logo
20 NİSAN 2024

GİRİT GİTTİ SIRA KIBRIS'TA MI?

10.06.2001 00:00:00
Hafta içinde KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmada, silahla ve ambargoyla istediklerini alamayan Rum ve Yunan ikilisinin AB yoluyla Kıbrıs'a sahip çıkması halinde " 2. Girit olayının" gerçekleşeceğini ifade etmişti. Bu cümleden hareketle, bugün Kıbrıs'ta yaşanan talihsiz süreçle ciddi benzerlikler arz eden ve "yoksa sonucu da mı aynı olacak?" diye üzüntüyle vehmettiğimiz Girit hadisesini, kamuoyunun konuya biraz yabancı olduğu ve hadisenin milletimiz tarafından iyice bilinmesi gerekliliği düşüncesinden hareketle kısada olsa tarihi seyir içerisinde anlatma gereği duyduk. Hem böylece milletimiz bu tarihi olaydan az da olsa haberdar edilirse, bugün Kıbrıs'ta yaşadığımız ve yarın yaşayacağımız ciddi vakaların yorumunu daha iyi yapacakları gibi yapılan yanlış politikaları da anında sezebileceklerdir. Çünkü olayların sebep- sonuç ve meydana geliş şekilleri arasındaki benzerlik, insana sonucu görebilme feraseti kazandırıyor...

GİRİT'TE İSYANLAR BAŞLIYOR

17. yüzyılın ortalarında Osmanlı hakimiyetine giren Girit, stratejik konumu itibariyle Doğu Akdeniz'de önemli bir askeri üs pozisyonundaydı. Adanın bu stratejik özelliği adayı cazibe merkezi olmaktan kurtaramamış ve emperyalist devletlerin ilgisini daima çekmiştir.

Osmanlı idaresinde huzurlu ve rahat bir yaşam süren Girit'te, 19. yüzyılda Osmanlı'nın buhran dönemlerine girmesiyle beraber, Etniki Eterya cemiyetinin kışkırtmaları sonucu kıpırdanmalar başlamıştı. Girit'te ilk isyan, Mora'da başgösteren Yunan isyanına paralel olarak 1821 yılında çıkmıştı. Ama bu isyan Mısır valisi Mehmet Ali Paşa tarafından bastırılmıştı. Ama ne var ki 1830 Londra Protokolüyle Yunanistan devletinin resmen kurulmasından sonra Girit'teki isyanların ardı arkası gelmemeye başladı ve Girit Rumları Yunanistan'a bağlanma isteklerini dillendirmeye başladılar. Böylece Girit, daha Yunanistan devletinin kurulduğu ilk yıllardan itibaren Türk- Yunan ilişkilerinde bir çıkmaz halini almıştı. (Tıpkı şimdi Kıbrıs meselesinde olduğu gibi)

TAVİZLER BAŞLIYOR

Bu sebeple Yunanistan her fırsat bulduğunda Girit'in kendisine katılmasını (Enosis) isterken, aynı şekilde Girit Rumları da Yunanistan'a ilhakı gündem etmekteydiler. İşin ilginç tarafı ise 1821 yılına ait kayıtlardan anlaşıldığına göre adada 129 bin Hıristiyan'a karşılık 160 bin Müslüman'ın bulunuyor olmasıdır.

Yunanlıların adaya yolladıkları papaz ve öğretmenlerin kışkırtmaları sonucunda Ağustos 1866'da adada büyük bir isyan çıktı ve Rumlar kendilerine geçici bir hükümet kurarak, Girit'in Yunanistan'a bağlandığını ilan ettiler. Sonuçta bu isyan hareketi Osmanlı'nın ciddi tavizler verdiği bir nizamname hazırlamasıyla yatışır gibi oldu. Ayrıca büyük devletlerin o günkü çıkar uyuşmazlıklarının da isyanın sonuçlandırılmasında büyük etkileri vardır.

Osmanlı'nın tavizler verdiği nizamnamenin ardından iyice şımaran Rumlar, 1877- 1878 Osmanlı- Rus savaşı sırasında devletin içinde bulunduğu güç durumdan faydalanarak tekrar isyan etmişlerdir. Durumdan istifade etmek isteyen Rusya, savaşı bitiren Ayastafanos andlaşmasına Girit'teki isyan durumunu ekleyerek, acil çözüm için çeşitli ıslahatlar önermekten geri durmamıştır. Böylece devletlerarası bir boyut kazanan Girit meselesi ayrıca İngiliz Rus rekabetinin de çarpışma noktası olmuştur. Rus baskınlığını kaldıramayan İngiltere konuyu daha da uzatarak Berlin Konferansına taşımıştır. Sorun artık tamamen gerçek çözümden uzak ve çıkar hesaplarının yapıldığı mecralara doğru kaymaya başlamıştır. Tabi bundan en büyük zararı gören devlet ise Girit üzerindeki hakimiyeti günden güne zayıflayan Osmanlı idi. Büyük devletlerin baskısı altında söyleneni yapmaktan başka çaresi kalmayan Osmanlı 9 Eylül 1878'de olağanüstü komiser unvanıyla Gazi Ahmet Muhtar Paşa'yı adaya göndermişti. Gazi Ahmet Muhtar Paşa, yabancı devletlerin konsolosluklarının denetiminde isyancılarla 23 Ekim 1878'de Halepa Sözleşmesi'ni imzalayarak, Girit'e verilen tavizleri kat be kat artırmıştır. Bu şekilde Girit Osmanlı'dan kopmaya gittikçe yaklaşan ve Osmanlı için ağırlaşan bir konuma gelmişti.

Girit'e tanınan bu haklarla beraber ada neredeyse tamamen Osmanlı kontrolünden çıkmış ve İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya'nın yer yer işgallerine maruz kalmıştır.

TÜRK ASKERİ GİRİT'TEN ÇIKARILIYOR

1897 Osmanlı- Yunan savaşı ardından 4 Aralık 1897 yılında imzalanan İstanbul andlaşmasından 14 gün sonra emperyalist devletler Girit'in tarafsız ve özerk bir devlet haline getirildiğini açıkladılar ve adadan Türk askerinin çıkarılmasını istediler. Buna şiddetle karşı çıkan Osmanlı'yı dinlemeyen devletler bu işi zorla yaparak 5 Kasım 1898'de Osmanlı askerlerini ve memurlarını adadan çıkardılar. Ayrıca Yunanistan'dan prens Yorgi'yi getirerek Girit'e vali yaptılar. Bu durumda bölgedeki Türk halkının da Anadolu'ya göç etmekten başka çaresi kalmamıştı. Bu olaylar Girit'i Yunanistan'a yaklaştıran hadiseler olmasına karşın halen büyük devletler arasında çıkar uyuşmazlığı giderilemediği için adanın Yunanistan'a ilhakı bekletiliyordu.

VE GİRİT YUNANİSTAN'IN...

Yunanlı vali yönetiminde, İngiliz, Fransız, Rus ve İtalyan işgali altındaki Girit Meclisi 5 Ekim 1908'de adayı Yunanistan'a bağladığını ilan etmiştir. Bu şekliyle Girit, devletlerarası bir statüye sahip olmakla beraber, Yunanistan'a Osmanlı'dan daha yakın bir haldeydi. İşgalci devletlerin ordularını adadan çekmeleriyle beraber Rumlar resmi ve özel binalara Yunan bayrağı asmaya başladılar. Adada oldukça rahat bir hareket imkanı bulan Rumlara karşı Osmanlı şiddetli tepki göstermiş olsa da bunun hiçbir faydası olmadı. Ama Yunanistan içindeki bazı iç karışıklıklar ve büyük devletlerin kararsız tutumu adanın ilhakını birkaç yıl daha geciktirmişti. Artık sadece hukuk yönünden Osmanlı'ya bağlı bulunan Girit, Balkan harbinden sonra Londra ( 30 Mayıs 1913) ve Bükreş (10 Ağustos 1913) andlaşmalarıyla resmen Türklerin elinden çıkmış bulunuyordu.

SAHNELER TEKERRÜR EDİYOR

Neredeyse bütün sahneler aynen tekrar etti ve sıra son tangoya gelmiş bulunuyor. Umarız son sahne hiç yaşanmaz. Ama orta öğretim kurumlarında Grekçe ders alarak büyümüş fil-Helenist (Helen aşığı) devletlerden müteşekkil Avrupa Birliği'nin yakın plandaki en büyük amacı Girit'teki o son sahneyi bugün Kıbrıs'ta tekrarlatmak. Bu yolda ciddi bir gayretkeşliğin sergilendiğini görmekteyiz.

İşin en hüzünlü tarafı ise tarihi bir vazife addederek bunları anlatan bizlerin, bizim içimizde ama kesinlikle bizden olmayan bazıları tarafından paranoyak ve komplocu muamelesine maruz kalmamızdır. Ve maalesef bu insanların sayıları her geçen gün arttığı gibi yetkileri de bizden çok daha fazladır...

Sevindiğimiz tek hadise ise, 7 Nisan'da Trabzon'da, 20 Mayıs'ta İstanbul'da ve bugün 10 Haziran'da Ankara Tandoğan Meydanı'nda yüzbinlerden yükselen milli çığlığın bu insanların yüreğine korku salmasıdır...
15 üyeden 9'unu Erdoğan atamış oldu
Erdoğan'dan AYM'ye yeni atama
‘Ya Ali, vay sana düşman olup yalanlayanın haline’
'Şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım'
Mültecilerin kaçak işyerlerini mühürledi
Karar Resmi Gazete'de yayımlandı
Mirasçılara İstiklal Madalyası
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
15 üyeden 9'unu Erdoğan atamış oldu
Erdoğan'dan AYM'ye yeni atama
‘Ya Ali, vay sana düşman olup yalanlayanın haline’
'Şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım'
Mültecilerin kaçak işyerlerini mühürledi
Karar Resmi Gazete'de yayımlandı
Mirasçılara İstiklal Madalyası
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'

Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı

Tokat'ta incelemelerde bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Şu ana kadar alınan 500 ihbardan 50 yapı incelendi, 5 yıkık, 15 de ağır hasarlı yapı tespit edildi" dedi.
19.04.2024 16:34:00
İhlas Haber Ajansı
Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı
Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Tokat'ta 5.6 büyüklüğündeki depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu.

Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Bakan Yardımcısı Tuzcuoğlu'na deprem hasarı hakkında bilgi verdi. İlçe hükümet konağı önünde gazetecilere açıklama yapan Tuzcuoğlu, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız olarak da Sayın Bakanımız Mehmet Özhaseki beyin hemen talimatlarıyla biz de kendi bakanlığımızın çalışmaları açısından her türlü önlemi, tedbiri ve gayreti ortaya koyduk. Arkadaşlarımızı çok hızlı bir şekilde bölgeye sevk ettik. Gerek çevre illerden buraya transfer ettiğimiz teknik arkadaşlarla, gerekse bakanlık merkezinden buraya yönlendirdiğimiz teknik ekiplerimize, hasar tespit ekiplerimizle birlikte gerek Yozgat ve Tokat'ta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda 20 ekip 50 teknik personelle birlikte bu çalışmalarımız yürüyor, ihtiyaç halinde yine Sayın Valimizin, yine AFAD'ımızın koordinasyonunda teknik ekip sayılarımızı arttırabiliriz. Birkaç gün içerisinde de inşallah bu bölgedeki tüm hasar tespitlerini de tamamlamayı düşünüyoruz" dedi.

"Ağır hasar 99 öncesi yapılan binalarda"

Tuzcuoğlu yaptıkları incelemede depremde ağır hasar alan binaların 1999 yılı öncesi yapılan binalar olduğuna dikkat çekerek, "Gerek Tokat'ta gerek Yozgat'ta baktığımız zaman ağırlıklı olarak hasar gören yapıların yine 1999 öncesi binalar olduğunu tespit ediyoruz. Bunların çoğunluklu olarak 40-50 yıl öncesine ait kerpiç yapılar, yığma yapılar, mühendislik ve fen hizmetlerinden yoksun olan yapılmış olan binalar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ülkemiz bir deprem bölgesidir. Gerek kuzeyden geçen fay hatları, gerek Doğu Anadolu ve güneyden geçen fay hatları, gerekse Ege ile Ege'deki fay hatlarını göz önüne aldığınız zaman ülkemizin tamamı çok önemli bir deprem bölgesi oluyor. Himalayalar'dan Alp'lere kadar uzanan bu hat içerisinde bizim ülkemiz depremsellik açısından, risk açısından beşinci ülke konumunda. Öyle olunca muhakkak suretle biz yapılarımızı sağlam, sıkı ve mühendislik hizmetleri çerçevesinde inşa etmek zorundayız. Depremden çok fazla bir şey olmayabilir. Ama yapılarımız eğer ona dayanaklı değilse o zaman maalesef istenmeyen tablolarla karşı karşıya kalıyoruz" diye konuştu.

"500 ihbar geldi, 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı"

Tuzcuoğlu, depremin ardından 500'e yakın ihbar alındığını ifade ederek şunları söyledi:

"Değerli arkadaşlar Tokat ilimizde bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarda 500 ihbar aldık şu ana kadar. Bu ihbarların sayısı artabilir. Özellikle şu anda hemşehrilerimizin bir kısmı evlerine giremiyorlar. Bunlar giriş yapmaya başladıkları zaman muhtemeldir ki orada birtakım ihbarlar da alınacak. Bu ihbarların sayısı artabilecek ve biz de yapılan her türlü ihbara teknik ekiplerimizle beraber hemen gidip yerinde inceleme, araştırma ve neticelerimizi ortaya koyacağız. Şu ana kadar incelenen 50 yapıdan 5 tanesi yıkık görünüyor. Yine 15 tane ağır hasarlı yapı görünüyor. Az önce de bahsetmiş olduğum gibi bunların büyük çoğunluğu yine kerpiç işte yığma yapılar. Mühendislik hizmetinden yoksula yapılmış olan yapılar. Diğerlerini de yine en kısa sürede tamamlamış olacağız. Kamu binalarımızla alakalı bir hasar görünmüyor. Bu sevindirici bir şey. Aslında depremle alakalı bizi en çok teselli bulduran konu bir can kaybı olmaması."

Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz

"Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." 
19.04.2024 16:30:00
Haber Merkezi
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bakan Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Bakanlığın ilgili birimleri ve hastanelerin yöneticileriyle yaptıkları toplantılarda Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ndeki sorunları temel faktörleriyle ele aldıklarını belirtti.


Randevu bulmakta yaşanan sıkıntıları çözmek için yaptıkları çalışmalardan önemli sonuçlara ulaştıklarını aktaran Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

Randevu sorununa karşı hem vatandaşları hem de hekimleri memnun edecek bir çözüm oluşturduklarını belirten Koca, şunları kaydetti:

"Öncelikle iptal edilmeyen randevulardan kaynaklanan, kullanılamayan kapasitemizi diğer vatandaşlarımızın kullanımına açacağız. Bu kapsamda, gelemeyeceği randevuyu iptal etmeyen vatandaşlarımız söz konusu durumun ilkinde 15 gün içerisinde aynı branşa randevu alamayacak. Aynı şekilde randevusuna ikinci kez gelmediğinde 15 gün içerisinde tüm branşlardan randevu alamayacak. Son dakika iptalleri nedeniyle atıl kapasite oluşmaması için randevu iptal süresini, en geç bir önceki gün saat 23.59'la sınırlandırıyoruz. İptal edilen randevular yerine, muayene saatinden 1 saat öncesine kadar yeni randevu verebileceğiz. Böylelikle daha fazla hastamızın randevu almasını ve kapasitenin verimli kullanılmasını sağlamış olacağız."

'Konuş, sen nerelisin' diyen DEM Partili Salğucak'a soruşturma

31 Mart yerel seçimlerinde oy vermek için Ömer Keçecigil Okuluna giden askeri ve polis personellerine 'Konuş, sen nerelisin'' diyen DEM Partili Süleyman Salğucak, seçim kanuna muhalefet suçundan dolayı Şırnak İl Emniyet Müdürlüğünde ifadesi alındı.
19.04.2024 16:21:00
İhlas Haber Ajansı
'Konuş, sen nerelisin' diyen DEM Partili Salğucak'a soruşturma
'Konuş, sen nerelisin' diyen DEM Partili Salğucak'a soruşturma
Avukat Ramazan Demir, Şırnak'ta taşımalı seçmen olduğunu düşündüğü kişilere 'Konuş sen nerelisin'' diyerek tepki gösteren Süleyman Salğucak'a soruşturma açıldığını duyurdu.

31 Mart günü Şırnak'a oy vermek için taşınan asker ve polisler tek sıra içeri girerken tepki gösteren 61 yaşındaki Süleyman Salğucak'a soruşturma açıldı.

Avukat Ramazan Demir, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Şırnak savcılığı 'Konuş, sen nerelisin' sözünden dolayı Süleyman Salğucak'a 'Seçim kanununa muhalefetten' soruşturma açmış" diye belirtti.

Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, Salğucak hakkında 'Seçim kanununa muhalefet' ve 'Seçmenin oy kullanmasını engelleme' iddialarıyla ilgili soruşturma açtı.

İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Erzincan'ın İliç ilçesinde maden sahasında meydana gelen heyelanda toprak altında kalan 9 işçiden birinin daha naaşına ulaşıldığını bildirdi

19.04.2024 12:15:00 / Güncelleme: 19.04.2024 12:19:14
AA
İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı
İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı

Bayraktar, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, maden sahasındaki arama çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.

Kazanın gerçekleştiği 13 Şubat'tan bu yana arama çalışmalarının aralıksız devam ettiğini anımsatan Bayraktar, "Erzincan İliç'te maden sahasında meydana gelen heyelanda ilk günden bu yana aralıksız olarak devam eden arama çalışmaları neticesinde bu sabah bir işçi kardeşimize daha ulaştık. Kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Tüm canlarımıza ulaşana kadar yoğun çalışmalarımıza devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bayraktar, 5 Nisan'da da İliç'te maden ocağında toprak altında kalan bir işçinin naaşına ulaşıldığını bildirmişti.

Cenaze Adnan Keklik'e ait

Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, AA muhabirine, Sabırlı Deresi bölgesinde ulaşılan cenazenin Adnan Keklik'e ait olduğunu belirterek, aileye başsağlığı diledi.

Aydoğdu, bölgedeki çalışmaların aralıksız sürdüğünü ifade etti.

Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta meydana gelen toprak kaymasında 9 kişi kaybolmuş ve 5 Nisan'da işçilerden Uğur Yıldız'ın cenazesine ulaşılmıştı. 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.