Hâce Muhammed Ma'sûm hazretleri buyurdu ki: Babamı vefatından sonra rüyada gördüm. Münker ve Nekir'in suali nasıl geçti? diye sordum. Buyurdu ki: "Allah-ü Teala merhamet ederek, bereket cihetiyle ilham edip "Eğer sen izin verirsen bu iki melek kabrine gelecek" buyurdu. Arzettim ki: "Ey Allah'ım! Bu iki melek de, senin huzurunda kalsınlar dedim. Nihayetsiz rahmet ve merhametin bana acıdı ve onları benim yanıma göndermedi". Tekrar; "Kabir sıkması nasıl geçti?" diye sordum. "Oldu, fakat çok az oldu" buyurdu.
Muhammed Hâşim-i Keşmi şöyle anlatmıştır: "Ecmir'de iken, Teravih namazı kıldığımız mescidin bir duvarı sağlam yapılmamıştı ve bir tarafa doğru eğilmişti. O kadar ki, mescide gelenlerin çoğu ve etrafında bulunanlar oradan geçerken, bugün yarın duvar yıkılacak derlerdi. İmâm-ı Rabbâni hazretleri bir gün bu düşüncelerine temasla buyurdu ki: "Bu duvar, bu fakirler burada kaldığı müddetçe, bize riayet edip herhalde yıkılmayacak. Nitekim büyükler; "Bizim şakamız ciddidir" buyurmuşlardır. Buyurdukları gibi duvar, İmâm-ı Rabbâni hazretleri oradan ayrılıncaya kadar yıkılmadı. Oradan ayrıldığımız gün, ben, herkes gittikten sonra bir bahane ile bir saat kadar o mescidin yanında kaldım. Duvarın yıkılıp yıkılmayacağına bakıyordum. İmâm-ı Rabbâni hazretleri mescid görünmez oluncaya kadar uzaklaşınca duvar birdenbire yıkılıverdi."
Eserleri: Mektûbat: İslam aleminde İmâm-ı Rabbâni'nin Mektûbat'ı kadar kıymetli bir kitap daha yazılmamıştır. Mektûbat, üç cild olup, beş yüz yirmi altı mektubunun toplanmasından meydana gelmiştir. Kelâm ve fıkıh bilgilerini, tasavvufun marifetlerini açıklayan uçsuz bir derya gibi eşsiz bir eserdir.
Mektûbat'ın birinci cildi 1616 (H. 1025) senesinde talebelerinin meşhurlarından Yâr Muhammed Cedid-i Bedahşi Talkani tarafından toplanmıştır. Birinci cildde üç yüz on üç mektup vardır. Bu cildin son mektubu, Muhammed Hâşim-i Keşmi'ye yazılmıştır. İmâm-ı Rabbâni hazretleri birinci cildin son mektubunu yazınca; "Muhammed Hâşim'e gönderilen bu mektupla resullerin, din sahibi peygamberlerin ve Ashâb-ı Bedr'in sayısına uygun olduğundan, üç yüz on üç mektupla birinci cildi burada bitirelim" buyurmuştur. İkinci cildi ise 1619 (H. 1028) senesinde, Abdülhay Pütni tarafından toplanmıştır. Bu cildde Esmâ-i Hüsna yani Allah-ü Teala'nın Kur'an-ı Kerim'de geçen doksan dokuz ismi sayısınca doksan dokuz mektup vardır. Üçüncü cild de İmâm-ı Rabbâni hazretlerinin vefatından sonra 1630 (H. 1040) senesinde talebelerinden Muhammed Hâşim-i Keşmi tarafından toplanmış olup, bu cildde de Kur'an-ı Kerim'deki surelerin sayısınca yüz on dört mektup vardır. Her üç cildde toplam beş yüz yirmi altı mektup vardı. İmâm-ı Rabbâni hazretlerinin vefatından sonra on mektubu daha üçüncü cilde ilave edilmiştir. Böylece toplam mektup adedi beş yüz otuz altı olmuştur. Mektûbat'daki mektupların birkaçı Arabî, geri kalanların hepsi Fârisidir. Çeşitli zamanlarda basılmıştır.
İmâm-ı Rabbâni hazretleri buyurdu ki:
Ebedi gözetmek, zikirden üstündür. Ebedi gözetmeyen Hakk'a kavuşamaz.
Ehlin gönlü için (ailenin gönlünü almak için) günah işlemek ahmaklıktır.
Farzı bırakıp, nafile ibadetleri yapmak boşuna vakit geçirmektir.
Gına sahiplerinin yani zenginlerin, alçak gönüllü olması güzeldir. Fakirlerin ise onurlu olması lazımdır.
İnsana lazım olan önce Ehl-i Sünnete uygun inanmak, sonra Allah-ü Teala'nın emir ve yasaklarına uymak, daha sonra tasavvuf yolunda ilerlemektir.
Kalbin tasfiyesi (temizlenmesi); İslamiyete uymakla, sünnetlere yapışmakla, bidatlerden kaçmakla ve nefse tatlı gelen şeylerden sakınmakla olur.
Kafirlere kıymet vermek, Müslümanlığı
aşağılamak olur.
Kelime-i tevhid; putlara ibadeti bırakıp, Hak Teala'ya ibadet etmek demektir.
Küfür, nefs-i emmarenin isteklerinden hasıl olur.