İcmal dergisinin Mart 2021 sayısında yayınlanan yazımız şöyle:
Hemen hemen tüm ülkede, özellikle de milyonluk, on milyonluk büyük şehirlerde içme suyu sağlayan barajların dibi göründü, su yataklarında koyunlar-sığırlar otluyor derken bereketli yağışların, hassaten kar yağışlarının imdada yetişmesi gibi içinde bulunduğumuz 'üç aylar' ikliminin de bütün bir hayatımızı kuşatan ahlaki kuraklığın, çoraklığın ve çürümenin dermanı olmasını ve güzel ahlakı yeşertmesini temenni ediyoruz.
'Üç aylar' ikliminin bol ve bereketli rahmet yağmurları getireceğini umut ederken biz insanların da bu iklimi fırsat ve ganimet bilerek 'kovamızı çeşmenin altına yerleştirmemiz' gerektiğini birbirimize hatırlatmalıyız.
Yağmur yağarken kayalıkların nasiplenmesi farklıdır ve elbette has toprağın nasiplenmesi ise daha farklıdır.
"Rahmetinin önünde, müjdeci olarak rüzgârları gönderen Allah'tır. Rüzgârlar, yağmur yüklü bulutları taşıdığında, onu ölü bir memlekete gönderir, su indirir ve onunla her türlü ürünü yetiştiririz; ölüleri de bunun gibi diriltip, çıkarırız; belki bundan ibret alırsınız." (A'raf: 57).
"Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eza gelen bir sadakadan daha iyidir. Allah müstağnidir, Halim'dir. Ey İnananlar! Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını sarf eden kimse gibi, sadakalarınızı başa kakma ve eza etmekle boşa çıkarmayın. Onun durumu, üzerinde toprak bulunan kayanın durumu gibidir, üzerine bol yağmur yağdığında onu cascavlak bırakır. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah inkar eden kimseleri doğru yola eriştirmez." (Bakara: 263-264).
"Dünya hayatı gökten indirdiğimiz su gibidir ki, onunla insan ve hayvanların yiyeceği bitkiler yetişip birbirine karışmıştır. Yeryüzünün süslenip bezendiği ve yerin sahiplerinin bütün bunlara malik olduklarını sandıkları sırada, gece veya gündüz buyruğumuz o yere gelmiş ve orayı hiçbir şey bitirmemişe çevirmişiz; bir gün önce bir şey yokmuş gibi olmuştur. Düşünen millet için ayetleri böylece uzun açıklıyoruz." (Yunus: 24).
'Üç aylar' ikliminin rahmetinden istifade edebilmek için elbette güzel ahlakın yaygınlaşmasına ve onu zedeleyen davranışların sıfırlanmasına katkı sunmalıyız.
Kadın-erkek, yaşlı-genç, amir-memur, yöneten-yönetilen, zengin-fakir her kim isek ve hangi meslekten, hangi guruptan isek her birimiz tek tek ciddi bir muhasebe ile bu iklime dâhil olmalı ve gelecek olan Kur'an ayını selamlamalıyız.
Son zamanlarda çok yoğun olarak yaşamakta olduğumuz ahlaki çürümede, ahlaki yozlaşmada bizim payımız nedir ve bu tersine gidişi nasıl durdurabiliriz?
Sosyal hayatın hemen hemen her alanında yanlışta ısrar edenler, yalanda ve talanda ısrar edenler, insanların emek ve alın terlerini
sömürmede ısrar edenler acaba bizim hangi tutum ve davranışımızdan cesaret almaktadırlar?
Hemen her gün, gazetelerin üçüncü sayfalarında şahit olduğumuz aile faciaları, günden güne artmakta olan boşanma davaları, geçim sıkıntısından ötürü yaşanan aile dramları acaba bizi ne kadar ilgilendiriyor ve biz "kapat gözlerini kimse görmesin" modundan ne zaman kurtulacağız?
Seksen beş milyonluk koca ülkenin bizzat canı ile, bizzat hayatı ile ilgili olan malum salgın karşısında sergilenen çifte standart, lebalep salonlarda yapılan kongreler, salgına rağmen balık istifi gibi salonları dolduranlara en tepeden tebrikler ve teşekkürler, zihinlerimizde hala sorgudan-sualden muaf mıdırlar?
'Üç aylar' iklimi bu ve benzeri soruların cevaplarını aramak için bir fırsat iklimi olmalıdır.
"Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyuran Son Elçinin ümmeti olmayı emsalsiz bir şeref tacı gibi asırlardır başında taşıyan Müslüman Türk milleti, hayli zamandan beridir ki ahlaki zafiyetler yaşamaktadır.
Yüce İslam'ın ön gördüğü, Yüce Peygamberin bizzat hayatı ile ortaya koyduğu 'güzel ahlak' ilkelerinin ve ölçülerinin sıkça ihmal edildiği bir zaman diliminden geçtiğimiz inkâr edilemez bir gerçektir.
Nice zamandan beridir ki İslam toplumunda asla olmaması gereken haller halimiz olmuş, yollar yolumuz olmuş, diller dilimiz olmuş durumdadır ne yazık ki.
Birbirlerinin acılarını paylaşmada, dertleri ile dertlenmede, düşenin elinden tutmada, yardıma muhtaç olanın yardımına koşmada ne yazık ki sürekli sınıfta kalıyoruz. (devam edecek…)
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024