Genelkurmay'dan çifte reddiye
11 Temmuz'da yaptığı açıklamayla “Uçağımız füze ile düşürüldü” diyen AKP yönetiminin tezini reddeden Genelkurmay Başkanlığı, 13 Temmuz'daki duyurusuyla bu kez “Türk uçağını uçaksavarla vurduk” diyen Suriye'nin gör
14.07.2012 00:00:00
RECEP BAHAR - İSTANBUL
Genelkurmay Başkanlığı, ilki 28 Haziran'da olmak üzere Suriye açıklarında “düşen ya da düşürülen” Türk RF-4 savaş uçağıyla alakalı olarak 13 Temmuz'a kadar 5 açıklama yaptı. İlk 3 açıklama daha ziyade durum tespitine yönelikken, son 2 açıklamanın “Türkiye ile Suriye arasında çıkarılması planlanan gerginliği önlemeye yönelik” olması dikkat çekiyor.
Genelkurmay Başkanlığı, 28 Haziran'da yaptığı ilk açıklamada, düşen uçaktaki pilotların arama - kurtarma faaliyetleri konusunda kamuoyunu bilgilendirdi. Bu açıklamada hükümet politikasına paralel zikredilen “22 Haziran 2012 tarihinde Doğu Akdeniz'de, uluslararası hava sahasında, Suriye tarafından düşürülen Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait RF-4 uçağı” ifadesi dikkat çekiyordu. Aynı ifade 4 Temmuz'da yapılan ikinci açıklamada da tekrarlanarak, “Hava Pilot Yüzbaşı Gökhan Ertan ve Hava Pilot Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy'un naaşları deniz dibinde tespit edilmiş ve naaşların gemiye alınması çalışması devam etmektedir” denildi. Bu açıklamada aynı zamanda askerlerimizin şehit olduğu kamuoyuna duyuruldu. 5 Temmuz'da gelen 3. açıklamada ilk iki açıklamada da yer alan “22 Haziran 2012 tarihinde Doğu Akdeniz'de, uluslararası hava sahasında, Suriye tarafından düşürülen Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait RF-4 uçağı” ifadesine yer verildi. Açıklamaya ilave olarak Amerikan Nautilus gemisinin denizden çıkardığı “uçağa ait olduğu değerlendirilen 30 kalem malzeme”nin fotoğrafları basına dağıtıldı.
Beklenmedik açıklamalar
Genelkurmay'ın 11 ve 13 Temmuz tarihlerinde gelen açıklamaları ise kamuoyu açısından sürpriz ifadeler taşıyor. Genelkurmay Başkanlığı, hükümet politikalarına ters düşmemeye özen göstererek ilk 3 açıklamada seslendirdiği “22 Haziran 2012 tarihinde Doğu Akdeniz'de, uluslararası hava sahasında, Suriye tarafından düşürülen Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait RF-4 uçağı” ifadesinden vazgeçerek, “22 Haziran 2012 tarihinde, Doğu Akdeniz'de uluslararası hava sahasında, görev uçuşu yaparken, radar ve telsiz teması kesilen ve müteakiben Suriye resmi makamlarınca kendileri tarafından düşürüldüğü iddia edilen” ifadesini öne çıkarttı.
Aynı açıklamada yer alan “Arama ve kurtarma faaliyeti sırasında su yüzeyinden toplanan malzemeler, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığınca incelenmiş ve tanzim edilen rapora göre; malzemeler üzerinde petrol türevi herhangi bir yangın başlatıcı ve hızlandırıcı madde profiline, organik ve inorganik patlayıcı madde artığına ve herhangi bir mühimmata ait olduğu değerlendirilen bir bulguya rastlanmamıştır” denildi. Füzeler, kimyasal maddelerden yapıldığı için bu açıklama AKP yönetiminin “Suriye uçağımızı füze ile vurdu” tezini çürütüyordu.
13 Temmuz'da yapılan açıklamanın başlığı ise “Uluslararası hava sahasında Suriye tarafından düşürülen uçağımızın enkazını arama kurtarma faaliyetleri” şeklindeydi. Bu kez açıklamada Suriye'nin ‘uçaksavarla düşürdük' tezi hedef alınarak, şöyle denildi: “Kriminal inceleme sonucuna göre, uçağımızın düşürülme nedenleri arasında, Suriye tarafından iddia edildiği gibi bir uçaksavar ateşi ile düşürülme ihtimalinin ortadan kalktığı görülmüştür. Deniz dibindeki önemli parçaların çıkarılıp teknik incelemeleri tamamlandıktan sonra uçağımızın Suriye tarafından nasıl düşürüldüğünü tespit etmek mümkün olabilecektir. Çalışmalarımızın sonucunun sabırla beklenmesini ve konu ile ilgili yapılacak resmî açıklamalara itibar edilmesini değerli halkımızdan ve tüm basın mensuplarından saygıyla rica ederiz.”
Genelkurmay Başkanlığı, ilki 28 Haziran'da olmak üzere Suriye açıklarında “düşen ya da düşürülen” Türk RF-4 savaş uçağıyla alakalı olarak 13 Temmuz'a kadar 5 açıklama yaptı. İlk 3 açıklama daha ziyade durum tespitine yönelikken, son 2 açıklamanın “Türkiye ile Suriye arasında çıkarılması planlanan gerginliği önlemeye yönelik” olması dikkat çekiyor.
Genelkurmay Başkanlığı, 28 Haziran'da yaptığı ilk açıklamada, düşen uçaktaki pilotların arama - kurtarma faaliyetleri konusunda kamuoyunu bilgilendirdi. Bu açıklamada hükümet politikasına paralel zikredilen “22 Haziran 2012 tarihinde Doğu Akdeniz'de, uluslararası hava sahasında, Suriye tarafından düşürülen Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait RF-4 uçağı” ifadesi dikkat çekiyordu. Aynı ifade 4 Temmuz'da yapılan ikinci açıklamada da tekrarlanarak, “Hava Pilot Yüzbaşı Gökhan Ertan ve Hava Pilot Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy'un naaşları deniz dibinde tespit edilmiş ve naaşların gemiye alınması çalışması devam etmektedir” denildi. Bu açıklamada aynı zamanda askerlerimizin şehit olduğu kamuoyuna duyuruldu. 5 Temmuz'da gelen 3. açıklamada ilk iki açıklamada da yer alan “22 Haziran 2012 tarihinde Doğu Akdeniz'de, uluslararası hava sahasında, Suriye tarafından düşürülen Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait RF-4 uçağı” ifadesine yer verildi. Açıklamaya ilave olarak Amerikan Nautilus gemisinin denizden çıkardığı “uçağa ait olduğu değerlendirilen 30 kalem malzeme”nin fotoğrafları basına dağıtıldı.
Beklenmedik açıklamalar
Genelkurmay'ın 11 ve 13 Temmuz tarihlerinde gelen açıklamaları ise kamuoyu açısından sürpriz ifadeler taşıyor. Genelkurmay Başkanlığı, hükümet politikalarına ters düşmemeye özen göstererek ilk 3 açıklamada seslendirdiği “22 Haziran 2012 tarihinde Doğu Akdeniz'de, uluslararası hava sahasında, Suriye tarafından düşürülen Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait RF-4 uçağı” ifadesinden vazgeçerek, “22 Haziran 2012 tarihinde, Doğu Akdeniz'de uluslararası hava sahasında, görev uçuşu yaparken, radar ve telsiz teması kesilen ve müteakiben Suriye resmi makamlarınca kendileri tarafından düşürüldüğü iddia edilen” ifadesini öne çıkarttı.
Aynı açıklamada yer alan “Arama ve kurtarma faaliyeti sırasında su yüzeyinden toplanan malzemeler, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığınca incelenmiş ve tanzim edilen rapora göre; malzemeler üzerinde petrol türevi herhangi bir yangın başlatıcı ve hızlandırıcı madde profiline, organik ve inorganik patlayıcı madde artığına ve herhangi bir mühimmata ait olduğu değerlendirilen bir bulguya rastlanmamıştır” denildi. Füzeler, kimyasal maddelerden yapıldığı için bu açıklama AKP yönetiminin “Suriye uçağımızı füze ile vurdu” tezini çürütüyordu.
13 Temmuz'da yapılan açıklamanın başlığı ise “Uluslararası hava sahasında Suriye tarafından düşürülen uçağımızın enkazını arama kurtarma faaliyetleri” şeklindeydi. Bu kez açıklamada Suriye'nin ‘uçaksavarla düşürdük' tezi hedef alınarak, şöyle denildi: “Kriminal inceleme sonucuna göre, uçağımızın düşürülme nedenleri arasında, Suriye tarafından iddia edildiği gibi bir uçaksavar ateşi ile düşürülme ihtimalinin ortadan kalktığı görülmüştür. Deniz dibindeki önemli parçaların çıkarılıp teknik incelemeleri tamamlandıktan sonra uçağımızın Suriye tarafından nasıl düşürüldüğünü tespit etmek mümkün olabilecektir. Çalışmalarımızın sonucunun sabırla beklenmesini ve konu ile ilgili yapılacak resmî açıklamalara itibar edilmesini değerli halkımızdan ve tüm basın mensuplarından saygıyla rica ederiz.”