Gün geçmiyor ki, millet olarak başımızı öne eğecek haberler memleketin dört bir yanından gelmesin.
Gün geçmiyor ki, aile yapımızın çatır çatır çatırdadığına dair haberler, gelişmeler ve günlük hadiseler duymayalım, görmeyelim.
Gün geçmiyor ki, memleketin dört bir yanında hırsızların hışmına uğrayıp malını-mülkünü, emeğini-birikimini kaybedenlerin göz yaşlarına şahit olmayalım.
Gün geçmiyor ki, açlık sınırının çok çok altında, yoksulluk sınırının çok çok altında kıvranarak yaşamaya çalışan nice on milyonlara rağmen günden güne deveyi hamutuyla götürenlerin sayılarının arttığına dair haberler okumayalım.
Gün geçmiyor ki, yarım asırlık, bir asırlık fabrikaların, yüzlerce insana ekmek kapısı olan atölyelerin atılan yanlış adımlardan ötürü kapandıklarına dair haberler duymayalım.
Gün geçmiyor ki, şehirlere yığılan milyonların ateş pahasına tükettikleri sebze ve meyve üreticilerinin, emeklerinin karşılığını alamadıkları için, harcı borcunu kurtarmadığı ve astarı yüzünü geçtiği için mahsullerini yaktıklarına ve yollara saçtıklarına dair haberler işitmeyelim.
Gün geçmiyor ki, gerek merkezi idarenin gerekse yerel yönetimlerin gerekli hassasiyeti göstermemeleri nedeniyle rastgele gelişen ve plansız-programsız ovalara, vadilere yayılan beton yığınları sebebiyle git gide şehirlerimizin birer ucubeye dönüştüğüne dair görüntüler seyretmeyelim.
Gün geçmiyor ki, son yıllarda, son on yıllarda üretimden el-etek çektiğimizi ve hep hazırı tüketen bir toplum olduğumuzu gösteren koca koca ve korkunç faturalarla karşılaşmayalım.
Gün geçmiyor ki, ilkokuldan ta üniversite ve sonrası ile ilgili eğitim sistemimizin gençliğimizi yetiştirmek, geleceğe hazırlamak yerine geleceğimiz demek olan gençliğimizi öğütmek, harcamak için geliştirilmiş bir sistem olduğuna dair çok ikna edici verilerle karşılaşmayalım.
Gün geçmiyor ki, göz göre göre, kitlelerin gözleri önünde yer üstü ve yer altı kaynaklarımızın el değiştirdiğine, ayaklarımızın altından kaydığına ve kaydırıldığına dair somut bilgi ve bulgularla sarsılmayalım.
Gün geçmiyor ki, olaylara basiretle bakan, gelişmeleri ferasetle değerlendiren gerçek ilim ve irfan sahibi insanları derin endişelere sevk edecek hadisler yaşamayalım.
Gün geçmiyor ki…
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024