Gerekli gıda ve para yardımı yapılmaz ise Etiyopya'da bu yıl 300 bin çocuk kötü beslenme yüzünden ölecek.
Gerekli çabalar Filistin barışı için kullanılamaz ise bu yıl hem Filistin'de hem de İsrail'de yüzlerce çocuk canından olacak.
Gerekli siyasal adımlar Keşmir'deki sınır barışı için gösterilmez ise Pakistan ve Hindistan'da kadınlar ölmeye devam edecek.
Gerekli maddi ve manevi destek verilmez ise Çeçenistan'da, Yemen'de,Suriye'de, Irak'ta, Sudan'da,Somali'de insanlar tek tek ya da gruplar halinde toprağa verilecek.
Düne kadar sözkonusu çatışma alanlarında insanlar ölüyor/öldürülüyorken dünya kamuoyu mevcut durum karşısında biçareydi.
Aynı durum bugünün insanları için ve bugünün şartlarında da devam etmekte.
En tuhafı ve en acıklısı da bu değil mi?
Geçmişte olanlar ve olanlara çare bulamayanlar ayrı bir sorun olarak masaya yatırılmalı, olaylar karşısında hareketsiz kalınması ise sorgulanmalı.
Dünyanın muhtelif ülkelerinde; en merkezi coğrafyalardan en ücra coğrafyalara dek uzanan şiddet olayları, ve bu şiddetten etkilenen insanların içler acısı durumlarına ağırlık kazandırılmalı.
Gerekli gıda yardımı yapılmazsa çocuklar ölecek.
Gerekli barış adımları atılmazsa ülkeler birbirini boğacak.
Gerekli yaklaşımlar sergilenmezse barış ortamı hepten kaybolup gidecek.
Kaybolup giden nesillere yeni nesiller eklenecek...
Gerekli ekonomik ve askeri yardımların nerelere ve kimlere gittiği bilinmeden, barış için gerekli imkanlar, olanaklar tesis edilemez.
Şiddetle örülen dünya alev alev yanarken, yükselen alevlerin arasındaki çığlıklara kulak verilememesi en acı gerçek.
Gerçekler gerçekten de çok acı...
Gerekli çabalar Filistin barışı için kullanılamaz ise bu yıl hem Filistin'de hem de İsrail'de yüzlerce çocuk canından olacak.
Gerekli siyasal adımlar Keşmir'deki sınır barışı için gösterilmez ise Pakistan ve Hindistan'da kadınlar ölmeye devam edecek.
Gerekli maddi ve manevi destek verilmez ise Çeçenistan'da, Yemen'de,Suriye'de, Irak'ta, Sudan'da,Somali'de insanlar tek tek ya da gruplar halinde toprağa verilecek.
Düne kadar sözkonusu çatışma alanlarında insanlar ölüyor/öldürülüyorken dünya kamuoyu mevcut durum karşısında biçareydi.
Aynı durum bugünün insanları için ve bugünün şartlarında da devam etmekte.
En tuhafı ve en acıklısı da bu değil mi?
Geçmişte olanlar ve olanlara çare bulamayanlar ayrı bir sorun olarak masaya yatırılmalı, olaylar karşısında hareketsiz kalınması ise sorgulanmalı.
Dünyanın muhtelif ülkelerinde; en merkezi coğrafyalardan en ücra coğrafyalara dek uzanan şiddet olayları, ve bu şiddetten etkilenen insanların içler acısı durumlarına ağırlık kazandırılmalı.
Gerekli gıda yardımı yapılmazsa çocuklar ölecek.
Gerekli barış adımları atılmazsa ülkeler birbirini boğacak.
Gerekli yaklaşımlar sergilenmezse barış ortamı hepten kaybolup gidecek.
Kaybolup giden nesillere yeni nesiller eklenecek...
Gerekli ekonomik ve askeri yardımların nerelere ve kimlere gittiği bilinmeden, barış için gerekli imkanlar, olanaklar tesis edilemez.
Şiddetle örülen dünya alev alev yanarken, yükselen alevlerin arasındaki çığlıklara kulak verilememesi en acı gerçek.
Gerçekler gerçekten de çok acı...
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005