz.
Çok uzun yıllar önce Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın yaptığı analizde 'Baştankara hürriyet anlayışı' ve 'Mesuliyetsizlik hastalığı' tespitlerinde bulunmuştu.
Bu tespitler o kadar önemli ki, söylendiği ve yazıldığı ilk zamanlarda bu tespitlere kulak verilseydi, gereği yapılsaydı bugün bu sorunları konuşmuyor olacaktık.
Her istediğini yapmayı alışkanlık haline getiren insanlara dikkat ederseniz, ne kendine ne de topluma faydalı hiçbir şey ortaya koyamaz. Çünkü o kendi nefsi arzularının peşinde gider ve başkaları onun için hiçbir şey ifade etmez.
Hayata bakışı bu şekilde olan bir kişinin üzerine herhangi bir mesuliyet, sorumluluk alması, bundan dolayı da çeşitli zorluklara katlanması beklenemez.
Ne yazık ki gençlerimiz, geçen zaman içinde hızla çıkmaz sokağa sürüklenmiştir. Geleceğimizin teminatı olması gereken nesillerimiz sürüklendiği bu yolda sağa sola çarparak, başına çok büyük sıkıntılar gelerek bir ömür sürmekte, hayata küsmekte ve sonu kötü bitecek çok çeşitli maceralara girmekte.
O halde yapılması gereken nedir?
Yapılması gereken yalnızca gençleri sıkıntılardan kurtarmaya çalışmak değil, topyekûn bütün milleti kuşatan çözümler üretmektir. İnsanın doğal ihtiyacı olan, milletimizi millet yapan değerleriyle buluşturmak ve sıkı sıkıya bu değerlere sarılacak insanı eğitmek, yetiştirmek şarttır.
Sayın Baş'ın mükemmel ifadesiyle; 'insanımızı Hak adına kendi yararına' kazanmalıyız. Bütün kurum ve kuruluşlarımızla seferberlik ilan edilmeli ve insanımızın gönlüne girmeliyiz.
Gençlerin önüne müşahhas örnekler koymalı, eğitim anlayışımızı buna göre düzenlemeli, insan eğitimini yap-boz tahtasına çevirmekten vazgeçmeliyiz.
İnsanı merkeze koyan bir anlayışla hareket etmeli, madden ve manen toplumun, özellikle de gençlerimizin ihtiyaçlarını karşılamalıyız.
Gelecekten umudunu yitirmiş evlatlarımıza, bu umudu yeniden verebilmeli, iş ve aş sorununu çözmeliyiz.
Bu zor değildir. Nasıl yapılacağı açık ve net ortadadır. Çözüm bir adım uzağımızdadır.
Bizim köklü bir medeniyetimiz vardır ve bugün de nasıl bu sıkıntılardan çıkacağımızın yollarını, formüllerini tek tek bize anlatan çok kıymetli büyüğümüz Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız bu sorunların çözüm adresidir.
Kendisi ile barışık, toplum ile barışık, Rabbi ile barışık insanlar yetiştirmek hepimizin vazifesidir.
- Atatürk olmasaydı! / 22.09.2023
- Dikkat! Konu Anayasa / 15.09.2023
- Sohbet ‘spaces’ odası izlenimleri / 08.09.2023
- Hatırlıyor musunuz? / 01.09.2023
- Haydar Baş olmak / 14.04.2023
- Kitap, ama hangi kitap? / 15.01.2022
- Bırakın gençler konuşsun… / 08.01.2022
- Gözlerdeki ışıltı / 01.01.2022
- Eserinizle gurur duyabiliyor musunuz? / 29.11.2021