Şu ya da bu nedenle, şu ya da bu vesile ile yolcularından biri olmak üzere bindiğin aracın yolcuları ile birlikte son surat uçuruma doğru ilerlediğini gördüğün halde ses etmediğin görülmüştür.
Tercihinde yanıldığını hazmedemediğin için doludizgin uçuruma gidişini içine sindirmeye çalıştığın görülmüştür.
Tehlikeli gidişi görmüyorsun, daha doğrusu görmüyormuş gibi yapıyorsun ama bu senin ve hatalarının görünüyor olmasını engellemiyor.
Görmüyorsun ama görünüyorsun.
"Kapat gözlerini kimse görmesin" şarkısı eşliğinde yol alıyor olman bir mana ifade etmiyor.
Gözlerini kapatan sadece kendisine gece yapmış olur gerçeğini düşünmek ve duymak bile istemiyorsun.
Doğrular seni rahatsız ediyor, gerçeklerden fersah fersah kaçıyorsun ama yalanlara ram olmak acayip hoşuna gidiyor.
Aşık Mahzuni'nin; "Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana/Bilmem söylesem mi söylemese mmi" dizelerinden acayip nefret ediyorsun ve duyduğun anda da derhal soruyu yapıştırıyorsun; "bu şiirin yazıldığı tarih hangi tarihtir kardeşim?"
Varlığınla, imkanlarınla ve tercihlerinle tükenişin bir dişlisi olduğun halde hala kendini bir oluşun, bir gelişmenin bir parçası olduğuna ikna etmeye ve inandırmaya uğraşıyorsun.
Geçen yıllar içinde, geride kalan on yıllar içinde, derenin kenarında kumsalda oynayan çocukların yaptıkları evlere, ördükleri duvarlara benzer yapıların gelişmek için, büyümek için, namertlere muhtaç olmamak için asla yeterli faaliyetler olmadığını görmediğin, göremediğin görülmüştür.
İçinde yol aldığı aracın peşine taktığı konvoyu uçuruma doğru sürüklediğini bildiğin halde, arkadakileri uyarman gerekirken sen camlardan bayrak sallayarak arkadan gelenlere gülücükler dağıtıyorsun ve emin adımlarla yol aldığınızı ima ediyorsun.
Yol aldığınız aracın içinde dağıtılan elma şekerlerin bir ömür boyu mutluluk vesilesi olabileceğini içerdekilere anlata anlata bitiremiyorsun ama dışardaki tehlikelerden, dışardaki fırtına ve buzlanmalardan ve muhtemel kaymalardan asla söz etmiyorsun.
Geride kalan yıllar ve yollar boyunca yaşanılan ölümcül tecrübelerden asla ders almadığın, gerekli ibretleri görmediğin görülmüştür.
Günlük-güneşlik tablolar çizerek yaklaşmakta olan fırtınayı, tipiyi ve kasırgayı saklamaya çalıştığın dolayısıyla asıl tehlikeyi görmediğin görülmüştür.
Basiretler niyaz ederiz.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024