Gençliğin önünde bir model olmalıdır
Eğitilen her genç bir model bulmak ister. Bu model nedir? O milletin kimliğini taşıyan, ona baktığınız zaman "bu filan millettendir" dedirten modeldir
25.03.2021 00:42:00





Eğitilen her genç bir model bulmak ister. Bu model nedir? O milletin kimliğini taşıyan, ona baktığınız zaman "bu filan millettendir" dedirten modeldir.
Her milletin de kendine mahsus böyle bir modeli vardır. İngiliz bir Avrupalı olmasına rağmen bir İngiliz gencini bir Almandan çok rahat ayırabilirsiniz. Bir Fransız Avrupalı olmasına rağmen onu Almandan çok rahat ayırabilirsiniz.
Çünkü eğitiminde, Alman, ona kendi kuralları ile bir karakter kazandırıyor. Fransız, kendi kuralları ile ona bir karakter kazandırıyor. Bir şahsiyet tekemmül ediyor.
Yani Batıda dinleri bir olmasına rağmen kişilikleri ayrı ayrı ortaya çıkan bu insanların elbette bir bildiği vardır. O da. milletin ve devletin bekası için olması gereken karakterdir, şahsiyet modelidir.

Herkes için lüzumlu olan bu karakter bizim için lüzumsuzdur dersek çok yanlış olur. Bizim için de böyle bir karakterin, bir şahsiyetin olgunlaşması ve de bunu gençliğimize takdim etmemiz, tanıtmamız şarttır.
Çok uzun zamandan beri devam eden bir yanlış eğitim uygulamamızın sonucu olarak, gençliğimiz tahsil çağında bir başka milleti taklit eder hale gelmiştir.
Yetişen insan, yetişen nesil, kendi benliğine ait olanı kabul etmiyor veya hiç tanımıyor. Bir başka millete, devlete ait olan bir karakteri örnek olarak önüne koyuyor.
Bu sefer de, okuyup yazma çağını bitiren, yüksek tahsilini tamamlayan insanımızın önündeki en büyük idealin, hedefin, başka bir ülkeye gidip oranın bir vatandaşı olmak olduğunu görüyoruz.

Bu da bizim kendi bünyemizde olması gereken değerlerimizi, teknik değerlerimizi, kültür değerlerimizi maalesef elimizden kaçırmamıza sebep oluyor. Özbeöz bu milletin evladı olmasına rağmen adam, "Ben filan ülkeye gideceğim" diyor. "Orada okuyacağım, oraya yerleşeceğim" diyor.
Niye? Çünkü zamanında sen buna kendi ülkeni tanıtamamışsın. Kendi ülkenin insanını kabul ettirememişsin. "Kendi ülkenin bireyi budur. Böyle olmalıdır" diye bir düşünce halinde gönlüne, kalbine bunu koyamamışsın. İşte bu boşluktan dolayı da o olması gereken insanımız olamıyor.
Problemlerin kaynağı gençlik değil uygulanan yanlış eğitim anlayışıdır

Dünyanın hiçbir ülkesinde bizim gençliğimiz kadar birbirine düşman kendi aralarında savaşan, bir türlü barışamayan ikinci bir gençlik örneği gösterilemez.
Zannetmeyin ki bu problem gençlikten kaynaklanıyor. Bu durum, gençliği bu hale getirenlerden, gençlerin önüne bir örnek koymayan eğitim anlayışınızdan, uyguladığımız yanlış eğitim programlarımızdan, projelerimizden kaynaklanıyor.
Yani asıl suçlu, gençliğin işlediği suçlara meyletmesinin asıl failleri, bu gençliği yetiştirmekle mükellef olanlardır. Bu, bir yerde anadır, bir yerde babadır, okul idaresinin tamamıdır, bir noktada siyasettir, bir noktada maarif düzenidir...
Bu hakikati yakaladığımızda görürüz ki, işlenen bütün bu suçlar içerisinde gençliğimizin katkısı milyarda birdir. Asıl suçlular onları böyle başıboş noktaya getirenlerdir.
Peki, bundan kurtuluşun yolu nedir?

Türk Eğitimi'nde örnek alınması gereken bir insan modelinin ortaya konulması lazımdır. Zaten bu, bizim tarihimizde vardır. Medeniyet bakımından dünyada hiçbir millet bizim kadar medeni değildir.
Bunu gururla ve de aşkla eğitim dünyamıza taşıyacak, insanımıza takdim edeceğiz. "Bizim anamız budur" diye bir ana modeli, "babamız budur" diye bir baba modeli, "bizim komşumuz budur" diye bir komşu modeli, "bizim arkadaşımız budur" diye bir arkadaş modeli ortaya koyacağız.
Kısaca böyle modelleri gençliğimizin gündemine taşıdığımız zaman göreceğiz ki o zaman insanımız ve özellikle de gencimiz, bizim milletimizin örneklerinden başkasını tercih etmeyecek, bu zillet durumuna da hiçbir zaman düşmeyecektir." (Prof. Dr. Haydar Baş, Niçin Türkiye eserinden) H; AknAydn
Her milletin de kendine mahsus böyle bir modeli vardır. İngiliz bir Avrupalı olmasına rağmen bir İngiliz gencini bir Almandan çok rahat ayırabilirsiniz. Bir Fransız Avrupalı olmasına rağmen onu Almandan çok rahat ayırabilirsiniz.
Çünkü eğitiminde, Alman, ona kendi kuralları ile bir karakter kazandırıyor. Fransız, kendi kuralları ile ona bir karakter kazandırıyor. Bir şahsiyet tekemmül ediyor.
Yani Batıda dinleri bir olmasına rağmen kişilikleri ayrı ayrı ortaya çıkan bu insanların elbette bir bildiği vardır. O da. milletin ve devletin bekası için olması gereken karakterdir, şahsiyet modelidir.

Herkes için lüzumlu olan bu karakter bizim için lüzumsuzdur dersek çok yanlış olur. Bizim için de böyle bir karakterin, bir şahsiyetin olgunlaşması ve de bunu gençliğimize takdim etmemiz, tanıtmamız şarttır.
Çok uzun zamandan beri devam eden bir yanlış eğitim uygulamamızın sonucu olarak, gençliğimiz tahsil çağında bir başka milleti taklit eder hale gelmiştir.
Yetişen insan, yetişen nesil, kendi benliğine ait olanı kabul etmiyor veya hiç tanımıyor. Bir başka millete, devlete ait olan bir karakteri örnek olarak önüne koyuyor.
Bu sefer de, okuyup yazma çağını bitiren, yüksek tahsilini tamamlayan insanımızın önündeki en büyük idealin, hedefin, başka bir ülkeye gidip oranın bir vatandaşı olmak olduğunu görüyoruz.

Bu da bizim kendi bünyemizde olması gereken değerlerimizi, teknik değerlerimizi, kültür değerlerimizi maalesef elimizden kaçırmamıza sebep oluyor. Özbeöz bu milletin evladı olmasına rağmen adam, "Ben filan ülkeye gideceğim" diyor. "Orada okuyacağım, oraya yerleşeceğim" diyor.
Niye? Çünkü zamanında sen buna kendi ülkeni tanıtamamışsın. Kendi ülkenin insanını kabul ettirememişsin. "Kendi ülkenin bireyi budur. Böyle olmalıdır" diye bir düşünce halinde gönlüne, kalbine bunu koyamamışsın. İşte bu boşluktan dolayı da o olması gereken insanımız olamıyor.
Problemlerin kaynağı gençlik değil uygulanan yanlış eğitim anlayışıdır

Dünyanın hiçbir ülkesinde bizim gençliğimiz kadar birbirine düşman kendi aralarında savaşan, bir türlü barışamayan ikinci bir gençlik örneği gösterilemez.
Zannetmeyin ki bu problem gençlikten kaynaklanıyor. Bu durum, gençliği bu hale getirenlerden, gençlerin önüne bir örnek koymayan eğitim anlayışınızdan, uyguladığımız yanlış eğitim programlarımızdan, projelerimizden kaynaklanıyor.
Yani asıl suçlu, gençliğin işlediği suçlara meyletmesinin asıl failleri, bu gençliği yetiştirmekle mükellef olanlardır. Bu, bir yerde anadır, bir yerde babadır, okul idaresinin tamamıdır, bir noktada siyasettir, bir noktada maarif düzenidir...
Bu hakikati yakaladığımızda görürüz ki, işlenen bütün bu suçlar içerisinde gençliğimizin katkısı milyarda birdir. Asıl suçlular onları böyle başıboş noktaya getirenlerdir.
Peki, bundan kurtuluşun yolu nedir?

Türk Eğitimi'nde örnek alınması gereken bir insan modelinin ortaya konulması lazımdır. Zaten bu, bizim tarihimizde vardır. Medeniyet bakımından dünyada hiçbir millet bizim kadar medeni değildir.
Bunu gururla ve de aşkla eğitim dünyamıza taşıyacak, insanımıza takdim edeceğiz. "Bizim anamız budur" diye bir ana modeli, "babamız budur" diye bir baba modeli, "bizim komşumuz budur" diye bir komşu modeli, "bizim arkadaşımız budur" diye bir arkadaş modeli ortaya koyacağız.
Kısaca böyle modelleri gençliğimizin gündemine taşıdığımız zaman göreceğiz ki o zaman insanımız ve özellikle de gencimiz, bizim milletimizin örneklerinden başkasını tercih etmeyecek, bu zillet durumuna da hiçbir zaman düşmeyecektir." (Prof. Dr. Haydar Baş, Niçin Türkiye eserinden) H; AknAydn
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.