'Gençliğin önündeki engelleri kaldıracağız'
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı ve BTP İstanbul 3. Bölge 1. Sıra Milletvekili Adayı Prof. Dr. Haydar Baş, İstanbul'da çeşitli üniversitelerden gelen binlerce gençle buluştu. Meltem TV'de yayınlanan Muharrem Bayraktar'ın sunduğu Seçime Doğru programında gençler tarafından soru yağmuruna tutulan Prof. Dr. Haydar Baş, 4 saati aşan bir süre devam eden programda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Sınavla yatıp, sınavla kalktıklarını söyleyen gençlerin ilk sorusu 'sınavsız üniversite nasıl mümkün olacak' oldu. Gençlere 'hoş geldiniz' diyerek sözlerine başlayan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, hem öğrenciyken hem de öğreten konumundayken kendisini en fazla yıpratan şeyin sınavlar olduğunun altını çizdi.
Öğretmenlik yaptığını ve Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaptığını ifade eden Prof. Dr. Baş, şöyle konuştu: "Bir öğrenci düşünün ki hakikaten dolu bir insan. 100 puanlık bilgisi var, ama yazılı ve sözlü sınava tabi tutuyorsunuz, aynı seviyede olduğunu bildiğiniz bir arkadaşı 90-100 alırken, o 50'nin, 60'ın üzerine geçemiyor. Trabzon Lisesi'nde hoca iken benim öğrencilerimden 8 alan yoktu. 10 üzerinden 9 ya da 10 alırlardı. Bir gün dediler ki bana 'Hocam sen bunlara herhalde beleşten not veriyorsun.' Buyurun hodri meydan dedim. Sınıfıma birkaç tane öğretmen arkadaş getirdim. Tabi onlar benim meslek dersi, din ve ahlak dersi dışında bilgi sahibi olmadığımı zannederek psikoloji dersine geldiler. Psikoloji dersinde öğrencilerim perişan etti onları. Ondan sonra 'Hocam özür dileriz, sen haklıymışsın. Bu çocuklar gerçekten bu işi öğrenerek notu alıyorlar' dediler."
Ezberci eğitime eleştiri
"Türkiye'de yanlış bir uygulama yapılıyor. Daha doğrusu dünya yanlış bir uygulama içerisinde" diyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Bizim meselemiz gençlere bilgi vermekse, onu bilgiyle yüklemekse bu tarz çok yanlış. Yani gece gündüz çocuk okuyor okuyor, ezberleyebildiğini öğrendiğini zannediyor. Zaten ezberleme kabiliyeti olmayan insanlar da kabul etsek de etmesek de başarısız oluyor. Halbuki öğrenimde hangi konu olursa olsun ezber dahil mantığa kabul ettirilmesi lazım. Yani mantıkla, akılla genci bir noktaya taşımamız lazım. Genç bir şeyi okumaya başladığında anladığı şeyi hayalinde ortaya koymalıdır. Kendi kendine bunu anlatmalıdır. Tabi burada öğretenin de ciddi bir fonksiyonu var. Öğreten insanlar çok şey bildiğini zannederek, hazırlıksız derse girmemesi lazım.
Bendenizin namaz ilgi alanıdır. Uygulamada hiçbir zaman taviz vermediğimiz, hayatımız boyunca yaptığımız ibadettir. Mesela ben öğle namazını öğrencilerime anlatmak durumunda olduğum zaman, öğle namazını anlatmak için ben hazırlanırdım. İmamı Azam'a 'Ya İmam size bir sorum var. Bana cevap verebilir misiniz?' demişler. Deniş İmam ki, 'Namazdan mı soracaksın.' Adam, 'Hayır, onu ben biliyorum' demiş. O zaman İmamı Azam adamın önüne diz çökmüş 'O zaman ben namaz konusunda size sorayım, siz cevap verin' demiş. Şunu demek istiyorum; yani en basit bir olayda dahi, öğretmenin olayı bütün çıplaklığıyla ortaya koyabilmesi için dolu olması lazım, hazır olması lazım. Adeta pişmiş çorba gibi önüne koyması lazım. Sadece öğrenciye kaşık çalmak kalmalı."
Önce insan kazanılmalı
Eğitimde önce insanın kazanılması gerektiğini söyleyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Bizim hedefimizdeki eğitim seviyesi, Türkiye'de sınıfta kalan, geçen değil, devamlı ileriye giden, her türlü imkân önüne konulan, hangi fakülteye giderse gitsin, gençlerimizin eğitimine ve öğretimine imkân tanıtan bir eğitim felsefesidir.
Yani gençlerimizin önünü açacağız, bizim görevimiz bu. Ama hocam güzel de herkes doktor olmak isterse veya mühendis olmak isterse ne yapacağız? Öğretmen az maaş alan adamdır, maaşını 10 bin lira yaparsan herkes öğretmenliği tercih eder. Mühendis 3 bin lira alıyorsa 6 bin ya da 7 bin lira verirsin herkes oraya gider. Yani bu dengeyi kuracak olan siyasettir. Onun için siyaset bilgi sahibi olmalı ve insanı tanıması lazımdır. İnsan için siyaset yapması lazımdır. Ben bunu öğrendim ve inşallah bunu hayata geçireceğim. Onun için gençlerin önü sonsuza kadar açık olacak. Okuyabildiğiniz kadar okuyacaksınız gerisini de merak etmeyeceksiniz. Yeter ki siz okuyun. Siz okuyun biz önünüzü açalım."