logo
08 MAYIS 2024

Gerçeği bir tek Prof. Dr. Haydar Baş haykırdı

Türkiye'de FETÖ'nün 'ılımlı İslam, dinlerarası diyalog' adıyla Türkiye'ye taşıdığı haçlı projelerine karşı son 20 yıldır bir tek Prof. Dr. Haydar Baş ikazda bulunarak, bu yapılanmanın dini ve milli bütünlüğümüze yönelik tahripkâr hamlelerine karşı bayrak açtı.
26.08.2016 00:00:00
YENİ MESAJ/HABER-ANALİZ

15 Temmuz darbe girişiminin baş aktörü olan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yıllardır Türkiye'nin dini ve milli bütünlüğüne yok etmeye yönelik çaba içerisinde. FETÖ bu ihanet adımlarını attığı ve devlette kadrolaştığı dönemde İslam'ı bir maske kullandı. İktidarından muhalefetine tüm Türkiye bu maskeye aldanıp FETÖ ile iş tutarken, sadece bir kişi gerçeği gördü: O isim de Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tı. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ılımlı İslam, dinlerarası diyalog ve Medeniyetler İttifakı adıyla Türkiye'ye taşıdığı haçlı projelerine karşı bir tek Haydar Baş ikazda bulundu, milleti uyandırmaya çalıştı.
İlahi hakikatleri Gülen'in yüzüne çarptı
Prof. Dr. Haydar Baş, ilk olarak Gülen'i 1998 yılında Vatikan'a giderek Papa ile görüşmesinden önce uyardı. Gülen'e Papa ile görüşmesinden önce bir mektup yazan Haydar Baş, mektubunda tarihi uyarılarda bulundu. Mektubunda Gülen'in dinlerarası diyalog fitnesini deşifre eden Haydar Baş, şu önemli ifadeleri kullanıyordu: "Basında ve kamuoyunda müşahede ettiğimiz büyük bir yanlış, Hıristiyan din öncüleriyle yakınlıklar kurulması, karşılıklı dostluk mesajları gönderilmesi ve bu yolda birlik, beraberlik, işbirliği, iyi niyet havasının verilmek istenmesidir. Hatta son günlerde çıkan bir haberden takip ettiğimize göre bir iftar sofrasında bir Hıristiyan temsilciye dua ettiriliyor. Temsilci duasında teknik bir şekilde Allah Resûlü'nü tanımadığını ifade ediyor. 'Ortak yanımız 'Allahu Ekberdir. Allahu Ekber diyelim' diyor. Şimdi soruyorum; 'Muhammed'ür Rasûlullah' demeden, gerçek manada Allahu Ekber demek nasıl mümkün olur? Halbuki küfür olan Hıristiyanlık ile yegâne hakkın kendisi olan İslam'ın hiçbir ortak yanı yoktur. Küfür ile hak, karanlık ile aydınlık nasıl ortak cihet taşıyabilir? Kaldı ki küfürde olanların duası makbul olmadığı gibi, böyle bir duayı meşru ve faziletli saymak da itikadî açıdan tehlikelidir. Bilindiği gibi itikadî konular son derece büyük bir önemi haizdir. Küçük bir açı farkı, vahim neticeler doğurabilir. Sizden sadır olan küçük bir açı farkı, topluma genişleyerek yansır. Hıristiyanlarla tesis edilmiş gibi görünen samimiyet bağı, muhabbet havası ola ki, gençliğe 'Hıristiyan da olunabilir' kanaatini verirse, bu hatanın tamiri mümkün olamaz. Kimse de bu vebali kaldıramaz. Bütün bunlar sizin malumunuzdur. Çok iyi biliniz ki, kelime-i tevhid ancak nübüvvetle tamamlanır. Allah Resûlünü inkâr edenler, Allahu Ekber kelimesinde nasıl samimi olabilirler?
Tarihe geçen uyarılar
6 Şubat 1998 tarihinde Fetullah Gülen'in şahsını bizzat mektup yazarak dinlerarası diyalog konusunda uyaran Haydar Baş o tarihten sonraki tüm konuşmalarında, yazılarında ve TV programların halkı ve yöneticileri bu fitne konusunda ayıktırdı. İşte BTP liderinin tarihe altın harflerle geçen o uyarılarından sadece bir kaçı.
25 Temmuz 2001: 'Tarih tekerrür mü ediyor' başlıklı köşe yazısı
Bunlar artık siyasi bir boyut kazanmış vaziyettedir. Maksat bellidir. Milleti dininden uzaklaştırıp Hıristiyanlaştırmak ve bu vesileyle uzun zamandan beri devam eden Avrupalılaşma gayretlerine son noktayı koymak. Milleti dininden uzaklaştırma noktasında sinsi bir taktik uygulanmaktadır. Millete 'dininizi bırakacaksınız' şeklindeki telkinlerin hiç bir fayda sağlamayacağını bilen güçler, 'Protestan Müslümanlık' anlayışını insanımıza empoze etmeye çalışmaktadır. Yani aslından tamamen uzaklaştırılmış, tamamen Hıristiyanlığın bakış açısına göre bir din anlayışı millete pompalanmakta, yerli figüranlar da bu anlayışın milletimize pompalanma işin de alet olarak kullanılmaktadırlar.
Diğer din mensuplarına serbestlik ve hürriyet vermekle, kendi dinini Hıristiyanî değerlere göre yorumlamayı birbirine karıştırıp adına da diyalog ve hoşgörü diyenlerin soyağaçlarının çoğunlukla farklı bir inanca ve milliyete dayanması da şüphesiz bir tesadüf değildir.
2 Ocak 2005: BTP Çağlayan mitingi
BOP 'un iki ayağı vardır. Birincisi İslam dininin tahrifatı, ikincisi; siyasi ve askeri ayağı yani İslam coğrafyasını işgal etme ayağıdır. İslam'ın tahrifatı dinlerarası diyalog süreci ile devam etmektedir. Şunu gayet iyi bilmemiz gerekir ki BOP projesi kapsamında yapılacak olan işgallere karşı olabilecek direnişleri kırmak için dinlerarası diyalog senaryosu uygulamaya konmuştur. Maksat bu geniş coğrafyada yapılması planlanan silahlı işgallere karşı oluşacak direnişleri kırmak bu bölge halklarının işgalcileri kendilerinde biri olarak kabul etmelerinin ve bu insanların toprağını, vatanını, dinini, namusunu savunmalarının önüne geçmektir. Hiçbir İslam akaidine dair yönü ve milli bir temeli olmayan dinlerarası diyalog kavramının özü budur.
Yani;
Diyalog demek, Müslüman'ın Hıristiyanlaştırılması demektir.
Diyalog, Müslüman'ın direncinin kırılarak Hıristiyan'a teslim olması demektir.
Vatikan'a göre diyalog, İsa Mesih'in kurtarıcı olduğunu anlatarak insanları Hıristiyan yapmaktır. Diyalog, İslam'ı ve Müslümanlığı unutarak Hıristiyanca yaşamak demektir.
Diyalog, Türkleri ve Müslümanları Hıristiyanlaştırıp tepkisiz hale getirdikten sonra topraklarını ellerinden almak içindir.
5 Mart 2007: BTP Rize il kongresi
Batı dinlerarası diyalog ve misyonerlik çalışmalarıyla Türkiye'de kendine ait insan tipi yetiştirmeye çalışıyor. Eğer bir milletin milli bütünlüğünü bozarsanız, o millet sürü haline gelir. O zaman o milleti o ahırdan bir başka ahıra taşıyıp dururlar. Şimdi bizi sürü haline getirmek istiyorlar. Bunlara 'hayır' demeye var mısınız?
24 Ocak 2008: Ankara, BTP Başkanlık Divanı
ABD, Büyük Ortadoğu Projesi ile İslam ülkelerinin sınırlarını ve nizamlarını değiştirme gayesi güdüyor. Kanın, gözyaşının durduğu yer yok. Sen kalkıyorsun işgal edilmekte olan ülkelere mesaj taşıyorsun. Irak'ı, Afganistan'ı görmüyor musun? Yarın orada yaşananlar senin başına da gelebilir. Dinlerarası diyalog denilen işin adı şudur: Sakin gözünü açma, hazır ol vaziyette 'senden büyük yok' demeye devam et, teslim ol ve bekle.
16 Nisan 2010: İzmir BTP İl Kongresi
Ilımlı İslam, dinlerarası diyalog ve Medeniyetler İttifakı gibi projelerle milleti dininden uzaklaştırmak istiyorlar. Bize diyorlar ki, 'bu topraklar üzerinde yaşayanlar olarak siz Rumsunuz, Ermenisiniz, Yezdanisiniz, Keldanisiniz, şusunuz, busunuz fakat Müslüman değilsiniz.' İşte oynanan oyun bu. Türklük senin İslamlığınla kaim oldu. 'Şayet onlarla birlikte olursanız, onlardan olursunuz.' Ayetin hükmü... Böyle Müslümanlık olmaz. Oyun çok büyük. İçini boşaltıp, adına ılımlı İslam demişler. 'Eee, bakın biz İslam'ı hak tanıdık, Müslüman'a hak verdik, niye kabul etmiyorsunuz?' demek suretiyle aslında Türk milletinin imanıyla oynuyorlar. Türk milletinin geleceğiyle oynuyorlar. O gelecekte ne var, biliyor musunuz? Yarının Türkiye'sinde Rumlar ve Ermeniler çoğalacak, kiliseler bollaşacak. Nitekim şu anda bu olmuyor mu? 30 bin kilise evini kim açtı?" BTP Genel Başkanı, konuşmasını şu kritik uyarılarla tamamladı: "Türk milleti bir bütündür ve de kardeştir. Bu bütünlüğün sırrı dinimizi kabul edip, akait kurallarından bir kelime dahi olsa taviz vermemektir.
31 Aralık 2012:  2011 yılını değerlendirme programı
Hz. Fahriâlem Efendimize bir gün Hz. Ömer elinde Tevrat'ın nüshaları olduğu halde geliyor. Allah'ın sevgilisi onların ne olduğunu anlıyor ve sinirli bir tarzda "Nedir onlar" diye soruyor. "Şayet Musa bugün olsaydı bana ümmet olurdu. Ondan başka bir şansı yoktu" buyuruyor.
Gerçek bu iken kalkıp da diyalogla beraber Müslüman'ı Hıristiyanlaştırmaya çalışanların adına, bugün dense dense Deccal denir.
19 Mayıs 2015: İstanbul BTP Gençlik Şöleni
Dinlerarası diyalog ülkemizdeki gençlerimizi Hıristiyanlaştırma projesidir. Buradan uyarıyoruz. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. Bu yanlışı yapan zihniyetin biran önce bu yanlışından dönmesi ülkemiz ve gençliğimiz için hayırlı olacaktır. Ülkemizin parçalanmasına asla müsaade etmeyiz. Yıllardır dinler arası diyalog safsatası ile bu milletin kafasını bulandırmaya çalışan zihniyet İslam dünyasına karşı Haçlıların piyonudur. Tek piyon olmayan parti Bağımsız Türkiye Partisi'dir. Bu nasıl bir diyalogdur ki İslam dünyası ile hiç diyalog yok. Bu diyalog İslam coğrafyasını karıştıran bir diyalogdur. Sakın bu safsataya inanmayın. Arap Baharı adı altında İslam dünyasında fitne çıkartanlara tam karşı olan tek partiyiz. BTP ekonomik refahın, milli birliktelik ve beraberliğin, onurlu dış politikanın adıdır.
'Diyalog konusunda Erdoğan'ı bilgilendirdim'
3 MART 2014, YENİ MESAJ GAZETESİ/KÖŞE YAZISI
Paralel devleti ve cemaatin yaptıklarını her konuşmasında örneklendiren Sayın Erdoğan, "10 sene evvel haberim olsaydı bunları engellerdim" şeklinde konuştu. Oysa biz daha eskiye dayanan hukukumuz içinde kendisine, cemaatin başlattığı 'dinlerarası diyalog' faaliyetine karşı defaatle dost tavsiyesinde bulunmuştuk. Henüz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak vazife yaptığı sıralarda, boğazda bir lokantada beraber olmuştuk. Sayın Başkan'a, "Sayın Erbakan cemaatlerden bir cemaat olup milleti birleştiremedi. Bunu siz başarırsınız. Bu kabiliyet sizde var. Sizden bir bekçilik dahi istemeden desteklerimizi sunmaya hazırız. Tek şartımız dinlerarası diyalogdur. Bu konuda asla taviz veremeyiz" dediğimizde ondan olumsuz bir tepki almamıştık. Görüşmemizden kısa bir süre sonra Trabzon'da Sayın Asım Aykan Beyin kızının düğünü esnasında bir kez daha bir araya gelmiştik. Yine aynı hassasiyetimizin altını çizmiş ve o dönemde Erdoğan'dan olumlu cevap almıştık.
İmanından ve samimiyetinden şüphe etmediğimiz Başkan'ın, İslam dini üzerindeki bu sinsi oyuna karşı duracağından zerre şüphe duymamıştık. Ancak birkaç ay sonra Of'ta yaptığı konuşmada "4 hak din vardır" açıklamasında bulunması ve sonra Anadolu da yaptığı programlarda "4 hak din vardır" şeklindeki ifadeleri işin renginin değiştiğini gösterdi.
Erdoğan'ın bu çıkışlarından sonra, "Bir arada olmamız, sizi desteklememiz söz konusu olamaz" diyerek yolları ayırdık. Sayın Erdoğan ve hareketi ile bundan sonraki ilişkimiz sadece 'ayıktırmaya çalışma' şeklinde devam etmiştir.
'Haçlı yılanları cirit atacak'
2011 YILI YENİ MESAJ GAZETESİ/KÖŞE YAZISI
Dinlerarası diyalog, ılımlı İslam ve medeniyetler ittifakı gibi projelerin amacı Müslümanları ruhsuz bırakmak. Dinlerarası diyalogla dışında insanları Müslüman yapalım ama içini de öyle bir boşaltalım ki, Haçlı yılanları içinde cirit atsın. Ve boşaltıyorlar herkesi de Müslümanın en mukaddes kabul ettiği yerlere sorgusuz sualsiz sokuyorlar.
Esasen İslam, Türk milletinin milli dinidir. O'nu O'ndan kopardığınız zaman Türklüğü diye bir şeyi kalmaz. Bu milleti bir arada tutan en büyük harç İslam'dır ve milletimizi Türk yapan unsurdur. O mayayı Muhammediyi atan Ehl-i Beyt'tir. Biz onların nefesiyle konuşuyoruz. Onların sözüdür bizim sözümüz, bize ait olan bir şey yok, yanlış anlamayın. Şimdi adamlar sözümona İslam adına yola çıktılar en büyük savaşı buraya ilan ettiler. Bizi birbirine bağlayan unsurlarımız çok güçlüdür. Bu manevi unsurlar maddeye kültür olarak yansıdı. Buna Tür?İslam kültürü diyoruz. Kimliğimiz bu kültürdür. Şimdi bu kimlik duvar gibi batılın karşısında bir virgül taviz vermedi. Ne yapacaksın? Bu şahsiyeti yok edeceksin. Ilımlı dedikleri o menem şeyin adı bu. O kimliği yok etmek. Onu yok etmek için seninle savaşıyor. Kültürünle, medeniyetinle, siyasetinle savaşıyor. Önce dinini hallediyor ki bunları ardından tek tek alabilsin. Ve nitekim de böyle oluyor. Büyük Ortadoğu Projesi ve İslam dünyasında oynanan oyunun adı Müslümanların birbirine girerek tamamen mefluç hale gelmesi ve bu ülke üzerinde hesabı olanların da bu memleketi onlara meydan etmesi gayreti ve çalışmasıdır.
Diyanet İşleri ve diyalog
HAZİRAN 2012, YENİ MESAJ GAZETESİ/KÖŞE YAZISI
Bilinmektedir ki, dinlerarası diyalog Vatikan'a ait bir projedir. Vatikan diyalogun ne olduğunu şöyle açıklamaktadır: "Dinlerarası diyalog, kilisenin bütün insanları kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır." Dinlerarası diyalog, İslam coğrafyasında, "ben Hıristiyan'ım" diyen Müslümanlar oluşturma projesidir. Bu projenin ikinci adımı, Türkiye örneğinden yola çıkarsak "senin aslın da zaten Türk değildir" noktasına vatandaşların taşınmasıdır. Yani diyalog, ileride gerçekleşecek işgale hazırlıktan başka bir şey değildir. 3
Hz. Muhammed (sav) olmadan Müslüman olunmaz
20 HAZİRAN 2012, YENİ MESAJ GAZETESİ/KÖŞE YAZISI
Diyalog karşılıklı iletişim ve etkileşim şeklinde anlaşılmakla beraber Hıristiyan Batı için, sadece insanları kiliseye döndürme çabasıdır. En önemli adımı Kelime-i Tevhid'den ikinci bölümü olan Muhammedür Resulullah kısmının çıkarılmasıdır. Hz. Peygamber'siz bir İslam olmaz. Onu devreden çıkarmak, içi boşaltılmış bir Müslüman inancı demektir. 2000 senesinde işe bu temelden yaklaşılmış ve Hz. Peygamber'siz de İslam olabileceğini vurgulayan söylemler yayılmıştır.
Kelime -i Tevhid'in tekrar ele alınması gerektiğinden bahisle, 'Muhammedür Resulullah' demeyenlere de şefkat nazarı ile bakılmasının gereğinden bahsedilmiştir.
Geçtiğimiz Mart ayında Türk - Belçika Diyalog Derneği, Brüksel'in en büyük kilisesi olan Sean Jean Baptista Kilisesi'nde ezan okutmuş ve bu ezanın içinde de Muhammedür Resulullah bölümü söylenmemiştir. Unutulmamalıdır ki, İslam itikadında diğer din mensupları ile diyalog söz konusu değildir. Hz. Peygamber'in tebliğ metodu, Allah'ın varlığı ve birliğine ve de kendisinin onun Peygamberi olduğunu tasdike davet şeklindedir.
Ve bu davet sırasında itikadi kurallardan zerre taviz vermemiştir. Resulullah (sav) Bizans İmparatoru Heraklius'a gönderdiği mektupta, "Allah'ın kulu ve elçisi Muhammed'den Rumların başbuğu Heraklius'a: Allah'ın selamı hidayet yoluna girmiş bulunan kimseye olsun. Buna göre ben, seni tam bir İslam daveti ile İslam'a çağırıyorum" buyurmuştur.
Yine Mısır meliki Mukavkıs'a gönderdiği mektupta: "Allah'ın Kulu ve Resulü Muhammed'den Kıptilerin başkanı el-Mukavkıs'a: Ben seni tam bir İslam daveti ile çağırıyorum. İslam'a gir, sonunda emniyet ve selamet içerisinde olursun" buyurmuştur.
Hz. Peygamber'in (sav) hayatında gördüğümüz diğer din mensupları ile diyalog yapılması değil, onlara İslam'ın tebliğidir.  
Türk Baharı aslında çoktan başlamıştı
15 TEMMUZ 2013, YENİ MESAJ GAZETESİ/KÖŞE YAZISI
Ilımlı İslam hakkındaki bir tanımlama: "Amerika'nın İslam coğrafyasında sömürgeciliğe karşı İslam'la siyasi bilinci, yer yer de fiili mücadeleyi doğuran oluşumlara karşı geliştirmek istediği yeni bir 'İslam formülü'" olduğudur. Esas Türk Baharı da bundan sonra başlamaktadır ve yaşanan gelişmeler BOP'un hayata geçmesi içindir. Yani Türk Baharı Müslüman - Türk kimliğinin inkıraza uğraması, BOP ile birlikte gelişecek hareketin Türkiye ayağında, ılımlı İslam sayesinde Türk vatandaşlarının duyarsızlığı ve çaresizliği demektir.
Bu baharla, kimliğinden ve bağımsız siyasetinden tamamen koparılan bir Türkiye'den bahsedilebilir. Bir ayağı, "Müslüman-Türk kimliğinin inkırazıdır" dedik. Bu süreçte, Anadolu'daki birlik harcı olan Müslüman-Türk kimliği, Ehl-i Beyt çizgisinden uzaklaşmış, ılımlı İslam zihniyeti ile yeni bir hal almıştır. 
AKP’nin ‘muktedir’ olma başlığı: Yeni Anayasa
Bu devlet ve bu millet için ne yapmak istediniz de mevcut anayasa engel çıkardı?
Kartal finale uçtu
Maçın tek golünü Muci attı
İmamoğlu ekibi tepki gösterdi, Özel geri adım attı
Adaylık kavgası şimdilik yatıştı!
Adaylık tartışmalarına noktayı koydu
'Kendi adaylığımı dayatmam'
Şi Cinping ve Macron'dan ortak yazılı açıklama
İki lider, İsrail'in Refah'a saldırısına karşı
Görüşmenin ardından açıklama yapılmadı
Baş başa 45 dakika görüştüler
Bahçeli'den Sinan Ateş davası açıklaması
'Yargılama derhal başlamalı'
CHP'li başkan yeğenini atamıştı
Tepki çeken atamadan vazgeçti
Eylem Tok baskısı yapılan muhabirden genel müdürüne yanıt
'Her şeyden haberiniz vardı'
Mısır'a açılan kapının Filistin tarafı İsrail'in eline geçti
Refah'a kara saldırısı başladı
20 Mayıs'ta başvuru takvimi açılacak
20 bin öğretmen atanacak
Prof. Dr. Osman Bektaş'tan Doğu Karadeniz uyarısı
'3 riskli fay ortasında yer alıyor'
Tarlasını yola çevirenlere kızdı, tabelayı dikti
'Emlakçı geçemez vatandaşa helaldir'
'Tokadımı yersin' diyerek kadının üstüne yürüdü
Taksim'de 'göbeğime vurdun' tartışması
AKP’nin ‘muktedir’ olma başlığı: Yeni Anayasa
Bu devlet ve bu millet için ne yapmak istediniz de mevcut anayasa engel çıkardı?
Kartal finale uçtu
Maçın tek golünü Muci attı
İmamoğlu ekibi tepki gösterdi, Özel geri adım attı
Adaylık kavgası şimdilik yatıştı!
Adaylık tartışmalarına noktayı koydu
'Kendi adaylığımı dayatmam'
Şi Cinping ve Macron'dan ortak yazılı açıklama
İki lider, İsrail'in Refah'a saldırısına karşı
Görüşmenin ardından açıklama yapılmadı
Baş başa 45 dakika görüştüler
Bahçeli'den Sinan Ateş davası açıklaması
'Yargılama derhal başlamalı'
CHP'li başkan yeğenini atamıştı
Tepki çeken atamadan vazgeçti
Eylem Tok baskısı yapılan muhabirden genel müdürüne yanıt
'Her şeyden haberiniz vardı'
Mısır'a açılan kapının Filistin tarafı İsrail'in eline geçti
Refah'a kara saldırısı başladı
20 Mayıs'ta başvuru takvimi açılacak
20 bin öğretmen atanacak
Prof. Dr. Osman Bektaş'tan Doğu Karadeniz uyarısı
'3 riskli fay ortasında yer alıyor'
Tarlasını yola çevirenlere kızdı, tabelayı dikti
'Emlakçı geçemez vatandaşa helaldir'
'Tokadımı yersin' diyerek kadının üstüne yürüdü
Taksim'de 'göbeğime vurdun' tartışması

Öğrenci tarafından vurulan okul müdürü İbrahim Oktugan hayatını kaybetti

Eyüpsultan'da okuldan atılan öğrenci tarafından vurulan özel bir liseısı müdürü İbrahim Oktugan hayatını kaybetti.
07.05.2024 20:38:00
İhlas Haber Ajansı
Öğrenci tarafından vurulan okul müdürü İbrahim Oktugan hayatını kaybetti
Öğrenci tarafından vurulan okul müdürü İbrahim Oktugan hayatını kaybetti
Eyüpsultan'daki Özel Eyüpsultan Final Akademi Anadolu Lisesi'nde Irak asıllı olduğu iddia edilen Y.K., Aralık 2023 tarihinde öğretmeni ve ardından okul müdürü İbrahim Oktugan'la yaşadığı sorunlardan sonra okuldan atılmıştı.

Öğretmenleri ile sorun yaşadığı gerekçesiyle okuldan atılan Y.K., aradan geçen 5 ay sonra bugün sabah saatlerinde liseye gelerek okul müdürü İbrahim Oktugan'ı odasına girerek yanında getirdiği silahla vurmuştu.

Şahıs polis ekipleri tarafından yakanırken, müdür tedavi edilmek üzere hastaneye kaldırılmıştı.

Ağır yaralı olarak Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi'ne kaldırılan okul müdürü İbrahim Oktugan, yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.

Başıboş köpekler sorunu çözüm bekliyor

Dünya genelinde milyonlarca başıboş köpek, şehirlerde ve kasabalarda yaşıyor ve sık sık istenmeyen olayların çıkmasına sebep oluyor. Türkiye’nin üç büyük şehri İstanbul, Ankara ve İzmir’de toplamda 669 bin başıboş köpek bulunuyor
07.05.2024 16:02:00
Yenal Arman
Başıboş köpekler sorunu çözüm bekliyor
Başıboş köpekler sorunu çözüm bekliyor
Dünya genelinde milyonlarca başıboş köpek, şehirlerde ve kasabalarda yaşıyor ve sık sık istenmeyen olayların çıkmasına sebep oluyor. Türkiye'nin üç büyük şehri İstanbul, Ankara ve İzmir'de toplamda 669 bin başıboş köpek bulunuyor. İzmir'de 450 bin, İstanbul'da 129 bin, Ankara'da ise 90 bin başıboş köpek olduğu ifade ediliyor. Türkiye henüz bu sorunlar nasıl baş edebileceğini netleştirebilmiş değil. Ancak birçok ülke bu sorunu çözmüş durumda. Nu ülkelerden biri de Hollanda. Hollanda, başıboş köpek sorununu çözen ilk ülkelerden biri olarak dikkat çekiyor. Ülke, bu sorunu çeşitli adımlar atarak başarıyla aştı. Öncelikle Hollanda hükümeti, köpek sahiplenme kültürünü teşvik eden ve hayvan haklarına saygıyı artıran bir dizi yasa ve düzenleme hayata geçirdi. Ayrıca, kapsamlı bir kısırlaştırma ve aşılama programı uygulayarak köpek popülasyonunun kontrol altına alınmasını sağladı. Hollanda'da uygulanan kısırlaştırma ve aşılama programları, başıboş köpek sayısının azalmasında önemli rol oynadı. Bu programlar, köpeklerin üremesini kontrol altına alarak sokaklardaki köpek sayısını azalttı. Bunlarla da yetinmeyen Hollanda hükümeti, toplum bilincini artırmak için eğitim programları düzenledi. Vatandaşlar, sorumluluk sahibi evcil hayvan sahipliği ve hayvan hakları konusunda bilgilendirildi.

Türkiye de etkili adımlar atmalı

Türkiye'nin de benzer adımlar atılarak başıboş köpek sorunu yönetilebileğine dikkat çeken uzmanlar, kısırlaştırma ve aşılama programlarının yanı sıra, hayvan haklarına yönelik yasal düzenlemeler ve toplumun bilinçlendirilmesinin önem taşıdığını vurguluyor. Ayrıca, hayvan barınaklarının sayısının artırılması ve bu barınaklarda köpeklerin sağlık ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor. Sonuç olarak, başıboş köpek sorununun çözümü, devlet, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların iş birliği ile mümkün. Hollanda'nın başarılı örnekleri, Türkiye için de yol gösterici olabilir.

Rojda Altıntaş'tan kendisini işe çağıran DHA Genel Müdürü'ne yanıt: Her şeyden haberiniz vardı, dönmeyeceğim

"Her şeyden haberiniz vardı. Başka ses kayıtları veya görüntüler olup olmadığını merak ediyorsunuz. Bu sebeple her şeye rağmen DHA’nın resmî hesabından beni işe çağırmak zorunda bırakılmışsınız, ne kadar üzücü. Ancak işe dönmeyeceğim."
07.05.2024 12:00:00
Haber Merkezi
Rojda Altıntaş'tan kendisini işe çağıran DHA Genel Müdürü'ne yanıt: Her şeyden haberiniz vardı, dönmeyeceğim
Rojda Altıntaş'tan kendisini işe çağıran DHA Genel Müdürü'ne yanıt: Her şeyden haberiniz vardı, dönmeyeceğim
Yazar Eylem Tok'un 17 yaşındaki oğlu Timur C.'nin karıştığı ve Oğuz Murat Aci'nin hayatını kaybetmesine neden olduğu kazadan sonra Demirören Ailesi'nin kazanın haber yapılmaması için DHA muhabirini arayarak devreye girdiği iddia edildi. İddiaların ve paylaşımların ardından DHA Genel Müdürü Celal Korkut'tan açıklama geldi.

Korkut, DHA'nın resmi hesabından yaptığı açıklamada muhabiri Rojda Altıntaş'ın iddialarından haberinin olmadığını ve kazayı başından bu yana tüm ayrıntıları ile verdiklerini iddia etti.

Korkut, "Meslektaşım Rojda Altıntaş'ın kayda aldığı telefon görüşmelerinde tam olarak ne yaşadığını ve eğer varsa baskıyı benimle açıkça paylaşmasını beklerdim. Kendisine üzüleceği veya baskı altında hissedeceği bir durum olmadığını, bilakis haberi tüm yönleriyle takip edip yayınlamaya devam edeceğimizi söylerdim. Bir meslek büyüğü olarak kendisine ulaşamadığım için buradan sesleniyorum. Bir an önce işbaşı yapıp kaldığı yerden görevine devam etmesini bekliyorum." diyerek muahbirine yeniden işine dönmesi çağrısı yaptı.

Rojda Altıntaş: Her şeyden haberiniz vardı

DHA Genel Müdürü Celal Kokut'un açıklamasına muhabir Rojda Altıntaş'tan yanıt geldi.


Açıklamayı alıntılayarak sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Altıntaş, "Her şeyden haberiniz vardı. Başka ses kayıtları veya görüntüler olup olmadığını merak ediyorsunuz. Bu sebeple her şeye rağmen DHA'nın resmî hesabından beni işe çağırmak zorunda bırakılmışsınız, ne kadar üzücü." dedi.

Altıntaş, Korkut'un çağrısına rağmen işe dönmeyeceğini de belirtti.

Milli Eğitim Bakanı Tekin: 20 bin öğretmen ataması yapılacak

"20 Mayıs'ta başvuru takvimi açılacak."
07.05.2024 09:43:00 / Güncelleme: 07.05.2024 11:41:44
Anadolu Ajansı
Milli Eğitim Bakanı Tekin: 20 bin öğretmen ataması yapılacak
Milli Eğitim Bakanı Tekin: 20 bin öğretmen ataması yapılacak

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmen atamalarına ilişkin, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın talimatlarıyla bahsettiğim parametreler ışığında Hazine ve Maliye Bakanlığımızla 20 bin öğretmen ataması konusunda uzlaştık. Öğretmen adayı arkadaşlarımıza hayırlı olsun." dedi.

Tekin, Milli Eğitim Bakanlığında düzenlediği basın toplantısında, öğretmen atamalarına ve yeni müfredat taslağına ilişkin açıklamada bulundu.

Dün yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi sonrası Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve ekonomi kurmaylarıyla öğretmen atamalarına ilişkin son bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyleyen Tekin, elde edilen rakama göre MEB Personel Genel Müdürlüğünce branş dağılımına ilişkin simülasyon yapıldığını belirtti.

Mümkün olan en fazla sayıda öğretmeni aralarına dahil etmek için ciddi çabalar sarf ettiklerini aktaran Tekin, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın bu konudaki talimatları doğrultusunda ki, o da aynı şekilde mümkün olduğunca fazla genç arkadaşımızı sürecin içerisine dahil etmemiz konusunda hem bizi hem de Hazine ve Maliye Bakanımızı talimatlandırmıştı zaten. Biz de bu çerçevede çalıştık." ifadesini kullandı.

Tekin, son 4 yılda hem Türkiye'de hem de dünyada ekonomik ve sosyal hayatı alt üst eden, arzu edilmeyen gelişmeler yaşandığını, bunun sonucunda da ekonomik anlamda ülkeye ciddi şekilde mali boyutları olan bir süreç gerçekleştiği değerlendirmesinde bulunarak, şöyle konuştu:

"Dolayısıyla içinde bulunduğumuz konjonktürde, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın talimatlarıyla bahsettiğim parametreler ışığında Hazine ve Maliye Bakanlığımızla 20 bin öğretmen ataması konusunda uzlaştık. Öğretmen adayı arkadaşlarımıza hayırlı olsun. Eğitim camiamıza hayırlı olsun. Dediğim gibi değerlendirdiğimiz bütün bu parametreler neticesinde elde ettiğimiz rakam bu. Bu rakam üzerine Personel Genel Müdürlüğümüz branş dağılımlarıyla ilgili olarak çalışmalarını yürüttü. Ben daha önce de çok defa söylemiştim. Milli Eğitim Bakanı olarak benim 'Şu branş önemlidir' ya da 'Şu branş önemsizdir' gibi bir bakış açım yok. Atama alanlarına başlık olarak seçilen 130'a yakın branşın tamamı benim için eşit önemlidir. Dolayısıyla bunu yaparken de daha önce söylediğim gibi ihtiyaçlarımız, elimizdeki kadro miktarı, bu çerçevede bir simülasyon oluşturduk ve branş isimlerini kapatarak ihtiyaçlar doğrultusunda bir dağılım yapılmasını istedik."

En çok 3 bin 263 ile sınıf öğretmenliğine atama yapılacak

Bakan Tekin, en çok atama yapmayı planladıkları 5 alanı sıralayarak, sınıf öğretmenliği için 3 bin 263, özel eğitim öğretmenliği için 2 bin 499, rehberlik için 1597, din kültürü ve ahlak bilgisi için 1594 ve İngilizce için 968 atamanın yapılacağını bildirdi.

Bu atamaların tamamen Bakanlığın tespit ettiği il, ilçe ve Türkiye bazlı ihtiyaç oranlarıyla, tahsis edilen kadronun arasında kurulan bir orantı neticesinde elde edilen rakam olduğunu anlatan Tekin, bundan sonra işleyecek sürece ilişkin bilgi verdi.

Bakan Tekin, şunları söyledi:

"Personel Genel Müdürlüğümüz takvimi ilan edecek ancak daha önce de söylemiştim. Ben öğretmen atamalarında deneme dersi tarzında bir mülakatın gerekli olduğunu daha önce dile getirmiştim. Bunu yaparken de süreçle ilgili olarak adalet kaygısı, güven kaygısı güden bütün arkadaşlarımızı bu konuda aldığımız tedbirleri bir kez daha okumaya davet ediyorum. Aldığımız tedbirler çerçevesinde hiçbir arkadaşımızın hakkının yenmediği bir süreci yürüteceğiz. Bu anlamda daha önce de söylemiştim, halihazırda yasal düzenlemeye göre ve akabinde oluşturulan ikincil mevzuata göre sadece ve sadece mülakat notuyla atama gerçekleştiriliyor. Biz bugün itibarıyla daha önce açıkladığımız üzere KPSS skoru yüzde 50'si ve mülakatların yüzde 50'si alınarak hesap edilecek bir atama puanı üzerinden sürecin yürütülmesine ilişkin de yönetmelik değişikliğimizi yayınlanmak üzere Resmi Gazete'ye göndereceğiz. Dolayısıyla 20 Mayıs günü başvuru takvimi açıldığında öğretmen adayı arkadaşlarımıza sürecin kalan kısmıyla ilgili olarak da bilgi vermiş olacağız."

Yeni müfredat taslağının askı süresi uzatıldı

Bakan Tekin, yeni müfredat taslağını 26 Nisan'da askıya çıkardıklarını belirterek, taslağa yoğun bir görüş geldiğini söyledi.

Tekin, "Cuma günü akşam mesai saati bitimine kadar da bu konudaki ekranımızı açık tutacağız. Programlarla ilgili olarak görüşü, önerisi olacak arkadaşlarımıza sistem açık olacak." dedi.

Tekin, 26 Nisan'dan bu yana yeni müfredat taslağıyla ilgili verileri paylaşarak, şunları kaydetti:

"Biraz önce aldığımız rakamlara göre, programlarımız 1 milyon 542 bin defa indirilmiş. Bu bir rekor. Ayrıca 63 bin 108 görüş bize ulaştırılmış. Ben bu kadar yoğun bir katılım, ilginin olduğu başka bir örneğini bilmiyorum. Sadece müfredat değişiklikleriyle ilgili söylemiyorum, genel anlamda da çok ciddi bir katılımın olduğunu söylemek lazım. Bu süreçten çok mutluyum. Mümkün olduğunca katılımın arttığı, mümkün olduğunca farklı fikirlerin değerlendirildiği bir süreç. Ülkemiz içinde, eğitim camiamız için de çok daha hayırlı olacaktır. Bu vesileyle iyi niyetli bir biçimde görüşlerini, önerilerini, tekliflerini bize ileten gerçek kişilere, tüzel kişilere samimiyetle teşekkür ediyorum. Her bir öneri, her bir görüş ilgili arkadaşlar yani Talim Terbiye Kurulu Başkanlığımız ve eğitim öğretim daireleri dediğimiz, ilgili genel müdürlüklerdeki program komisyonları tarafından titizlikle değerlendiriliyor. Bu gelen 63 bin 108 görüşün önemli bir kısmı zaten gelir gelmez değerlendirme sürecine tabi tutuluyor."

Mülakatlar 1 Temmuz'da başlayacak

MEB, 20 bin sözleşmeli öğretmen atama takvimini ve branş bazında kontenjan dağılımını internet sitesinden yayımladı.

Buna göre, ön başvuru ve sözlü sınav merkezi tercihleri 20-31 Mayıs'ta yapılacak. Adayların sözlü sınava alınacakları sınav merkezleri 10 Haziran'da ilan edilecek. Mülakatlar ise 1 Temmuz'dan itibaren gerçekleştirilecek.

Öğretmenlik için atamaya esas teşkil eden 87 alandan en fazla kontenjan ayrılan beş branş ise şöyle:

"Sınıf öğretmenliği 3 bin 263, özel eğitim 2 bin 499, rehberlik 1597, din kültürü ve ahlak bilgisi 1594, İngilizce 968."
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.