Oruç olsun, hac olsun, kurban olsun belli bir zaman kesitiyle doğrudan ilişkili ibadetlerin 'ifa anı' geldiğinde, İstanbul'daki İlahiyat fakültelerinin dekanları, 'hiçbir ilmi temele dayanmayan" açıklamalarla dikkati celbetmeye çalışırlar. Sözkonusu iki dekanın adını yakından biliyorsunuz: İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Yaşar Nuri Öztürk ve
'tavuktan kurban kesilebilir' fetvasıyla tüm dünyada gülüşmelere yol açan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Beyaz... Zekeriya Beyaz, dün, daha önce Öztürk tarafından dile getirilen kimi görüşleri tam da Hac mevsiminin başladığı günün ertesinde tekrarladı. Beyaz'ın görüşleri özetle şöyle: "Türkiye'den her yıl 60-100 bin kişi hacca gidiyor. Türkiye'den yüzbinlerce insanın hacca gitmesine gerek yoktur. Çünkü Türkiye'de, öyle yüzbinlerce büyük zengin yoktur zaten.
Şöyle; Türkiye'nin 120 milyar dolara yakın dış borcu, bir o kadar iç borcu var. Bunlar bize şunu gösteriyor; halkımız, ülkemiz fakirdir. Yabancılara el açacak durumdayız. Böylesi şartlarda hac ibadetinin daha dikkatli ifa edilmesi gerekir. Yani, 3-5 bin büyük zenginin hacca gitmesinde, farzlarını yerine getirmesinde fayda var. Ama Türkiye'den yüzbinlerce insanın hacca gitmesine gerek yoktur. Çünkü Türkiye'de, öyle yüzbinlerce büyük zengin yoktur zaten.
Ekonomik kriz ortamında hac ibadeti yapanlar bir defa değil, on defa düşünmeleri gerekir. Böylesi dönemlerde haccı tehir etmeleri lazım. Hac, acil ibadet değildir, sonra da gidilebilir. 3-5 sene devlet, bunu askıya alabilir.
Hac ibadetinin yanlış anlaşılmasının ardında, bazı telkinler var. (Kim hacca giderse bütün günahları affolur. Anasından doğmuş gibi olur. Cennetlik olur) şeklinde telkinler yapılıyor. Bunlar Kuranı Kerim'e dayalı değildir. Özellikle kültür düzeyi müsait olmayan vatandaşlarımız, yaşlılık dönemlerinde hacca gidip bütün günahlarından kurtulmayı, sonuçta cennete gitmeyi arzuluyor."
Ya Paris'e vesaire yere gidenler...
Dikkatimi çeken şu: Bu tarz açıklamalarda bulunan yukarıda zikredilen zevatın 1500 dolardan başlayan Uzakdoğu gezilerine, Avrupa gezilerine, 3 bin dolardan başlayan Amerika gezilerine, lüks gemilerle yapılan İskandinavya turlarına, Kanarya Adaları'ndaki süper lüks tatillere ses çıkarmamaları normal midir? Yoksa yıllarca "Beytullahı" görme hasretiyle çalışıp didinmiş, para biriktirmiş Anadolu'nun bağrından çıkmış "ak sakallı amcaları, beyaz örtülü teyzeleri" eleştirmek daha kolay mı geliyor bunlara? Evet çok kolay geliyor. Sözkonusu şahıslar, ekonomik kriz gerekçesiyle özel berberine tıraş olmak için Atina'ya giden şahısları eleştirdiklerinde, gözden düşeceklerini çok iyi biliyorlar. Yine her iki dekan bey, günübirlik olarak Paris'e, Londra'ya ve bilmem nereye defile izlemeye, alışveriş yapmaya gidenlere dokundurduklarında, beyanlarının altında kalacaklarını da çok iyi hissediyorlar. Öyleyse? Dindar insan zaten garip. Kimi dönemlerde zaten parya muamelesi görüyor. Öyleyse dokundur dokundurabildiğin kadar!
Bir de olayın rakamsal boyutu var: Gerçi 2001 rakamları açıklanmadı ama her yıl Türkiye'den iki milyonu aşkın insan yurtdışına tatile (iş gezisi, akademik gezi falan değil, turistik gezi) gidiyor. Bunun Türkiye'ye yaklaşık maliyeti 3 milyar dolar. Hacca gidenlerin sayısı ise 60 bin. Bu sayının yaklaşık 40 bini Uzakdoğu tarifelerinden daha yüksek bir ücretle THY ile uçuyor ve bu şirket açısından önemli bir gelir kalemini oluşturuyor. Dolayısıyla 60 bin hacı adayının döviz bazında toplam gideri 60 milyon doları aşmıyor. Hadi olsun 80 milyon dolar. 3 milyar dolar nire, 80 milyon dolar nire...
Yoksa gezip tozmak için yurtdışına milyar dolarları akıtmak normal de, ibadet için üç-beş kuruş da olsa döviz türünden birşeyler harcamak ölçüsüzlük mü? Yoksa 'asil Türk Milleti'nin dünyanın merkezi, en güzel, en mübarek, en kutsal mekanı Beytullah'ı görmesi, görmeyi arzulaması, bu uğurda fedakarlıkların en büyüğünü yapması, ibadet iştiyakı, Beytullah sevgisi, Peygamber aşkı mı size dokunuyor?
120 milyar dolarlık dış, 80 milyarlık iç borca gelince... Bunun 40 milyar dolarlık kesimini Kemal Derviş'e sorun. Kalan 110 milyar dolarlık bölümünü ise son 12 yılda hükümet eden yetkililere. Çünkü Türkiye'nin 1990'daki dış ve iç borcu sadece 50 milyar dolardı. Yurtdışına çıkmayacak birileri varsa, o da devleti bu denli borçlandıranlardır. Hacca gidecekler ya da gitmeyi düşünenler değil.
'tavuktan kurban kesilebilir' fetvasıyla tüm dünyada gülüşmelere yol açan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Beyaz... Zekeriya Beyaz, dün, daha önce Öztürk tarafından dile getirilen kimi görüşleri tam da Hac mevsiminin başladığı günün ertesinde tekrarladı. Beyaz'ın görüşleri özetle şöyle: "Türkiye'den her yıl 60-100 bin kişi hacca gidiyor. Türkiye'den yüzbinlerce insanın hacca gitmesine gerek yoktur. Çünkü Türkiye'de, öyle yüzbinlerce büyük zengin yoktur zaten.
Şöyle; Türkiye'nin 120 milyar dolara yakın dış borcu, bir o kadar iç borcu var. Bunlar bize şunu gösteriyor; halkımız, ülkemiz fakirdir. Yabancılara el açacak durumdayız. Böylesi şartlarda hac ibadetinin daha dikkatli ifa edilmesi gerekir. Yani, 3-5 bin büyük zenginin hacca gitmesinde, farzlarını yerine getirmesinde fayda var. Ama Türkiye'den yüzbinlerce insanın hacca gitmesine gerek yoktur. Çünkü Türkiye'de, öyle yüzbinlerce büyük zengin yoktur zaten.
Ekonomik kriz ortamında hac ibadeti yapanlar bir defa değil, on defa düşünmeleri gerekir. Böylesi dönemlerde haccı tehir etmeleri lazım. Hac, acil ibadet değildir, sonra da gidilebilir. 3-5 sene devlet, bunu askıya alabilir.
Hac ibadetinin yanlış anlaşılmasının ardında, bazı telkinler var. (Kim hacca giderse bütün günahları affolur. Anasından doğmuş gibi olur. Cennetlik olur) şeklinde telkinler yapılıyor. Bunlar Kuranı Kerim'e dayalı değildir. Özellikle kültür düzeyi müsait olmayan vatandaşlarımız, yaşlılık dönemlerinde hacca gidip bütün günahlarından kurtulmayı, sonuçta cennete gitmeyi arzuluyor."
Ya Paris'e vesaire yere gidenler...
Dikkatimi çeken şu: Bu tarz açıklamalarda bulunan yukarıda zikredilen zevatın 1500 dolardan başlayan Uzakdoğu gezilerine, Avrupa gezilerine, 3 bin dolardan başlayan Amerika gezilerine, lüks gemilerle yapılan İskandinavya turlarına, Kanarya Adaları'ndaki süper lüks tatillere ses çıkarmamaları normal midir? Yoksa yıllarca "Beytullahı" görme hasretiyle çalışıp didinmiş, para biriktirmiş Anadolu'nun bağrından çıkmış "ak sakallı amcaları, beyaz örtülü teyzeleri" eleştirmek daha kolay mı geliyor bunlara? Evet çok kolay geliyor. Sözkonusu şahıslar, ekonomik kriz gerekçesiyle özel berberine tıraş olmak için Atina'ya giden şahısları eleştirdiklerinde, gözden düşeceklerini çok iyi biliyorlar. Yine her iki dekan bey, günübirlik olarak Paris'e, Londra'ya ve bilmem nereye defile izlemeye, alışveriş yapmaya gidenlere dokundurduklarında, beyanlarının altında kalacaklarını da çok iyi hissediyorlar. Öyleyse? Dindar insan zaten garip. Kimi dönemlerde zaten parya muamelesi görüyor. Öyleyse dokundur dokundurabildiğin kadar!
Bir de olayın rakamsal boyutu var: Gerçi 2001 rakamları açıklanmadı ama her yıl Türkiye'den iki milyonu aşkın insan yurtdışına tatile (iş gezisi, akademik gezi falan değil, turistik gezi) gidiyor. Bunun Türkiye'ye yaklaşık maliyeti 3 milyar dolar. Hacca gidenlerin sayısı ise 60 bin. Bu sayının yaklaşık 40 bini Uzakdoğu tarifelerinden daha yüksek bir ücretle THY ile uçuyor ve bu şirket açısından önemli bir gelir kalemini oluşturuyor. Dolayısıyla 60 bin hacı adayının döviz bazında toplam gideri 60 milyon doları aşmıyor. Hadi olsun 80 milyon dolar. 3 milyar dolar nire, 80 milyon dolar nire...
Yoksa gezip tozmak için yurtdışına milyar dolarları akıtmak normal de, ibadet için üç-beş kuruş da olsa döviz türünden birşeyler harcamak ölçüsüzlük mü? Yoksa 'asil Türk Milleti'nin dünyanın merkezi, en güzel, en mübarek, en kutsal mekanı Beytullah'ı görmesi, görmeyi arzulaması, bu uğurda fedakarlıkların en büyüğünü yapması, ibadet iştiyakı, Beytullah sevgisi, Peygamber aşkı mı size dokunuyor?
120 milyar dolarlık dış, 80 milyarlık iç borca gelince... Bunun 40 milyar dolarlık kesimini Kemal Derviş'e sorun. Kalan 110 milyar dolarlık bölümünü ise son 12 yılda hükümet eden yetkililere. Çünkü Türkiye'nin 1990'daki dış ve iç borcu sadece 50 milyar dolardı. Yurtdışına çıkmayacak birileri varsa, o da devleti bu denli borçlandıranlardır. Hacca gidecekler ya da gitmeyi düşünenler değil.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016