Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız konuşmalarında eğitimi şöyle anlatıyor, çözümü buluyor:
"Eğitim demek insanları medeni hale getirmek demektir. Bu hali insanlara kazandırmaktır. Çocuklar hamal gibi her gün dershanelere, hocalara gidiyor, okuyor yetmiyor, bir de onun üzerinden aile para bularak çocukları kursa gönderiyor. Ben bunu kaç yıldan beri söylüyorum. Bu eğitim değildir, bu öğretim değildir. Biz sınavsız bütün gençleri üniversiteye alacağız.
Öğrenciler üniversiteye neden sınavla girsin ki, soruyorum, bizim gayemiz insanları preslemek, sınav adı altında saf dışına mı itmek yoksa hakikaten eğitip yetiştirip bilgi sahibi ederek ileriye mi taşımak.
Bizim gayemizdeki Türkiye, sınıfta kalan geçen değil, devamlı ileriye giden okudukça imkanları önüne konulan hangi fakülteye giderse gitsin onun eğitimine ve öğretimine imkan tanıyan, bir eğitim felsefesidir.
Sizin önünüz sonsuza kadar açık, okuyabildiğiniz kadar okuyacaksınız, gerisini de merak etmeyeceksiniz, yeter ki siz okuyun, siz okuyun biz önünüzü açalım.
Eğitim konusunda benim kanaatim şu; bir kere toplumun yararına bireylerimizi kazanmak mecburiyetindeyiz. Çocuklarımıza benim deme, ben bu milletin evladıyım bu millettenim deme zevkini vereceğiz. Bunu vermezsek millet olarak yaşamamız mümkün değildir. Bizim dışımızda Avrupa'ya gidin, Amerika'ya gidin, Uzakdoğu'ya gidin, herkesin kendi insanını yetiştirme derdi vardır. Ama bize gelince Avrupa'ya gidiyor ona benziyor, Amerika'ya gidiyor ona benziyor. Yani bize ait bir kimlik yok. Bu kimliği ona verdikten sonra onu dolduracağız neyle; mühendis olmakla o teknik bilgiyle, doktor olmakla, hakim olmakla o bilgiyle, öğretmen olmakla, çöpçü olmakla o bilgiyle. Ama hepsi ben doktor, ben hakim, ben avukat, ben Türk oğlu Türküm diyecek..."
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız bizim umudumuz derken lafın gelişi söylemiyoruz. Bizim ve bütün Türk gencinin ve milletinin umudu.
Biz Türk genci olarak yıllardır eğitim sisteminden mağduruz. Sürekli değişen eğitim sistemleri, adaletsiz eğitim fırsatları, sınavlar, sınavlar, sınavlar, testler, baskı, gelecek endişesi, işsizlik, ümitsizlik, öğrenci kredi borçları... (ben burdan da yaralıyım) Okuyalım diye destek veriyorsunuz, karşılığında iş mi bulabiliyoruz. Üstüne faiz ve enflasyon farkını katarak borcumuzu katlıyorsunuz. Ödemezseniz haciz gelir diyorsunuz, gecikme faizini bir daha yüklüyorsunuz. El insaf...
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın eğitim ile ilgili konuşmasını dinleyen her gencin ise içine umut doğuyor. Okuma hakkımızı elimizden alan yok, üniversite sınavı yok, okuduk diye borç yok, eğitim ve öğretim yeterli önce kimlik ve sonra teknik bilgi, gelecek endişesi yok, iş bulma endişen yok. Acaba atanabilecek miyim derdin yok. Tek endişen nasıl yaparım da ülkeme daha fazla yararım olur endişesi olur, bunun için daha çok okur, daha çok çalışır ülkene ve milletine faydan dokunur.
Okumak bizim temel hakkımız ya, kimse de çıkıp sen bizim hakkımızı elimizden alamazsın demiyor. Tek kişi diyor oda Prof. Dr. Haydar Baş. Bizim umudumuzsun Hocam. Bu gençlik sen varken seni bekliyordu. Şimdi yine seni bekliyoruz. Milli Ekonomi Modeli'nin başa gelmesini bekliyoruz. Şimdi Hüseyin Baş'ı bekliyoruz. Bizim umudumuz hep Bağımsız Türkiye Partisi'nde, hep çözümün adresinde, hep Milli Ekonomi Modeli'nde...
Türk genci Hocasının fikrinin uygulandığı bir ülke bekliyor... Haydi Türkiye.
- Berlin’de Prof. Dr. Haydar Baş’ı andık / 18.04.2022
- Milli Ekonomi Modeli -8- / 26.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -7- / 23.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -6- / 21.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -5- / 19.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -4- / 17.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -3- / 16.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -2- / 15.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli / 14.03.2022