Gül ABD'de ne verecek?

Dışişleri bakanının ziyaretinden Türkiye için faydalı bir karar çıkmayacağının en büyük işareti, Bakanın ziyareti sırasında "gece yarısı ekspresi" filminin 88 milyon kişinin abone olduğu AMC TV'de yayınlamasından anlamak gerekli.ABD yönetimi için Türkiye'nin beklentisi önemli olsa idi, ne yapıp edip bu film yayınlanması engellenirdi. Bush yönetimi isteyecek de bu film yayından kaldırılamayacak. Böyle bir şey mümkün değil.Gül'ün ABD'de temaslarda bulunacağı konulardan biri PKK meselesi.ABD'de kulislerde konuşulan şey, Türkiye'ye Kerkük'ten vazgeçmesi karşılığında PKK'yı halledilebileceği garantisi verilmesi konusu. Gül'ün ziyaretinde Türkiye'ye büyük bir olasılıkla şu teklif yapılacak; "Siz Kerkük üzerindeki sert politikalarınızdan vazgeçin. Bırakın referandum yapılsın. Ondan sonra ortaya çıkacak barışçıl bir ortamda, hem Kürt gruplar, hem de Barzani ve Talabani'yi PKK ile mücadelede yanına çekmede eli rahatlayacak olan Washington size daha iyi yardım edebilsin."Yani Türkiye'ye bir şantaj yapılacak.İşte stratejik müttefik bu. Böyle bir müttefikiniz varsa başka düşmana gerek yok.Yani önce Kerkük'ü ver, sonra bekle. PKK'yı bitirmekte sana yardımcı olalım teklifi Türkiye'ye yapılacak. Muğlâk ve genel ifadeler, her zaman olduğu gibi. Türkiye artık on yıl mı yoksa daha fazla mı bekler orasını Allah bilir.PKK'yı nasıl bitirmeyi planlıyor ABD biliyor musunuz?PKK'lıları "rehabilite" ederek! Evet, doğru okudunuz!Bazılarını sivil hayata kazandıracakmış, bir bölümünü "artık kötü çocuk olmayın" diye Türkiye'ye göndermeye çalışacak, diğerlerini de "sizi yukarı Türkiye'nin kucağına sürerim" diye korkutacakmış. ABD Türkiye hükümetlerini nasıl kullanıyorsa PKK'yı da öyle kullanacak anlaşılan.Gül'ün üstünde duracağı bir diğer konu soykırım yasa tasarısı olacak.Temsilciler Meclisine gelmesi neredeyse kesinleşmiş olan sözde Ermeni soykırım iddialarını Bakan Gül, Yahudi lobilerinin desteğiyle engellemeye çalışacak.  Oysa Temsilciler Meclisi Başkanı Demokrat Nancy Pelosi, soykırım iddialarının tanınmasından yana olduğunu daha şimdiden açıklamış bulunuyor. Üstelik 435 üyeli Temsilciler Meclisi'nin 140'tan fazla üyesinin destek imzası tasarıya atılmış durumda.Yani geç kalınmış bir lobi faaliyeti, boşa kürek çekmek anlamına gelen bir beyhude adım. Türkiye Ermeni soykırım iddialarının Yahudi lobisinin desteğiyle temsilciler meclisine gelmesini engellemeye çalışması mı, yoksa bugüne kadar olduğu gibi her şeyi normal seyrine bırakılması mı, Türkiye'den çok şey götürür?Şundan dolayı böyle bir soru sorma gereğini duydum. Ermeni lobisine bir şey vermeden bir şey almak imkânsızdır. Hem vereceğiniz şey alacağınızdan kat be kat büyük bir şey olacaktır. Yani Efendim demek istediğim, Türkiye Sözde soykırımın bir yıl daha gündeme gelmesini engelleyen Yahudi lobisine istediği herhangi bir tavizi vermeyi kabul etmek zorundadır. Belki de siz bu yazıyı okurken tavizler çoktan verildi bile.Tabii sizler sadece hükümetin sözde Ermeni soykırım tasarısını engelleme başarısını(!) duyacak ve Dışişleri Bakanı Gül'ü zafer kazanmış Sezar gibi yurda gelirken alkışlayacaksınız. Gizli olarak ne tavizler verildi belki de hiç bilemeyeceksiniz. Bakan Gül, temsilciler meclisi başkanı Pelosi'ye yakın bir isim olan John Murtha ile görüşüp soykırım tasarısının kabulünün sakıncalarını anlatacak. Ne kadar anlatırsanız anlatın Sayın Gül, ABD tarafı siz ve hükümetinizi ciddiye alsaydı, ilk önce sizi gece yarısı ekspresi filmiyle karşılamazdı. Hatırlayacak olursanız, Başbakan Erdoğan'ın Almanya ziyareti sırasında Alman Stern dergisinde Türkiye, AB kapısında köpek deliğinden içeri girmeye çalışan bir adam olarak karikatürize edilerek Almanya'ya hoş geldiniz denmişti. Siz hükümet olarak böyle aşağılanmalara alışık olduğunuz için normal karşılıyor ve içinize sindiriyor olabilirsiniz ama Türk milletine böyle şeyler çok ağır geliyor. Bunu bilmenizde fayda var. Asıl ağır olan şey ise milletin kendini temsil etmek için seçip onurlandırdığı insanlar böyle hakaretler karşısında suskun kalmalarıdır.Haddi zatında iktidar olurken icazeti aldıkları yerlere hesap sormaktaki zorluğun farkında olduğumuzdan sizden Türk milletine yakışan bir hesap sorma da beklemiyoruz. Hesap sorabilseydiniz, askerlerimizin başına çuval geçirilirken hesap sorardınız. Kırmızı çizgilerimiz yerle bir edilirken hesap sorardınız. Bundan dolayı ABD ziyaretinde söylenecek tek şey yeni tavizler vermek için orada bulunulduğudur.