Milletine, devletine ve medeniyetine dün kurulan tuzakları ve tuzakçıları görseydin, bu gün seni kahreden can yakıcı, yürek parçalayıcı manzaraları görmeyecektin.
"Zalim olduğu için helâk ettiğimiz nice kent/medeniyet var ki, duvarları, tavanları üzerine çökmüş halde. Nice kullanılmaz halde bırakılmış su kuyusu, nice görkemli/ süslü/bakımlı köşk var.
Yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, kalpleri olsun da onunla akıllarını çalıştırsınlar, kulakları olsun da onlarla duysunlar. Şu bir gerçek ki, kafadaki gözler kör olmaz ama göğüslerin içindeki gönüller körleşir." (Hac: 45-46).
Tarihin ve ecdadının, işitme yeteneğini yitirmemiş her kulağa fısıldadığı tecrübe sonuçlarını duysaydın, duyabilseydin bu gün, can yakıcı ve yürek parçalayıcı haberleri duymayacaktın.
Elindeki Kerim Kitabın döşediği işaret taşlarını görüp ona göre istikametini belirleseydin şimdi sana tuzak olarak kullanılan dereyi, tepeyi ve çukurları görmeyecektin.
"Allah'ın nimetine bedel, inkâr ve nankörlüğü tercih edenleri, ayrıca kendi halklarını da helâk yurduna, cehenneme sürükleyenleri görmedin mi? Onların hepsi oraya girecekler. Cehennem ne kötü bir yerleşim yeridir!" (İbrahim: 28-29).
Tarihin derinliklerinden gelen insanlığın ve kurdukları medeniyetlerin iniltilerini ve feryatlarını duysaydın bu gün kulaklarını sağır eden, etmesi gereken yetimin, yoksulun, yurtsuzun ve yuvasızın feryatlarını duymayacaktın.
"Ve işte onların yaşadığı yerler, yaptıkları haksızlıklardan dolayı, şimdi bomboş. Bu olayda bilmek, öğrenmek isteyen insanlar için, mutlaka bir ders vardır." (Neml: 52).
Mü'mini olmakla şereflendiğin son ilahi mesajın sunduğu engin imkânlardan yararlanarak mesela İbrahim Peygamber ile Nemrut mücadelesindeki, Musa peygamber ile Firavun mücadelesindeki ibret sahnelerini görseydin, Nuh, Hud, Lut ve Salih peygamberlerin milletlerinin başına gelen gerçekleri ibret gözü ile görseydin bugün seni kıvrandıran acı manzaraları görmeyecektin.
"Sizden önce gelip geçen inkârcı toplumların başına gelenlerden, hiç haberiniz olmadı mı? Nuh kavminin, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonra gelip geçen daha nicelerinin! Onların başına gelenleri, Allah'tan başka kimse bilmez. Peygamberleri onlara apaçık belgelerle geldiler, onlar ise peygamberleri konuşturmamak için, ellerini onların ağızlarına doğru uzatıp, kapatmaya çalışmışlar ve 'Doğrusu biz, sizinle gönderilen şeyleri inkâr ediyoruz ve bizi davet ettiğin şeyden de, iyice şüphe içindeyiz' dediler." (İbrahim: 9).
Kerbela çölünde sözde Müslümanlar tarafından hunharca katledilen peygamber evladının, hasseten Hz. Hüseyin ve Hz. Zeyneb'in çağları delip geçen, kulakları sağır eden feryad u figanlarını duysaydın bugün İslam coğrafyasını ve Anadolu coğrafyasını tir tir titreten feryatları duymayacaktın.
"Allah ve Resulünü çirkin iddia ve davranışlarıyla incitenlere Allah dünyada da, âhirette de lânet etmiş ve onları zelil eden bir azap hazırlamıştır.
Mü'min erkek ve mü'min kadınlara haksız yere, kötü söz ve hareketleriyle eziyet edenler, bir iftira ve aşikâr bir günah yüklenmişlerdir." (Ahzab: 57-58).
"Zalim olduğu için helâk ettiğimiz nice kent/medeniyet var ki, duvarları, tavanları üzerine çökmüş halde. Nice kullanılmaz halde bırakılmış su kuyusu, nice görkemli/ süslü/bakımlı köşk var.
Yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, kalpleri olsun da onunla akıllarını çalıştırsınlar, kulakları olsun da onlarla duysunlar. Şu bir gerçek ki, kafadaki gözler kör olmaz ama göğüslerin içindeki gönüller körleşir." (Hac: 45-46).
Tarihin ve ecdadının, işitme yeteneğini yitirmemiş her kulağa fısıldadığı tecrübe sonuçlarını duysaydın, duyabilseydin bu gün, can yakıcı ve yürek parçalayıcı haberleri duymayacaktın.
Elindeki Kerim Kitabın döşediği işaret taşlarını görüp ona göre istikametini belirleseydin şimdi sana tuzak olarak kullanılan dereyi, tepeyi ve çukurları görmeyecektin.
"Allah'ın nimetine bedel, inkâr ve nankörlüğü tercih edenleri, ayrıca kendi halklarını da helâk yurduna, cehenneme sürükleyenleri görmedin mi? Onların hepsi oraya girecekler. Cehennem ne kötü bir yerleşim yeridir!" (İbrahim: 28-29).
Tarihin derinliklerinden gelen insanlığın ve kurdukları medeniyetlerin iniltilerini ve feryatlarını duysaydın bu gün kulaklarını sağır eden, etmesi gereken yetimin, yoksulun, yurtsuzun ve yuvasızın feryatlarını duymayacaktın.
"Ve işte onların yaşadığı yerler, yaptıkları haksızlıklardan dolayı, şimdi bomboş. Bu olayda bilmek, öğrenmek isteyen insanlar için, mutlaka bir ders vardır." (Neml: 52).
Mü'mini olmakla şereflendiğin son ilahi mesajın sunduğu engin imkânlardan yararlanarak mesela İbrahim Peygamber ile Nemrut mücadelesindeki, Musa peygamber ile Firavun mücadelesindeki ibret sahnelerini görseydin, Nuh, Hud, Lut ve Salih peygamberlerin milletlerinin başına gelen gerçekleri ibret gözü ile görseydin bugün seni kıvrandıran acı manzaraları görmeyecektin.
"Sizden önce gelip geçen inkârcı toplumların başına gelenlerden, hiç haberiniz olmadı mı? Nuh kavminin, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonra gelip geçen daha nicelerinin! Onların başına gelenleri, Allah'tan başka kimse bilmez. Peygamberleri onlara apaçık belgelerle geldiler, onlar ise peygamberleri konuşturmamak için, ellerini onların ağızlarına doğru uzatıp, kapatmaya çalışmışlar ve 'Doğrusu biz, sizinle gönderilen şeyleri inkâr ediyoruz ve bizi davet ettiğin şeyden de, iyice şüphe içindeyiz' dediler." (İbrahim: 9).
Kerbela çölünde sözde Müslümanlar tarafından hunharca katledilen peygamber evladının, hasseten Hz. Hüseyin ve Hz. Zeyneb'in çağları delip geçen, kulakları sağır eden feryad u figanlarını duysaydın bugün İslam coğrafyasını ve Anadolu coğrafyasını tir tir titreten feryatları duymayacaktın.
"Allah ve Resulünü çirkin iddia ve davranışlarıyla incitenlere Allah dünyada da, âhirette de lânet etmiş ve onları zelil eden bir azap hazırlamıştır.
Mü'min erkek ve mü'min kadınlara haksız yere, kötü söz ve hareketleriyle eziyet edenler, bir iftira ve aşikâr bir günah yüklenmişlerdir." (Ahzab: 57-58).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024