Güney Kore ekonomisi Türkiye’yi nasıl geçti?
Türkiye ve Güney Kore, 20. yüzyılın ortalarında benzer ekonomik koşullara sahipken, bugün oldukça farklı ekonomik profillere sahip iki ülke haline geldi. Güney Kore'de bugün kişi başı düşen milli gelir 36 bin 24 dolar iken, Türkiye'de ise sadece 10-12 bin dolar civarında
04.05.2025 16:20:00 / Güncelleme: 04.05.2025 16:25:06
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Türkiye ve Güney Kore, 20. yüzyılın ortalarında benzer ekonomik koşullara sahipken, zamanla farklı kalkınma yolları izleyerek bugün oldukça farklı ekonomik profillere sahip iki ülke haline geldi.
2024 yılı itibarıyla Güney Kore'nin Gayri Safi Milli Hasılası 1 trilyon 87 milyar dolar iken, Türkiye'nin Gayri Safi Milli Hasılası yaklaşık 900 milyar dolar seviyesinde.
Güney Kore'de kişi başı düşen milli gelir 36 bin 24 dolar iken, Türkiye'de ise yaklaşık 10-12 bin dolar civarında.
Güney Kore, istikrarlı bir büyüme göstererek yıllık ortalama %2,8 - %3,3 civarında büyürken, Türkiye'nin büyüme oranı daha değişken olup %2,9 ile %6,1 arasında dalgalanmaktadır.
Güney Kore'de enflasyon %1 ila 3 seviyelerinde seyrederken, Türkiye'de %8 ile %75 arasında değişen yüksek enflasyon oranları görülmüştür.
İşsizlik oranlarına bakıldığında ise Güney Kore %3,5 - %3,7 düzeylerinde bir işsizlik oranına sahip. Türkiye'de ise bu oran %10 - %11 civarında seyretmektedir.
Güney Kore, ihracat odaklı bir ekonomi modeli benimseyerek elektronik, otomotiv ve yarı iletkenler gibi yüksek teknoloji sektörlerinde dünya liderlerinden biri haline gelmiştir. Türkiye ise tarım, tekstil ve sanayi gibi sektörlerde güçlü olup, son yıllarda savunma sanayisi ve teknoloji yatırımlarını artırmaktadır.
Türkiye'nin Güney Kore'ye ihracatı 971 milyon dolar, ithalatı ise 9 milyar 247 milyon dolar seviyesindedir, bu da Türkiye'nin Güney Kore ile olan ticaretinde büyük bir açık verdiğini göstermektedir.
1980'lerde Türkiye'nin ekonomik göstergeleri Güney Kore'den daha iyi durumdayken, Güney Kore'nin sanayiye ve teknolojiye yaptığı yatırımlar sayesinde büyük bir sıçrama yaptığı görülmektedir.
Güney Kore, eğitim ve Ar-Ge yatırımlarına büyük önem vererek küresel rekabet gücünü artırırken, Türkiye'nin ekonomik modeli daha çok tekstil ve inşaat sektörüne dayalı olmuştur.
Bu karşılaştırma, iki ülkenin ekonomik gelişim süreçlerinin nasıl farklılaştığını gösteriyor. Türkiye'nin Güney Kore'nin kalkınma modelinden çıkarabileceği dersler olduğunu söylemek mümkün.
Güney Kore, 1960'lı yıllardan itibaren ihracata dayalı sanayileşme modelini benimseyerek küresel pazarlara açıldı. Devlet, ihracat yapan şirketlere düşük faizli krediler, vergi avantajları ve altyapı desteği sağladı.
Hükümet, elektronik, otomotiv ve gemi yapımı gibi sektörleri stratejik olarak belirleyerek bu alanlara yoğun yatırım yaptı. Özellikle elektronik ve otomotiv gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketler devlet destekleriyle küresel markalar haline geldi.
Güney Kore, eğitim reformları ve Ar-Ge yatırımları sayesinde teknoloji ve inovasyon alanında büyük ilerlemeler kaydetti. Üniversiteler ve özel sektör iş birliğiyle yüksek teknolojiye dayalı üretim teşvik edildi.
Devlet, ekonomik kalkınmayı yönlendiren beş yıllık kalkınma planları hazırladı.
1997 Asya finansal krizinden sonra Güney Kore, bankacılık sektörünü reforme etti ve finansal istikrarı sağlamak için sıkı denetimler uyguladı. Bu reformlar, ülkenin ekonomik dayanıklılığını artırdı.
Bu politikalar sayesinde Güney Kore, kısa sürede küresel bir ekonomik güç haline geldi.
Ekonomik açıdan Türkiye'den daha kötü durumda olan Güney Kore, 1980'li yıllardan sonra attığı doğru adımlar sayesinde Türkiye'yi birçok alanda geri bırakmayı başardı.
Türkiye'nin de benzer başarılar elde edebilmesi için, Güney Kore gibi ülkelerden çıkaracağı önemli dersler mutlaka olacaktır...
2024 yılı itibarıyla Güney Kore'nin Gayri Safi Milli Hasılası 1 trilyon 87 milyar dolar iken, Türkiye'nin Gayri Safi Milli Hasılası yaklaşık 900 milyar dolar seviyesinde.
Güney Kore'de kişi başı düşen milli gelir 36 bin 24 dolar iken, Türkiye'de ise yaklaşık 10-12 bin dolar civarında.
Güney Kore, istikrarlı bir büyüme göstererek yıllık ortalama %2,8 - %3,3 civarında büyürken, Türkiye'nin büyüme oranı daha değişken olup %2,9 ile %6,1 arasında dalgalanmaktadır.
Güney Kore'de enflasyon %1 ila 3 seviyelerinde seyrederken, Türkiye'de %8 ile %75 arasında değişen yüksek enflasyon oranları görülmüştür.
İşsizlik oranlarına bakıldığında ise Güney Kore %3,5 - %3,7 düzeylerinde bir işsizlik oranına sahip. Türkiye'de ise bu oran %10 - %11 civarında seyretmektedir.
Güney Kore, ihracat odaklı bir ekonomi modeli benimseyerek elektronik, otomotiv ve yarı iletkenler gibi yüksek teknoloji sektörlerinde dünya liderlerinden biri haline gelmiştir. Türkiye ise tarım, tekstil ve sanayi gibi sektörlerde güçlü olup, son yıllarda savunma sanayisi ve teknoloji yatırımlarını artırmaktadır.
Türkiye'nin Güney Kore'ye ihracatı 971 milyon dolar, ithalatı ise 9 milyar 247 milyon dolar seviyesindedir, bu da Türkiye'nin Güney Kore ile olan ticaretinde büyük bir açık verdiğini göstermektedir.
1980'lerde Türkiye'nin ekonomik göstergeleri Güney Kore'den daha iyi durumdayken, Güney Kore'nin sanayiye ve teknolojiye yaptığı yatırımlar sayesinde büyük bir sıçrama yaptığı görülmektedir.
Güney Kore, eğitim ve Ar-Ge yatırımlarına büyük önem vererek küresel rekabet gücünü artırırken, Türkiye'nin ekonomik modeli daha çok tekstil ve inşaat sektörüne dayalı olmuştur.
Bu karşılaştırma, iki ülkenin ekonomik gelişim süreçlerinin nasıl farklılaştığını gösteriyor. Türkiye'nin Güney Kore'nin kalkınma modelinden çıkarabileceği dersler olduğunu söylemek mümkün.
Güney Kore, 1960'lı yıllardan itibaren ihracata dayalı sanayileşme modelini benimseyerek küresel pazarlara açıldı. Devlet, ihracat yapan şirketlere düşük faizli krediler, vergi avantajları ve altyapı desteği sağladı.
Hükümet, elektronik, otomotiv ve gemi yapımı gibi sektörleri stratejik olarak belirleyerek bu alanlara yoğun yatırım yaptı. Özellikle elektronik ve otomotiv gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketler devlet destekleriyle küresel markalar haline geldi.
Güney Kore, eğitim reformları ve Ar-Ge yatırımları sayesinde teknoloji ve inovasyon alanında büyük ilerlemeler kaydetti. Üniversiteler ve özel sektör iş birliğiyle yüksek teknolojiye dayalı üretim teşvik edildi.
Devlet, ekonomik kalkınmayı yönlendiren beş yıllık kalkınma planları hazırladı.
1997 Asya finansal krizinden sonra Güney Kore, bankacılık sektörünü reforme etti ve finansal istikrarı sağlamak için sıkı denetimler uyguladı. Bu reformlar, ülkenin ekonomik dayanıklılığını artırdı.
Bu politikalar sayesinde Güney Kore, kısa sürede küresel bir ekonomik güç haline geldi.
Ekonomik açıdan Türkiye'den daha kötü durumda olan Güney Kore, 1980'li yıllardan sonra attığı doğru adımlar sayesinde Türkiye'yi birçok alanda geri bırakmayı başardı.
Türkiye'nin de benzer başarılar elde edebilmesi için, Güney Kore gibi ülkelerden çıkaracağı önemli dersler mutlaka olacaktır...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.