Perşembe günü Eskişehir'deki Gümüşhaneliler Derneği olarak davetli olduğumuz "Ankara 5. Gümüşhane Tanıtım Günleri"ne katılmak üzere erkenden yola revan olduk.
Bugüne kadar hiç katılmadığım "tanıtım günleri"nin coşkulu ve heyecanlı geçtiğini, ilin tanıtımına büyük katkı sağladığını, unutulmaz anıları geride bıraktığını dostlarımdan duyardım hep.
İçimden yolda giderken "acaba soğuk kış günlerinde tanıtım günleri de mi olur" soruları beynimi zorlasa da yol arkadaşlarım, İrfan Ataman Bey ve üç yıldır Ankara'da üniversite tahsili gören oğlum Enes Turhan ile birlikte iki saat süren bir yolculuktan sonra ulaştık Başkente.
Ankara Tren Garını biraz geçince büyük puntolarla "Burası Gümüşhane" pankartı karşıladı bizleri.
Gurbet elde nerede bir Gümüşhane yazısı görsek birden içimiz kıpır kıpır oluverir. Heyecanlanırız. Öyle de oldu.
Yazının metrelerce önünde asılı Türk bayraklarının nazlı nazlı gökyüzünü ve altından geçen misafirleri selamladığı bir atmosferde Atatürk Kültür Merkezi önünde bulduk kendimizi.
Girişten itibaren yolun her iki tarafından Gümüşhane'mizin tarihi ve kültürel özelliklerinin yazılı olduğu büyük panoları göz ucuyla okuyarak giriş kapısına yaklaştık.
Belediyenin "Klimalı Durak" olarak hizmete sunduğu otobüs durağı ilgimizi çekti. İnceledik.
Türkiye'de ilk defa uygulamaya Gümüşhane'de konulan bu durak benim gibi diğer misafirlerin de ilgisini çekmiş olmalı ki önünde kalabalık bir topluluk vardı.
Adeta Gümüşhane'nin Cumhuriyet Caddesinde yürür gibi girdik içeriye.
Soğuk mekanı içerideki hemşerilerimin samimi ve hoş sohbetleri ısıtmış gibiydi. Herkesin yüzü gülüyor, birbirlerine sarılarak kucaklaşmaların tavan yaptığını anları yaşıyorduk.
İrili ufaklı stantların önünde kendimi inanın memleketim Gümüşhane'deymiş gibi hissettim.
Nasıl hissetmeyelim ki tanıdığım herkes bu mekan içerisindeydi. Ayaküstü doyumsuz sohbetlerin ortak noktası Gümüşhane'ydi.
İl Merkezi başta olmak üzere Şiran-Kelkit-Köse-Torul-Kürtün ilçelerinin geniş kapsamlı açtıkları stantlarda yöresel ürünlere ait ne varsa hepsi görücüye çıkmıştı sanki.
Kendimizi Kelkit'in Satala antik kentinde yahut Tomara Şelalesinin önünde veya Karaca Mağarasının içinde gibi hissediyorduk.
Özellikle bir dönem Gümüşhane Köy Hizmetleri Müdürlüğünde birlikte görev yaptığımız kadim dostum Torul İlçesi Belediye Başkanı Nidai Köroğlu ile karşılaştık.
Hasretle birbirimize sarılıp özlem giderdik. Yanındaki hemşerilerimizle tanıştırdı bizleri.
Torul için planladığı projelerden bahsetti ayaküstü. Torul'u bir cazibe merkezi yapmak için mücadele ettiğini belirtti.
Özellikle 'seyir terası' projesini beğendiğimi ve yüksek rakımlı tepeye rüzgar gülü ile enerji üretebileceğini söyledim kendisine. Memnun oldu.
Bir yaz tatilinde inşaatına başlanılan seyir terasında çayı Torul manzarası eşliğinde birlikte yudumlarız diyerek ayrıldık yanından.
Hemen yan stantta Öz Kürtün Belediye Başkanı Aynur Zorlukaya ile tanıştık. Güler yüzlü ve alçak gönüllü bir hanımefendi. İlk defa görüştük ama sanki yıllardır tanışıyor gibi hasbihal ettik. Hasta haliyle yataktan kalkıp tanıtım günlerine geldiğini söyledi. Yöresel el yapımı ürünleri tanıttı bizlere.
Açılış saati gecikirken kulağımıza gelen "Birazdan resmi açılış başlayacaktır" anonsuna karışan davul zurna seslerinin yoğun olduğu alana doğru biz de ilerlemeye başladık.
(devamı yarın?)
Bugüne kadar hiç katılmadığım "tanıtım günleri"nin coşkulu ve heyecanlı geçtiğini, ilin tanıtımına büyük katkı sağladığını, unutulmaz anıları geride bıraktığını dostlarımdan duyardım hep.
İçimden yolda giderken "acaba soğuk kış günlerinde tanıtım günleri de mi olur" soruları beynimi zorlasa da yol arkadaşlarım, İrfan Ataman Bey ve üç yıldır Ankara'da üniversite tahsili gören oğlum Enes Turhan ile birlikte iki saat süren bir yolculuktan sonra ulaştık Başkente.
Ankara Tren Garını biraz geçince büyük puntolarla "Burası Gümüşhane" pankartı karşıladı bizleri.
Gurbet elde nerede bir Gümüşhane yazısı görsek birden içimiz kıpır kıpır oluverir. Heyecanlanırız. Öyle de oldu.
Yazının metrelerce önünde asılı Türk bayraklarının nazlı nazlı gökyüzünü ve altından geçen misafirleri selamladığı bir atmosferde Atatürk Kültür Merkezi önünde bulduk kendimizi.
Girişten itibaren yolun her iki tarafından Gümüşhane'mizin tarihi ve kültürel özelliklerinin yazılı olduğu büyük panoları göz ucuyla okuyarak giriş kapısına yaklaştık.
Belediyenin "Klimalı Durak" olarak hizmete sunduğu otobüs durağı ilgimizi çekti. İnceledik.
Türkiye'de ilk defa uygulamaya Gümüşhane'de konulan bu durak benim gibi diğer misafirlerin de ilgisini çekmiş olmalı ki önünde kalabalık bir topluluk vardı.
Adeta Gümüşhane'nin Cumhuriyet Caddesinde yürür gibi girdik içeriye.
Soğuk mekanı içerideki hemşerilerimin samimi ve hoş sohbetleri ısıtmış gibiydi. Herkesin yüzü gülüyor, birbirlerine sarılarak kucaklaşmaların tavan yaptığını anları yaşıyorduk.
İrili ufaklı stantların önünde kendimi inanın memleketim Gümüşhane'deymiş gibi hissettim.
Nasıl hissetmeyelim ki tanıdığım herkes bu mekan içerisindeydi. Ayaküstü doyumsuz sohbetlerin ortak noktası Gümüşhane'ydi.
İl Merkezi başta olmak üzere Şiran-Kelkit-Köse-Torul-Kürtün ilçelerinin geniş kapsamlı açtıkları stantlarda yöresel ürünlere ait ne varsa hepsi görücüye çıkmıştı sanki.
Kendimizi Kelkit'in Satala antik kentinde yahut Tomara Şelalesinin önünde veya Karaca Mağarasının içinde gibi hissediyorduk.
Özellikle bir dönem Gümüşhane Köy Hizmetleri Müdürlüğünde birlikte görev yaptığımız kadim dostum Torul İlçesi Belediye Başkanı Nidai Köroğlu ile karşılaştık.
Hasretle birbirimize sarılıp özlem giderdik. Yanındaki hemşerilerimizle tanıştırdı bizleri.
Torul için planladığı projelerden bahsetti ayaküstü. Torul'u bir cazibe merkezi yapmak için mücadele ettiğini belirtti.
Özellikle 'seyir terası' projesini beğendiğimi ve yüksek rakımlı tepeye rüzgar gülü ile enerji üretebileceğini söyledim kendisine. Memnun oldu.
Bir yaz tatilinde inşaatına başlanılan seyir terasında çayı Torul manzarası eşliğinde birlikte yudumlarız diyerek ayrıldık yanından.
Hemen yan stantta Öz Kürtün Belediye Başkanı Aynur Zorlukaya ile tanıştık. Güler yüzlü ve alçak gönüllü bir hanımefendi. İlk defa görüştük ama sanki yıllardır tanışıyor gibi hasbihal ettik. Hasta haliyle yataktan kalkıp tanıtım günlerine geldiğini söyledi. Yöresel el yapımı ürünleri tanıttı bizlere.
Açılış saati gecikirken kulağımıza gelen "Birazdan resmi açılış başlayacaktır" anonsuna karışan davul zurna seslerinin yoğun olduğu alana doğru biz de ilerlemeye başladık.
(devamı yarın?)
Hüseyin Turhan / diğer yazıları
- Neden dedeler parklarda oturur bilir misiniz? / 02.04.2024
- Bir anketin düşündürdükleri / 26.03.2024
- Ramazanın getirdiği bir demet güzellikler / 12.03.2024
- 106. yıl sonra Eskişehir’de… / 27.02.2024
- Emekliler kervanının yeni üyesi / 20.02.2024
- Perşembe akşamı izlenimlerim! / 13.02.2024
- Yerel seçimler üzerine / 07.02.2024
- Bu bizim insanlık namına görevimiz! / 30.01.2024
- Bir nefes sıhhat / 23.01.2024
- Üç cilt çıkan kitaplarımın öyküsü / 16.01.2024
- Bir anketin düşündürdükleri / 26.03.2024
- Ramazanın getirdiği bir demet güzellikler / 12.03.2024
- 106. yıl sonra Eskişehir’de… / 27.02.2024
- Emekliler kervanının yeni üyesi / 20.02.2024
- Perşembe akşamı izlenimlerim! / 13.02.2024
- Yerel seçimler üzerine / 07.02.2024
- Bu bizim insanlık namına görevimiz! / 30.01.2024
- Bir nefes sıhhat / 23.01.2024
- Üç cilt çıkan kitaplarımın öyküsü / 16.01.2024