İnsanoğlu farkında olmadan bir hengâmenin içinde seldeki kütük misali savrulup gidiyor. Bulunduğu ortama, çevresine, ailesine, iş ortamına, komşularına, bedenine, ruhuna kısaca kendi dünyasına direnerek aslında özgürlüğünü kısıtlıyor. Bir kısır döngüde debelenip duruyor.
Allah (c.c.) bizi bir anneden bir babadan dünyaya getirdi. Gerçek özgürlük onlara direnmeden onlarla bütünleşerek birlikte hareket etmekten geçer. Onları beğenmeyip saygıda hürmette kusur ettiğimiz sürecin sonunda onları kabullenmeyip kendi dünyamıza göre şekillendirmeye kalkarsak onların her hareketi, her sözü, her durumu acı verir, git gide tek odalı bir hücreye sıkışmış gibi sıkışır kendimizi hapsetmiş oluruz. Ve sonunda kendi acemi dünyamızın bataklığında düşe kalkar gideriz.
Çalıştığımız bir iş yerini şartlarını kabullenmemiz durumunda her olay, her durum bizim için bir fırsat, bir avantaj durumuna dönüşür ve gerçek iş özgürlüğünü yaşarız.. Hakiki özgürlüğün yanında gerçek iş mutluluğunu keşfedip hiçbir iş yükü altında ezilmeyip daha da dinç ve enerjik kalırız. Aksi durumda her şey bize daha çok acı verir. İş yeri bize yük olup her olay, her durum bizi rahatsız eder ve yıpratır.
İçinde bulunduğumuz vücudun özelliklerini kabul edip bedenin işleyişine uygun hareket edersek bedenimiz hayat bulur ve uzun süreli yaşar. Tam aksi durumda bedeninle çatışarak o mükemmel mekanizmanın işleyişini bozup o mükemmel mekanizmayı hastane zindanlarına mahkûm ederiz.
Bir ruh taşıdığımızı kabul edip onun gereklerini yerine getirirsek, onunla barışık halde yaşarsak ruhumuzu yüceltir, yüce makamlara erişir, varlığının zevkini doya doya tadar, bize verilen ömrü en verimli bir şekilde tamamlarız. Aksi takdirde ihtiras zindanına ruhumuz hapseder doymak bilmeyen bir benlik arzusu zulmü altında yok olup gideriz.
Hasbelkader bir arkadaş edinirsek onun bütün özelliklerini kabul etmemiz durumunda onun hiçbir davranışı bizi rahatsız etmez onunla barışık halde yaşarız. Aksi durumda her hali, her davranışı bize acı verir ve bizi arkadaş zindanına hapsedip özgürlüğümüzü elimizden alır.
Komşularımızı ortak yaşam süren insanlar olarak kabul etmemiz durumunda onların her durumu bizi hoşnut eder ve uyum içinde yaşar gideriz.. Aksi durumda aldığı nefes bile bizi rahatsız eder ve öfke zindanında kendimizi yok ederiz.
Dünya evine girdiğimiz eşimizi bütün benliğinle kabul etmemiz durumunda onun her hali, her davranışı, her durumu bizi hoşnut eder, mutlu eder. Bu sefer aile hayatında gerçek özgürlüğü yaşarız. Aksi durumunda her davranışımız rol olur ve bu roller iç dünyamızda git gide özgürlüğümüzü kısıtlayarak bir saatli bombaya dönüşüp sonunda patlayıp bütün hayatımızı zayi eder.
Allah'ın bize lütfettiği çocuklarımızın her halini sevgi ve merhametle kabul etmemiz durumunda onlarla birlikte çok mutlu bir hayat sürüp onları en iyi şekilde yetiştiririz.. Onların her hali bize mutluluk verir. Hatalarını rahat düzeltip kendi mutluluğumuzu yaşarız. Aksi durumda çocukların her halinden rahatsız olur iç dünyanda kendi çocuklarına karşı kin ve nefret besleyip kendimizi yine evlat zindanına hapsederiz.
Bir öğretmen olarak öğrencimizin her halini kabul etmemiz durumunda onun olumlu ve olumsuz davranışlarını sevgi ve sabırla tespit edip ona en güzel bir şekilde rehber oluruz. Aksi durumda her şeyi gözümüze batar ve hiçbir şekilde ona faydalı olamayıp yine ego zindanına kendimizi hapsederiz.
Kendi isteğimizle seçtiğimiz yöneticiye karşı direnip o yöneticinin her halini sorgulamaya kalkarsak bu sorgulama bize derinden acı verir ve o yöneticinin yönetim zindanında kaybolup yine kendi özgürlüğümüze kelepçe vururuz. Ama kabul etmemiz durumunda o yöneticinin hiçbir hali bizi rahatsız etmez, tam tersi bütün davranışlarını takdir edip daha fazlasını yapmasını isteriz. Bu durumda yöneticinin gereksiz ihtirasları altında ezilmek zorunda kalmadan gerçek iş özgürlüğe ulaşmış oluruz.
Bir yönetici olarak çalışanımızın yeteneklerini ve başarısını kabul edip onunla barışmamız durumunda çalışanın her hali bize mutluluk verir, başarı getirir. Tam aksi yetenekleri ve başarısı kabul edemediğimiz bir çalışanımız yönetici olarak bizim için bir tehdit unsuru haline gelir. Bu tehdit unsuru iş sürecinde kendini farklı şekilde gösterip hem yönetici olarak bizim hem de çalışanın özgürlüğüne kelepçe vurarak olumsuz sonuçlar doğurur.
Nasıl doğduğumuzu kabul ettiğimiz gibi ölümü de kabul etmemiz durumunda ona hazırlıklı yaşayıp geldiğinde hiçbir sıkıntı yaşamadan teslim olur gideriz. Ama tak aksi kabul etmememiz durumunda farkında olmadan her gün ölümü yaşayıp gerçek ölüm geldiğinde ne olduğunu anlamadan göçer gideriz.
Hulasa, soğuk suya kendi isteğiyle giren üşümez. Direndiğin şey seni daha çok acıtır, kabul ettiğin şeyse seni özgürleştirir.
Allah (c.c.) bizi bir anneden bir babadan dünyaya getirdi. Gerçek özgürlük onlara direnmeden onlarla bütünleşerek birlikte hareket etmekten geçer. Onları beğenmeyip saygıda hürmette kusur ettiğimiz sürecin sonunda onları kabullenmeyip kendi dünyamıza göre şekillendirmeye kalkarsak onların her hareketi, her sözü, her durumu acı verir, git gide tek odalı bir hücreye sıkışmış gibi sıkışır kendimizi hapsetmiş oluruz. Ve sonunda kendi acemi dünyamızın bataklığında düşe kalkar gideriz.
Çalıştığımız bir iş yerini şartlarını kabullenmemiz durumunda her olay, her durum bizim için bir fırsat, bir avantaj durumuna dönüşür ve gerçek iş özgürlüğünü yaşarız.. Hakiki özgürlüğün yanında gerçek iş mutluluğunu keşfedip hiçbir iş yükü altında ezilmeyip daha da dinç ve enerjik kalırız. Aksi durumda her şey bize daha çok acı verir. İş yeri bize yük olup her olay, her durum bizi rahatsız eder ve yıpratır.
İçinde bulunduğumuz vücudun özelliklerini kabul edip bedenin işleyişine uygun hareket edersek bedenimiz hayat bulur ve uzun süreli yaşar. Tam aksi durumda bedeninle çatışarak o mükemmel mekanizmanın işleyişini bozup o mükemmel mekanizmayı hastane zindanlarına mahkûm ederiz.
Bir ruh taşıdığımızı kabul edip onun gereklerini yerine getirirsek, onunla barışık halde yaşarsak ruhumuzu yüceltir, yüce makamlara erişir, varlığının zevkini doya doya tadar, bize verilen ömrü en verimli bir şekilde tamamlarız. Aksi takdirde ihtiras zindanına ruhumuz hapseder doymak bilmeyen bir benlik arzusu zulmü altında yok olup gideriz.
Hasbelkader bir arkadaş edinirsek onun bütün özelliklerini kabul etmemiz durumunda onun hiçbir davranışı bizi rahatsız etmez onunla barışık halde yaşarız. Aksi durumda her hali, her davranışı bize acı verir ve bizi arkadaş zindanına hapsedip özgürlüğümüzü elimizden alır.
Komşularımızı ortak yaşam süren insanlar olarak kabul etmemiz durumunda onların her durumu bizi hoşnut eder ve uyum içinde yaşar gideriz.. Aksi durumda aldığı nefes bile bizi rahatsız eder ve öfke zindanında kendimizi yok ederiz.
Dünya evine girdiğimiz eşimizi bütün benliğinle kabul etmemiz durumunda onun her hali, her davranışı, her durumu bizi hoşnut eder, mutlu eder. Bu sefer aile hayatında gerçek özgürlüğü yaşarız. Aksi durumunda her davranışımız rol olur ve bu roller iç dünyamızda git gide özgürlüğümüzü kısıtlayarak bir saatli bombaya dönüşüp sonunda patlayıp bütün hayatımızı zayi eder.
Allah'ın bize lütfettiği çocuklarımızın her halini sevgi ve merhametle kabul etmemiz durumunda onlarla birlikte çok mutlu bir hayat sürüp onları en iyi şekilde yetiştiririz.. Onların her hali bize mutluluk verir. Hatalarını rahat düzeltip kendi mutluluğumuzu yaşarız. Aksi durumda çocukların her halinden rahatsız olur iç dünyanda kendi çocuklarına karşı kin ve nefret besleyip kendimizi yine evlat zindanına hapsederiz.
Bir öğretmen olarak öğrencimizin her halini kabul etmemiz durumunda onun olumlu ve olumsuz davranışlarını sevgi ve sabırla tespit edip ona en güzel bir şekilde rehber oluruz. Aksi durumda her şeyi gözümüze batar ve hiçbir şekilde ona faydalı olamayıp yine ego zindanına kendimizi hapsederiz.
Kendi isteğimizle seçtiğimiz yöneticiye karşı direnip o yöneticinin her halini sorgulamaya kalkarsak bu sorgulama bize derinden acı verir ve o yöneticinin yönetim zindanında kaybolup yine kendi özgürlüğümüze kelepçe vururuz. Ama kabul etmemiz durumunda o yöneticinin hiçbir hali bizi rahatsız etmez, tam tersi bütün davranışlarını takdir edip daha fazlasını yapmasını isteriz. Bu durumda yöneticinin gereksiz ihtirasları altında ezilmek zorunda kalmadan gerçek iş özgürlüğe ulaşmış oluruz.
Bir yönetici olarak çalışanımızın yeteneklerini ve başarısını kabul edip onunla barışmamız durumunda çalışanın her hali bize mutluluk verir, başarı getirir. Tam aksi yetenekleri ve başarısı kabul edemediğimiz bir çalışanımız yönetici olarak bizim için bir tehdit unsuru haline gelir. Bu tehdit unsuru iş sürecinde kendini farklı şekilde gösterip hem yönetici olarak bizim hem de çalışanın özgürlüğüne kelepçe vurarak olumsuz sonuçlar doğurur.
Nasıl doğduğumuzu kabul ettiğimiz gibi ölümü de kabul etmemiz durumunda ona hazırlıklı yaşayıp geldiğinde hiçbir sıkıntı yaşamadan teslim olur gideriz. Ama tak aksi kabul etmememiz durumunda farkında olmadan her gün ölümü yaşayıp gerçek ölüm geldiğinde ne olduğunu anlamadan göçer gideriz.
Hulasa, soğuk suya kendi isteğiyle giren üşümez. Direndiğin şey seni daha çok acıtır, kabul ettiğin şeyse seni özgürleştirir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ferhat Yanık / diğer yazıları
- Gerçek özgürlük / 17.12.2025
- Allah ile arası iyi olandan korkun / 31.12.2024
- Ne yardan, ne serden vazgeçerler… / 04.06.2024
- Google’da en çok aranan ‘Ben neden’ cümleleri / 19.06.2023
- MMSH’den EYYT’ye / 09.12.2022
- Tilkiye cesaretini göster demişler, gitmiş yavrusunu yemiş... / 29.10.2022
- Kuvvetten kazanç varsa yoldan kayıp vardır / 15.10.2022
- Kuvvetten kazanç varsa yoldan kayıp vardır / 15.10.2022
- Körle oturan şaşı kalkar / 23.08.2022
- Bir başarı öyküsü değil, bir başarı yaşantısı / 27.07.2022
- Allah ile arası iyi olandan korkun / 31.12.2024
- Ne yardan, ne serden vazgeçerler… / 04.06.2024
- Google’da en çok aranan ‘Ben neden’ cümleleri / 19.06.2023
- MMSH’den EYYT’ye / 09.12.2022
- Tilkiye cesaretini göster demişler, gitmiş yavrusunu yemiş... / 29.10.2022
- Kuvvetten kazanç varsa yoldan kayıp vardır / 15.10.2022
- Kuvvetten kazanç varsa yoldan kayıp vardır / 15.10.2022
- Körle oturan şaşı kalkar / 23.08.2022
- Bir başarı öyküsü değil, bir başarı yaşantısı / 27.07.2022



















































































