Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay Chibber'in, hükümete karşı beyanatını, siz de duydunuz herhalde. Chibber bütçeyi, 'yoksullara karşı, çiftçilere doğrudan gelir desteğini kesen, ortadireğin belini kıran, vergi ödemeyenleri destekleyen ve büyümesi olumsuz' olarak nitelendirdi. Yetinmedi; sosyal adaleti ön plana çıkarmayı taahhüt eden AKP'nin böyle bir bütçeyle gelmesi şaşırtıcı, diye konuştu. Soluklanmadı; şu haliyle destek vermedikleri bütçede, 31 Mart tarihine kadar gerekli düzeltmeler yapılmadığı takdirde Dünya Bankası'nın Türkiye'ye vereceği 1 milyar 375 milyon dolarlık kredinin tehlikeye gireceğini açık açık söyledi.
Herkes, bak şu konuşana, diyor...
Halbuki asıl denmesi gereken, 'gör şu konuşturanı' olmalıdır.
Henüz çiçeği burnunda AKP hükümetine karşı bugüne kadar muhalefet partisi CHP bile, böylesine 'ağır ve pervasız bir muhalefet' yapmadı.
Chibber, kendinden bu kadar cüretkar konuşamaz. Onu konuşturan var.
Hatta Başbakan Abdullah Gül, dün 'sorumsuz' olarak nitelediği Chibber hakkında 'Yapılan çalışmaların içerisinde kendisi de olmuştur, yardımcısı da olmuştur. 2003 bütçesi, Niyet Mektubu hazırlanırken, bu konular açık açık tartışılmıştır. Hangi şartlar altında bütçeyi hazırladığımızı, hangi şartlar altında yüzde 6.5 faiz dışı fazla verdiğimizi herkes bilir. En iyi de Dünya Bankası bilir' şeklinde açıklık getirmişken; hala Chibber'in 'kendinden konuştuğunu söylemek' abes kaçar. Sözün nereden geldiğini fark etmeyecek derecede ağır bir 'politik sağırlık' olur.
Chibber'i biri konuşturuyor. Ona takılıp kalmak realpolitik değil; asıl, onu konuşturanları görmek gerek.
Bu çıkış, mesela, Meclis'in 'hayır' dediği 'Amerikan tezkeresi'nin yeniden çıkartılmasına ilişkin 'havuç-sopa yöntemi'nin sinyali sayılamaz mı?
AKP kurmaylarınca, namını Washington'dan alan yerli bir TV kanalında, 'para muslukları'nın başında Amerikalıların oturduğu gerekçesiyle ikinci tezkereye 'evet denmesi gerektiği' ifade ediliyordu. Acaba Chibber'in 'pervasız çıkışı' böylesi bir 'fobinin depreştirilmesi'ne yönelik midir?
Bakan hapşırıklarının bile ekonomimizi dibe vurdurduğu günleri çok yaşadık yakın geçmişte... Ama henüz 'tezkerenin çıkmamasına ihtimal' verilmiyor olacak ki, global ekonomi patronlarının ağır beyanatları, piyasaları çok da sarsmıyor; sağdan vuran 'havuç-sopa sahipleri' adeta soldan okşamayı sürdürüyorlar.
Bu yöntem, en az 'meşruiyetten yoksun Irak katliamı' kadar ahlak dışı; bırakın stratejik ortaklığı, en basit şirket ortaklığına bile sığmayacak kadar bayağı türden ayak oyunu...
Başbakan Gül, dünkü basın toplantısında 'Türkiye'ye yapılacak ABD yardımları, IMF niyet mektubuna bağlanmıştır. Bunu saklamanın bir anlamı yoktur' diyor. Bu da demektir ki, yarın IMF şeflerinden de Chibber benzeri beyanat sadır olursa hiiiiç şoklamayın.
Irak bağlamında stratejiler konuşmuyor. Saddam bahanesiyle bölgemize çöreklenmeyi kafaya koyanlar, kirli işlerini 'havuç-sopa modelli ayak oyunları'yla bizlere ihale etmeye çalışıyorlar.
Kuzey Irak'ta benzer ayak oyunları, savaşın zararının telafisinde aynı ayak oyunları, ekonomik ilişkilerde aynı ayak oyunları... Birici Körfez savaşında da aynı tezgah, şimdiki muhtemel katliamda da...
Türkiye öncelikle, işte bu 'dış ayak oyunları'ndan kurtarılmalı. AKP'nin iktidarı ve Meclis'teki gücü buna yeter de artar bile.
Böyle kirli ve onursuz 'stratejik ortaklık' olmaz. Hele de herkesin 'kendi canlarının derdinde' olacağı savaş atmosferinde hiç olmaz.
Bu olsa olsa, 'adi bir stratejik sömürü' olur. Hiçbir vatan evladı böylesi bir münasebetten hayır görmez, görmeyecektir.
Millet, ekmek-soğana talim edip gerekirse aç kalıp şerefiyle yaşamayı ve şerefiyle ölmeyi, bu kirli münasebetten gelecek üç-beş dolarla karın doyurmaya milyon kere milyon tercih eder. Hem bizim kaynaklarımız ve insanımızın gayreti, değil 70 milyonu, dünyayı doyurur. Ankara, üç-beş dolar için kapı komşumuzdaki kirli katliama 'stratejik de olsa' ortak olmamalı.
Bu bağlamda Chibber'in pervasız çıkışı, aklımızı başımıza devşirmek için yeter de artar bile. Bu sebeple ben, bak şu konuşana değil, gör şu konuşturanı, diyorum.
Ankara, Chibber'den ziyade onu konuşturanı görebilmeli.
Herkes, bak şu konuşana, diyor...
Halbuki asıl denmesi gereken, 'gör şu konuşturanı' olmalıdır.
Henüz çiçeği burnunda AKP hükümetine karşı bugüne kadar muhalefet partisi CHP bile, böylesine 'ağır ve pervasız bir muhalefet' yapmadı.
Chibber, kendinden bu kadar cüretkar konuşamaz. Onu konuşturan var.
Hatta Başbakan Abdullah Gül, dün 'sorumsuz' olarak nitelediği Chibber hakkında 'Yapılan çalışmaların içerisinde kendisi de olmuştur, yardımcısı da olmuştur. 2003 bütçesi, Niyet Mektubu hazırlanırken, bu konular açık açık tartışılmıştır. Hangi şartlar altında bütçeyi hazırladığımızı, hangi şartlar altında yüzde 6.5 faiz dışı fazla verdiğimizi herkes bilir. En iyi de Dünya Bankası bilir' şeklinde açıklık getirmişken; hala Chibber'in 'kendinden konuştuğunu söylemek' abes kaçar. Sözün nereden geldiğini fark etmeyecek derecede ağır bir 'politik sağırlık' olur.
Chibber'i biri konuşturuyor. Ona takılıp kalmak realpolitik değil; asıl, onu konuşturanları görmek gerek.
Bu çıkış, mesela, Meclis'in 'hayır' dediği 'Amerikan tezkeresi'nin yeniden çıkartılmasına ilişkin 'havuç-sopa yöntemi'nin sinyali sayılamaz mı?
AKP kurmaylarınca, namını Washington'dan alan yerli bir TV kanalında, 'para muslukları'nın başında Amerikalıların oturduğu gerekçesiyle ikinci tezkereye 'evet denmesi gerektiği' ifade ediliyordu. Acaba Chibber'in 'pervasız çıkışı' böylesi bir 'fobinin depreştirilmesi'ne yönelik midir?
Bakan hapşırıklarının bile ekonomimizi dibe vurdurduğu günleri çok yaşadık yakın geçmişte... Ama henüz 'tezkerenin çıkmamasına ihtimal' verilmiyor olacak ki, global ekonomi patronlarının ağır beyanatları, piyasaları çok da sarsmıyor; sağdan vuran 'havuç-sopa sahipleri' adeta soldan okşamayı sürdürüyorlar.
Bu yöntem, en az 'meşruiyetten yoksun Irak katliamı' kadar ahlak dışı; bırakın stratejik ortaklığı, en basit şirket ortaklığına bile sığmayacak kadar bayağı türden ayak oyunu...
Başbakan Gül, dünkü basın toplantısında 'Türkiye'ye yapılacak ABD yardımları, IMF niyet mektubuna bağlanmıştır. Bunu saklamanın bir anlamı yoktur' diyor. Bu da demektir ki, yarın IMF şeflerinden de Chibber benzeri beyanat sadır olursa hiiiiç şoklamayın.
Irak bağlamında stratejiler konuşmuyor. Saddam bahanesiyle bölgemize çöreklenmeyi kafaya koyanlar, kirli işlerini 'havuç-sopa modelli ayak oyunları'yla bizlere ihale etmeye çalışıyorlar.
Kuzey Irak'ta benzer ayak oyunları, savaşın zararının telafisinde aynı ayak oyunları, ekonomik ilişkilerde aynı ayak oyunları... Birici Körfez savaşında da aynı tezgah, şimdiki muhtemel katliamda da...
Türkiye öncelikle, işte bu 'dış ayak oyunları'ndan kurtarılmalı. AKP'nin iktidarı ve Meclis'teki gücü buna yeter de artar bile.
Böyle kirli ve onursuz 'stratejik ortaklık' olmaz. Hele de herkesin 'kendi canlarının derdinde' olacağı savaş atmosferinde hiç olmaz.
Bu olsa olsa, 'adi bir stratejik sömürü' olur. Hiçbir vatan evladı böylesi bir münasebetten hayır görmez, görmeyecektir.
Millet, ekmek-soğana talim edip gerekirse aç kalıp şerefiyle yaşamayı ve şerefiyle ölmeyi, bu kirli münasebetten gelecek üç-beş dolarla karın doyurmaya milyon kere milyon tercih eder. Hem bizim kaynaklarımız ve insanımızın gayreti, değil 70 milyonu, dünyayı doyurur. Ankara, üç-beş dolar için kapı komşumuzdaki kirli katliama 'stratejik de olsa' ortak olmamalı.
Bu bağlamda Chibber'in pervasız çıkışı, aklımızı başımıza devşirmek için yeter de artar bile. Bu sebeple ben, bak şu konuşana değil, gör şu konuşturanı, diyorum.
Ankara, Chibber'den ziyade onu konuşturanı görebilmeli.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019