Gerçek adalet zamanında gelmeli
Yargıtay'daki sempozyumda açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Tunç, "Geç verilmiş bir karar doğru olsa, taraflar hakkına kavuşsa bile gerçek anlamda adaleti yerine getirmiş olmaz. Süreç geciktikçe kişilerde, 'Acaba hakkıma kavuşamayacak mıyım?' endişesi belirir, kişiler ruhen yıpranır" dedi
19.06.2023 17:18:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargıtay'da düzenlenen Uluslararası Temyiz Mahkemelerinde Mükemmeliyet İlkeleri ile Karşılaştırmalı Hukuk Açısından Yargıtay'ın Hukuki Çerçevesi Sempozyumu'nda konuştu. Bakan Tunç, adaletin, mülkün ve meşruiyetin temeli, hukuk devletinin esası olduğunu belirtti. Tüm beşeri faaliyetleri kuşatan adaletin, devletlerin varlık sebebi, devleti ayakta tutan ana sütunlar arasında yer aldığına işaret eden Tunç, "Adaletin güçlü olduğu yerde insan güçlüdür, aile güçlüdür, toplum güçlüdür ve dolayısıyla devlet güçlüdür. Adalet, toplumu oluşturan tüm fertlerin güven içinde yaşamasının teminatı, toplumların huzur kaynağıdır" diye konuştu. Yılmaz Tunç, temel hak ve özgürlüklerin en temel koruma mekanizması olan yargı erkinin, bağımsız ve tarafsız olmasının, tüm vatandaşlara ve uluslararası kamuoyuna hukuk güvencesi sunmasının, her türlü güç odağından bağımsız, tüm süreçlerin demokratik usullerle işlemesinin, vatandaşların ihtiyaçlarına hızlı ve adil bir şekilde cevap verebilen bir yapıda olmasının hukuk devleti için esas teşkil ettiğini aktardı.
İyileştirmelere rağmen çeşitli sebeplerle artan iş yükü nedeniyle uzun yargılamaların önüne geçebilmek, adil ve etkin işleyen bir yargı sistemi için de gerek yasal gerekse uygulamaya dönük tedbirler almaya devam edilmesi gerektiğinin altını çizen Tunç, şöyle devam etti: "Hepimizin kabul edeceği üzere Türkiye, bir hukuk devletidir. Hukuk devleti olmasının sonuçlarından biri de hukuk güvenliği ve hukuki öngörülebilirliğin var olmasıdır. Hukuk güvenliği ve öngörülebilirliğin en önemli boyutunu kesin hüküm otoritesi oluşturmaktadır. Kesin hüküm derecesine erişmiş bir karar, ele aldığı uyuşmazlıkları kesin olarak çözer, yoluna koyar. Bu şekilde ihtilafları kesin ve net bir biçimde çözmek hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Böylece kesinleşen mahkeme kararları herkes için bağlayıcı hal alır. Bu denli önemli olan, herkes için bağlayıcı karar vererek kesin hüküm otoritesini nihai olarak sağlayan merci ülkemizde Yargıtaydır. Yargıtay, kesin hüküm otoritesini doğal olarak içtihatları ile yapar. İçtihatların ülke çapındaki alt derece yargı organlarına yol gösterici olduğu gözetildiğinde, içtihat müessesinin ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır."
Adil yargılanmanın bir unsurunun da makul sürede yargılanma hakkı olduğunu anlatan Tunç, "Geç gelen adalet, adalet değildir" tabirinin sürekli kullanıldığını aktardı. Bakan Tunç, "Geç verilmiş bir karar doğru olsa, taraflar hakkına kavuşsa bile gerçek anlamda adaleti yerine getirmiş olmaz. Çünkü süreç geciktikçe kişilerde, 'Acaba hakkıma kavuşamayacak mıyım?' endişesi belirir, kişiler ruhen yorulur, yıpranır. Aynı zamanda karar geciktikçe, 'Kişinin yaptığı yanına kar kaldı' algısı toplumda oluşabilir. Tüm bu durumlar adil yargılanma hakkını olumsuz etkiler. Tarafların ve hatta tüm toplumun adalete güvenini zedeler. İşte bu kapsamda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmemesi çok önemlidir. Ancak şuna işaret etmeliyim ki esas olan hızlandırılmış yargı değil, adaletin tecellisini ve adalet terazisinin doğru tartmasını sağlayacak makul sürede soruşturmaların ve yargılamaların tamamlanmasıdır. Çünkü adil olmayan ancak hızlı verilmiş bir kararın da bir anlamı olmayacaktır. Adalete katkısı olmayacaktır. Önemli olan en makul sürede adil bir karara ulaşmaktır" dedi. Programa, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Anayasa Mahkemesi üyeleri, Hakimler ve Savcılar Kurulu ile yüksek yargı üyeleri, Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkanı William Massolin katıldı.
'Türkiye bir hukuk devletidir'
İyileştirmelere rağmen çeşitli sebeplerle artan iş yükü nedeniyle uzun yargılamaların önüne geçebilmek, adil ve etkin işleyen bir yargı sistemi için de gerek yasal gerekse uygulamaya dönük tedbirler almaya devam edilmesi gerektiğinin altını çizen Tunç, şöyle devam etti: "Hepimizin kabul edeceği üzere Türkiye, bir hukuk devletidir. Hukuk devleti olmasının sonuçlarından biri de hukuk güvenliği ve hukuki öngörülebilirliğin var olmasıdır. Hukuk güvenliği ve öngörülebilirliğin en önemli boyutunu kesin hüküm otoritesi oluşturmaktadır. Kesin hüküm derecesine erişmiş bir karar, ele aldığı uyuşmazlıkları kesin olarak çözer, yoluna koyar. Bu şekilde ihtilafları kesin ve net bir biçimde çözmek hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Böylece kesinleşen mahkeme kararları herkes için bağlayıcı hal alır. Bu denli önemli olan, herkes için bağlayıcı karar vererek kesin hüküm otoritesini nihai olarak sağlayan merci ülkemizde Yargıtaydır. Yargıtay, kesin hüküm otoritesini doğal olarak içtihatları ile yapar. İçtihatların ülke çapındaki alt derece yargı organlarına yol gösterici olduğu gözetildiğinde, içtihat müessesinin ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır."
Adalet gecikmemeli...
Adil yargılanmanın bir unsurunun da makul sürede yargılanma hakkı olduğunu anlatan Tunç, "Geç gelen adalet, adalet değildir" tabirinin sürekli kullanıldığını aktardı. Bakan Tunç, "Geç verilmiş bir karar doğru olsa, taraflar hakkına kavuşsa bile gerçek anlamda adaleti yerine getirmiş olmaz. Çünkü süreç geciktikçe kişilerde, 'Acaba hakkıma kavuşamayacak mıyım?' endişesi belirir, kişiler ruhen yorulur, yıpranır. Aynı zamanda karar geciktikçe, 'Kişinin yaptığı yanına kar kaldı' algısı toplumda oluşabilir. Tüm bu durumlar adil yargılanma hakkını olumsuz etkiler. Tarafların ve hatta tüm toplumun adalete güvenini zedeler. İşte bu kapsamda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmemesi çok önemlidir. Ancak şuna işaret etmeliyim ki esas olan hızlandırılmış yargı değil, adaletin tecellisini ve adalet terazisinin doğru tartmasını sağlayacak makul sürede soruşturmaların ve yargılamaların tamamlanmasıdır. Çünkü adil olmayan ancak hızlı verilmiş bir kararın da bir anlamı olmayacaktır. Adalete katkısı olmayacaktır. Önemli olan en makul sürede adil bir karara ulaşmaktır" dedi. Programa, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Anayasa Mahkemesi üyeleri, Hakimler ve Savcılar Kurulu ile yüksek yargı üyeleri, Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkanı William Massolin katıldı.